Bölüm 14: Kafes

avatar
6475 84

Desolate Era - Bölüm 14: Kafes



Bölüm 14: Kafes


[Yağmurdamlası Sutrası]. Bu tekniğin ardındaki söyleyiş şuydu: “Damlayan su nihayetinde kayayı delmeyi başaracaktır.”


Tekniğin saldırıları hafif lakin adeta gökyüzünden düşen sayısız yağmur damlaları gibiydi. Bu yüzden rakibin saldırıları savuşturması kolay olmuyordu. Bunun yanında, sahip olduğu savunma da akıl alır gibi değildi… Tabii on milyonlarca yağmur damlası bir araya geldiğinde akılalmaz bir gücün ortaya çıkacağına da şüphe yoktu. Sıradan su damlaları bile nihayetinde kayaları delebiliyorken ‘yağmurdamlaları’na dönüşen bir kılıcın ne kadar dehşet verici bir güce sahip olacağı da gayet açıktı.


“[Yağmurdamlası Sutrası] gerçekten derin ve mucizevi bir teknik.” Ning başıyla onaylamış ve ardından ikinci kitabı, [Gizli Yıldız Tekniği]’ni eline almıştı.


[Gizli Yıldız Tekniği] efsanevi [Yıldız Kılıcı Tekniği]’nin bir parçasıydı. Teknik yedi farklı kılıç duruşuna ayrılmıştı; Dubhe, Merak, Phecda, Megrez, Alioth, Mizar ve Alkaid. Bu yedi heybetli kılıç duruşu yıldızların gücünü taşıyordu.


Bu yıldız tekniği gerçekten akılalmaz gizemlere sahipti ve aynı zamanda tekniğe karşı savunma yapmak da hiç kolay sayılmazdı.


“Ne teknik ama.” Ning hayranlıkla iç geçirdikten sonra diğer üç kitabı incelemeye koyuldu.


[Yıldırımalevi Kılıcı]. Bu teknik Ji Klanı’nı kuran ataların şans eseri buldukları bir teknikti. İlk başta karşılaştıkları kitabın yarısı yanmıştı ve kitabın üstünde belirgin bir şekilde okunabilen yalnızca iki kelime kalmıştı: “Yıldırımalevi Kılıcı”! Üstelik, tekniğin yalnızca üç kılıç pozisyonunu elde edebilmişlerdi ve bu duruşların hepsi de saldırı odaklıydı. Pozisyonlar kullanıldığında kılıç adeta gökyüzünün yıldırımlarına ve cehennemin alevlerine bürünüyordu. Saldırı konusunda Ji Klanı tekniklerinin en güçlüsü olduğuna şüphe yoktu! Sadece üç pozisyona sahip olsa bile en klandaki güçlü teknik olarak görülmesi, tekniğin ne denli bir heybete sahip olduğunu gösteren bir durumdu.


Yine de tekniği gücü açık bir şekilde görüldüğü gibi, sahip olduğu zayıflık da kolayca seçilebiliyordu. Çünkü sahip olduğu vahşi pozisyonların sayısı yalnızca üçtü! Bu yüzden, duruşlar birbirleriyle tam olarak uyum sağlayamıyordu ve pozisyonların hepsi de saldırı odaklıydı. Mücadeleye tutuşan ustaların, savunma odaklı duruşlar olmadan dövüşmeleri söz konusu bile olamazdı! İşte bu sebepten insanların çoğu bu tekniği seçmiyordu.


“Gerçekten Yıldırımalevi Kılıcı’nın orijinal halini görmek istiyorum.” Ning iç geçirmeden edememişti.


“Eğer orjinalinden bir kopyaya sahip olsaydık…” diye söylendi Yichuan. “İşte o zaman şüphesiz ki bu teknik Kırlangıç Dağı’nın bir numaralı tekniği olurdu.”


Ning başıyla onaylamış ve dördüncü kitabı eline almıştı.


[İllüzyon Sutrası]. Dürüst bir şekilde söylenirse bu tam olarak bir kılıç tekniği sayılmazdı zira kişi illüzyonun anlamını çözmeyi başardığında, “İllüzyon Sabresi” ya da “İlüzyon Mızrağı” tekniklerini kullanabiliyordu. Bu gerçekten de sinsi ve kişilere kendi güçlerini saklama imkânı veren bir teknikti. Rakipler genelde ne olduğunu bile anlamadan hayatlarını yitiyordu.


Teknik gerçekten şeytanvari bir teknikti.


“Bu bana uygun değil.” Ning’in çıkardığı ilk teknik [İllüzyon Sutrası]’ydı. İnsanın kendine uygun bir teknik seçmesi büyük önem arz ediyordu. Kişinin doğasına aykırı bir teknikte çalışması gerçekten mümkün sayılmazdı. Bu yüzden Ning hemen bu tekniği kenara koymuştu.


“Hmm, bu teknik Ji Klanı’nın en güçlü tekniği demek.” Ning, [On Bin Kılıç Melodisi]’ni okumaya başladı.


[On Bin Kılıç Melodisi] beş kadim teknik arasında en karmaşık olanıydı ve Ning’in daha önce çalıştığı [Şeytanlar’ın ve Tanrılar’ın 108 Kılıcı]’ndan bile daha karmaşıktı lakin karmaşık olmasına rağmen ustalaşıldığı takdirde [On Bin Kılıç Melodisi], üç ana duruşa indirgenebiliyordu.


Bir Kılıç, On Bin Gölge Duruşu, On Bin Kılıç Bir Olur Duruşu ve On Bin Kılıç Melodisi Duruşu.



Ning gözlerini kapayıp düşünmeye başladı.


En karmaşık ve en heybetli teknik muhtemelen [On Bin Kılıç Melodisi]’ydi. Yine de bu teknik aynı zamanda bir o kadar da basit sayılabilirdi.


En şeytani ve en belirsiz teknik ise [İllüzyon Sutrası]’ydı.


Şüphesiz ki sıradan olmaktan en uzak olan teknik [Gizli Yıldız Tekniği]’ydi.


En güçlü savunmaya [Yağmurdamlası Sutrası] sahipti.


En güçlü saldırıya ve en derin, bilge prensiplere sahip olanıysa [Yıldırımalevi Kılıcı]’ydı.


“İlk olarak [İllüzyon Sutrası]’nı bir kenara koyalım. Bana hiç uymuyor!” Ning düşünmeye başladı: “[Gizli Yıldız Tekniği], [Kılıç Yıldız Tekniği]’nin bir parçası. Saldırı ve savunma konusunda en iyi sayılmaz. Ayrıca pek de derin görünmüyor… Ortalama sayılabilir, ancak hiçbir konuda da zayıf değil. Ustalara karşı savaşırken bir avantajım olsun istiyorum! Bu yüzden [Gizli Yıldız Tekniği]’ni de kenara koyalım.”


“Sadece üç tane kaldı: [On Bin Kılıç Melodisi], [Yağmurdamlası Sutrası] ve [Yıldırımalevi Kılıcı].”


“[Yağmurdamlası Sutrası]’nı kesin seçeceğim!” Diye düşündü Ning.


Yağmurdamlası Sutrası adeta sayısız yağmurdamlaları gibiydi. Beş kadim teknik arasında savunma konusunda en iyi olanıydı.


Bir mücadelede, savunma yetenekleri saldırı yeteneklerinden bile daha önemliydi!


Geçmiş hayatında Ning bir sürü dövüş mücadelesi incelemişti. Şampiyonların hepsi savuşturma ve savunma konusunda usta olan kişilerdi. Futbolda ve basketbolda bile “Savunma kraldır” diye bir söyleyiş vardır. Her ne kadar saldırılar fiyakalı olsa da… Zafere giden en önemli yol savunmadan geçiyordu.


Ortam farklıydı ancak konsept aynıydı!


Ölüm kalım mücadelelerinde savunma en önemli kavramdı. Kişi kendisinden daha güçlü bir rakiple karşılaştığında, savunma yapabilip saldırı yapamayacak bir duruma düşebilirdi. Eğer kişinin savunması güçlü olursa belki de bu mücadeleden sağ çıkabilirdi ancak saldırı odaklı insanlar kendilerinden daha güçlüleriyle karşılaştıklarında, eğer saldırıları rakibe zarar vermeyi başaramazsa işte o zaman işleri de biterdi.


“Savunma demek hayatımı korumak demek. İlk önce hayatımı güvence altına almam lazım, yalnızca bu şekilde diğerlerinin hayatını alabilirim. Ayrıca, bu teknik babama ün kazandıran tekniği ta kendisi. Bizzat ondan alacağım eğitim sayesinde hızlı ilerleyeceğim.” Ning düşünmeye devam etti: “[Yıldırımalevi Kılıcı] ve [On Bin Kılıç Melodisi]’ne gelinceyse…”


“Tamamdır, [Yıldırımalevi Kılıcı]’nı seçeneğim!” Ning kararını vermişti.


Eğer normal insanlar gibi tek bir kılıç tekniği seçmek zorunda olsaydı, muhtemelen ya [Yağmurdamlası Sutrası]’nı ya da [On Bin Kılıç Melodisi]’ni seçerdi.


Lakin, ikiz kılıç kullanacaktı ve savunma için [Yağmurdamlası Sutrası]’nı seçmişti. Bu yüzden, ikinci seçimini en güçlü teknik olan [Yıldırımalevi Kılıcı]’ndan yana kullanmıştı. [Yıldırımalevi Kılıcı]’nın tek zayıf yönü savunma duruşlarına sahip olmamasıydı ancak ikiz kılıçları kullanan Ning için bu zayıf bir yön olarak sayılmıyordu. Savunma konusunda [Yağmurdamlası Sutrası]’nı kullanacak ve saldırı için de en güçlü tekniği, [Yıldırımalevi Tekniği]’ni uygulayacaktı!


“[Yağmurdamlası Sutrası] ve [Yıldırımalevi Kılıcı].” Ning kararını verdi. “[Yağmurdamlası Sutrası] savunmaya odaklanıyor, [Yıldırımalevi Kılıcı]’ysa yalnızca üç duruşa sahip olmasına rağmen bu üç duruş da akılalmaz derecede ölümcül teknikler olarak görülüyor.”


“Ayrıca, Dokuz Gökler’in Parlakızıl Diyagramı’nı kullanarak Xiantian Alemi’ne adım attığımda, İlahi Güneş ve İlahi Ay Dövme’lerim sayesinde ateşi ve suyu kontrol edebileceğim. Su [Yağmurdamlası Sutrası]’na bir hayli uygunken, ateş de [Yıldırımalevi Kılıcı] için resmen biçilmiş kaftan. Kılıç konusunda bu teknikleri kullanarak ilerleyebileceğime olan inancım tam.”


“Savunma öyle olmalı ki, tek bir su damlasını bile geçirmemeli!”


“Saldırım öyle olmalı ki, heybetli bir volkan kadar yok edici hareket etmeli!”


“İkiz kılıçlara sahibim. Biri savunma, diğeri de saldırmak için. Ya da ikisini de savunma için veya saldırı için kullanabilirim. Kafama ne eserse onu yapacağım!” Ning gelecekteki olasılıkları düşünmeye koyuşmuş ve önünde uzanan yolu kristal netliğinde görmüştü. Biliyordu… Yalnızca iyi bir anlayışa sahip olan insanlar kendilerine doğru bir yol seçip yanlış yola sapmadan ilerleyebiliyordu. Bu şekilde, kendi yöntemiyle en iyi ilerlemeyi katedecekti!


Savaşlarda, stratejiler taktiklerden daha önemliydi.


İnsan gelişimindeyse planlamanın en önemli şey olduğu söyleniyordu.


Eğer kişi en başından itibaren ilerleyeceği yolu bilirse her gün büyük gelişmeler katetmese bile yavaş yavaş yüksek bir seviyeye ulaşmayı başarırdı. Lakin eğer kişinin net bir amacı yoksa ve körü körüne çalışıp duruyorsa işte o zaman ileri gitmek yerine, belki de adımlarını geriye atıyor olacaktı!


….


Kitapları incelemesi iki saatini almıştı. Büyük mumun çoktan yarısı yanmış, Yichuan ve Kar oracıkta beklemeye koyulmuştu.


“Baba, anne?” Ning aniden söylendi.


“Hmm?” Yichuan ve Kar oğullarına bakmış, Yichuan söylenmişti: ‘’Kararını verdin mi?’’


Ning başıyla onayladı.


’Ning, ne seçtin? Bir mi iki mi?’’ Kar sordu.


“İki.” Ning iki kitabı tutuyordu: “Biri [Yağmurdamlası Sutrası], diğeriyse [Yıldırımalevi Kılıcı].”


“[Yağmurdamlası Sutrası]? [Yıldırımalevi Kılıcı]?” Yichuan hafifçe onayladı. Batı Vilayeti’ndeki Ji Klanı’nın bir numaralı ustası olarak oğlu doğduktan sonra savaşlara fazla katılmamış olsa da, ismi duyulmaya devam etmişti. Çünkü kimse Yichuan’ın ne kadar güçlendiğini bilmiyordu… Ve kimse on yılda bu adamın Batı vilayetindeki bir numaralı insan olduğunu unutmuyordu.


Bu yüzden onun düşünceleri de sıradan değildi.


“Tamam.” Yichuan başıyla onayladı.


“Senin tavsiyeni duymak istiyorum, Baba.” dedi Ning alelacele.


“Acele etme.” Yichuan başını iki yana doğru salladı: “[Yağmurdamlası Sutrası]’nı çalışmış olsam da daha sen bu tekniğe elini bile sürmedin. Bu yüzden, eğer düşüncelerimi sana söylersem bir anlam veremeyeceksin. İlk önce sıkı çalışmana bak. Seni başarıyla yönlendirmem için ölüm-kalım mücadelelerine katılman gerekecek.”


“Yarın şafak vakti, sana bu iki tekniğin kopyalarını vereceğim. O zaman bana ne yapabileceğini göstereceksin. Eğer duruşları ve hareketleri doğru sergileyebilirsen bu yeterli olacaktır.” Yichuan başıyla onayladı. “Üç gün sonra gerçek savaşlara katılacaksın. Normalde yaptığın antrenman maçları fazla basit ve zayıf kalıyor. Gerçek ölüm kalım mücadelelerine katılman lazım.”


Ning şaşırmıştı.


“Baba, zaten ölüm kalım mücadelelerine katılmadım mı?” Ning sormadan edememişti: “Geçmişte, kılıcın ilk seviyesine adım attığımda gücümü kabullenip beni birkaç tutsakla savaşmaya götürmemiş miydin?”


Hala daha ilk öldürdüğü insanı hatırlıyordu. O esnada, vücudu kontrolsüz bir şekilde titremeye başlamıştı. Her ne kadar içten içe korkmaması gerektiğini biliyor olsa da titremesine engel olamamıştı. Babasının söylediklerine göre doğuştan birilerini öldürmek için yanıp tutuşan ufak bir kesimin dışında bu, her insanın sergilediği bir tepkiydi.


Ölüm cezasına çarptırılan birkaç düzine insanı öldürdükten sonra sakinleşmişti.


“Onlara savaş mı diyorsun? O zaman yalnızca cesaretini geliştirmeye çalışıyorduk.” Yichuan başını iki yana doğru salladı: “Tutsaklarla dövüşmek mi? Hepsi senden zayıftı ve sen buraya gelip bana bunların ölüm kalım savaşı olduğunu mu söylüyorsun? Üç gün sonra… Houtian Alemi’nin zirvesine ulaşan gerçek yaratıklarla savaşmana izin vereceğim.”


“Yaratıklar mı?” Ning’in suratı değişmişti.


“Yakalanan yaratıklar, ufacık bir et bulabilmek için bile çılgına dönüyor. Bunun yanında, sana acıma göstermeyeceklerdir.” Yichuan oğluna baktı. “Devasa bir kafesin önünde yaratıklarla bire bir kapışacaksın. İşte bu, bütün önemli Ji Klanı üyelerinin tecrübe etmek zorunda olduğu ‘Kafes Savaşı’dır. Önemli klan üyelerinin yarısı bu kafeste can vermiştir.


Yarısı mı?


Ning şoke olsa da kendini toplamayı başarmıştı. Kabilelerdeki kadınların ve kölelerin yüksek bir doğurganlığa sahip olduğunu biliyordu ancak toplam nüfus hiçbir zaman artmıyordu. Neden mi? Çünkü vahşi hayat koşulları kabilelerin göklere, yeryüzüne, dağlarda ve vadilerde gizlenen Yabaniyaratıklara ve diğer kabilelere karşı test edilmesine sebebiyet veriyordu. Yalnızca birkaç kişi hayatta kalmayı başarıyordu! Her ne kadar kendisi Ji Klanı’nda doğmuş olsa da sert bir eğitime tabi tutulmak durumundaydı. Sadece en iyi olanlar hayatta kalabilirdi.


İşte Ji Klanı’nın bu bölgeye hükmedebilmesinin asıl sebeplerinden biri de buydu! Klan üyeleri bu akılalmaz ölüm kalım savaşlarına maruz kalmak zorundaydı!








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44342 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr