Bölüm 112: George ve Blair, İki Figüre Karşı

avatar
289 3

Düşmüş Perinin Yükselişi - Bölüm 112: George ve Blair, İki Figüre Karşı


‘Şahin Göz’ büyüsünü tekrar yaptıktan sonra Alastair her şeyin kaosa sürüklenişine şahit oldu ancak yerinden hareket etmedi ya da başka bir harekette bulunmadı, sadece yayını indirdi ve izlemeye karar verdi.

Eğer aralarına atlamak gibi bir harekette bulunursa gizemli figürler tarafından kolayca öldürülecekti, bunun farkındaydı. Figürlerin güçleri konusunda tam bir fikri bulunmasa bile onların tehlikeli olduklarını rahatlıkla anlayabiliyordu ve bu da kendisinin arkada kalmasına sebep oluyordu.

İkilinin seviyeleri konusunda net bir fikri olmadan araya girmek saçmalık olurdu onun için.

Ayrıca hâlâ ortaya çıkmamış olan Blair ve George vardı. Onlar araya girip figürlerle uğraşmalarını bekliyordu, onlar olmadan atlamaya niyeti yoktu ve onların da anında atlayacaklarından adı kadar emindi.

‘Sonunda ortaya çıktılar.’

“Toprak Diken!”

Endişeyle yapılan büyünün hemen ardından üç kurdun da altından sivri dikenler yükseldi.

Bir buçuk metre boyutundaki dikenler kurtlardan birinin beynini delerek ölümüne sebep olmuş da olsa diğer ikisi anında avlarından uzaklaşarak saldırıdan kurtuldu ve hemen savunma pozisyonuna geçtiler.

“Hadi ama ya!” diye hoşnutsuz bir şekilde yakındı kadın, hatta hafiften sinirlenmişti bile ama kafasındaki cübbe görünümünü engellediğinden fark edilmiyordu.

Adam sessiz kaldı, onun yerine gözlerini kurt saldırısına uğrayan diğer ikilinin üzerinde gezdirdi. Gözleri kısıldı ve bir sonraki anda ise küfrederek sinirle dişlerini sıkmaya başladı.

“Kandırıldık!” dedi nihayetinde adam ve yanındaki kadının da ifadesinin anında değişmesine sebep oldu.

“Ne demek istiyorsun? Ne demek kandırıldık?”

İşte o anda gerçek Blair ve sürücüsü George ortaya çıktı ve Alastair’in planladığı oyunun gerçeğini gözler önüne serdi.

“Demek bu saldırıların arkasındaki ikili sizsiniz,” dedi George gözlerini ikiliden çekip tiksinç kurtların üzerinde gezdirirken.

“Sizi alçaklar!” diye haykırdı Blair, ancak ikili kendisine cevap vermemişti ve bu da kendisinin daha da sinirlenmesine sebep oldu. “Sizi pislikler! Yozlaşmış insan olamamış iğrenç varlıklar!”

“Madem büyük Richards ailesinin oğullarından biri de gelmiş, bize de düzgünce karşılamak icap eder, değil mi?” deyip gülümseyerek öne çıktı adam, ardından da kadın onu takip etti ve ikisi de başlıklarını kaldırdılar.

Kadının kızıla kaçan kahverengi saçları, bir okyanusun dalgalarını andıracak şekilde çenesine kadar uzanıyordu. Gece kadar siyah gözlerinde minik bir öfke ve büyükçe de bir hoşnutsuzluk yatmaktaydı. Vişneçürüğü rengindeki sürmüş olduğu rujlu dudaklarında ise acımasız bir seyrelti vardı.

Adamın ise düz ve uzun saçları vardı, gecenin siyahıyla birleşerek kamufle olmuş durumdaydılar. Atkuyruğu yapmış olduğu saçlarını siyah renkte bir ayının ağzını andıran garip bir tokayla bağlamıştı. İnce kaşları, kiraz rengi dudakları ve kusursuz yüzüyle bir kadının güzelliğe sahipti. Konuşma şekli ve yüzündeki sadist, alaycı bakışlarıyla tehlikeli biri olduğunu hemen gösteriyordu.

Üstlerindeki siyah cübbeler fiziklerini gizliyor ve silahları olup olmadığını gizliyordu.

“Siz de kimsiniz? Adınızı söyleyin, ben de ölümünüzü acısız hâle getireyim!” diye bağırdı ikiliye karşı, öfkesi ve kibri birbirine karışmış durumdaydı ve yeşil gözleri saf bir tiksinme ateşiyle yanıyordu.

George da o sırada diğer ikilinin iyi olup olmadığına bakmış, onların durumunu onayladıktan sonra hemen efendisinden tarafa dönmüştü.

“Tabii, hemen söyleyelim!” deyip manyak gibi kahkaha atmaya başladı kadın.

“Büyük Richards ailesinin oğlunun bazı şeyleri öğrenmesinin zamanı gelmiş gibi,” deyip iki adım öne çıktı adam ve yüksek sesle garip bir ıslık melodisi sundu etrafındakilere.

“HRR!” “HRRR!”

“AHH!”

“Yar---”

Daha ne olduğunu bile anlayamadı Blair ve George.

Yükselen iki hırıltıyı duymuşlar, ardından da bunu takip eden acı dolu sesler kulaklarını doldurmuş ve ikisinin de kalplerinin hızla atmaya başlamasına sebep olmuştu.

Blair’in korkuyla büyüyen gözleri anında sesin geldiği yere, yıkılmış olan arabaya yöneldi.

Daha demin öldürmüş olduğu kurda benzeyen iki kurt daha ortaya çıkmış, anında ıslığın sahibinin yanına gelerek savunma pozisyona geçmişlerdi ve kendisiyle George’a bakarak hırlamaktaydılar.

“Sizi pislikler!”

Ne kadar Blair onlara laf atıyor olsa da sözleri önündeki ikiliye ulaşmıyordu bile. Bir kulaklarından giriyor ötekinden çıkıyor gibiydi. Hatta bu durum o ikilinin eğlenmesini sağlıyor ve kendilerinin bakışlarından zevk alıyorlardı. Özellikle de kendisinin bakışlarından zevk alıyorlardı.

George ise olanlara düz bir surat ifadesiyle bakıyor ve sadece aklından efendisi olan Blair’i korumak geçiyordu ama aynı zamanda da Alastair adındaki çocuğun nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu.

İki grupta farklı ifadelerle birbirlerine bakmaya devam ederlerken garip görünümlü kurtlar Blair ve George’un etrafını çoktan sarmıştı bile. Bir taraf bu durumdan fazlasıyla zevk alırken diğer taraf ise acı içinde bir sonraki hamlelerinin ne olacağını düşünüyordu.

“Aa, Richards çocuğu ne de tatlı görünüyor öyle!”

“Evet, evet çok tatlı.”

İkilinin bu tatlı anları arkalarından gelen yaprakların hışırdama sesleri tarafından kesilmiş ve dikkatleri anında o tarafa yönelmişti. Kadının yüz ifadesi değişmese bile, adamın yüzü ciddi bir hâl almıştı.

“Saklambaç! En sevdiğim!” dedi kadın ve elini uzattı.

“Kara Küre!”

Kadının elinin hemen üstünde ortalama bir insanın eli boyutunda siyah küre oluştu, oldukça uğursuz görünüyordu. Küre oluştuğu gibi anında sesin geldiği yere fırladı.

BOM!

Küçük çaplı bir patlamanın ardından yapraklar sallanmış ve sonucunda yere bir insan figürünün düştüğü görülmüştü ikili tarafından.

“Bizi izleyen birileri varmış demek!” dedi adam ve gülümseyerek arkasını döndü.

“Saklambacı da biz kazandık! Şimdi yakalamacaya!” diyerek parmaklarını diğer ikiliye çevirdi kadın. “Yakalayın onları!”

Kurtlar vahşi bir ulumayla birlikte anında ortadaki ikiliye atladılar.

“Hoot!”

Bir anda ortaya çıkan baykuşun kanatları bir anda parladı ve olay yerini anında gündüz vaktine çevirdi.

“Toprak Diken!” “Toprak Diken!”

George ve Blair bunu fırsat bilerek hemen büyülerini yaptı ve hırlayıp duran kör olmuş kurtları büyüleriyle bir öncekine yapıldığı gibi hızlıca öldürüp ortadan kaldırdılar.

Öte yandan diğer ikili onlar kadar şanslı değildi ve kadın olan kör olduğundan dolayı küfürler ederek yakınmakla meşguldü.

‘Siktir! Siktir! Siktir! Kaç kişi getirmiş bunlar? Bilgimiz hatalı mıydı?’ diye düşüncelere dalmış da olsa hemen bunlardan sıyrıldı.

“Kara Küre!”

Kadın kendine geldiği anında saldırısını yaptı ve dört tane küre oluşturdu, hepsi de önündeki ikiliye ve baykuşa doğru ilerliyorlardı.

“Toprak Duvar!”

BOOM! BOOM!

George’un büyüsüyle aniden önlerinde iki metrelik kalın bir duvar yükseldi yerden ancak bu yeterli olmamıştı. Kürelerden iki tanesi rahatlıkla duvarı parçalayıp dümdüz ilerleyerek ikili ortasında düşerek ikisini ayrılmaya zorlamıştı.

An ise rahatlıkla büyüyü savuşturup geri çekilmişti.

“Ateş Topu!”

Adam da bu fırsatı hiç kaçırmayıp element büyüsünü yaptı ve iki avuç büyüklüğündeki alev topunu Blair’e doğru yolladı.

“Su Mızrağı!”

SSS!

Ateş topu, Blair tarafından hemen karşıt element kullanılarak savuşturulmuş da olsa bu kadar hızlı bir şekilde kendilerine gelmelerini beklememişti. Kendileri bile baykuşun yaptığı hareketten tamamen şans ile kurtulmuşlar ve durumu hızlı bir şekilde kavramışlardı.

‘Alastair neyin peşindesin?’

“Bu şekilde devam ederse dikkat çekeceğiz. Hızlıca işlerini bitirmemiz lazım!”

Kadın homurdansa da adamın haklı olduğunun farkında olduğundan derin bir nefes alıp duruşunu toparlayıp bir başka büyü için hazırlandı.

“Ka---”

Kadının sözlerini kesen şey, boğazına saplanan ve karanlık ormanın derinlerden gelen ölümcül ok olmuştu.

“Ne!?”

Adam daha ne olduğunu anlamıyordu ve kadının başına gelenler kendisini şoke etmiş, donakalmasını sağlamıştı. Önündeki soylunun daha kaç tane adam getirmiş olabileceği konusunu düşünüyor, tamamen çaresiz bir durumda olduğunu daha da iyi bir şekilde anlıyordu.

“Siktir! Siktir! Siktir!” diyerek küfürler etmeye ve kontrolünü hızlı bir şekilde kaybetmeye başladı. “Kolay bir görev olacaktı bu!”

“Yanlış düşünmüşsünüz!” dedi Blair öfkeyle gülümserken, ardından adama kaçma fırsatı vermeden büyüsünü yaptı.

“Toprak Bağı!”

Kadının başına gelenlerin üstesinden daha gelememişti ki bir anda bacaklarını kaplayan toprak tarafından yerine sabitlenmiş, dehşet içerisinde önündeki soyluya bakıyordu.

Ayrıca büyünün sıkılığından dolayı da acı dolu bir çığlık attı.

“Kara Küre!” “Ateş Topu!”

Adam, durumuna rağmen iki farklı büyü yaptı ve ikisinden de ikişer taneydi. Büyülerini direkt olarak ikilinin üzerlerine savurdu, ardından da ellerini kullanarak bacaklarını kaplayan toprağa vurmaya başladı.

Kolaylıkla kurtulmayı başarmıştı.

“Toprak Duvar!” “Toprak Duvar!”

BOOM! BOOM!

Blair ve George aynı büyüleri yaparak kendilerini korumayı bildiler ancak adamı ellerinden kaçırmıştı bile.

“Kahretsin!”

“Hoot!”

An hiç vakit kaybetmeden gizlendiği yerden çıktı ve tekrar uçuşa geçip adamı belli bir uzaklıktan takip etmeye başladı ancak ardından Alastair’in söylediklerini hatırlayarak içgüdüsel bir şekilde yaptığı bu davranışı yarıda bırakarak George ve Blair’in yakınlarına geçip onları izledi.

Alastair ikiliyi izlemesini istemişti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44450 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr