Bölüm 144: Alastair’in Finansal Çalkantısı

avatar
216 3

Düşmüş Perinin Yükselişi - Bölüm 144: Alastair’in Finansal Çalkantısı


Bu gecemizde bizlere eşlik ettiğiniz için herkese teşekkür ediyor, gecenizin en iyi şekilde geçmesini diliyorum,” diyerek konuşmasının başlangıcını yaptı otuzlu yaşlarındaki kadın.

Sarı saçları, kendisine yansıtılan ışıkla birlikte tarladaki parlak başaklar gibi parıldıyor, izleyicilerin gözlerini anında üstüne çekerek göz kamaştıran bir görüntü sağlıyordu ve odağı kendisinde tutuyordu.

Üstünde kollarını ve omuzlarını açıkta bırakan ışıltılı bir elbise vardı, ekstra desenlere sahip değildi ancak sıkı bir şekilde yapılmış olup kadının fiziğini öne çıkartıyordu.

Birçok kişinin gözleri çoktan kadının üstüne düşmüş, avlarına bakan avcılar gibi onu izliyordu ve hatta ağızlarında biriken salyalarını sesli bir şekilde yutkunmaya başlamışlardı.

“Bu seferki müzayede satışımızda oldukça güzel eşyaların olduğunu söyleyebilirim ve iddia ediyorum ki birçoğu için oldukça sert, şiddetli teklif savaşlarının da döneceğini iddia edebilirim. O yüzden herkese iyi şanslar!”

Kadın ardından ellerini salladı ve arkasındaki yeşil renkteki, gümüş işlemelere sahip perde yavaşça açılıp eşyaların seyircilerin hevesli bakışlarının seyrine sunulması sağlandı.

“O zaman başlayalım, değil mi?” deyip el işaretini vererek arkadan gelen iki iri yapılı adamın ilk eşyayı öne çıkarttırdı.

Bu, Yıldırım Dokunaç Ahtapotu adlı canavarın sekiz kolunu bulunduran şeffaf bir kutuydu.

Suyla dolu şeffaf kutunun içinde sahil kumu ve kızıl renkte garip bitkiler bulunuyordu. Kollar suyun içinde süzülüyor, sanki koparılmadan önceymiş gibi hareket etmeye çalışıyorlardı ve kürenin içinde küçük yıldırımlar saçıyor, kumların etrafa dağılmasına sebep oluyordu.

“İlk eşyamız, henüz yetişkinliğe ulaşmamış olan Yıldırım Dokunaç Ahtapotu’na ait sekiz kolun hepsidir. Ahtapotun hayatta olduğu durumda sahip olduğu aynı mükemmelliğe sahip olan kollar vücut modifikasyonları için gayet de uygun durumdadır. Ayrıca içinde akan yıldırım elementi enerjisi oldukça kuvvetli ve yıldırım elementi büyülerinin de daha da etkili olmasını sağlayabiliyor!” diyerek eşyanın tanıtımını yaptı.

Seyirciler arasında birkaç konuşma sesleri, fısıldaşmalar oluştu ve kadın da çekici gülümsemesiyle bunların yaşanışını seyretti.

“İki bin büyü kristali ile açık arttırmamızı başlatıyorum!”

Bir tabela anında şiddetle kalktı, “İki bin beş yüz!”

“2500 oldu! Var mı arttıran? Cimri olmayalım bence! Böylesine zor yakalanan bir canlının kollarından bahsediyoruz! Oh… Üç bin! Üç bin beş yüz! Dört bin!”

Fiyat oldukça hızlı bir şekilde artmaya devam etti ancak beş bin büyü kristaline ulaşmasının hemen ardından bir daha artış olmadı. Kadın bir süre bekledi fakat bu şekilde devam etmesinin ardından geri sayımını başlattı ve eşyanın satıldığını ilan ederek bir başka eşyaya geçti.

---

Alastair kısa süren ateşli teklif savaşını gördükten sonra derin bir nefes aldı.

Daha müzayedenin başındaydılar ve satılan eşyalar çok küçük bir topluluğa hitap ediyordu. Asıl olay, İlerleyiş Tekniği’nin satımı başlandığı zaman yaşanacaktı. İşte o zaman için hazırlanması gerekiyordu.

“Vücut Modifikasyonu…” diye tekrarladı kendi kendine.

Akademiye girdiğinden beri vücut modifikasyonu yapan bir büyücü görmemişti ancak buna dair birkaç şey duymuştu.

Vücut modifikasyonu karanlık taraftan büyücülerin yaptığı bir tür ameliyat olarak geçiyordu. Vücutlarının sınırlarını aşıp kendilerini daha da güçlendirmeye çalışmak asıl amaçtı. Kendilerine genellikle canavarların organlarını nakleden bu büyücüler pek de iyi gözle bakılmıyordu.

Bu işlemin sonucunda büyücünün fiziki görüntüsü, yapılan ameliyata göre değişiklik gösteriyordu fakat hepsi berbat bir fiziğe sahip olmalarına sebep oluyordu. Bundan dolayı zaten pek hoş karşılanmıyorlardı ancak birçoğu oldukça güçlü büyücüler oluyorlardı.

Böyle bir şey, aydınlık tarafın büyücüleri tarafından hiçbir zaman kabul edilmemişti ve bu şekilde olmaya da devam ediyordu çünkü bu tür ameliyatın doğru bir şekilde yapılabilmesi için birçok kez deney yapılması gerekiyordu. Bu da daima insanların kobay olarak kullanılması anlamına geliyordu, bazen de büyücü adaylarının kendisi de bu deneylere dahil oluyordu.

Alastair’in içi bu düşünceyle birlikte buz kesildi. Böyle bir şey yapacak kadar çaresiz olmadığı için şükrediyordu ve böyle bir şeye elini hiç sürmeyeceğine dair kendisine söz verdi o anda.

---

Bir buçuk saat sonra müzayedenin değerli canavar bölümleriyle alakalı olan kısmının sonuna gelinmişti.

Birçok satış yapılmış, birçok ateşli tartışma da yaşanmıştı ancak müzayedenin güvenliği sayesinde hepsi tamamen huzurla son bulmak zorunda kalmıştı.

“Şimdi de müzayedemizin en iyi kısmına geldik!” dedi kadın ve ardından elinde tepsiyle bir adam ortaya çıktı.

Tepsiyi sahnedeki masaya yerleştirdi ve geri yerine çekildi.

“Müzayedemizin en çok ilgi çeken yanı olan kısmına geldik! Çırak Seviye İlerleyiş Tekniği! Bu seferki müzayedemizde oldukça şanslı olduğunuzu söylemem gerekiyor. Elimizde altı tane teknik bulunmaktadır. İki tanesi aynı element olup diğerleri farklı elementlerdir,” diyerek tepsideki bilgi kürelerini işaret etti, hepsi birbirinin aynısıydı. “O zaman ilk elementimizle başlayalım!”

Birçok seyirci nefesi kesilmişti o anda, büyük bir çoğunluğu bu anı bekliyordu nihayetinde. Aynı zamanda güvenlik görevlileri de pürdikkat kesilmişti çünkü bu an onların da dikkatli olması gerektiği bir andı, en çok zıtlaşma bu anda ortaya çıkıyordu.

“Yıldırım elementi! Sabit fiyatımız beş bin büyü kristali ile başlıyoruz ihalemize!”

Fiyatının söylenmesinin hemen ardından birbiri ardına numaralar kalkmaya başladı. Biri iniyor, biri kalkıyordu ve sonu gelmeyen bir dalga oluşturuyorlardı.

“Beş bin beş yüz!”

“Altın bin!”

“Altın bin beş yüz!”

“Sekiz bin!”

Kadın numaraları takip ederken ilk başta zorlansa da başarılı bir şekilde duruşunu koruyabiliyor ve işini layıkıyla yerine getiriyordu.

Öte yandan Alastair fiyatın uçuşunu izlerken gülümsüyordu. Böylesine bir fiyat fırlaması olacağını hiç düşünmemişti ancak müzayede kendisini mükemmel bir şekilde haksız çıkarmayı başarmıştı.

Büyücüler sanki her şeyleri buna aitmiş gibi fiyat arttırmak ile meşgulken Alastair neredeyse kahkaha atacaktı.

“Çok güzel! Çok güzel!”

“Acaba karanlık elementi için ne yaşanacak merak ediyorum,” diye düşündü, mutluluğu biraz zedelendi ancak hemen umutsuzluğa kapılmak reddetti.”

“On üç bin büyü kristali! Var mı arttıran? Üç… İki… Bi---”

“On beş bin!” deyip tabelasını kaldıran kişi ile bütün müzayede salonu suspus kesildi.

Herkes şaşkınlık ve merakla ona bakıyor, teklifin gerçekliğini ve teklif verenin kimliğini sorguluyorlardı ancak bunu başarısızlıkla sonuçlandırmışlardı çünkü kendisi yukarıdaki odalardan birindeydi.

Sunucu bile şaşkındı, “Va-var mı… Arttıran? Üç… İki… Bir… Satıldı!”

Sunucunun satışı sonlandırmasıyla birlikte herkesten fısıltılar yükseldi ama uzun sürmedi.

“On beş bin… On beş bin…” diyerek kendine tekrarladı Alastair, kaşları çatıktı ve yüzünde sert bir inançsızlık ifadesi vardı. “Çok fazla!”

“Ateş elementi ile devam ediyoruz!” diyen sunucu kadınla birlikte ihaleye kalındığı yerden devam edildi.

Alastair ise yüzündeki rahatlamış ifadesiyle elma dilimlerinden bir tane daha aldı, “On bin beş yüz büyü kristali… Benim sahip olduğumu da ekleyince On beş bin üç yüz büyü kristali! Zengin oldum.”

Tak! Tak! Tak!

“Efendim, girebilir miyiz?” diyen görevlinin sesiyle kendine çekidüzen verdi.

“Evet.”

Ses sahibinin aksine kendisiyle görüşme yapan kadın girdi odaya, ardından da üç tane adam ellerinde küçük sandıklarla girdi. Kadının işaretiyle adamlar sandıkları yanına koydu ve odadan çıktı.

“On bin beş yüz büyü kristaliniz,” dedikten sonra odadan çıktı.

Düşündüğünden daha az diyalog dönmüştü ama umursamadı, odağını müzayede de tutması gerekiyordu zaten.

“Geldik sıradaki elementimize… Karanlık!” diyerek Alastair’in odağını tamamen üstünde topladı sunucu. “Her zamanki gibi altın bin ile başlıyoruz!”

Yavaş yavaş birkaç kişi tabelalarını kaldırdı lakin onlar da bir süre sonra devam ettiremedi çünkü yukarıdaki bir balkondan kaldırılan numara hepsinin susmasına neden oldu.

“Dokuz bin beş yüz!”

Alastair teklifçilerin azalmasını bekleyip ardından teklifini yapmayı planlıyordu fakat tekniğin peşinde olan kendisinden başka bir büyücünün de olduğunu fark etti. Bunu beklemişti ancak kendisinin bu kadar yükseltmiş olmasını hiç düşünmemişti, yine de tabelasını kaldırıp teklif savaşına katılışını yaptı.

Onun fiyat yükseltmesiyle beraber uzun bir sessizlik çöktü ve bu Alastair’i rahatlattı, fazla büyü kristali harcama niyeti bulunmuyordu çünkü akademide de harcamak için kullanmayı planlıyordu. Her şeyini tek bir teknik için heba etmek pek de akıl kârı bir hareket olmadığını düşünüyordu.

Alastair düşüncelerinde böyle bir senaryonun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini düşünürken bir numara daha yükseldi ve fiyatın artmasını sağladı.

Öncekiyle aynı kişiydi.

Alastair derin bir nefes alarak durumunu gözden geçirmeye devam etti, numarasını kaldırdı ve fiyatı yükseltti.

“On bin beş yüz oldu! Var mı arttıran?” diye sordu kadın, daha biraz önce yaşanan olayın tekrarının olacağını umuyordu.

Bir başka teklife karşı Alastair numarasını kaldırmak için hazır durumda bekliyordu ancak ettiği dualar aksi yöndeydi.

“On iki bin!” diye yükselen sesle birlikte fiyat aynı kişi tarafından büyük bir oranda arttırılmıştı.

Alastair donakaldı ve dişlerini sıktı, kafasını iki yana sallarken numarasını kaldırdı ve fiyatın tekrar bir adım yükselmesini sağladı.

‘Bir daha bu şansı bekleyebileceğimi düşünmüyorum,’ diye düşündü.

“On iki bin beş yüz! Var mı arttıran?” diye bir kez daha sordu kadın, artık ne düşünmesi gerektiği konusunda kendisinin de bir fikri yoktu. Kimseden ses çıkmadığını görünce sayıma başladı. “Satıyorum! Üç… İki… Bir… Sat-tım!”

Alastair koltuğuna yaslanırken gülümsedi ancak acı bir gülümsemeydi bu, pahalıya patlamıştı. Konumunun getirdiği çaresizlik aklına geldiğinde durumunu kabullenmek zorunda kalmıştı.

Odasının kapısı tekrar çalındı ve içeriye yine aynı kadın girdi, elinde küçük bir kutu bulunuyordu.

“Satın almış olduğunuz Çırak Seviye İlerleyiş Tekniği,” diyerek kendisine uzattı, Alastair de hemen kontrol etmiş ve doğruluğunu onaylamıştı.

Alastair sandıkların üstüne ekstra olarak kendi büyü kristallerini ekledi ve kadına işaret etti. Kadın torbaları kontrol edip aynı şekilde onayladıktan sonra ayrıldı ve Alastair’i odada yalnız bıraktı.

Alastair elindeki kutuya baktı bir süre ve müzayedeye geri odaklandı. Bir şey alamayabilirdi ancak ne tür şeylerin ortaya çıkacağını görmek, ilerisi için hazırlanmak istiyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44471 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr