Bölüm 1254: Ji Ning Siyah İmparatorlar'a Karşı

avatar
3465 27

Desolate Era - Bölüm 1254: Ji Ning Siyah İmparatorlar'a Karşı



Bölüm 1254: Ji Ning Siyah İmparatorlar'a Karşı

 

“Kendi ötekidiyarına kaçan ve buna rağmen hem kendi canını, hem de ötekidiyarını kaybeden bir Ötekidiyar Efendisi…” Mavihabis iç geçirdi. “İşte bu yüzden insanlar Yalnız Kral'ın, elindeki iki savaş makinesinden başka üçüncü bir makineye sahip olduğundan şüpheleniyor. Yani anlayacağın, Karakuzey… Buzultepe Ordusu'na karşı nasıl davranacağını iyi düşünmelisin. Kolay bir rakip değiller. Ben fazla hazineye sahip olmayan, gezgin bir adamım. Bu nedenle Buzultepe Ordusu'nun peşime fazla adam takacağını sanmıyorum… Fakat sen, bir diyargemisine sahipsin. Gemiyi almadan pes etmeyecekler.”

 

Mavihabis gururlu bir adamdı ama Ji Ning'in en iyi kararı vermesini istiyordu.

 

“Mavihabis, Yalnız Kral'ın dışındaki diğer üç Altın İmparator'da savaş makinesi var mı?” Ning sordu.

 

“Yok.” Mavihabis direkt cevap verdi. “Buzultepe Ordusu epey savaşa yol açtı ama daha önce üç Altın İmparator'un herhangi bir savaş makinesine sahip olduğunu duymadım.”

 

 Ning gizliden gizliye iç geçirdi. Yalnız Kral gibi yüce birinin, sırf bir diyargemisi almak uğruna Taolordları'na karşı harekete geçmesi mümkün değildi.

 

“Oh, doğru ya. Ateşkanadı Tanrısı'na karşı Yalnız Kral… Sence hangisi kazanır?” Ning zihinsel yoldan sordu. Kendince düşünceleri vardı ama Mavihabis daha çok şey görmüş ve geçirmiş bir adamdı.

 

“Söylemesi zor. Ateşkanadı biraz aptal. Fazlasıyla güçlü doğmuş olmasının yanında neredeyse yok edilemez bir vücuda sahip; fakat Ötekidiyar Efendileri bu yaratıklara karşı hayatta kalabiliyor.” Dedi Mavihabis. “Öte yandan Yalnız Kral onlardan tamamen farklı; burada savaş makinelerine sahip birinden bahsediyoruz.”

 

“Peki ya bire bir savaşırlarsa?” dedi Ning.

 

“Ateşkanadı onu öldüremez ama Yalnız Kral da Ateşkanadı'nı öldüremez. Uzun yıllardır bu diyarı geziyorum ve daha önce Tiranlar dışında bir Kaos Kadimi'ni ehlileştirebilecek ya da alt edebilecek bir büyük gücün varlığını duymadım. Hele ki onları öldürmek, tamamen imkansız.” Dedi Mavihabis. “Karakuzey, bildiğin gibi Sithe'nin en güçlü üstatlarına Yüceler deniyordu ve onlar bile tek bir Ateşkanadı'nı yakalamak için üç kişiyle harekete geçtiler… Ve üçümüz de gördük; yaratığın kılına bile zarar gelmemiş. Her gelişimci bilir ki, Kaos Kadimleri'ni sadece ve sadece Tiranlar öldürebilir!”

 

“Bunu bildiğim iyi oldu.” Ning karara vardı. Elindeki bilgilerden yola çıkarak düşündüğünde, Ateşkanadı'nı sadece bir Tiran'ın öldürebileceği kanısına varıyordu. Belki Sithe güçlü günlerinde, en heybetli üstatlarıyla bir Kaos Kadimi'ni öldürebilecek güce sahip olabilirdi… Fakat artık onlardan geriye sadece tozlar kalmıştı. Yalnız Kral dehşet verici bir heybet taşıyor olsa da, elinde sadece Sithe'nin bıraktığı savaş makineleri vardı.”

 

“Ne düşünüyorsun?” Mavihabis sordu.

 

“Mavihabis, onları reddedersem korkup kaçar mısın?” dedi Ning.

 

Mavihabis biraz şaşırmıştı. “Ben tek başına gezen, yalnız bir Hükümdar'ım. Korkacak neyim var ki? Kararını verdin mi?”

 

“Evet. Kendime güveniyorum.” Ning başını salladı.

 

……….

 

Üç insanımsı yaratık oracıkta duruyor ve Ning ile Mavihabis'in kendi aralarında yaptıkları zihinsel konuşmanın sonlanmasını bekliyorlardı. Aceleleri yoktu. Karakuzey ve Mavihabis'in konuyu tartıştığı ortadaydı. Zayıf gördükleri bu Taolordu'nun, Buzultepe Ordusu'na dair gerçekleri öğrenir öğrenmez mantıklı kararı vereceğini düşünüyorlardı.

 

“Evet, artık Buzultepe Ordusu'yla ilgili bir şeyler öğrendin, değil mi?” Cılız olan yaratık, Ning'e baktı.

 

“Ben, Hükümdar dostlarıma kıyasla az şey bilen bir Taolordu'yum. Bugün ilk defa adınızı ve ordunuzu duydum. Etkileyicisiniz, gerçekten öylesiniz.” dedi Ning.

 

 “Caz yapma lan.” Tek gözlü yaratık sabrını yitirmek üzereydi. Yüzü ekşidi ve kükredi. “Ver şu gemiyi. İlla saldıralım mı? Alalım mı tarikatını aşağı, ha? Çabuk ol lan dingil.” Bu yaratıklar uzun zamandır istediklerini yapabiliyorlardı. Eskiden sıradan bir Ebediyet İmparatoru olan bu tek gözlü yaratık, adak törenini tecrübe ettikten sonra Buzultepe Ordusu'na katılmış ve Hükümdarlar, hatta Ötekidiyar Efendileri'nden bile saygı duymaya başlamıştı. Çoğu büyük güç, Buzultepe Ordusu'ndan çekiniyordu.

 

Buraya gelmeden önce akıllarında bazı endişeler vardı; cehalet içerisinde olan bu Taolordu'nun, Buzultepe Ordusu'nu tanımadığı için korkmayacağını sanıyorlardı. Bu yüzden kendilerini biraz tutuyorlardı. Fakat artık Ning'e baskı uygulamaya başlayacaklardı.

 

Ning orada duruyor, arkasındaki Aksükun ve Mavihabis ona bakıyordu. “Buzultepe Ordusu gibi bir gücün düşmanı olmam istemem; ki zaten böyle bir şeye layık değilim. Ancak sizin de bildiğiniz üzere, diyargemileri değerli hazinelerdir. Gemiyi direkt size teslim etmemizi beklemiyorsunuz ya? Ufacık bir Taolordu olabilirim ama ben de gururlu bir adamım.” Ning gülümsedi. “Diyargemisini kendi isteğimle size verebileceğim tek bir yöntem var ve bu yöntem, iki tarafın da çıkarını gözetiyor.”

 

“İki tarafın da çıkarı mı?”

 

“Konuş.” Yaratıklar sinirleniyorlardı. Buzultepe Ordusu öyle güçlüydü ki, Hükümdarlar bile onlardan korkardı. Sadece gezgin denebilecek yalnız Hükümdarlar onlara karşı kibirli davranabiliyordu.

 

“İsteğim gayet basit. Diyargemisini size satabilirim.” dedi Ning.

 

“Satın almak mı?” Yaratıklar birbirine baktı. “Pekala. Bu malikane dünyasında epey hazine var. Diyargemisine karşılık, bunu alabilirsin.” Cılız olan yaratık el boyutlarında bir disk uzattı. Diğer iki yaratık da gayet sakindi; bu Taolordu'nun sadece itibarını korumaya çalıştığını düşünüyorlardı ve birkaç hazine vermekten zarar gelmezdi.

 

Ning başını iki yana salladı. “Vereceğiniz hazinelerin toplam ederi, diyargemisine denk olmalı.”

 

“Denk mi?” Sonunda üçünün de surat ifadeleri değişti. İlk defa karşılarında duran Taolordu'nun bütün bunları itibarı uğruna yapmadığını fark ediyorlardı; adam gerçekten de kolay lokma olmayacaktı! Diyargemileri inanılmaz derecede değerli hazinelerdi; Kızıldalga Tapınağı gibi hazineler bile değer bakımından onlara yaklaşamazdı. Üç yaratık bütün hazinelerini birleştirmeye karar verseler dahi diyargemisini satın alamazlardı. Muhtemelen, bu diyargemisini almak için Efendi Wulf'un bütün hazinelerini ortaya koyması gerekirdi.

 

Eşdeğer bir takas mı? Normal koşullarda, birbirine denk iki figür arasında yapılan takaslar bu ilkeyi izliyordu. Örneğin Yalnız Kral ve Diyarefendisi Zarifrüzgar arasında yapılacak bir anlaşmada, bu koşul uygulanabilirdi. Bunun bir sebebi de diyargemilerinin nadiren satışa çıkarılmasıydı.

 

Fakat… Diyarefendisi Zarifrüzgar denilen adam, Karagüneş'in efendisi olarak Yalnız Kral'ın dengi sayılırdı. Öte yandan Ning, sadece bir Taolordu'ydu. Bir Taolordu, ne cüretle onlardan böylesine bir talepte bulunabilirdi ki?

 

“Ölmek mi istiyorsun?” Cılız olan yaratığın gözlerinde soğuk ifadeler belirdi.

 

“Geri adım attım ve size bir yol açtım. Kabul edecekseniz takası gerçekleştirelim. Kabul etmeyecekseniz de… Gemiyi öylece size vereceğimi düşünmeyin.” Ning de keskin tarafını göstermeye başlıyordu.

 

“Sen…!” Yaratıklar şaşkın bir şekilde Taolordu Karakuzey'e bakıyorlardı. Bu adam ciddi ciddi onlarla kafa kafaya mı çarpışacaktı?

 

“Kendi kuyusunu kazıyor.”

 

“Gebertin şunu.” Tek gözlü yaratık saldırıya geçen ilk kişiydi. Anında bir ışık hüzmesine dönüşerek Ning'e atıldı ve sağ elini uzun bir mızrak edasıyla Ning'e doğrulttu! Siyah İmparatorlar'ın vücutları inanılmaz güçlere sahipti; vücutlarının her parçasını silah olarak kullanabiliyorlardı.

 

Mızrağı andıran kol boşluğu delerek geçiyor ve gücüyle Ning'in kaşlarını bile titretiyordu. “Hmph.” Ning'in yanındaki Aksükun öfkeyle burnundan soludu ve hemen öne geçti. Hareket ettiği sırada devasa bir kumaş parçasına dönüşerek rakibine doğru atıldı.

 

“Bir golem beni durdurmaya mı çalışıyor?” Tek gözlü yaratık, rakibini küçümsüyordu. Kendisi bir Hükümdar'ın gücüne sahipti! Tao'ya dair öngörüler konusunda gerçek Hükümdarlar'a denk olamazdı ama vücudu sayesinde savaşlarda onlara karşı koyabiliyordu. Vücudu öyle sağlam ve dayanıklıydı ki, gerçek bir ölüm kalım savaşında Hükümdarlar'a karşı avantajlı taraf oluyordu!

 

Bang! Dehşet verici saldırıyla devasa kumaş çarpıştı; fakat kumaş yerinden bile kıpırdamamış ve saldırının gücünü genel bir alana yayarak dağıtmıştı.

 

“Ne?!” Tek gözlü yaratık şaşkındı. Bir golemin bu saldırıyı karşılayamaması gerektiğini düşünüyordu.

 

“Hepsini öldürün.”

 

“Öldürün ve gemiyi alın.” Diğer ikili de saldırıya geçti. Vhoosh! Vhoosh! İnanılmaz bir hıza ulaştılar. Aksükun yaratıklardan sadece birini durdurabilirdi; diğer ikisine müdahele etmesi pek olası değildi.

 

“Hahahah…” Mavihabis geniş bir kahkaha atarak yaratık formuna büründü. Vücudu mavi pullarla kaplandı ve baş kısmı üçgen bir hal aldı. Pullarla kaplı, kasvetli kuyruğu ve bütün vücudu kara ışıklarla parlıyordu. Öfkeyle uluyarak ileri atıldı.

 

“Taolordu Mavihabis'in malikanesine saklanmadı.” Cılız yaratık bunu görünce keyiflendi ve zihinsel yoldan gönderdi. “Mavihabis'i durduracağım. Sen Taolordu'nu öldür.”

 

“Tamamdır.” Kaslı olan yaratık da keyifliydi. Taolordu Karakuzey'in saklanmak yerine, ulu orta bir yerde duracağını beklemiyorlardı.

 

……

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44354 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr