Bölüm 319: Dünya Koruyan Formasyon

avatar
4516 42

Desolate Era - Bölüm 319: Dünya Koruyan Formasyon



Bölüm 319: Dünya Koruyan Formasyon

 

 Gün henüz başlıyordu. İmparatorluk başkentindeki farklı farklı yerlerde kalan Wanxiang Üstatları ve 3600 markiyle yanlarında getirdiği kişiler, imparatorluk sarayına doğru ilerliyordu.

 

“Şu insan sayısına bir bakın.” Ji Ning, Yu Wei ve Miskin Taoist, o esnada yan yana imparatorluk sarayına doğru uçuyordu.

 

“Küçük öğrenci kardeşim, diğerleri nerede?” Miskin Taoist henüz uykudan yeni uyanmışa benziyordu. Sordu, aklı karışmıştı. “Neden küçük öğrenci kardeşim Genişnehir ve diğerleri görünmüyor?”

 

Ning gülümsedi. “Küçük öğrenci kardeşim Kuzeyoğul ve kıdemli öğrenci kardeşim Genişnehir Sakinsu Eyaleti’nin grubuna katıldı. Majesteleri bu Toplantı’yı bizzat yöneteceği için, dünyanın etrafındaki 3600 marki ona saygılarını sunmak için buraya geliyor. Doğal olarak Sakinsu grubuna katılmaları lazım, yoksa imparatorluk sarayına bile giremezler.”

 

“Oh.” Miskin Taoist başını öne salladı, durumu anlamıştı. “İsteyen herkesin girip izleyebileceğini düşünüyordum.”

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim, yaptığın tek şey eğitim. En azından bazı bilgi raporlarını okumalısın.” Yu Wei çaresiz figürüyle konuştu. “Ölümsüz Kaderin Toplantısı’nı isteyen izleyebilir mi hiç? İmparatorluk sarayına herkesin istediği gibi girebileceğini mi düşünüyorsun?”

 

“Yani, genelde kapalı kapılar ardında olduğum için…” Miskin Taoist başını kaşıdı, sırıtıyordu.

 

Ning açıkladı. “İmparatorluk sarayına bugün üç çeşit insan girecek. İlk çeşit bizim gibi Wanxiang Üstatları’nı içeriyor; savaşlarda canımızı ve kanımızı ortaya koyacağımız için direkt girebileceğiz. İkinci çeşit ise Majesteleri’ne saygılarını sunmak için gelen marki toplulukları. Üçüncü çeşit ise Kral Yan gibi Kutsal Ölümsüzler’i içeriyor, tabii Prenses Xiyue gibi bu insanların akrabaları olan kimseler de girebilecek. Bazı istisnalar dışında diğerleri giremeyecek diye biliyorum.”

 

Miskin Taoist başını öne salladı.

 

Tam o esnada konuştukları sırada, Ning’in grubu bulutları geçerek geniş bir sokağa gelmişti. Mesafede, otuz bin metre yüksekliğe sahip, imparatorluk sarayının kapılarını koruyan dört devasa Habistanrı görülebiliyordu.

 

Vhooooooosh. Ölümsüzlük yolunda yürüyen insanlar geçiyor, ikili üçlü ya da büyük gruplar halinde imparatorluk sarayına doğru ileriyordu.

 

Lakin, kapılar kapalıydı.

 

Çok geçmeden Ning’in grubu da yere inmişti.

 

“Kalabalığa bakın.” Miskin Taoist etrafını inceliyordu. İmparatorluk sarayının önünde en azından yüz bin kişinin oluşturduğu bir insan seli bekliyordu. Bazıları Toplantı’ya katılmak için gelmiş olsa da kalabalığın çoğu buraya etkinliği izlemek için gelmişti. Gökyüzünden sürekli insanlar iniyordu.

 

“Kapılar açılana kadar bekleyeceğiz. Dokuz çan sesi yükseldiğinde, kapılar açılacak.” Ning konuştu.

 

……

 

Yaklaşık iki saat beklemişlerdi. Altın Karga (Güneş) çoktan gökyüzündeki yerini almış ve güneş ışıkları imparatorluk başkentini aydınlatmaya başlamıştı.

 

GONG! GONG! GONG! GONG! GONG! GONG! GONG! GONG! GONG!

 

Dokuz çan sesi duyuldu. Sesler melodikti, adeta Dokuz Gökler’den geliyor gibiydi. İmparatorluk sarayının önünde bekleyen yüz binlerce insandan çıt çıkmıyordu.

 

TIRIRIRIRIM!!

 

İmparatorluk başkentinin uzun kapıları aniden açıldı. Dört devasa Habistanrı, önlerinde duran yüz binlerce insana bakıyordu. İçlerinden alevlerle kaplı, kıpkırmızı olanı konuştu. “Ölümsüz Kaderin Toplantısı’na katılmak isteyen Wanxiang Üstatları, imparatorluk sarayına girebilirsiniz. İçeriye girdiğiniz takdirde Toplantı’ya katılmak zorunda kalacaksınız; fikir değiştirme şansınız yok. Girebilirsiniz!”

 

Aniden, “vhoosh” sesleriyle birlikte çok sayıda insan imparatorluk sarayının kapılarına ilerlemeye başladı. Gökyüzünden gelen ışıklar artık yere ulaşamıyordu.

 

“Kaç kişi?!” Miskin Taoist dehşete düşüş durumdaydı.

 

“Normalde, her Ölümsüz Kaderin Toplantısı’na yaklaşık yirmi otuz bin insan katılıyor.” Ning gülümsedi. “Bu Toplantı’daysa…Majesteleri bizzat sunduğu için, durum olağanüstü bir değişim yaşamış durumda. Görünüşe göre katılımcı sayısı yaklaşık yüz bin civarında.” Bu bilgilerin çoğu Ning’in kuzeninden duyduğu şeylerdi.

 

Yani ortalama her eyaletten otuz kişi mi gelmiş?” Miskin Taoist bu konuyu düşünüyordu. “Görünüşe göre dünyadaki elitlerin %99’u buraya gelmiş durumda.”

 

“Bu Ölümsüz Kaderin Toplantısı diğerlerinden farklı.” Yu Wei konuştu.

 

 İmparatorluk sarayına girdikleri anda geniş, ferah bir manzarayla karşı karşıya kalmışlardı.

 

“Ölümsüz Kaderin Toplantısı’na katılmak isteyenler, beni takip edin!” Derin, gökleri titreten bir ses yankılandı. Ön tarafta beliren İmparatorluk Korumaları gruba eşlik ediyordu.

 

 Geniş salonun ardından akılalmaz büyüklüğe sahip bir avluya gelmişlerdi. Avlu o kadar genişti ki sonunu görebilmek mümkün değildi. Siyah taşlarla çevrili bu bölge çok sayıda kadim sembole sahipti. Semboller avlunun dört bir yanını çeviriyordu ve etrafa yaydıkları aura insanın kalbini titretiyordu.

 

“Toplantı’ya katılacaklar burada bekleyecek.” Ön taraftaki İmparatorluk Korumaları konuştu.

 

 Bu dehaların büyük bir kısmı daha önce imparatorluk başkentine gelmemişti. Şaşkın figürleriyle etrafı süzüyorlar ve söylenen yere doğru uslu uslu ilerliyorlardı.

 

Vhoosh!

 

İmparatorluk Korumaları hemen ayrıldı, bölgeyi çevirmişlerdi. Orada boş suratlarıyla, hareket bile etmeden duruyorlardı. Bu İmparatorluk Korumaları da bugün başlayacak olan Ölümsüz Kaderin Toplantısı’na bizzat İmparator’un katılacağını biliyorlardı. İmparatorluk Korumaları’nın Majesteleri’yle karşılaşması çok nadir gerçekleşen bir olaydı, bu yüzden meseleye pürdikkat yaklaşıyorlardı.

 

“Sanırım bu avlu on bin kilometre genişliğe sahip.” Miskin Taoist başını eğerek yerdeki sembolleri incelemeye başladı. “Ve burada akılalmaz, dehşet verici bir formasyon var. Daha önce böyle bir şey görmemiştim.”

 

“Evet.” Yu Wei de suratındaki ciddi ifadeyle etrafı inceliyordu.

 

Ning’in zihninde devasa ayının sesi yankılanıyordu. “Görünüşe göre bu Büyük Xia Hanedanlığı’nın kökleri oldukça derinmiş. Bu avluyu kaplayan formasyon sembollerine bakılırsa… Bunun tek bir formasyon diyagramı olduğunu söyleyebilirim! Bu formasyon diyagramı üçten fazla Saf Yang büyülü hazineyle ve binden fazla Ölümsüz seviye büyülü hazineyle kurulmuş. Bu kadar hazineyle kurulan bir formasyonun… Bu merkez üssünü ve hatta büyük dünyayı korumak için yerleştirilmiş olması kuvvetle muhtemel. Etkileyici, etkileyici. İnanılmaz! Sanırım çoğu Saf Yang Gerçek Ölümsüzü bile böyle bir formasyon kuramaz; böyle dünya koruyan bir formasyonu sadece Üç Alem’in üst seviye güçleri yerleştirebilir ve bu kişiler muhtemelen Efendim’le aynı seviyededir!”

 

Ne?!” Ning şoke olmuştu. Taoist Üçhayat’la aynı seviyede mi? Saf Yang Gerçek Ölümsüzleri’nin bile kuramayacağı bir formasyon mu? Dünya koruyan bir formasyon mu? Bu dünyayı korumak için mi yerleştirilmişti?

 

Ning’in bilmediği şey ise… Yeraltı malikanesinin ruhunun tahminlerinde yanılmıyor oluşuydu. Her ne kadar bu antik dünya koruyan formasyon Büyük Xia İmparatoru’nun Ustası tarafından yerleştirilmemiş ve bunun yerine Ustası’na denk güce sahip bir başka güç tarafından yerleştirilmiş olsa da… Formasyonun amacı sadece Büyük Xia Hanedanlığı’nın merkez üssünü korumak değil, bütün bu dünyayı korumaktı.

 

“Eğer Büyük Xia’nın İmparatoru Saf Yang Gerçek Ölümsüzü ise… Böyle bir formasyonla birlikte Üç Alem’de ona bir şey yapabilecek kişi sayısı çok az ve ona karşı harekete geçebilecek seviyede olan kişiler ise bu dünya koruyan formasyonu gördükten sonra, muhtemelen formasyonu kuran kişiye yüz vererek saldırıya geçmeyecektir.” Devasa ayı konuştu. “Etkileyici, etkileyici! Büyük Xia İmparatoru’nun sağlam bir arka planı var. Büyük bir dünyaya hükmetmesine şaşmamak lazım.”

 

Yeraltı malikanesinin ruhu akılalmaz derecede tecrübeliydi; tek bir bakışla Büyük Xia İmparatoru’nun arka planına dair doğru bir yorum yapabilmişti.

 

“Peki Majesteleri sizin varlığınızı hissedebilir mi?” Ning sordu.

 

“Merak etme. Bu formasyonu kuran kadim güç bile sadece yeraltı malikanesinin ‘özel’ olduğunu düşünecektir, ancak malikanenin içini girmeleri mümkün değildir. Sonuçta bu, Efendim’in mirasını aktarmak için kanıyla, canıyla yaptığı bir hazinedir.” Devasa ayı özgüvenliydi.

 

Ning başını öne salladı.

 

….

 

Tırırım! Tırırım! Tırırım!!

 

Ning ve Toplantı’ya katılmaya gelen diğer Wanxiang Üstatları başlarını çevirdi. Birbiri ardına gelen bu kalabalıklar, mükemmel formasyonlara bürünmüş bir şekilde uçuyordu. Düzgün ve uyumlu gelen bu grubun adetlere alışkın olduğu açıktı. Onlara kıyasla Ning ve diğer dehalar daha salaştı.

 

“3600 eyalet ve dört deniz…” Ning hemen bu kalabalıkların eyaletlere ayrıldığını anlamıştı. Eyalet grupları avluya indi.

 

“Sakinsu Eyaleti.” Yu Wei mesafeye işaret etti. Ning ve Miskin Taoist uçmaya başlamıştı.

 

Sakinsu grubuna uzun, zayıf, siyah cübbeli bir adam önderlik ediyordu. Kahramanvari bir aurası vardı ve duruşu da olağanüstüydü. Kendisi Sakinsu Marki’ydi. Hemen arkasında Kuzeydağ klan üyeleri duruyordu. Aralarında, kalabalığı uslu uslu takip eden Kuzeydağ Baiwei de vardı. Bu grubun arkasındaysa Siyah Beyaz Okulu’ndan onu aşkın kişi, Ejderavcı, Maviodun ve diğer Sakinsu Eyaleti’ne ait güçlerin temsilcileri vardı. Sakinsu grubunda yüzlerce insan bulunuyordu.

 

3600 marki grubu ve dört deniz grubu muazzam bir uyum içerisindeydi.

 

Vhoosh! Vhoosh! Vhoosh!

 

Figürler birbiri ardına gökyüzüne fırlamaya başladı.

 

“Kuzen.” Ning havaya yükselen figürlerin arasında Kral Yan ve Xiyue’yi görmüştü.

 

“Küçük öğrenci kardeşimiz Dokuznilüfer mi o?!” Miskin Taoist şaşırdı.

 

Ning de onu görmüştü.

 

Dokuznilüfer o esnada mavi cübbeli bir adamın yanında uçuyordu. Ning kuzeninden bu meseleyi de duymuştu… Gökışık Sarayı’nda Büyük Xia İmparatoru’nu görmek için yükselmek… Sadece Kutsal Ölümsüzler’in yapabildiği bir şeydi. Diğerlerinin onu görmesi mümkün bile değildi. Kutsal Ölümsüzler yanlarında iki takipçi getirebiliyordu, yani o mavi cübbeli adam bir Kutsal Ölümsüz olmalıydı.

 

Ning başını kaldırdığında, Dokuznilüfer de başını eğmişti. Bakışları buluştu.

 

Kalplerinde tanıdık ve garip birer hissiyat belirmişti.

 

İkisi de başını çevirmeden edemedi.

 

……..

 

Gökışık Sarayı’nın ana salonu… En üst nokta.

 

Siyah cübbelere bürünmüş Büyük Xia İmparatoru tahtında oturuyordu. Hemen altında ikiye ayrılmış figürler duruyordu. İmparator’a yakın olan kişiler doğal olarak Xiamang Klanı’nın Kutsal Ölümsüzleri ve Kralları’ydı. Arka tarafta duranlar ise Büyük Xia İmparatorluğu’nun diğer güçlerine ait Kutsal Ölümsüzler’di. Her ne kadar teknik bakımdan, Kutsal Ölümsüzler’in buraya gelmesi emredilmemiş olsa da bu insanların çoğu keskin ve kurnaz olduğu için Büyük Xia İmparatoru’nun bu Toplantı’ya katılmasında aslen farklı bir gizemin rol oynadığını düşünmüştü. Bu yüzden gerekli tedbiri göstererek bölgeye gelmeye karar vermişlerdi.

 

Tek bir bakışta İmparator’un önünde yaklaşın bin Kutsal Ölümsüz’ün durduğu görülebiliyordu.

 

“Saygıyla önünüzde eğiliyoruz, Majesteleri.”

 

Kral Qi ilk selamı veren isimdi. Aniden, diğer Kutsal Ölümsüzler de eğildi. Onları takip eden takipçileriyse diz çökmüştü.

 

O esnada…

 

Gökışık Sarayı’nın altındaki avluda duran, ister Toplantı’ya katılacak yüz bini aşkın deha olsun ister de 3600 eyaletten ve dört denizden gelen milyonu aşkın insanlar olsun… Aynı anda diz çökmüş, yere başlarını koymuş ve hep bir ağızdan söylenmişti.

 

“SİZE SAYGIYLA EĞİLİYORUZ, MAJESTELERİ!”

 

Bu sesin yıldırımdan farklı yoktu, koskoca dünyayı bile sarsmaya yetmişti.

 

“KALKIN!” Büyük Xia İmparatoru’nun da sesi dünyayı sarsıyordu.

 

………

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44351 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr