Cilt 8 Bölüm 4: Kara Gölge

avatar
6646 9

Coiling Dragon - Cilt 8 Bölüm 4: Kara Gölge


  Çeviri: IHATEPANDA Düzenleme: Talha
Kışın ilk karı önemliydi. Büyülü Yaratık Sıradağlarında pek çok yer karla kaplıydı. Çeşitli izler net olarak görülebiliyordu, bazıları insanlara aitti ve bazıları ise çeşitli boyutlarda büyülü yaratıklara aitti.

“Ne büyük bir kar fırtınası.”
Linley hâlâ o paçavra, kenevir pantolonu giyiyordu, üst vücudu çıplaktı. Hava çok soğuktu, hızla akan su bile donuyordu, ancak Linley en ufak bir korku duymadı.

Linley, yalın ayak ilerlemeye devam etti.

“Patron, neredeyse Yulan Festivalinin vakti olmalı.” Bebe tahmin de bulundu.
Büyülü Yaratık Sıradağlarında o kadar uzun zaman bulunduktan sonra Linley’in hangi günde olduğu konusunda bir fikri yoktu. Linley'in cep saati olmasına rağmen, cep saati basit bir zamanı ölçebiliyordu, tarihleri ​​takip edemiyordu.

"Bu zamanlarda olmalı."
Linley başını salladı.

Yaklaşık iki yıl boyunca Büyülü Yaratık Sıradağlarında bulunduktan sonra, Linley bir savaşçı olarak seviyesi oldukça hızlı bir şekilde artmıştı. Şu anda yedinci seviyenin doruk noktasındaydı. Ancak adamantin ağır kılıcı kullanımı açısından, becerisi ölçülemeyecek kadar yüksekti. Özellikle Sekizinci seviyedeki çift elementli bir magus haline geldikten sonra büyüyü ve savaşçı becerilerini aynı anda kullandığında, gücü çok daha yüksek bir seviyeye çıktı.

“Hrm?” Bebe ve Linley her ikisi de geri bakmak için döndü.

Çok uzakta değildi, deri kıyafetler giymiş ve ellerinde silah tutan iki sağlam savaşçı çılgınca koşuyorlardı, görünüşte paniğe kapılmışlardı. Linley, başka insanların da olduğunu görünce yoluna devam etti. Büyülü Yaratık Sıradağlarında çok sayıda insan,uzman eğitimi yapardı ve Linley son iki yılda çok az insanla karşılaşmıştı. Büyülü Yaratık Sıradağlarında Linley, insanlara karşı basit bir ilkeye sahipti ‘başkalarını rahatsız etme’.

Sonuçta, büyülü kristaller için başkalarının çantalarını çalmaya niyetli pek çok insan vardı. Ama Linley'de boyutlar arası yüzükler vardı, çantasını yanında taşımak zorunda değildi. Bu yüzden, Linley'e karşı harekete geçme isteği duyan çok az kişi vardı.

“Bekle, bekle!” Arkasından çılgınca bağırdılar.

Fakat Linley, ilerlemeye devam ederek onlara hiç kulak asmadı. Bu iki kişi çok hızlı bir şekilde koştular ve hızla Linley'e yetiştiler. Onlar yanlarına yaklaştıklarında Linley derhal durdu ve geri döndü.
(Ç.N: Kesin aziz seviye bir Yaratığı kışkırttılar amk.)

“Ne istiyorsunuz?” Linley soğukça iki adama baktı.

Linley, bu ikisinin zayıf olmadığını söyleyebilirdi. Fakat, bir insanın güç seviyesine bir bakışta karar vermek zordu. Linley, bu iki kişiyle konuşurken oldukça temkinli davrandı.

"Biz?” iki sağlam yapılı adamın bakışları değişti ve garip gülümsemelerle Linley'e doğru baktılar. Tek gözlü kel adam, özür dileyerek, “Kötü bir niyetimiz yok. Sadece, Büyülü Yaratık Sıradağlarının çekirdek bölgeleri çok tehlikeli. Biz iki kardeşiz. Seninle seyahat etmek istiyoruz arkadaşım. Bu şekilde birbirimize yardım edebiliriz. Bu daha güvenli olmaz mıydı?”
(Ç.N: Al işte amk!)

Kel adam anlatırken diğer adam da tekrar tekrar başını salladı. “Evet. Çekirdek bölge çok tehlikelidir. Beraber seyahat edersek, birbirimize yardım edebiliriz. Buna ne dersin? Hepimiz çekirdek bölgeden ayrıldıktan ve Büyülü Yaratık Sıradağlarından çıktıktan sonra, kendi yollarımıza gideriz.”

“İlgilenmiyorum.”
Linley kaşlarını çattı. Geriye döndü ve yolculuğuna devam etti.

Linley, artık geçmişteki gibi kolay kanan o genç değildi. Bu ikisinin açıkça yalan söylediklerini söyleyebilirdi. Büyülü Yaratık Sıradağlarında birbirlerine yardım mı edecekler? (!) Ne şaka ama. Bu iki insanın kesinlikle onunla birlikte seyahat etmek gibi iyi niyetleri yoktu. Linley herhangi bir soruna neden olmak istemedi ve bu ikisini de öldürmek için rahatsız olmak istemedi. Doğal olarak, onlarla birlikte gitmeyi reddetti.
Linley'in açıkça onları reddettiğini ve yolculuğuna devam ettiğini görünce, bu iki kel adam birbirlerine baktılar. Yalnızca bir an tereddüt ettikten sonra hemen acele ettiler.

“Bekle dostum, lütfen bekle.” İki kel adam tekrar Linley’i durdurdu.

Linley istemeyerek kaşlarını çattı ve başını çevirip bu ikisine soğukkanlılıkla baktı.
İki adam garip bir şekilde Linley'e baktılar. Tek gözlü adam özür dileyerek, “Çok üzgünüm ama ikimiz de yanınızda seyahat etmek istiyoruz. Endişelenme, burayı terk ettiğimizde size kesinlikle minnettarlık gösteririz.”

Linley adamlara baktı.

“Takip etmek isterseniz, takip edin.” Linley sakince söyledi.

Linley Büyülü Yaratık Sıradağlarında o kadar uzun zaman bulunduktan sonra oldukça fazla deneyime sahip oldu. Linley artık oldukça deneyimliydi. Eğer ikisi onunla seyahat etmeye ısrar ederlerse onlarla baş edebileceğinden emindi. Sonuçta Linleyle beraber omuzlarında duran Bebe de vardı.

O iki kel adam minnetle. “Teşekkür ederim, teşekkür ederim.” dediler.

Hemen, ikisi Linley'in yanında yürümek için birlikte harekete geçtiler. Aynı zamanda, çevrelerindeki alanı sürekli gözleriyle taradılar, gözlerinde dehşet verici bir iz vardı.

“Arkadaşım, Biz O'Brien İmparatorluğu'nun güneybatısındaki merkez eyalet bölgesinden geliyoruz.Peki ya sen nerelisin?” Tek gözlü kel adam Linley ile daha samimi ilişkiler kurmak istiyor gibiydi.

Linley'nin kaşları çatılmıştı.

O'Brien İmparatorluğu mu?

Linley, Büyülü Yaratık Sıradağlarından doğrudan ilerleyecek olursa O'Brien İmparatorluğunun topraklarına oldukça hızlı bir şekilde varabileceğini biliyordu.
“Neden bu kadar çok sorun var?” Linley adama baktı. "Takip etmek istersen, takip et. Ses çıkarma!"

“Pekala, pekala.” Tek gözlü kel adam tekrar tekrar başını salladı.

Linley'in kesinlikle sıradan bir insan olmadığını söyleyebilirlerdi. Kışın sadece kenevir pantolonu giymesi çok garip değildi, fakat oldukça şaşırtıcı olan şey, Büyülü Yaratık Sıradağlarının çekirdek bölgesindeki bir insanın çok sakin ve telaşsız olabilmesiydi.

Sanki bu tehlikeli bölge onun için bir çiçek bahçesinden başka bir şey değildi.

“Büyük kardeş.” Kel adam diğer tek gözlü kel adamın kolunu çekti. Düşük bir sesle, “Büyük kardeş, sen hayatlarımızı koruyabileceğimize inanıyor musun?” dedi.  (K.N: Olay tam rpg oyunlarındaki görevlere benzedi acaba yazar çok mu oyun oynuyor?)

Tek gözlü kel bir adam korkuyla çevrelerine baktı, sonra düşük bir sesle, "Onu fazla düşünme. "  dedi. "Şimdilik, bu gizemli adamı izleyelim. Onu takip edersek bir şansımız olabilir.”
“Tamam.”
İlk kel adam başını salladı. Ama kalbinde hala korku hissetti.

Onların önündeki, Linley çok doğal yürüyordu. Linley, arkasındaki iki adamın fısıldadığını fark etti, ancak Linley, bu iki adamın ona karşı saldırmayı denemek gibi bir amaçları olmadığını hissetti.

Bir süre sonra Linley durakladı.
Her gün, Linley sadece on kilometre yol kat edip. Geri kalan zamanı eğitimine harcardı. Arkasındaki iki adam, Linley çok kısa bir süre dinlenirken gerçekten huzursuzlaştı.

“Neden durdun?” Tek gözlü kel adam huzursuzca sordu.

“Hrm?” Linley iki adama mutsuzca baktı.
(Ç.N: Lan hıyar yüz versene adamlara!)

Genç adam aceleyle güldü. “Lordum, burası hala çekirdek bölge. Çekirdek bölgelerde dinlenmeden acele etmemiz daha iyi olmaz mı?”

Linley kaşlarını çattı, daha sonra konuştu. “Beni rahatsız etmeyin. Beni takip etmek istiyorsan, takip et. Eğer gitmek istiyorsan, o zaman git. Ben, durmak istersem dururum. Böyle yaygara yapmaya devam ederseniz, ikinizi de öldürürsem beni suçlamayın.”
(K.N: Benim gözüm tutmadı, öldür bence)

İki kel adamın bakışları değişti, sonra beceriksizce güldüler.

“Pardon, pardon.”
İkisi derhal çekildi, artık Linley'i rahatsız etmeye cesaret edemiyorlardı.
“Bu ikisi garip davranıyorlar.” Linley iki adama baktı. Bu iki adam, büyülü Yaratık Sıradağlarını terk etmek istediklerini söylemişlerdi, fakat onu takip etmeye ısrarla devam ediyorlardı öyle ki o ayrılmasa, onlarda ayrılmayacaklardı.

Neden onu takip etmekte bu kadar ısrar ediyorlardı?

Bu iki adamı hiç tanımıyordu.

Linley bacakları boyunca adamantin ağır kılıcını yerleştirerek bacakları çapraz bir şekilde oturdu.
“Swish!”
Linley aniden başını çevirdi. Siyah bir gölge aniden önünde belirip kayboldu.

Uzaktan korkulan bir ağlama duyuldu, ancak iki veya üç kez çığlık attıktan sonra ortalık sessizleşti. Linley, ancak şimdi iki kel adamın farkına vardı,sadece bir kişi kalmıştı. Kalan kişi tek gözlü kel adamdı. Erkek kardeşine gelince, adam ortalıkta yoktu. Adamın yerinde bir kan birikintisi vardı.

“Ah! Ah! Hayır! Hayır!” Tek gözlü kel adam, konuşamayacak kadar şoktaydı, çığlık atmaya başladı.

Linley ciddi bir şekilde ayağa kalktı ve Bebe de temkinli olmaya başladı.

“Patron, Bu yaratık son derece hızlı!” Bebe zihinsel olarak ciddi bir şekilde söyledi. “Çok uzun zamandır Büyülü Yaratık Sıradağlarındayız. Karşılaştığımız en hızlı canlı bu. İnsan mı, yoksa büyülü bir yaratık mı olduğunu bile açıkça göremedim.”
Linley de açıkça göremedi.

Yaratığın hızı çok yüksekti. Hareket hızı açısından, Bebe'den biraz daha hızlıydı.

“Bu tam olarak neydi? Bebe artık dokuzuncu seviyeydi ve burada Büyülü Yaratık Sıradağlarında oldukça fazla zaman geçirdik. Ancak hız açısından Bebe'den daha hızlı olan hiçbir şeyle karşılaşmadık.” Linley şüpheli hissetmeye başladı.

Bebe'nin hızı onun en büyük gücüydü.

Dokuzuncu seviyede bile Bebe'den daha hızlı olan bir büyülü yaratık bulmak zordu.

“Bu garip yaratık neydi? Bir aziz seviye yaratık olabilir miydi?” Linley hafif bir şok hissetti. Aziz seviye büyülü Yaratıklar doğal olarak hızlı olurdu. Linley'den daha hızlı olması mantıklıydı.

Linley hemen tek gözlü kel adama bakmak için başını çevirdi.

Şu anda, tek gözlü kel adamın gözleri korku doluydu ve ağzı sürekli bir şeyler sayıklıyordu.sanki tekrar saldırıya uğrama korkusu ile tetikte bekliyordu.

“Ah!!!” Kendisini kaptığını sanarak, tek gözlü kel adam dehşetle çığlık attı.

Fakat duyuları geri geldikten sonra arkasına baktığında, Linley'in elbiselerini tuttuğunu fark etti.

“Konuş. Ne oluyor?” Linley suçlayarak adama baktı. “Aksi takdirde seni burada bırakıp tek başıma yoluma devam edeceğim.”

“Hayır, hayır, beni burada terk etme.” Tek gözlü kel adam doğrudan dizlerinin üstüne çöktü. "Konuşacağım. Konuşacağım." Bunu gören Linley kaşlarını çatmadan edemedi.

Uzun zaman önce O'Brien İmparatorluğu'nun büyük bir askeri güç olduğunu duymuştu. O'Brien İmparatorluğu halkı Savaş Tanrısına derinden tapardı ve böylece İmparatorluğun vatandaşlarının birçoğu savaşçı yolunda eğitim görürdü. Güçlü savaşçılar son derece gururlu davranırlardı. Bu kel adam, Büyülü Yaratık Sıradağlarının çekirdek bölgelerine girebilmek zayıf sayılmazdı. Yedinci seviye bir savaşçı olmasa bile en azından altıncı seviye bir savaşçı olmalıydı.

Fakat tek gözlü kel adam dizlerinin üstüne çökmüştü, hiç omurga göstermedi.
(Ç.N: Omurga = Gurur, şeref vb.)

“Lordum. Bu son birkaç günün ne kadar berbat olduğunu bilemezsiniz. Olanlar, olanlar korkunç bir rüya gibi” Tek gözlü kel adamın gözleri göz yaşlarıyla dolmaya başlamıştı.

Linley hemen dinlemeye başladı.

“Bu kez kendim, küçük kardeşim, eşim ve bir grup arkadaşımla birlikte Büyülü Yaratık Sıradağlarına girmek için bir ekip oluşturduk ve eğitime başladık. Biraz büyü çekirdeği kazanmayı umuyorduk. Büyülü Yaratık Sıradağlarına beş kez gelmiş bizim gibi insanlar için sıradan bir yolculuktu. Ama biz böyle olmasını beklemiyorduk…”


Kel adamın tüm vücudu titriyordu. “Büyülü Yaratık Sıradağlarına girdikten sonraki üçüncü günümüzde, iç bölgelere girerken biz bir kabusa düştük.”

“Grubumuzda toplam altı adet yedinci seviye savaşçı,iki adet de altıncı seviye magus vardı. Büyülü Yaratık Sıradağlarının iç bölgelerinde kaldığımız sürece herhangi bir tehlike yaşamamalıydık. Ama kim düşünebilirdi… Korkunç bir Canavar ile karşılaşacağımızı.”
(Ç.N: Normalde herkes yaratıklar için Magical Beasts i kullanıyor ama burada açıkça Monster kullanılmış bu yüzden Canavar olarak kullanıyorum.)

“Canavar?” Linley Kaşlarını çattı.

“Karşılaştığımız ilk sefer de, hemen pusuya düştük, samimi arkadaşlarımdan birini öldürdü, aynen şimdi yaptığı gibi.” Tek gözlü kel adamın tüm vücudu titriyordu. “Öfkeliydim çünkü bu canavar çok hızlıydı. Neye benzediğini bile anlayamadık. Ancak dostumuzun sefil çığlıklarını duyduktan sonra saldırı altında olduğumuzu anladık. Ve sonra yerdeki kanı gördük, ve arkadaşımızın büyük bir ihtimalle öldüğünü anladık.”

“Zamanında, Hepimiz Büyülü Yaratığın sadece tuzak saldırısı yaptığını ve direkt olarak bize karşı koymaya cesareti olmadığını düşündük. Açıkçası, o kadar güçlü değildi. Öfkeden intikam almak için onu öldürmeyi düşündük. Ama canavarı bulamadık bile.”
(D.N: Yani onlara yüz yüze karşılaşacak kadar)
(Ç.N: Yazık lan, oyun oynuyor sanki orospu çocuğu! içim acıdı aq.)

Tek gözlü kel adam derin bir nefes aldı ve devam etmeden önce titreyen kalbini yatıştırdı. “Ama o gece, akşam yemeğini bitirdikten kısa süre sonra canavar tekrar geldi.” Konuştuğu sırada, adamın tek gözü genişçe açıldı. Açıkçası çok sinirliydi.
(Ç.N: Kesin karısını aldı bu sefer amk!)

“Bu sefer birkaç saat önce yaptığı gibi o canavar tekrar saldırdı ve magusun birini götürdü. Ama bu sefer, magusu yemeye başlamadan önce sadece birkaç düzine metre uzağımıza taşıdı. Canavar hemen gözümüzün önünde grubumuzun magusunu yemeye başladı.”
“Bu canavar neye benziyordu?” Linley hemen sordu.

“Vücudunun tamamı neredeyse siyah olan bir panter gibi görünüyordu.” Tek gözlü kel adam söyledi.

“Tamamen siyah vücut? Sekizinci seviye Büyülü Yaratık Siyah Şeritli Panter olabilir mi?”
ancak Linley bile söylediği şeye inanmadı. Sekizinci seviye büyülü bir yaratık o kadar da şaşırtıcı bir hıza ulaşamazdı. İnanılmaz derecede hızlı olan panter büyülü yaratıkları için bile bu mümkün değildi.
(Ç.N: Blackstripe Panther = Siyah Şeritli Panter)

“Bir Siyah Şeritli Panter değildi. Grubumuz oldukça tecrübeli ve bu canavarın bedeni dekoratif bir desene benzeyen kıvrımlı siyah çizgilerle kaplıydı, Siyah Şeritli Panterin ise son derece düz siyah şeritlerle kaplı olduğunu biliyoruz." (Ç.N: Merak eden varsa neden Magical Beasts i büyülü Yaratık olarak çevirdiğimi, nedeni önceki çevirmenin Mountain Range of Magical Beasts i Büyülü Yaratık Sıradağları olarak çevirmesi yüzündendir.)
(D.N: Bu benim ilk düzenlemem o yüzden bazı hatalar olabilir. :-p Bazı yerleri kendime göre biraz değiştirdim sizin ve çevirmen arkadaşımızın hoşuna gitmediyse eğer lütfen yorumlarda söyleyiniz.)  





Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44294 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr