Bölüm 1145: Sithe?

avatar
3246 32

Desolate Era - Bölüm 1145: Sithe?



Bölüm 1145: Sithe?

 

Ji Ning ve Dokuztoz'un arkasında duran Maji ile diğerleri çoktan paniklemiş durumdaydılar. Birine vuracaksan, yüzüne tokat atmaz ve direkt vururdun! Taolordları bile iyi bir neden olmadıkça başka Taolordları'na bulaşmazdı. Ning'in kışkırtıcı davranışlarının Tianello'yu kızdıracağı kesindi. Adam bütün bunlara rağmen kendini göstermeyecek olsaydı, muhtemelen dünyada onu duyup da gülmeyen tek bir kişi bile kalmazdı.

 

“İlginç.” Dokuztoz elini kaldırdı ve binlerce metreye uzayan eli gökleri kaplayarak uçmakta olan kuşu hedef aldı. Kuş öfkeyle çığlık atarak pençelerini Dokuztoz'un eline doğrulttu.

 

Vhoosh! Antik gelişimcilerden biri olan Dokuztoz'un ilahi vücudu gerçekten de çok güçlüydü. Artık bir de üstün Taolordu seviyesine adım attığı için rastgele bir el hareketiyle bile üçüncü adımın Taolordları'nı katledebilirdi. Devasa parmaklarıyla kuşu kavradı ve kuş ne kadar debelenmeye çalışsa da bir türlü kurtulamadı.

 

“Ne?!” Gemideki pozisyonundan yaşananları izleyen Tianello gördüklerine inanamıyordu. Kuş şeklindeki bu golem güç bakımından ona eşdeğerdi ve buna rağmen rastgele bir hareketle yakalanmış mıydı?

 

“Korkunç. Onlara karşı hiçbir şey yapamam. Kaçmalıyım.” Tianello her şeyi bir kenara bırakarak kaçmaya başladı.

 

Yerde duran Ning o sırada başını kaldırdı ve gülümsedi. “İn aşağı.” Görünmez bir güç dalgası hızla süzülerek koca gemiyi kapladı.

 

Tianello da dahil, gemideki bütün gelişimciler anında bir illüzyon dünyasına kapıldılar. Araç göklerden inerek yere düştü ve içindeki figürler boş ifadeleriyle birer birer dışarı çıktılar. Grubun lideri olan beyaz saçlı Tianello da boş boş bakıyordu. Adam kendinde bile değildi.

 

“Bu…” Başından beri yaşananları izleyen Maji ve diğer Dünya Seviye gelişimciler gördüklerinin gerçek olup olmadığına dair birtakım şüpheler taşıyorlardı. Yıllardır bu bölgeye hükmeden yüce Tianello daha savaşma fırsatı bile bulamadan yakalanmış mıydı? Kulağa gerçek gibi gelmiyordu!

 

“Tianello.” Ning seslendi. “Söyle bakalım, bu dünyadaki en güçlü figür kimdir?”

 

“Dokuz büyük klanın en güçlüleri Fumo, Juwah ve Nonti klanlarıdır. Bunlar diğer altı büyük klandan daha güçlüdür.” Tianello beyni yıkanmış bir şekilde, düz bir sesle cevap verdi. “Fumo, Juwah ve Nonti klanları inanılmaz derecede güçlüdür. Üçü de diğer altı büyük klanı kolayca yok edebilir.”

 

“Kendilerine ‘Sithe’ ırkının üyeleri diyorlar. Diğer klanlar onlara boyun eğmek zorundadır, zira onlar bu dünyanın gerçek hükümdarlarıdır.” Tianello konuştu.

 

Bunu duyan Ning ve Dokuztoz ikilisinin yüzleri değişti. Ne?! Buradaki en güçlü klanlar kendilerine “Sithe” mi diyorlardı?

 

“Kendilerine neden ‘Sithe’ diyorlar?” Ning sordu.

 

“Bilmiyorum. Onlar bu gezegendeki en güçlü ve en eski klanlardır. Kimse onlara karşı koyamaz ve koymaya çalışanlar da anında öldürülür.” dedi Tianello.

 

Ning ve Dokuztoz birbirine baktı.

 

“Karakuzey… Acaba Sithe ırkından geriye birkaç kişinin kalmış olması mümkün mü?” Dokuztoz konuştu. Taştan Tamagfil Duvarı'nın Sithe tarafından tasarlandığından şüpheleniyorlardı! Sithe'nin bu gezegende yaşaması imkânsız değildi.

 

“Mümkün tabii.” Ning artık daha ciddiydi. “Eğer gerçekten onlarsa… Başımız büyük belada demektir.”

 

“Bu bahsettiğin üç büyük klanda hiç Ebediyet İmparatoru var mı? Daha doğrusu… Bu dünyada Ebediyet İmparatorları yaşıyor mu?” Ning sordu.

 

“Hayır.” Tianello bir robot gibi cevapladı. “Buraya bir imparator ayak basmayalı uzun zaman oldu. Tarihi kayıtlarda yazılanlara göre, zamanında buradaki üç büyük klana karşı savaş açan bir Ebediyet İmparatoru varmış. Fakat nihayetinde, üç büyük klan güç birliği yaparak bu imparatoru katletmiş.”

 

“Ebediyet İmparatoru mu öldürmüşler?” Ning'in yüzü ekşidi. “Bu imparator sınırlarını aşan sıradan bir Taolordu muydu, yoksa inanılmaz derecede güçlü olan biri miydi?”

 

“Sıradan biriymiş.” Tianello cevapladı.

 

Ning ve Dokuztoz rahat birer nefes almadan edemediler.

 

“Saldırıyor muyuz?” Dokuztoz, Ning'e baktı.

 

“E herhalde.” Ning başını salladı. “Kendilerine ‘Sithe’ diyorlarsa, o halde Sithe'yle kesinlikle aralarında bir bağ vardır. Bazı sırlarını bildiklerine şüphem yok! Sıradan bir Ebediyet İmparatoru'nu öldürmek için iş birliği yapmaları gerekiyorsa, o vakit sandığımız kadar güçlü olmamaları lazım.”

 

“En azından aralarında bir Ebediyet İmparatoru yok.” Dokuztoz da başını salladı. Ebediyet İmparatorları yoksa, Sithe teknolojisine ve tekniklerine sahip olmalarının da bir anlamı yoktu. Ning ve Dokuztoz ikilisi üstün Taolordları'ydı! Sıradan Ebediyet İmparatorları'nı öldürebilirlerdi ve bilhassa Ning, Saklı Şehirler'in efendilerine yakın bir güce sahipti. Belki onlara kıyasla bazı eksiklikleri vardı, fakat diğer Taolordları'nı alt etmekte sorun yaşamazdı.

 

……

 

Ning ve Dokuztoz bu gizli meseleleri konuşurlarken doğal olarak Maji ve diğerlerinin onları duymaması için gerekli önlemleri alıyorlardı. Maji ve Dünya Seviye gelişimciler boş gözlerle konuşan Tianello'nun sessiz görüntüsüne bakıyorlardı.

 

“Uyan.” Ning emretti ve Tianello ile arkasındaki adamları anında kendilerine geldiler. Dehşete kapılmaları uzun sürmedi. Ning'in söylediği sözleri hala hatırlıyorlardı.

 

“S-sen…” Tianello buna inanamıyordu. Bu dünyada onu kontrol edebilen ve sırlarını açığa çıkarmaya zorlayabilen biri vardı.

 

“Kendilerine Sithe diyen tipler… İlginç.” Ning, Dokuztoz'a baktı. “Hadi gidelim.”

 

“Önden buyur.” Dokuztoz sırıttı.

 

Üç büyük klanın da diğer herkes gibi bir güç sınırı vardı. Aralarında tek bir imparator bile yaşamıyordu fakat kendilerine Sithe dediklerine göre Sithe sırlarının bazılarına hakim olmalıydılar. Mesele fazla tehlikeli görünmediği için Ning ve Dokuztoz'un geri çekilmesi mantıklı olmazdı.

 

“Kalpdünyası, in!” Ning kalpdünyası yansımasını tamamen açığa çıkardı.

 

……

 

Devasa kalpdünyası yansıması ezici bir heybetle inişe geçti ve gezegenin her bir karışını kapladı. Bu korkunç baskı gezegendeki sayısız canlıyı dehşete boğuyordu… Ama tabii Ning zayıf figürlere saldıracak değildi.

 

“Neler oluyor?”

 

“Sanki üstümüze illüzyondan bir dünya çökmüş gibi.”

 

Canlılar gökyüzüne bakıyorlardı.

 

…..

 

“Bir Kalpgücü Gelişimcisi'nin kalpdünyası yansıması…”

 

“Gezegenimizde bir Kalpgücü Gelişimcisi ortaya çıkmayalı uzun zaman oldu. Yoksa yeni bir tanesi mi doğdu?"”

 

“Şu yansımaya bir baksana! Ben bile korkmadan edemiyorum! Eğer gücünün ufacık bir kısmını bile salacak olursa, ikimiz de anında öldürebilir.” Bir erkek ve kadın Taolordu çifti şaşkın ifadeleriyle gökyüzüne bakakaldılar.

 

……

 

“Kimin işi bu?”

 

“Kim böyle alçak bir kibirle Nonti klanımı bastırmaya cüret ediyor!” Güzeller güzeli altından bir saraydan öfkeli bir kükreme yükseldi.

 

………

 

Üç büyük klandan tutun sıradan canlılara kadar herkes inmekte olan devasa kalpdünyası yansımasına bakıyordu. Kısa bir süre sonra kalpdünyası yansımasının içinde sırtında kın taşıyan, beyaz cübbeli bir gencin görüntüsü belirdi. Devasa boyutlardaydı ve diyara bakan gözleri adeta her sırra kadirdi.

 

“Duyduğum kadarıyla bu gezegen Fumo, Juwah ve Nonti klanlarının ortak hükmünde işliyormuş! Ama… Ne kadar denersem deneyeyim, bu üç büyük klanın özel bir tarafını bulamadım. Hepsini öldürmeyi düşünüyordum ama Taolordları o kadar zayıf ki, buna değmezler.”

 

“Beni iyi dinleyin. Üç büyük klanı ortadan kaldırmakla uğraşamam, fakat bugünden itibaren hepiniz uslu uslu emirlerime itaat edeceksiniz. Bunu yapanlar yaşayacak, karşı çıkanlar ise… Hmph!”

 

“Ahlaksız!”

 

“Ölmek istiyor herhalde.”

 

“Nereden geldi bu aptal?” Üç büyük klandan yükselen öfkeli kükremeler bütün diyarı sarsıyordu. Fumo, Juwah ve Nonti klanlarının liderleri çok öfkeliydi. Sayısız yıldır kimsenin meydan okumaya cüret edemediği hükümdarlıkları… Ansızın ortaya çıkan bu gizemli ve kibirli Kalpgücü Gelişimcisi tarafından ayaklar altına alınıyordu.

 

“Haha, epey cesursunuz. Bendeniz Karakuzey, sizi Yükselenturna Dağları'nda bekliyor olacağım. Ölmek istiyorsanız, oraya gelmenizde fayda var.” Gökyüzündeki görüntü üç büyük klana bakıyordu. “Ama sizin yerinizde olsam oraya gelmezdim. İnsan hayatını boşa harcamamalı. Zayıfsınız, çok zayıf. Ahah, ahahah, ahahahahaha!” Ning'in kahkahası bütün gezegende duyuluyordu.

 

Yükselenturna Dağları'nın eteklerinde yer alan yaban…

 

Maji ve diğer Dünya Seviye gelişimciler afallamış bir vaziyette Ning ile Dokuztoz ikilisine bakıyordu. Tianello ve diğerleri de şaşkındı. O kalpdünyası yansımasını ve Ning'in kışkırtıcı hareketlerini görmeyen yoktu.

 

“O… Üç büyük klana meydan mı okudu?” Tianello'nun sesi titredi.

 

“Kim bu adamlar?” Maji ve diğerleri de korkuyordu.

 

Fakat Ning ile Dokuztoz gayet sakindi. “Tamamdır.” Ning başını salladı. “Bu sözlerden sonra saklanacaklarını hiç sanmıyorum. Kesin saldıracaklar.”

 

“Bence de.” Dokuztoz onayladı. “En azından böylece savaşı bizim istediğimiz zamanda ve yerde yapmış olacağız.”

 

Üç büyük klan kendilerini Sithe olarak tanıtıyordu; bu nedenle Ning ile Dokuztoz merkez üslerinin kolay kolay yok edilemeyeceği kanısındaydı. Dolayısıyla savaş için farklı bir yer seçtiler! Ning'in kışkırtmaları rakibi kendi yuvasından çıkarıp Yükselenturna Dağları'na çekmek içindi. Böylece savaşırken tehlikeli formasyonları dert etmeleri gerekmeyecekti.

 

Ning sert konuşsa da, üç büyük klanın merkez üssüne girecek kadar aptal biri değildi.

 

……..

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr