Bölüm 143: Okula Katılmak

avatar
4902 54

Desolate Era - Bölüm 143: Okula Katılmak



Bölüm 143: Okula Katılmak

 

O genç adam, zamanında onları kurtaran Ji Ning değil miydi? Hemen arkasında Tanrıyaratığı, Beyazsu Tazısı yürüyordu.

 

Kısa bir süre boyunca Meng Jun, Meng Roch ve Meng Xin’in kalplerinde karmaşık duygular yeşermişti. “Genç efendi Ji Ning bu kadar olağanüstü müydü?” Xin kendi kendine konuştu. “Kardeş Ji Ning’in sıradan biri olmadığını en başından beri biliyordum.” Roch iç çekti.

 

Meng Jun’un suratındaysa karanlık bir ifade vardı. Daha önce Sakinsu Şehri’ne doğru yaptıkları yolculukta, Jun aslen Ji Ning’in dış dünya hakkında pek bilgiye sahip olmadığını öğrenmişti. Ayrıca Ning onun gözünde cimri bir insandı. Bu yüzden Ning’e övgü dolu sözleri söylemeyi bırakmış ve hatta zamanında onu görmezden gelmeye başlamıştı. Ning’in onunla ilgili bu tarz düşüncelere sahip olduğunu biliyordu ve geçmişte onun ne düşündüğünü pek umursamamıştı. Lakin, şimdiyse artık Ning’le arasındaki ilişkiyi onarmanın mümkün olmadığını biliyordu.

 

“Böylesine olağanüstü ve heybetli bir genç efendinin, sıradan yerli paçavraları gibi davranmasının ne mantığı var ki?” Meng Jun kalbindeki öfkeyi dile getiriyordu. “Bir de gidip yaratık kürklerine bürünmüşsün. Cidden nasıl rol yapacağını iyi biliyorsun! Bir de şu haline bak. Bugün ne kadar heybetli davranıyorsun. Gelecekte seni geçemeyeceğime inanmıyorum!”

 

Meng Klanı’ndan gelen üç üyenin de kendi içlerinde farklı farklı düşünceler yeşermişti. Yanlarında duran Üçüncü Amcaları konuştu. “O çocuk, daha önce Hazine Ticaret Plazası’nda karşılaştığım Ji Ning mi?” Hafif kel, orta yaşlı adam şoke olmuştu. Pişmanlık dolu ifadesiyle konuştu. “Ah ah, genç efendi Ji Ning’in böyle bir pozisyona sahip olduğunu bilmiyordum. Ciddi ciddi öyle bir adamla dost olma fırsatını kaçırdım. Ne yazık, ne yazık!”

 

 Meng Jun’un suratında çirkin bir ifade yer etmişti. “Sen göreceksin.” diye kendi kendine konuştu. “Sana kimin daha iyi olduğunu göstereceğim!”

 

……..

 

Bu kadar muazzam kadın, erkek ve yaratık topluluğuyla karşılaşmak Ning’i şaşkına çevirmişti. Üstelik, alabildiğince uzanan hizmetçilerin hepsi de Zifu seviyesindeydi! Bütün bu grubun bölgede köle olarak çalışıyor olması…  Üç Kutsal Tilki Ölümsüzü’nün ne denli heybetli figürler olduklarını gösterir nitelikteydi. Şüphesiz ki Sakinsu Marki, Kaygısız Mağarası’na koşulsuz bir destek sağlıyordu.

 

“Kaygısız Mağarası sakin, rahat ve eğlenceli bir yerdir. Ölümsüzler bile burada öyle kafalarına estikleri gibi davranamazlar.” Kuzeydağ Baiwei, Ning’le birlikte yürüyordu. İkili, geniş ve rüzgârlı koridorlardan geçiyorlardı. Beyazsu Tazısı ve köleler hemen arkalarındaydı.

 

Göz açıp kapayıncaya dek otuz kilometreden fazla yol katetmişlerdi. Ölümsüzlük yoluna adım atan kimseler için bu mesafe gerçekten az sayılabilecek bir mesafeydi. Ning’i asıl şaşırtan şeyse otuz kilometrelik yolculuk boyunca gördüğü rengarenk mücevher parçalarıydı. Bu mücevherler sayesinde yolculuk muazzam ve rüya gibi bir tecrübeye düşünmüştü. Ning daha önce bunlara benzer şeyler görmüştü lakin boyut bakımından bu kadar büyük mücevherler… Ji Klanı’nın hayal bile edemeyeceği şeylerdi.

 

“Mücevherleri büyük çabalar sonucunda, Kuzey Denizi’nin derinliklerinden çıkardık. Her biri büyülü hazine yapımında kullanılabilecek değere sahiptir. Üstelik, doğal yapıları parlak olduğundan element enerjisini çekebilme sıfatına sahiplerdir. Mücevherlerden her biri yaklaşık bir adet Yeryüzü seviye büyülü hazineye denk bir değere sahip.” Baiwei sakin sesiyle konuşmaya devam ediyordu. “Kaygısız Mağarası’ndaki mücevherlerin ve dekoratif eşyaların toplam değeri, Ölümsüzleri bile şaşırtacak derecede yüksektir.”

 

 Söylenenler mantıklı. Bizzat Ning, manzaraları görür görmez şoke olmuştu! Lüks! Hem de ne lüks!

 

“Gökyüzü Hazineleri’nin Dağı’yla mücadele edebilmemiz gerekiyor.” Baiwei konuştu. “Kaygısız Mağarası’ndaki lüks dekorasyonlar, kesinkes Gökyüzü Hazineleri’nin Dağı’ndakilere denk birer değere sahiptir.”

 

Aniden, tüylü kulaklara ve tilki kuyruğuna sahip pembe kıyafetli bir kadın mesafede belirdi. Gülümsemesinde garip bir cazibe ve hassas bir tavır yatıyordu. Öne attığı her adımda tilki kuyruğu sallanıyor ve kulakları insanı cezbeden bir vaziyette titriyordu. Ning ilk başta şaşkına dönse de hemen kendini toplamıştı.

 

“Eh?” Pembe kıyafetli kadın hayranlık dolu gözleriyle Ning’e baktıktan sonra gülümsedi. “Siz genç efendi Ji olmalısınız. Görünüşe göre buraya ilk defa geliyorsunuz.”

 

 Kuzeydağ Baiwei geniş bir kahkaha attı. “Kardeşim Ji Ning, ilk kez Sakinsu Şehri’ne geliyor. Ona Kaygısız Mağarası’nı gezdireyim demiştim. Görünüşe göre Bayan Ziyi, kardeşimin cazibenize kapılmamış olması sizi pek de mutlu etmedi.”

 

“Olur mu hiç.” Bayan Ziyi gülümsedi. “Genç efendi Baiwei, her zamanki yere mi?”

 

“Evet.” Kuzeydağ Baiwei onayladı.

 

Bayan Ziyi dikkatle Ning’i süzdükten sonra grubun önünde yürümeye başladı. Hemen önlerinde devasa bir salon vardı ve salonun tavanını kaplayan mücevherler insanı derinden etkiliyordu. Kilometrelerce uzunluğa sahip salonun zemininde, otuz metre uzunluğundaki mercan resifleri ve çeşit çeşit farklı dekorasyonlar da bulunuyordu. Tek bir bakışta, bu salon Ölümsüzler’in cennetine benziyordu.

 

Her ne kadar Ning geçmiş hayatındaki tecrübelere sahip olsa da şaşırmadan edememişti. Burada kilometrelerce uzunluktaki, mücevherlerle kaplı bir salondan bahsediliyordu ve genç adam eski hayatında bile bu kadar şaşırdığını hatırlamıyordu.

 

 Salonda dans eden onlarca kadın ve enstrüman çalan çok sayıda üstat müzisyen de bulunuyordu.

 

“Genç efendi Baiwei, genç efendi Ji, bu yönden.” Bayan Ziyi havada asılı duran girişe doğru grubu yönlendirdikten sonra, kapıyı açtı. Kapının hemen arkasında, otuz metre uzunluğunda dış dünyadan izole edilmiş özel bir oda bulunuyordu.

 

“Yüz Hazine Ziyafeti’ni hazırlayın.” Kuzeydağ Baiwei talimat verdi. “Tamam.” Bayan Ziyi anında mekânı terk etmiş ve o özel odada yalnızca Ning, Baiwei, Beyazsu Tazısı ve kadın köle kalmıştı.

 

“Burası bizzat gökler tarafından işlenmiş bir cennetten farksız.” Ning odanın köşesine doğru yürümeye koyuldu. Açık pencereden dışarıya baktığında, kilometrelerce uzunluktaki devasa salonu görebilmişti.

 

“Bu daha ne ki.” Kuzeydağ Baiwei fısıldayarak konuştu. “Kaygısız Mağarası’nda eğlence amaçlı çok sayıda yer vardır. Bazılarına, ben bile giremiyorum. Örneğin, efsanevi ‘Ölümsüz Sarayı’.”

 

“Ölümsüz Sarayı?” Ning şaşırmıştı. “Aynen öyle. Sadece Ölümsüzler ya da önemli figürlerin bu bahsettiğimiz yere girmeye izinleri var. Söylentilere göre Ölümsüz Sarayı’ndaki hizmetçiler Kadim Taoist seviyesindeymiş ve arada sırada üç Kutsal Tilki Ölümsüzü bile konukları karşılıyormuş…” Baiwei devam etti. “Sakinsu Şehri, koca Sakinsu Eyaleti’nin kalbidir. Bu yüzden, çoğu Ölümsüz burada yaşıyor. Normalde, toplantı yaptıkları zaman genelde yer olarak Kaygısız Mağarası’nı tercih ediyorlar. Tabii Kaygısız Mağarası’na girecekleri sırada direkt uçarak özel, onlara ayrılmış girişleri kullanıyorlar.”

 

Ning onayladı. Ölümsüzler mi? Sakinsu Eyaleti’nin ne kadar büyük olduğu ve ne zamandır ayakta durduğu düşünülürse gerçekten de bölgede Kayıp Ölümsüzler’in ve Toprak Ölümsüzleri’nin olmasına şaşmamak lazımdı. Zaten bu yüzden, yalnızca başında bir Ölümsüz bulunan okullar üst seviye okullar olarak görülüyorlardı. Karejderi Dağı gibi Ölümsüzler’in gözetmediği okullara doğal olarak ikinci sınıf gözüyle bakılıyordu.

 

Ölümsüzler, Sakinsu Eyaleti’ndeki en kadim varlıklardı. Sahip oldukları güçle, Sakinsu Eyaleti’nin, sayısız kabilenin kaderini değiştirebilecek kararı verebiliyorlardı. Sakinsu Marki bile bu ölümsüzlere karşı nazik davranmak zorundaydı.

 

……….

 

Leziz parçalar birbiri ardına masaya koyuluyordu. Hatta Beyazsu Tazısı için ayrı bir ziyafet bile hazırlanmıştı ve bu ziyafetin içeriği, Tanrıyaratığı Beyazsu Tazıları’nın sevdikleri yemekleri içeriyordu. Yemeklerin ince işlerle ve usta şeflerle hazırlandığına şüphe yoktu. Sadece kölelerin yemek açıklamaları bile Ning’in karnını acıktırmıştı.

 

Biraz yemek yedikten sonra….

 

“Çekilebilirsiniz.” Baiwei kölesine talimat verdi. “Tamam.” Köle saygıyla eğilmişti.

 

“Ji Ning.” Yaratık kafatasından yapılma kadehini kaldıran Baiwei konuştu. “Daha önce, kendine bir okul aradığını söylemiştin. Kararını verdin mi?” “Henüz değil.” Ning başını iki yana salladı. “Kardeş Baiwei, bana birkaçını önerebilir misin?” Baiwei hemen sormuştu. “Hmm, ne tür özellikler arıyorsun?”

 

“Gireceğim okulda ilahi yeteneklerin, üst seviye Ki Arıtıcılığı tekniklerinin ve tabii kılıç tekniklerinin olmasını istiyorum.” Ning konuştu. İlahi yetenekler ve Ki Arıtıcılığı teknikleri… Bu iki kavram, genç adamın temellerini sağlamlaştırması için olmazsa olmazlarıydı. Lakin, kavramaya başladığı Tao ve yürümek istediği yol Kılıç Taosu’ydu. Ölümsüzlük yolunda kişinin asıl temeli, Tao’ya dair elde ettiği bilgileriydi.

 

“Oh?” Baiwei düşündükten sonra gülümsedi. “İlahi yetenekler, üst seviye Ki teknikleri, ve kılıç konusunda uzmanlaşmış bir okul istiyorsun…Aslına bakarsan gerçekten de böyle bir okulu biliyorum.” Ning’in gözleri parlamıştı.

 

“Bahsettiğim okulun adı, Gökyaran Kılıç Tarikatı’dır.” Baiwei özgüven dolu sözleriyle konuşuyordu. “Gökyaran Kılıç Tarikatı, Sakinsu Eyaleti’ndeki üç büyük tarikattan biridir. Geçmişte, Karejderi Dağı’yla bazı sorunlar yaşamamış mıydın? Gökyaran Kılıç Tarikatı’na kıyasla… Yani, Karejderi Dağı’nı onlarla kıyaslayabilmemiz mümkün değil. Gökyaran Kılıç Tarikatı’nda en azından üç ölümsüz vardır! Kadim Taoistler’in sayısıysa… Düzinelerce! Zifu Öğrencileri mi? Binlerce Zifu Öğrencisi’ne sahiptir!”

 

Ning ne diyeceğini bilemiyordu. Onlarca Kadim Taoist ve üç Ölümsüz mü? Sadece bu bile genç adamı şoke etmeye yetmişti. Genel bağlamda, tek bir ölümsüz bile tarikatları ve okulları üst seviyeye taşımaya yeterli geliyordu. Lakin en azından üç ölümsüz? Gerçekten de bu tarikatın, Sakinsu Eyaleti’ndeki en iyi üç tarikat arasına girebilmesine şaşmamak lazımdı!

 

“Gökyaran Kılıç Tarikatı, kılıç teknikleriyle ünlüdür.” Baiwei hemen konuştu. “Zaten sadece adından bile tarikatın kılıç oyununa odaklandığını anlayabilirsin. Gökyaran Kılıç Tarikatı kurulalı nerdeyse seksen milyon yıl geçmiştir. Gökyaran Kılıç Tarikatı’nın kurucusu, yüz binlerce yıl yaşamayı başarmış bir Kayıp Ölümsüz’dür. Gerçekten etkileyici bir figürdür.”

 

“Kuruluşundan itibaren geçen onca zamanı düşünürsek yeni nesillerin ve öğrencilerin geliştirdikleri kılıç tekniklerinin de ne denli akılalmaz bir sayıya ulaştığını anlayabiliriz.” Baiwei Ning’e bakıyordu. “Varsayımlarıma göre okulda en azından iki ya da üç tane ilahi yetenek bulunuyor olması lazım ve kesinkes çok sayıda üst seviye Ki Arıtıcılığı tekniklerine de sahiplerdir. Aksi takdirde bu kadar ölümsüz yetiştirebilmelerine imkân olmazdı.”

 

Ning’in suratında heyecan dolu bir ifade belirmişti. Ne okul ama! Ağaç ne kadar büyük olursa altındaki gölge de bir o kadar uzun olacaktı! Eğer kendi gücünü geliştirmek için bir okula gidecekse o zaman en kudretli okullardan birini seçmek zorundaydı!

 

Gökyaran Kılıç Tarikatı’nın Sakinsu Şehri’nde bir yan oluşumu var. Genel bağlamda, sadece on ikinci ayda öğrenci kabul ediyorlar. Daha öğrenci alımlarına bir ay gibi bir süre olsa da… Seni yarın götüreceğim. Birkaç kelimemle meseleyi halledebiliriz.” Baiwei gülümseyerek konuştu.

 

 Ning’in keyfine diyecek yoktu. “Teşekkürler, Kardeş Baiwei.” “Haha, Ji Ning, Gökyaran Kılıç Tarikati’ne katılman, senin için değil onlar için büyük bir lütuf olacaktır.” Baiwei geniş bir kahkaha attı. Aniden gözleri parlamıştı. Başını çevirerek açık pencereden aşağıdaki koridora baktı ardından bağırmıştı. “Kardeş Zhou Li.” Aşağıdaki beyaz cübbeli adam başını kaldırarak gülümsedi. “Kardeş Baiwei.”

 

“Kardeş Zhou Li, neden biraz yanımıza gelmiyorsun?” Baiwei seslendi. “Tamam.” Beyaz cübbeli adam gülümseyerek onayladı.

 

………..

 

Baiwei hemen Ning’e durumu açıkladı. “Gördüğün adam, Gökyaran Kılıç Tarikatı’nın Sakinsu Şehri’nde kalması için yolladığı öğrencilerden biridir. Kendisi Wanxiang Üstadı olsa da Gökyaran Kılıç Tarikatı’nda epeyi yetkiye sahiptir. Meseleyi ona açıklayalım. Evet derse, o zaman Gökyaran Kılıç Tarikatı’na katılma işini halletmiş oluruz.” Ning meseleyi anlamştı.

 

Tak tak.

 

 Çalınan kapıyı duyan Baiwei ayağa kalkarak bizzat kapıya uzandı. Ning de onun arkasındaydı.

 

“Hahaha, Kardeş Zhou Li, daha demin senin Gökyaran Kılıç Tarikati’nden bahsediyordum ve şimdi de seninle karşılaştım. Cidden iyi insan lafın üzerine geliyor.” Baiwei konuştu. “Sizleri tanıştırayım. Bu gördüğünüz, çok değerli dostum, Ji Ning!”

 

“Kardeş Ji Ning.” Beyaz cübbeli Zhou Ki, Baiwei’nin Ning’e “çok değerli dostum” dediğini duyunca doğal olarak bambaşka bir tavır takınmış ve ellerini birleştirerek Ning’i selamlamıştı.

 

“Kardeş Zhou Li.” Ning de selama karşılık verdi. Baiwei hemen konuşmuştu. “Hadi, gel içeri de otur.”

 

“Şimdi olmaz.” Beyaz cübbeli Zhou Li durumu açıkladı. “Başka bir davet üzerine buraya geldim ve onlarla buluşmam lazım. Kardeş Baiwei, eğer bir şeye ihtiyacınız varsa bana çekinmeden söyleyebilirsiniz.”

 

Baiwei konuştu. “O zaman açık konuşacağım. Yanımda gördüğün değerli dostum Ji Ning, Gökyaran Kılıç Tarikati’nin namını duyunca epeyi etkilendi. Tarikatınıza girmek istediği için bu meseleyi sana söylemeye karar verdim, Zhou Li. Senin onayınla, olayı kolayca halledebiliriz diye düşünüyordum.”

 

“Oh?” Beyaz cübbeli adam, Ning’e doğru baktı. Ardından sormuştu. “Kardeş Ji Ning, şu anda hangi seviyedesin?” Ning cevapladı. “İkiz pratik, hem Ki Arıtıcısı hem de Habistanrı Vücut Geliştirme Ustası’yım. İkisinde de Zifu’nun giriş seviyelerindeyim.”

 

“Hahaha, giriş seviyeleri demek? Güzel.” Beyaz cübbeli Zhou Li anında rahatlamıştı. Gülümseyerek özgüven dolu sözleriyle açıkladı. “Yeni öğrencileri alırken en dikkat ettiğimiz nokta, kalitesiz tekniklere çalışıp gelecek potansiyelini yok edip yok etmedikleridir. Henüz Zifu’nun başlarında olduğunu düşünürsek… Temelin sabitleşmediğinden, gelişime gayet açık bir durumdasın. Durumu hemen bildireyim ve on ikinci ay geldiğinde, direkt Sakinsu Şehri’ndeki yan oluşumumuza katılabilirsin.”

 

“Muazzam.” Baiwei kahkaha atarak konuştu. “Ji Ning, on ikinci ayda Gökyaran Kılıç Tarikati’ne katılacaksın.”

 

Ning hafifçe onayladı. Gökyaran Kılıç Tarikati mi? Gelecekte, Gökyaran Kılıç Tarikati’nin öğrencisi olacaktı!

 

…………






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr