Bölüm 1189: Aşama Dört

avatar
3375 31

Desolate Era - Bölüm 1189: Aşama Dört



Bölüm 1189: Aşama Dört

 

Milyonlarca yıl geçip gitti. Ji Ning dağ zirvesindeki kaya formunu koruyordu. Günün birinde, büyük dağın etrafını aniden kalın bir sis dalgası kapladı. Sis tabakası o kadar kalındı ki gökleri ve güneşi perdeliyordu. On binlerce kilometreye yayılarak dağın her bir yanına nüfuz etti.

 

“Ne sis ama.”

 

“Neler oluyor? Sürekli aynı yere geliyorum.”

 

Bölgeden geçen bazı ölümlüler sisteki garipliği fark ettiler. Haberler hızla yayıldı ve bazı üstatlar sisi incelemek için bölgeye akın ettiler. Ancak ne yazık ki sise giren herkes, kısa bir süre sonra sisten çıkıyordu. İlk başlarda herkes şaşırmıştı ama zamanla bu duruma alıştılar.

 

……

 

Kalın sisin içinde…

 

Dağın zirvesindeki kayanın üstünde binlerce kılıç ışığı parlıyor, titriyor ve öngörülmez bir edayla kaybolarak gökler kadar yüce ve heybetli bir aura saçıyorlardı. Bazı zamanlarda ise kılıç ışığı sonsuz görünen geniş kara deliklere dönüşerek yakınlarındaki her şeyi eziyorlardı.

 

Kaya aniden insan formuna büründü. Dağın zirvesinde artık beyaz cübbeli bir genç duruyordu. Başını kaldırıp göklere baktı.

 

“Tao’m tamamlandı.” dedi Ning.

 

Boom! Vücudundaki devasa Tao Ağacı titreyerek büyümeye, dallar ve ağaç gövdesi de uzamaya başladılar. Dallar kuyruklarını vücutlarına dolamış sinsi ejderhalar misaliyken, ağaç gövdesi gitgide kalınlaşıyordu. Ağaçtaki sayısız yaprağın titrediğini görmek mümkündü. Bu Tao Ağacı, dördüncü adımdaki sıradan Taolordları'nın vücudunda yer alan Tao Ağaçları’ndan kat be kat daha güçlüydü. Ning'in temelleri çok sağlamdı.

 

Uzamayı sürdüren Tao Ağacı, 540,000 metreye ulaştığında duraksadı. Tao Ağacı artık mutlak sınırına dayanmıştı! Bir sonraki adım Taobirleşimi olacaktı ve bu adımda Tao Ağacı’nda bir Ebediyet Çiçeği açacaktı.

 

Tırırırım… Yanındaki Kaos Mücevherleri sürekli tükeniyor ve enerjileri Ning'in vücuduna akın ediyordu. İlahi vücudu ve Ölümsüz enerjisi değişmeye başlayan genç adam, kalpdünyası yansımasının da son büyümesine tanık oluyordu…

 

Bu bölgeyi dünyanın geri kalanından soyutlamasındaki asıl sebep, beklenmedik bir şeyin yaşanmasını önlemekti! Bu nedenle enerji ihtiyacını dış dünyadaki kadim kaostan değil, hemen yanına yerleştirdiği Kaos Mücevherleri’nden karşılıyordu. Dış dünyadaki kadim kaostan enerji özümsemeye çalışırsa, yaşadığı sınır aşımı kesinlikle bölgedeki herkesi şaşkına çevirirdi. Haberlerin hızla yayılacağına şüphe yoktu! Ayrıca kadim kaostan enerji özümsemek yavaş ilerleyen bir süreçti. Bu süreç sona ermeden önce İpeksikar ya da Mengüler olay yerine yetişebilir ve Ning daha sınırlarını aşamadan ona saldırabilirlerdi!

 

Şehir Efendisi İpeksikar ve Mengüler hala Ning'i arıyorlardı. İlk başlarda İpeksikar onun ölüp ölmediğinden emin değildi ama aldığı haberlere göre Ning gerçekten de yaşıyordu! Aslında bunu anlamak çok kolaydı; Parkıyı Krallığı'nın On İki Sarayı'ndan biri olan Kılıç Sarayı'nda Ning'e ait bir kalplambası vardı ve lamba hala aktif olduğu için Ning ölmüş olamazdı! İpeksikar gibi biri için Parkıyı'da yer alan birkaç Taolordu'nu ayartmak basit işti.

 

 Parkıyı'nın Taolordları iç savaşa karışamayacaklarını biliyorlardı ama kalplambasını incelemek gibi ufak bir iş herhangi bir sorun çıkarmazdı.

 

“Oh.” Ning dağın zirvesinde gülümseyerek duruyordu. Kısa bir süre olsa da, Kaos Mücevherleri sayesinde ilahi gücü ve Ölümsüz enerjisi evrimlerini tamamlamıştı. Artık gerçek bir Dördüncü Adımın Taolordu'ydu! Mavi çiçek enerjisini depolamak ve kalpdünyasını genişletmek için yine mücevherlere başvurdu.

 

“Birazdan dönüşümümü tamamlamış olacağım. İpeksikar ve Mengüler artık bana birer tehdit arz etmeyecekler.” Ning vücudundaki değişimlerin farkındaydı. Nihai Kılıç Taosu da dördüncü aşamaya geçtiği için artık genç adam bambaşka bir seviyede yer alıyordu.

 

Ning başını eğdi ve sisi aşan gözleri geniş diyarı süzdü. Sayısız sıradan ölümlünün doldurduğu topraklarda Ning'in gördüğü bir şey daha vardı: Ölümlüleri birbirine bağlayan kader iplikleri…

 

“Karma?” Ning başını salladı. Daha önce Karma Taosu’na spesifik olarak çalışmamıştı ama herhangi bir Tao'da yeterli öngörü seviyesine ulaşan herkes, karmik tarama yeteneğine kavuşuyordu. Ning artık geniş evrendeki çoğu yerin gözlerinden kaçamayacağını biliyordu! Bir rakibi öldürmek isterse, kılıcıyla karma ipliklerini takip ederek onun klonlarını ve Kadimikizi'ni öldürebilirdi!

 

Aslında İpeksikar da bunu yapabilirdi, fakat asıl sorun Ning'i öldürecek güce sahip olmamasıydı. Bunu başarmak için Dehşetin Yıldızdenizi'nde bulduğu bir hazineyi kullanmak zorunda kalmıştı. O hazinenin gücü muazzamdı… Fakat en nihayetinde güç İpeksikar'a ait olmadığı için, adam sadece hazineyi belirli bir yöne gönderebiliyordu. Ning'in karmik bağlarını takip ederek diğer vücutlarını asla katledemezdi.

 

Vhooosh. Ning harekete geçti. Arkasında sayısız görüntü bırakıyordu. Hızı öyle bir seviyedeydi ki fani maddeler ona engel olamazdı. Hatta uzay zaman bile ona bir engel teşkil etmiyordu! Hız konusunda Ning, kesinlikle İpeksikar gibi figürlerden üstündü. Gerçekten de akla mantığa sığmayan bir seviyeye ulaşmıştı.

 

Boom! Ning'in vücudu aniden parçalandı ve sayısız ışık noktasına dönüştü. Ardından noktalar parlak bir insanımsı figüre büründüler. Daha sonrasında insanımsı figür yeniden parçalandı ve süzülen sonsuz bir kara sis dalgasına dönüştü… Ve bu kadarla da kalmadı. Bir sonraki dönüşümü suyun akıntılarınaydı. Kısa bir sürenin geçmesiyle o su akıntıları, devasa bir ateş fırtınasına evrildiler.

 

“Dünya benim. Benliğim de dünya.” Nihayetinde ateş fırtınası sayısız kum tanesine dönüştü ve kum taneleri Ning'in figürünü oluşturdular. Ning kendi kendine mırıldandı. “Gölgesiz ve izsiz, istediğim yerde var olur, istediğim yerde kaybolurum. Demek Gölgesiz duruşu dördüncü aşamaya ulaştığında dehşet verici bir dokunulmaz form üretebiliyormuş…”

 

Ning eskiden beri dokunulmaz formlara sahip gelişimcileri kıskanıyordu. Kendinize has bir dokunulmaz form elde ettiğinizde rakibinizle aranızda akılalmaz bir güç farkı olmadığı sürece yenilmeniz ve öldürülmeniz çok zordu.

 

Örneğin, İpeksikar dokunulmaz formu sayesinde Hükümdar Parkıyı'nın bile kolay kolay öldürebileceği bir rakip değildi. Tabii buradaki “kolay kolay öldüremeyeceği” sözleri kesinlikle “imkânsız” anlamına gelmiyordu. Hükümdar Parkıyı bedelini ödemeye razı gelirse İpeksikar'ı öldürebilirdi. Fakat bunun için ödeyeceği bedel küçük olmazdı.

 

“Dokunulmaz formum İpeksikar'ın formundan bile daha mükemmel olmalı.” Ning gülümsedi. Nihai Kılıç Taosu kusursuz ve mükemmeldi. Geçmişte bir dokunulmaz forma sahip olmamasının asıl sebebi, gerekli gelişim seviyesine ulaşmamış olmasıydı. Artık bu seviyeye ulaştığı için dokunulmaz form doğal olarak kendini göstermişti.

 

İpeksikar'ın Sabre Taosu tamamen saldırı odaklıydı, bu nedenle Sabre Taosu’na ait bir dokunulmaz form geliştirmesi imkansızdı. Zaten adam bu nedenle Kar Taosu’na zaman harcamıştı. Kar Taosu, Işık Taosu ve benzer Taolar diğerlerine kıyasla daha kolay dokunulmaz form yaratabilen Taolar'dı. İpeksikar bu yöntemle kendi eksikliklerinden birini kapatmıştı.

 

……..

 

Boom! Ning'in kalpdünyası da yepyeni bir seviyeye ulaştı ve genç adamın heybetli kalpgücü rezervleri daha da güçlendi.

 

Ning hafifçe gülümsedi. Nihai Kılıç Taosu üçüncü aşamadayken, Ning'in öngörü seviyesi sıradan üstün Taolordları'na denkti. Tabii arada farklılıklar vardı; örneğin Ning'in Tao'su geniş çaplıydı ve her konuda kusursuzdu. Bu nedenle üstün Taolordları arasında bir numaraya layık görülüyordu.

 

Şimdiyse Nihai Kılıç Taosu dördüncü seviyeye ulaşmıştı. Öngörü olarak üst düzey Şehir Efendileri'ne denkti! Bilhassa [Kalpkılıç]'ın on ikinci duruşa ulaşması, Ning'in kılıçlarını [Kalpkılıç] sanatını kullanırken altı kat daha güçlü kılıyordu! Şehir Efendisi İpeksikar'a karşı yaptığı mücadelede sadece on birinci duruşu kavrayan Ning, on birinci ve on ikinci duruşlar aynı aşamaya ait olduğu için on ikinci duruşu kavramakta çok zorlanmamıştı. Ölümlü dünyada geçirdiği 130 milyon yıl, bu sınırı aşması için yeter de artardı.

 

“Şimdiki gücüme bakılırsa… Bazı Şehir Efendileri beni yenebilir ama bunların sayısı pek fazla olmayacaktır.” Ning gülümsedi. “Üç yüce Hükümdar bile… Tabii onlara saygı duyacağım ama bana bir şey yapacaklar diye korkmama gerek yok.”

 

Ning'in koruyucu yetenekleri, İpeksikar'ın yeteneklerinden daha üstündü. Ning halihazırda bir dokunulmaz form olan Gölgesiz forma sahipti. Bu sayede dünyayla bir olabiliyordu. Onu yaralamak çok ama çok zordu.

 

“Bu güçle… Artık Tiranlar'ın dikkatini çekebilecek hazineleri bulma şansım var.” Ning keyiflendi. Sayısız yılın ardından nihayet bu günleri görebilmişti.

 

………

 

Dördüncü adıma ulaşan Ning, dağın zirvesindeki yaşamını sürdürdü ve [Büyük Kılıç Kırığı] adıyla bilinen gizli sanatta çalışmaya başladı. Bu sanat, Kılıç Hükümdarı'nın bıraktığı bir Hükümdar Seviye gizli sanattı! Ning bu sanatın üç aşamasından sadece ilk ikisini kavrayabilecek öngörüye sahipti. Fakat üçüncü aşamayı kavrayabilmek için bir Hükümdar'ın bile bulmakta zorlanacağı birtakım hazinelere ihtiyacı vardı.

 

Hükümdar Welkin, bir Hükümdar gizli sanatını kavramak için farklı farklı diyarıdüzlemler ve ötekidiyarlar gezmişti… Ama hala daha ihtiyacı olan eşyaların tamamını bulabilmiş değildi. Dolayısıyla gizli sanatın sadece bir kısmını kullanabiliyordu!

 

Gerçek manada Hükümdar seviyesinde olan gizli sanatları kavramak çok zordu. Ning üç aşamadan sadece ikisini kavrayabilirdi ve bunu başarırsa, gizli sanat konusunda Hükümdar Welkin'in dengi olacaktı.

 

……..

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44355 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr