Bölüm 1144: Tianello

Ji Ning ve Dokuztoz hızla savaş alanına yöneldi. Bu sırada, Dünya Seviye gelişimciler arasındaki savaş bir zirve noktasına yaklaşıyordu.

Kesik! Sabre ışığı parladı ve bir Dünya Tanrısı'nın vücudu ikiye ayrıldı. Kaşla göz arasında adamın vücudu tozlara dönüştü. Elinde sabreyi tutan beyaz cübbeli adam bir başka Dünya Seviye gelişimciye doğru nefretle ilerliyordu. Savaş alanındaki en güçlü kişiydi ve hem hızlı hem de acımasızdı.

“Maji!” Diğer Dünya Seviye gelişimcilerin durumu iyi değildi.

“Maji, dur artık!”

“Maji, adi şerefsiz. Ne cüretle Tianello Klanı'nın üyelerine saldırırsın!” Savaş alanında öfke dolu kükremeler yankılandı.

“Klanıma bir çıkış izni tanımadınız, ben de size bir seçenek sunmayacağım! Kardeşlerim, öldürün hepsini! Bir tanesini bile kaçırırsak başımız belaya girer. Hepsini öldürebildiğimiz sürece kabilemize yeni bir yer bulabilir ve Tianello Klanı’nın düşmanlarından birine katılabiliriz!” Maji'nin suratında vahşet dolu bir ifade vardı.

“Geberin!”

“Gebertin şu Tianello köpeklerini!”

“Öldürün!”

Tianello Klanın’ın genel savaş gücü daha fazla olsa da, Maji isimli adam ciddi bir baş belasıydı. Şimdiye kadar tek başına ve sadece tek bir çarpışmada on iki Dünya Seviye gelişimciyi öldürmüştü! Tianello Klanı’nın üyelerini geri çekilmenin eşiğine sürüklüyordu; onları geri çekilmekten alıkoyan tek şey klanın katı kurallarıydı.

Tianello Klanı’nın emirleri doğrultusunda bu ufak klanın elde ettiği bir hazineyi almak için gelmişlerdi. Hazine, bir böcekyaratığının çekirdek malzemelerindendi. Kendi bölgelerinde istedikleri her şeyi yapmaya fazlasıyla alıştıkları için bu küçük klanı katlederek hazineyi almak ve onu kendi klanlarının üst düzey bir üyesine hediye olarak sunmak istiyorlardı. Küçük klanın diğer hazinelerini ise savaşçılar aralarında paylaşacaklardı.

İşe önce bir formasyon yerleştirerek başladılar; rakibi tuzağa çekmek ve herkesi katletmek istiyorlardı. Küçük klanın Maji adlı inanılmaz derecede güçlü bir lidere sahip olacağını ve bu liderin formasyonu paramparça ederek bir katliama başlayacağını hesaba katmamışlardı.

“Kahretsin.”

“Tianello Klanı’nın üyelerini öldürmeye cüret ediyorlar! Gidelim ve bu durumu derhal klana bildirelim! Koca bir ordu yollayarak hepsini katlederler.” Artık Tianello Klanı’nın üyeleri Maji'nin saldırılarına dayanamaz bir haldeydi. Nihayetinde geri çekilmeyi seçtiler. Geri çekilerek görevlerinde başarısız oldukları için ceza alacaklardı ama en azından hayatlarını kaybetmeyecekleri kesindi.

“Gidelim.”

“Kaçalım.”

Dünya Seviye gelişimciler telaş içerisinde kaçmaya başladılar. Fakat tam o sırada sakin bir ses yankılandı. “Aceleci olmayın, durun bakalım.” Kaçmakta olan Dünya Seviye gelişimcilerin vücutları yumuşadı ve hareketleri hızla yavaşladıktan sonra hepsi duraksadı… Ardından geri uçmaya başladılar.

Tam o esnada göklerden iki figür indi. Biri gümüşi cübbelere bürünmüştü ve diğeri de sırtında bir kılıç kını taşıyan beyaz cübbeli bir gençti.

“Taolordu!” Maji'nin önderliğindeki gelişimciler şaşkındı. Dünya Seviye gelişimciler ile Taolordları arasındaki güç farkını anlatmaya kelimeler yetmezdi.

“Tianello Klanı demek? Epey güçlü görünüyorlar.” Ning sırıttı.

“Onlardan başlayalım.” dedi Dokuztoz.

“Tamamdır.” Ning'in kalpgücü hızla Tianello Klanı’nın Dünya Seviye gelişimcilerinin ruhlarına ve gerçekruhlarına nüfuz ederek detaylı bir incelemeye koyuldu. Genç adamın kalpgücü artık onu Sonsuz Diyarlar'ın bir numaralı Kalpgücü Gelişimcisi yapacak kadar güçlüydü; Dünya Seviye gelişimcileri kontrol altına almak onun için basit bir işti. Çok geçmeden, Ning kontrol altına aldığı gelişimcilerin hatıralarını tamamen izledi.

“Ne buldun?” Dokuztoz sordu.

“Enteresan bir gezegendeyiz.” Ning sırıttı. Dokuztoz'la konuşurken sesinin başkaları tarafından duyulmadığından emin oluyordu.

“Enteresan mı?” Dokuztoz'un aklı karıştı.

Ning açıkladı. “Olağanüstü bir yerdeyiz. Gökyel'in gezegenine kıyasla burası çok ama çok daha güçlü! Klanlara ayrılmış gelişimcilerin yaşadığı bu gezegende, pozisyonları belirleyen ana unsur hangi soydan geldikleri.”

“Klanlar büyük, ortalama ve küçük klanlar olmak üzere üçe ayrılmış durumda. Küçükler en zayıf olanları. Ortalama klanlarda genelde bir Taolordu ve birkaç golem var. Büyük klanların ise her biri bir ‘kraliyet golemi’ tarafından korunuyor.”

“Anladığım kadarıyla bu gezegende dokuz büyük, yirmi bir ortalama ve sayısız küçük klan var.” Ning açıkladı. Dünya Seviye gelişimcilerin hatıralarından öğrendiği kadarıyla konuşuyordu. “Farklı klanların gayet tabii güçleri de farklı. Büyük bir klan, gücünün ufak bir kısmını kullanarak ortalama bir klanı kolayca yok edebiliyor ve ortalama klanlar da küçük klanlara aynı şeyi yapabiliyor. Küçük klanlara daha çok aşağılık, alt seviye canlılar gibi davranıyorlar.”

Dokuztoz şaşırdı. “Peki burada kaç Taolordu yaşıyormuş?”

“En azından otuz.” dedi Ning. “Altmış veya seksen olması bile muhtemel… Dünya Seviye gelişimcilerin bu konu hakkında bir bilgisi yok.”

“Vay be.” Dokuztoz şaşırmış görünüyordu. Tek bir gezegen her nesilde düzinelerce Taolordu mu yetiştirebiliyordu? İnsan gerçekten de korkmadan edemiyordu.

“Tianello Klanı başında tek bir Taolordu'na sahip olan ortalama bir klan.” dedi Ning. “Onlardan başlarız.”

“Tamam.” Dokuztoz başını salladı.

“Artık ölebilirsiniz.” Ning boş gözlerle oracıkta duran Dünya Seviye gelişimcileri süzdü ve her biri anında yere yığıldı. Geriye sadece Tonkee adlı bir Dünya Seviye gelişimci kalmıştı.

“Ne oldu? Neler oluyor?!” Tonkee paniklemeye başladı. Diğerleri ne ara ölmüştü?

“Git ve Tianello'ya de ki…” Ning kükredi. “Bu Dünya Seviye gelişimcileri, bendeniz Karakuzey öldürdü! Kaybol!” Ning hafızalarını incelediği için bunların Tianello adındaki şeytani ve açgözlü bir adam için çalıştıklarını biliyordu. Tonkee diğerlerine kıyasla bir insan olarak daha iyiydi. Yine de Ning, onu yalnızca bir mesaj yollayacağı için hayatta tutmuştu.

“O onları sen mi öldürdün?” Tonkee dehşet içinde Ning'e baktı.

“Sana dedim ki… KAYBOL!” Ning öldürme isteğiyle kükredi.

Svoosh! Korkuya kapılan Tonkee anında kaçtı.

…….

Maji ve klan üyeleri afallamış bir şekilde yaşananları izliyorlardı. Onları asıl şaşırtan şey ise Ning'in sözleriydi. Bu beyaz cübbeli adamın Tianello'ya meydan okuduğu açıktı!

Tianello, Tianello Klanını’n lideri olup dokuz büyük klanla iyi bağlantılar kurmuş biriydi. Kendisi bu dünyanın üst düzey üyelerinden biriydi. Başa çıkılması kolay bir adam sayılmazdı!

“Üstat.” dedi Maji, hissettiği korkuyu ve yaşadığı gerginliği bastırarak. Arkasında duran Dünya Seviye gelişimcilerin yüzlerinde panik dolu ifadeler vardı.

“Ne oldu, korkuyor musun?” Ning gülümsüyordu.

Maji hemen söze girdi. “Bize saldırdıklarında onlara karşı vermemiz önemli bir mesele değil; yüce Tianello bizim gibi küçük figürlere karşı bizzat harekete geçmez ve Tianello Klanı’nın düşmanlarından birine katılabilirsek peşimizi bırakır fakat siz, demin yaptıklarınızla… Onu tamamen aşağıladınız! Bu mesele çözülene kadar rahat etmeyecektir ve gazabından bizim de pay alacağımıza şüphe yok.”

İnsanlar kendi itibarları uğruna yaşıyorlardı. Bu gezegende sadece birkaç düzine Taolordu vardı ve hepsi yüce figürlerdi. Tianello, Ning gibi birinin ulu orta bir yerde suratına tokat atmasına asla izin vermezdi! Bunu yapanın da yanına bırakmazdı!

“Başınıza bela açtığımızı mı söylüyorsun yani?” Dokuztoz sert bir bakış attı.

“H-hayır…” Maji terlemeye başladı.

“Ahahah!” Ning geniş bir kahkaha attı. “Dokuztoz, korkutma şu çocukları.” Gerçekten de Maji ve diğerleri hiç rahat değillerdi. “İzlemeye devam et.” dedi Ning. “Güvenliğinizin garantisini veriyorum.”

Maji ve diğerleri sıkıntılıydı. “Sanırım başka çaremiz yok.” Bu iki Taolordu'nu takip ederlerse belki hayatta kalabilirlerdi… Fakat tek başlarına yola çıkmaya kalkarlarsa, Tianello Klanı istediği takdirde onları bu dünyadan silebilirdi.

Bir saat sonra gökyüzünde devasa bir araç belirdi. Aracın önünde duran beyaz saçlı yaşlı bir adam onlara bakıyordu. Arkasında bir grup figür vardı.

“Tianello geldi.”

“Tianello.” Maji ve diğerleri gergindi.

Ning ve Dokuztoz ise araca bakıyorlardı. Dokuztoz sırıtarak Ning'e baktı. “Yalnızca üçüncü adımın Taolordu olan biri için epey kibirli gibi gözüküyor.”

Araç yavaş yavaş onlara yaklaşıyordu. Geminin ön kısmında duran beyaz cübbeli yaşlı adam Ning ve Dokuztoz'un yalnızca İkinci Adımın Taolordları olduğunu gösteren auralarını hissedince, hafiften rahatladı ve kükredi. “Ne cüretle adamlarımı öldürür ve beni aşağılarsınız? Sanırım bendeniz Tianello, uzun zamandır ne kadar güçlü olduğumu kims…”

“Yahu kapa şu çeneni de başla başlayacaksan.” Dokuztoz hemen araya girdi.

“Eh?” Bu sözler Tianello'yu iyice sinirlendirdi ve adamın gözlerinde soğuk ışıklar parladı. “Madem bunu istiyorsun… O halde seni cehenneme göndereyim!”

Vhoosh. Aniden Tianello'nun önünde üç bin metrelik bir kuş belirdi. Mavi tüylere ve kıpkırmızı bir kuyruğa sahip olan kuşun aurası da muazzamdı. Aslında gücü Tianello'nunkine denkti ve hemen ilerlemeye başladı.