Bölüm 1321: Tiranlar

avatar
3209 31

Desolate Era - Bölüm 1321: Tiranlar



Bölüm 1321: Tiranlar

 

Ji Ning şarabın aromasını kokladıktan sonra bir kadeh doldurdu ve hemen şarabın tadına baktı. Başını öne sallayarak keyifle iç geçirdi. “Ne şarap ama. Ruhumu bile huzura erdiriyor; hatta gerçekruhumun bir anlığına da olsa parçalanmayı durdurduğunu bile hissettim.”

 

“Ne yazık ki gerçekruhuna olan şeyi geri çeviremeyiz.” Tiran Gökana da kendisine biraz şarap koydu; sesinde pişmanlığın izleri vardı. “Aksi halde, medeniyetimizden inanılmaz bir figür çıkabilirdi. Dürüst olmak gerekirse, yeni bir Tiran'ın ortaya çıkması senin varlığın kadar önem arz etmiyor. Sonuçta sen, bir Ebedi Nihai Tao kavrayan ilk kişinin. Üzülmemek elde değil…”

 

“Yeterince çalışmadığım için yalnızca kendimi suçlayabilirim.” diyerek güldü Ning. “Belki biraz daha iyi olsaydım, Taobirleşimi'nde başarıya ulaşabilirdim.”

 

“Yol her daim ilk öncü için çok zor olmuştur.” dedi Tiran Gökana. “Senden önce kimse bir Ebedi Nihai Tao'yu kavrayabilmiş değildi; bu yüzden yürüdüğün yolda sana ışık tutacak herhangi bir tecrübe yoktu. Bu tarz tecrübelere, bu tarz bir rehbere sahip olsaydın, muhtemelen Taobirleşimi'nde başarılı olabilirdin.”

 

Ning şaşırdı. Doğruydu. Taobirleşimi'nde neredeyse başarılı oluyordu. Birkaç ayı daha olsaydı, muhtemelen Taobirleşimi sırasında açıklarını keşfeder ve bunları kapatarak Ebedi Nihai Kılıç Taosu’nu tamamlayabilirdi. Fakat ne yazık ki zamanının büyük bir kısmını kılıç kalbini düzeltmek için harcamıştı.

 

Genç adam gülümsedi. “Eh, yapacak bir şey yok; her yolun bir öncüye ihtiyacı vardır. Ebedi Nihai Taolar'a açılan yolda öncülük yapmak sanırım fena bir şey değil.”

 

Tiran Gökana gülümseyerek başını salladı. “İsmini daha geçenlerde duydum. Kavrulangüneş Bölgesi'nde olduğunu öğrendiğimde ise hemen Bölge Hükümdarları'nı seni aramaları için gönderdim. Seninle konuşmam gereken önemli bir şey var; bu konu Kaosdiyarı'ndaki gelişimci medeniyetinin varlığını yakından ilgilendiriyor. Yardımına ihtiyacımız var.”

 

“Varlığını yakından mı ilgilendiriyor?” Ning şaşırdı. Kulağa fazlasıyla ciddi bir şeymiş gibi geliyordu. “Yoksa bize tehdit oluşturabilecek bir tehlike mi var?” Ning sormadan edemedi.

 

“Evet, var.” Tiran Gökana başını salladı “Buraya gelişini diğer Tiranlar'a da duyurdum. Hepsi yola çıktı; diğerleri geldiğinde meseleyi tartışacağız. Gelişimci medeniyetinden bir Ebedi Nihai Tao'yu kavramış senin gibi birinin çıkması gerçekten de büyük bir lütuf. Ne yazık ki Taobirleşimi'nde başarılı olamadın. Başarsaydın, daha da mutlu olurduk.”

 

“Diğer Tiranlar mı?” Ning şoke oldu.

 

“Gelişimci medeniyetinde şu anda hayatta olan altı Tiran var. İçlerinden biri kalıcı olarak Sithe Diyarı'nın ön kısmında yaşıyor ve buraya gelmeyecek. Diğer dört kişinin dördü de yola çıktı.” Tiran Gökana konuştu.

 

Ning ağır ağır başını salladı. Altı Tiran'dan beşiyle görüşecekti. Bu gerçekten de konuşulacak şeyin basit bir şey olmadığını gösteriyordu.

 

……….

 

Tiran Titanos'un malikanesi…

 

Tiran Titanos zamanının çoğunu kendi özel odasında geçiren, Sithe'ye ve gelişimcilere ait mucizevi eşyaları incelemeyi seven bir adamdı. “Ha?” Aniden suratı değişti.

 

“NE?!?!” Alnındaki iki etten anten hızla dikleşti ve altından gözleri fıldır fıldır açıldı. “Bir Ebedi Nihai Tao mu? Medeniyetimizden biri nihayet bunu başardı ha?!?!” Tiran Titanos gerçekten şaşkındı. “Ve ismi… Eh? Karakuzey mi? Geçen görmeye gittiğim şu çocuğun adı da Karakuzey değil miydi? O zamanlar Nihai Tao'sunu sadece dördüncü adıma kadar çıkarabilmişti. Şimdiyse onu ebediyete ulaştırmayı başarmış, öyle mi?”

 

“Olaya bak olaya! Peki niye olaydan haberdar olan ilk kişi ben değilim de o yaşlı bunak Gökana?!” Tiran Titanos odasında süzülen Sithe eşyalarını tamamen görmezden geldi ve öfkeyle kapıya fırlayarak, dışarı çıktı.

 

“Usta.” Mavi cübbeli bir genç hemen onu karşılamaya geldi.

 

“XIAN!” Tiran Titanos kızgındı. “Zamanında benden yardım isteyen şu gencin Taobirleşimi'ni duydun mu? Taolordu Karakuzey'in?”

 

“Duymak mı? Duydum tabii.” Mavi cübbeli genç başını defalarca kez salladı. “Bu büyük haberi duymayan kalmadı ki usta! Adam Taobirleşimi'nde başarısız olmasına rağmen bir Nihai Tao'yu ebediyete kavuşturmayı başardı. Buzultepe Ordusu'nun Yalnız Kralı'nı bile tek hamleyle katletti. Nuwa diye birini aramaya çıktı ve Diyarefendisi Zarifrüzgar ona yardım etmek için elinden ne geliyorsa yaptı. Hatta bizden bile yardım istedi! Bu konuyu bazı arkadaşlarıma bildirdim. Muhtemelen şu anda Kaosdiyarı'nda onu bilmeyen çok az kişi kalmıştır.”

 

“İYİ DE BEN BİLMİYORDUM!!” Tiran Titanos kıpkırmızı gözleriyle ona baktı. “BANA NEDEN SÖYLEMEDİN KAHROLASI!!?”

 

“A-ama…” Mavi cübbeli genç hem afallamış hem de acınası bir yüz ifadesi takınmıştı. “Usta, Sithe silahlarını incelediğiniz sürece, büyük bir olay olmadığı takdirde sizi rahatsız etmememi söylememiş miydiniz?”

 

“İyi de bundan büyük bir olay olabilir mi! Şaka gibisin ŞAKA!” Tiran Titanos patlamak üzereydi.

 

“Taolordu Karakuzey Taobirleşimi'nde başarısız oldu. Muhtemelen yakında can verecek ve arkasında sadece bir efsane bırakacak. Böyle bir şeyin sizin için neden ‘büyük’ olduğunu anlayamıyorum, usta.” dedi mavi cübbeli genç. Ona ve diğer Hükümdarlar'a göre bu meseleye sağlam bir dedikodu konusuydu ama nihayetinde bundan fazlası değildi. Tiran'ı böyle bir şeyle rahatsız etmek istememişti.

 

“Hay ben senin…” Tiran Titanos çaresizdi.

 

Toplamda altı Tiran yaşıyordu. Biri zamanının tamamını Sithe Diyarları'nın önünde geçiriyordu ve bu yüzden Ning'i duymamıştı. Diğer dördünü bulmak da neredeyse imkansızdı; bu yüzden onlar da Ning'in yayılan efsanesini duymamışlardı.

 

Hükümdarlar'la ve İmparatorlar'la daha yakın ilişkisi olan tek kişi Tiran Titanos'tu. Fakat kendisi inzivaya çekilerek araştırmalarına odaklanmıştı ve adamları onu rahatsız etmeye cüret edemiyordu. Dolayısıyla o da durumu öğrenememişti. Tiranlar kısa bir süre önce Ning'in varlığından haberdar oldular; ilk fark eden kişi Özmerkezi'nde yaşayan Tiran Gökana'ydı. Kendisi diğer Tiranlar'a haber verince herkes durumun farkına vardı.

 

“...Unut gitsin.” Tiran Titanos başını iki yana salladı. “Bu kez kendimi gerekten de utandırdım. Genelde olayları ilk duyan kişi ben olurum ama bu kez resmen sonuncuydum.” Konuştuğu sırada elini salladı ve uzay zamanı bükerek oradan ayrıldı.

 

Kızmamak elde değildi. Tiranlar uzun zaman önce iş paylaşımı yapmışlardı ve Hükümdarlar ile İmparatorlar'la iletişime geçmek Tiran Titanos'un sorumluluğuydu; Tiranlar'la medeniyetin diğer kısmını bağlayan köprü görevini gören kişiydi. Hükümdarlar ve İmparatorlar arasında büyük bir olay yaşanırsa haberler hemen onun kulağına geliyor ve o da diğer Tiranlar'a bilgi veriyordu.

 

Bu kez haberler Ebedi Nihai Kılıç Taosu’nu kontrol eden bir adamla ilgiliydi. İnanılmaz derecede önemli bir haberdi… Ama nihayetinde Tiran Titanos haberi veren değil, haberdar edilen kişi olmuştu. Utanç içerisindeydi!

 

……..

 

Boş, ıssız bir bölge…

 

Buradaki yıldızlar ve kaosdünyaları adeta ölüm sessizliğine karışmış gibiydi. Düzinelerce bölgeyi kapsayan kadar büyük olan alan tamamen sessizdi. Burada hayata dair bir iz yoktu ve kimse bu yere yaklaşmaya cüret edemiyordu! Eğer Hükümdarlar buraya yaklaşmaya kalkarlarsa bölgeyi saran dehşetengiz gücün farkına varırlardı… Ve daha fazla ilerlerse, ölüm kaçınılmazdı.

 

Bu yüzden bu alanda daimî bir sessizlik vardı.

 

Ortalara doğru yaklaşık yüz milyar kilometre çapa sahip devasa bir gezegen bulunuyordu. Gezegen koyu griydi ve yüzeyini yoğun bir ölüm aurası sarıyordu. Koskoca bölgeyi kaplayan ölüm enerjisinin ana kaynağı bu gezegendi ve gezegendeki taşlar bile parçalanarak sayısız gri kuma dönmüştü.

 

Tırırırım… Toprak titremeye, sonsuz ölüm aurası değişmeye başladı. Yer yavaş yavaş verimli bir hale geliyor ve hayatla doluyordu. Çok geçmeden toprağın yüzeyini sayısız yeşil çim sardı ve ölüm aurası kaybolmaya başladı.

 

Göklerden yağmurlar iniyor ve bunlar nehirlere, göllere ve denizlere dönüşüyordu. Diyar çarpıcı bir değişim geçirmekteydi ve dağlar, vadiler şekil alıyordu. Bitki örtüsü hızla yayılıyor ve ormanlar yükseliyordu.

 

Ölümün en derinlerinden ansızın hayatın en parlak anına dönen bu dünyadaki değişim, sadece tek bir nefeste gerçekleşmişti! O kısacık anda zaman bile çarpık bir hale girmiş gibiydi. Uzunca bir zaman geçmiş gibiydi; gezegenlerin hayatla dolmasına yetecek kadar uzun bir zaman…

 

Vhoosh. Aniden gezegenin yüzeyinde bir figür belirdi. Gözlerinde kederli bir bakışla yavaş yavaş başını iki yana salladı. “Bu kez gelişime fazla uzun zaman ayırdım. Neden yaşam ve ölümü ayıran o çizginin Taodoğum Özü'ne dair öngörü kazanmak bu kadar zor? Fazladan bir Taodoğum Özü kavrarsam, muhtemelen bir dönüşüm daha yaşanacak. Ahh. Yine başaramadım. Belki de gelişimciler sadece tek bir Taodoğum Özü kavrayabiliyordur? Belki de bendeniz Bolin'in bütün bu çabaları anlamsızdır?”

 

“Yine de… Gökana'dan muazzam haberler geldi. Görünüşe göre medeniyetimizden nihayet bir Ebedi Nihai Tao'ya sahip olan bir adam çıktı. İsmi Taolordu Karakuzey'miş, demek? Yazık, çok yazık… Taobirleşimi'nde başarılı olsaydı ah! Keşke! Yine de ne olursa olsun, en azından bir Ebedi Nihai Tao kavramış.” Tek bir adım attı ve iz bırakmadan kayboldu.

 

…….

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr