Bölüm-84 Şaşırtan Hamle

avatar
417 2

Ejderha İmparator - Bölüm-84 Şaşırtan Hamle


Ejder’in klonu ve Wukong arasında geçen çarpışmanın 2. raundu başlayalı 45 dakika olmuştu ve ikisi de birbirleri üzerinde herhangi bir üstünlüğe sahip değillerdi. İkisi de hiç yorulmamışlardı ve şu anda bile dövüşe, başladıkları tempoyla devam ediyorlardı.


Ne Ejder ne de Wukong 3 hamleden daha fazlasını yapamıyordu yani birbirlerine üst üste en fazla 3 defa vurabiliyorlardı. 4. sefere geldiklerinde ise bir şekilde gelen saldırıdan kaçınıyorlardı. Toplamda 1 saat boyunca bu şekilde üstünlük kuramadan savaştıktan sonra Wukong farklı bir hareket yaptı ve Ejder’in 4. saldırıyı yapmasına izin verdi.


Gelen yumruğu suratıyla karşıladı ve bunun sonucunda ise Ruyi Jingu’yu, Ejder’in karnına yasladı.


(Wukong)-Uza! Ruyi Jingu!


Gelen emirle birlikte sopa uzadı ve Ejder’i yükseğe taşımaya başladı. Hiç durmadan hızla uzuyordu ve Ejder’i gökyüzüne yaklaştırıyordu. Sopa uzarken Wukong’da boş durmadı ve sopanın üstünde koşmaya başladı. Koştu koştu koştu ve Ejder’e yetişti. Sonra da zıplayarak Ejder’in suratına sağlam bir tekme çifti indirdi.


Ardından da büyük bir ustalıkla sopanın üzerine indi ve aynı şeyi tekrarladı. Ve bir kez daha aynı şeyi yaparak toplamda 3 defa Ejder’i tekmelemiş oldu. Yediği tekmelerden sonra yüzü mahvolan Ejder ise hala sopayla birlikte yükselmeye devam ediyordu. Ancak en sonunda yükselmekten sıkılmış olacak ki aniden geriye doğru uçarak sopadan kurtuldu ve havada süzülmeye başladı.


(Ejder)-Çok yavaş bu da be. Ben daha hızlı çıkarım yükseğe.


Ejder gerçekten de sopanın bu yavaşlığından sıkılmıştı ve uçarak gökyüzüne çıkmaya başlamıştı. Hızla yüzlerce metre yükseldikten sonra kıvrak bir hareketle geriye döndü ve hızla Wukong’a yaklaşmaya başladı. Yaklaştı yaklaştı yaklaştı ve yaklaşmaya devam etti.


Tam Wukong’a çarpacakken olduğu yerde pozisyon değiştirerek ters döndü. Böylelikle de yumruklarını Wukong’un karnına saplamak yerine tekmelerini saplamayı seçmiş oldu ve ayakları Wukong’un karnına saplanır saplanmaz Wukong tıpkı bir ok gibi yerinden fırladı ve ikisi birlikte yüzlerce metre yükseklikten yere çakıldılar.


Yeryüzüyle yaşanan bu çarpışmadan sonra toprak ezilmiş, kırılmış ve parçalanarak mahvolmuştu.


Tabii zarar gören tek şey toprak değildi. Tekmelerin isabet ettiği asıl varlık Wukong’du ve yere çakıldıktan sonra iç organlarının bir kısmı ezilmişti. İnce bağırsağının %9’u paramparça olmuş ve dalağı patlamıştı.


İğrenç bir yüz ifadesiyle birlikte ayağa kalktı ve kalkarken de kas kustu. Savaştığı kişi bir kopya bile olsa fazlasıyla hasar almıştı. Kesinlikle bu kadar fazla hasar almayı beklemiyordu ve aslında buna olanak bile vermemişti. Ancak hesaplamaları yanlış çıkmıştı ve bu yanlışlık sonucunda canı yanan kişi kendisi olmuştu.


(Wukong)-Wah-haa…acıttı beh!


Boynunu kütleten Wukong olduğu yerde birkaç kez zıpladı.


(Wukong)-Sıkıntı yok ya iyiyim.


İnce bağırsakları onun için o kadarda önem teşkil etmiyordu yani iyi olduğunu söylemesinde bir sıkıntı yoktu. Şu anda ortadaki tek sıkıntı Ejder’in kopyasının mevcut gücüydü. Bu kadar canavarımsı bir güce sahip olmak bir insan için imkansız olmalıydı ancak karşısında duran gümüş gözlü canavar bu imkansızlığı delip geçiyordu.


(Wukong)-Madem öyle. Sanırım gerçekten de tüm gücümü kullanmalıyım ha? Pekala. Uzun zaman sonra tüm gücümü kullanacağım. Yani…


Wukong kendinden emin bir şekilde Ejder’e bakmaya başladı ve cümlesini bitirdi.


(Wukong)-Eğlence başlasın!


Wukong ayağını yere sertçe bastı ve yer içine girdi. Bir an sonra ise Wukong bir mermi gibi yerinden fırlayarak Ejder’in kopyasının içinden geçercesine arkasına geçti ve kopya Ejder’in iki kolu birden havaya uçtu.


Yani kopya Ejder’in bedeninde gözle görülebilen ilk darbeler bunlardı. Kopyanın kolları yere düştükten hemen sonra ise bütün bedeni farklı boyutlarda parçalara ayrılarak etrafa saçıldı ve saçılan parçalar yere bile düşemeden yanarak yok oldular.


(Wukong)-Woah! İyi geldi be. Yine de, kendi kopyanı yakmana şaşırmadım diyemeyeceğim. Bu oldukça şaşırtıcı ve beklenmedik bir hamleydi.


(Ejder)-Yeri kirletmesine gerek yoktu.


(Wukong)-Sen, gerçekten çok tuhaf birisin.


(Ejder)-Evet. Evet öyleyim. Ama her neyse, sonunda tüm gücünü kullanmaya karar verdin mi?


(Wukong)-Ahh, evet. Tüm gücümü tepene yığacağım.


(Ejder)-Güzel. Güzel. Yani biraz eğlenebileceğiz ha?


Bu sözleri söyleyen Ejder yavaşça yere indi ve Wukong’a bakmaya başladı. Birkaç saniye boyunca tek kelime bile etmeden öylece birbirlerine baktılar ve sanki telepati yoluyla birbirleriyle anlaşmışlar gibi aynı anda fırladılar ve yumruklarını gererek tüm güçleriyle savurdular.


İki yumruğun birbiriyle buluşmasına ramak kala arada sıkışan hava auralarıyla birleşti ve kör edici bir şekilde parlayarak bomba gibi patlayarak ikisini birden zıt yönlere savurdu. Ancak ikisi de anında kendilerine geldiler ve ayaklarını yere sertçe basarak tıpkı ilk seferde olduğu gibi ileri atıldılar. Tek fark bu sefer yumruk değil tekme atmayı planlıyorlardı.


Hızla birbirlerine doğru yaklaşırlarken bacaklarını kaldırdılar ve birbirlerinin bacaklarını parçalamak için tüm güçleriyle çarpıştılar. Bu sefer daha büyük bir patlama olmuştu ancak ilk seferin aksine kimse geriye itilmemişti. Tekmelerden hemen sonra birer yumruk daha attılar ve bu sefer yumrukları birbiriyle buluşarak kollarının kasılmasını sağladı.


Bu yumruklaşmayı bir tekme ve bir yumruk daha takip etti ve aralarında kısa süreli bir yumruk değiş tokuşu oldu. İnsan gözünün algılayamayacağı kadar hızlı olan bu yumrukların her biri bir dağı yok edebilecek güçteydi. Ancak bu yumruklardan bir tanesi bile karşısındaki kişiye değmiyordu. Ejder’de Wukong’da attıkları yumruklardan çok ama çok daha hızlılardı.


Üzerlerine gelen her yıkıcı yumruktan rahatlıkla sıyrılıyorlar ve kendi saldırılarını gerçekleştirmek için bir boşluk arayışına giriyorlardı. O boşluğu bulunca da hiç acıma göstermeden ölümcül darbeyi indiriyorlardı ve rakiplerinin canını hedefliyorlardı.


Ancak bu darbeler Ejder ve Wukong için ölümcül değillerdi. Yani o darbelerden birinden kaçamayacak olsalar bile çok fazla hasar almayacaklardı. Ancak yine de alacakları en ufak bir darbe bile onların hızlarını kesecek ve alacakları diğer darbelerin önünü açacaktı. Bu da onların istediği son şey bile değildi çünkü rakipleri öylesine güçlüydü ki üst üste alacakları birkaç darbe onları etkilemeyecek olsa bile bu darbelerin devamlılığa eninde sonunda dirençlerini kıracak ve ağır hasarlar vermeye başlayacaktı.


Tam da bu yüzden Wukong bu yakın dövüşten sıkılmış olacak ki geriye zıplayarak Ejder’den kaçtı ve uzaktan bir tekme savurdu. Savrulan bu tekmeyle birlikte ise ağır bir hava dalgası Ejder’in üzerine ateşlendi. Ejder ise sanki hiçbir şeymişçesine eliyle havayı kesti ve aynı şekilde karşılık verdi. Attığı tekme havayı ezdi ve fırlattı. Hemen ardından ise Ejder bir dizi yumruk saldırısıyla bu havayı destekledi ve ağırlığını daha da artırdı.


Üzerine doğru gelen devasa hava dalgasından kaçınmamayı tercih eden Wukong elini boşluğa uzattı ve yere saplanmış olan sopası yerinden çıkarak eline geldi.


(Wukong)-Büyü! Ruyi Jingu!


Sopa bir anda devasalaşarak hava dalgasından 3 kat daha büyük hale geldi ve kocaman bir duvar gibi Wukong’un önüne çökerek Ejder’in saldırısını basitçe engelledi. Sopaya çarpan saldırı ise dağıldı ve kısa süreli bir fırtınaya dönüştü.


Ve tam o anda Wukong’un hiç beklemediği bir şey oldu.


Bugüne kadar sadece kendisinin kaldırabildiği Ruyi Jingu Bang olduğu yerden yükselmeye başladı. Hem de normal boyutunda olmamasına rağmen. Ruyi Jingu Bang normal halindeyken 8 ton ağırlığındaydı ve kaldırılması imkansızdı. Boyutu ve uzunluğu artıp azaldığında ise doğru orantılı bir şekilde ağırlığı da artıp azalıyordu. Yani şu anda normal ağırlığından onlarca kat daha ağırdı.


Ancak Ejder kaldıramıyor olması gereken bu sopayı büyük bir rahatlıkla kaldırıyordu.


(Ejder)-Hoy hoy hoy! Oyuncakları sahneye sokmuyoruz.


(Wukong)-Ne oldu? Küçük oyuncağımdan korktun mu?


Ejder’in kibirli yüz ifadesine cevap olarak Wukong alaycı ve kışkırtıcı bir dil kullanmıştı.


(Ejder)-Korkmak mı? Hah. Kim böyle küçük bir oyuncaktan korkar ki?


(Wukong)-Haklısın. Küçük oyuncaklardan kim korkar ki? Ama gördüğün üzere elindeki oyuncak oldukça büyük.


(Ejder)-Dert ettiğin tek şey o olsun Maymun.


Ejder kaldırmış olduğu sopayı havaya fırlattı ve gayet kibirli bir ifadeyle Wukong’u şoke eden o kelimeleri söyledi.


(Ejder)-Küçül. Ruyi Jingu.,







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr