Cilt 9 Bölüm 32: Gözü Dönmüş

avatar
7487 11

Coiling Dragon - Cilt 9 Bölüm 32: Gözü Dönmüş


 

Kitap 9 (Ünü Dünyayı Sarsıyor)  Bölüm 32  – Gözü Dönmüş

 

Çeviri: Gin Düzenleme: Dr.Hiluluk

 

Linley ve Haydson havada süzülüp, birkaç yüz metre mesafeden birbirini süzüyordu. Doğal olarak birbirleriyle konuşmak için savaş ki’si kullandıklarından, sesleri çok yüksek çıkıyordu. Seyirciler kullandıkları kelimeleri net bir şekilde duyuyordu.

 

“Ne kadar küstah!” Wharton kaşlarını çattı.

 

“Ninesini s*keyim, efendimiz onu karşı koyamayacak kadar dövdüğünde, şu Haydson ne kadar cahil olduğunu fark edecek.” Gates huysuz bir şekilde sövdü.

 

Seyircilerin çoğu Haydson’un küstah tavrını hissetse de… Haydson’un küstah olmayı gerektirecek kadar güçlü olduğunu biliyorlardı. Ne de olsa o savunmasıyla ünlü Yekpare Kılıç Aziziydi!

 

Havada…

 

Yekpare Kılıç Azizi Haydson sözlerini bitirdiğinde çevresindeki alan toprak rengi enerji dalgalarıyla kaplandı. Çevresinde sarmalanan enerji dalgaları korkunç bir yoğunluğa ve güce ulaştı.

 

“Kılıcını çekmeye zorlamak mı?” Linley’in dudakları yukarı doğru kıvrıldı.

 

“Bam!” Yoğun gök mavi- siyah karışımı savaş ki’si Linley’in vücudundan fışkırıp, Linley’i yoğun bir sis bulutu gibi sarmaladı. Ancak Haydson’a kıyasla, Linley’in çevresindeki koruyucu enerji izleyenlerin kalp ritimlerinin hızlanmasına neden oldu. Bu kalkan garip bir titreşim enerjisi içeriyordu.

 

“Oo?” Linley’in ‘Dalga Kalkanı’nı gören Haydson’un gözleri ışıldadı. Linley’i dikkatle süzüp güldü, “Linley, Oliver’la dövüştüğünde bu yeteneği gizlediğini fark etmemiştim. İtiraf ediyorum... Kılıcımı çekmemi hak ediyorsun.”

 

Haydson son derece tecrübeliydi.

 

Linley’in ‘Dalga Kalkanı’, kendi savunmasından farklı olsa da daha güçsüz değildi. Yalnızca bu inanılmaz savunma bile Haydson’un kılıcını çekmesini gerektiriyordu!

 

“Şınn!” Haydson, toprak rengi ağır kılıcı sırtındaki kınından çıkartıp, dikkatle Linley’e bakmayı sürdürdü.

 

Elinin bir hareketiyle adamantin ağır kılıç Linley’in elinde belirip belli belirsiz bir mavi bir ışıkla parlamaya başladı. Hemen pozisyonunu aldı. Her an ölümcül bir saldırı yapmaya hazırdı.

 

“Kılıcını çekti. Efendi Haydson kılıcını çekti!”

 

Milyonlarca seyircinin kalp atışları hızlandı. Oliver kaşlarını çatmıştı. “Linley’in savunması.. özel görünüyor. Böyle bir yeteneği sakladığını düşünemezdim.”

 

Delia o kadar endişeliydi ki alnı ter damlalarıyla kaplandığı halde, fark etmemişti bile.

 

Biri toprak rengi enerjiyle kaplıyken, diğeri gök mavi-siyah enerjiyle kaplıydı. Yekpare Kılıç Azizi Haydson topraktan fırlamış bir savaş tanrısı gibi gözükürken, Linley, görenlerin kalbine korku salan, başka diyarlardan gelmiş bir iblise benziyordu.

 

“Dikkatli ol!” Linley soğuk bir şekilde bağırıp harekete geçti.

 

“Bom!” Çevrelerindeki o nazik rüzgar birden kükreyen bir fırtınaya dönüşüp gökleri doldurdu. Linley’in vücudu birden bulanıklaşıp Tujiao Dağı’nın üzerinde esen rüzgarla bütünleşti. “Çatır!” Rüzgarın gücüyle bir ağaç ikiye ayrıldı. Diğer pek çok ağaç da eğrilmeye başladı. Yapraklar her yere uçuşuyordu.  Tujiao Dağı’nın üzerini toz toprak ve yapraklardan oluşmuş bir hortum sardı.

 

Aşağıdaki herkes gözlerini kısmış, dikkatle başlayan dövüşü izliyordu.

 

“Demek Rüzgarın Elemental yasalarında bu kadar yüksek bir anlayışa ulaşmış.”  Rüzgar Stili Başbüyücü Aziz, Longhaus övgüyle iç çekerken gözleri ışıldadı.

 

Diğer herkes dövüşü nefessiz izliyordu.

 

Yekpare Kılıç Azizi Haydson, toprak rengi ağır kılıcı ellerinde, küstah bir tavırla havada öylece duruyordu. Kükreyen rüzgar karşısında bir dağ kadar dayanıklı görünüyordu. Linley’in vücudu bu vahşi rüzgarın içinde bulanık şekilde farklı noktalarda görünüp kayboluyordu.

 

“GrrrrrR!!”

 

Aniden garip, hayvani bir uluma duyulduğunda, kara bir gölge hızla Haydson’a doğru atıldı. Haydson’un yüzü değişti. Linley inanılmaz hızlıydı. Hızı belirli bir sınıra ulaştığından, rüzgar garip bir öfkeyle uluyor gibiydi.

 

Haydson’un tek gördüğü Linley’in kara altın gözleriydi. Bir an birbirleriyle bakıştılar.

 

“Hıhh!” Haydson en ufak bir korku belirtisi bile göstermedi.

 

“Hıaaaaaaaaaaaaaa!”

 

“Hıaaaaaaaaaaaaaa!”

 

İki öfkeli çığlık duyuldu. Adamantin ağır kılıç rüzgarın içinde kükreyip, muazzam bir güç taşıyarak Haydson’a doğru savruldu. Ancak Haydson’un bir dağın gücünü taşıyan toprak rengi ağır kılıcı da aynı anda karşılık verdi.

 

İki kılıç çarpıştı!

 

“BAMMM!”

 

Sanki iki dağ birbiriyle çarpışmıştı. Çarpışmadan doğan korkunç enerji dalgaları çıplak gözle seçilebiliyordu. Bıçak kadar keskin o dalgaların dokunduğu ağaçlar parçalandı. Tujiao Dağındaki bazı kayalar un ufak olurken toz toprak her yeri kapladı.

 

“Majesteleri dikkatli olun!”

 

Bir kaya doğrudan İmparator Johann’ın olduğu tarafa doğru fırlamıştı. Savaşçılar doğrudan öne atılıp onlarca ton ağırlığındaki kayayı ileri doğru tekmelediler. Birbiri ardına pek çok güçlü savaşçı öne çıkıp soyluları korudular. Seyircilerin pek çoğu güçlü savaşçılardı ve bazı büyücüler de oradaydı.

 

“Herkes dikkatli olsun!” Seyirciler şok olmuştu.

 

Böyle bir güç inanılmazdı.

 

“Linley!” Linley’in Ejderkanı Savaşçısı dönüşümünü ve inanılmaz gücünü gören Delia, aşık olduğu adamla gurur duymuştu.

 

Linley ve Haydson yaklaşık yüzer metre kadar gerilediler.

 

“Ne muazzam bir güç.” Linley şaşırmıştı. Oliver’la dövüştüğünde, Linley yalnızca Kanlı Menekşe’yi kullanmış, doğal olarak gücünü tam olarak göstermemişti. Ne de olsa Ejderkanı Savaşçıları muazzam güçleriyle ünlüydüler! Adamantin ağır kılıcı kullanırken bu inanılmaz, yeri göğü titreten gücü sonuna kadar sergileyebiliyordu.

 

“Ejderkanı Savaşçılar Yüce Savaşçılar olarak anılmayı hak ediyor.” Haydson yüksek sesle güldü. “Ancak Linley, şu ana kadar yalnızca saf güçle saldırdım, yasalarla değil. Sıradaki saldırıma karşı dikkatli olmalısın.”

 

Örneğin Haydson’un geçen dövüşte kullandığı ‘Evren Kırıcı’ saldırısı Toprağın Yasaları üzerinde edindiği iç görüleri içeren bir saldırıydı.

 

Bunun sonucu olarak saldırının gücü inanılmaz bir şekilde artmıştı.

 

“Sıradaki tekniğimde ben de ‘Toprağın Engin Gerçekleri’ni kullanacağım. Sen de dikkatli olsan iyi edersin.” Linley sakince Yekpare Kılıç Azizi Haydson’a baktı.

 

Bu dövüşte, kesinlikle kendini tutamazdı. Eğer kendisi tüm gücüyle saldırmaz ve rakibi saldırırsa büyük olasılıkla ölürdü.

 

“Efendimiz ‘Toprağın Engin Gerçekleri’ni kullanacak.” Barker ve kardeşleri ve Wharton giderek endişeleniyorlardı. Bebe ve Haeru bakıştılar. Haeru bu gün boyut olarak kendini oldukça küçültmüştü. Bu onun nadir yaptığı bir şeydi.

 

“Vızzz!”

 

Herkes yukarı bakarken, Bebe ve Haeru şimşek kadar hızlıca Tujiao Dağına doğru hareket ettiler. Bu iki sihirli canavar çabucak dağın zirvesine ulaşıp, kendilerini uzun çalıların içine gizlediler.

 

“Buradan izleyelim. Eğer Patron kazanırsa sorun yok. Eğer patron kaybeder ve Haydson tüm gücüyle ona saldırmaya devam ederse, işte o zaman saldıracağız.” Bebe şeytani bir bakışla havada süzülen Haydson’a baktı.

 

Haeru da başıyla onayladı.

 

Geçen sefer Oliver neredeyse ölüyordu. Haeru ve Bebe öyle bir sahnenin tekrarlanmasına izin vermeyecekti.

 

Linley elinde adamantin ağır kılıçla dururken, vücudunu kaplayan savaş ki’si hızla artmaya başladı. Gücü giderek artıyordu. Yekpare Kılıç Azizi Haydson da güç topluyordu.

 

İki uzman da en güçlü yeteneklerini kullanmaya hazırlanıyordu.

 

“Boom!”  “Boom!”

 

Korkutucu ses patlamaları eşliğinde iki figür bulanıklaşarak birbirlerine doğru hamle yaptılar. Göz açıp kapayana kadar iki meteor gibi çarpıştılar.

 

“Toprağın Engin Gerçekleri – Yüz Katmanlı Dalga!” Linley’in siyah altın gözleri buz gibi keskindi ve adamantin ağır kılıç yumuşak bir meltem gibi çevik bir biçimde süzülüp, akıl almaz bir hıza ulaştı. Sanki gerçekliğin içinden geçip gidiyordu.

 

“Deprem!” Haydson’un yüzü son derece ciddiydi, ve toprak rengi kılıcını kaplayan ışık daha da yoğunlaştı. Etrafındaki alan donup katılaştı.

 

“Bamm!”

 

Toprak renkli kılıç, adamantin ağır kılıçla buluştu. Çarpışmaları çok garipti. Linley düşen bir meteor gibi son hız yere doğru düşmeye başladı. Ancak birkaç yüz metre düştükten sonra bir takla atıp dengesini bulabildi.

 

Linley, kan akışının düzensizleştiğini hissedebiliyordu.

 

“Ne kadar korkutucu bir saldırı gücü.” Linley hayretle yukarıdaki Yekpare Kılıç Azizi Haydson’a bakıyordu. Linley’in  Dalga Kalkanı, sıradan bir aziz seviyenin savaş ki zırhına kıyasla onlarca kat daha güçlüydü. Böyle üstün bir savunma çoğu en üst düzey aziz seviyenin Yasa içeren saldırılarına karşı yenilmez sayılırdı.

 

Linley’in savunması Haydson’unkinden birazıcık bile güçsüz değildi.

 

Buna rağmen Haydson’un Deprem tekniği korkutucuydu. Sanki devasa bir dağın tüm gücü Haydson’un kılıcında toplanıp Linley’e saldırmıştı. Saldırı Linley’in Dalga Kalkanı’nı kırmış, bu sırada gücünün çoğunu tüketmişti. Kalan güce karşı Linley, ejderha pullanırının savunma gücüyle ucu ucuna baş edebilmişti.

 

“Şu Yekpare Kılıç Azizi’nin saldırısı benim ‘Toprağın Engin Gerçekleri’mle benzerlikler taşıyor.” Linley Haydson’un Deprem tekniğinin de titreşim gücü içerdiğini hissetmişti. Ancak bu teknik yalnızca tek bir titreşim dalgası içeriyordu.

 

“Evrenin Titreşen Dalgaları konusundaki iç görüleri oldukça az.”

 

Yekpare Kılıç Azizi Haydson aslında Toprağın Yasalarında eğitim yaparken Evrenin Titreşen Dalgaları’na odaklanmamıştı. Farklı bir yol izlemişti.

 

“Şu an Haydson’un da pek iyi hissetmediğini tahmin edebiliyorum.” Linley başını kaldırıp Haydson’a doğru baktı.

 

“Örğğk!” Haydson’un vücudu titredi. Dudaklarının kenarından ince bir kan sızarken Linley’e doğru hayretle baktı.

 

Adamantin ağır kılıç kendi kılıcıyla çarpıştığında, önce hiçbir güç hissetmemişti. Ancak hemen ardından garip bir titreşim kılıçtan vücuduna aktığında, Haydson sayısız savaş çekici iç organlarına saldırıyor gibi hissetmişti. Göz açıp kapayıncaya kadar tam yüz titreşim dalgası ona saldırmıştı.

 

“Şanslıyım ki Toprağın Yasalarının ruhumu ve iç organlarımı güçlendiren ‘Heybetli’ özelliği konusunda belli bir seviyeye ulaştım. Aksi halde... Bu  saldırı büyük ihtimalle canımı alırdı.”

 

Haydson’un savunması gerçekten de inanılmazdı.

 

Yalnızca dış savunması değil, iç organları ve ruhu da iyi korunuyordu. Ne de olsa toprak hepimizin annesi sayılırdı. Haydson’un izlemeyi seçtiği yol hem inanılmaz bir savunma hem de inanılmaz bir saldırı gücü içeriyordu.

 

Eğer Linley Elli Katmanlı Dalga ile Haydson’a saldırsaydı, onu yaralayamazdı bile. Ancak Linley Yüz Katmanlı Dalga ile saldırmıştı. Haydson’un savunması ne kadar güçlü olursa olsun yine de yaralanmıştı.

 

Biri Tujiao Dağının üzerinde duruyordu. Diğeri havada, dağın yarı yüksekliğinde süzülüyordu. İkisi birbirine bakarken, bir diğerinin ne kadar güçlü olduğunu hissedebiliyordu.

 

“Ne kadar korkutucu bir saldırı.” Haydson korktuğunu hissetti. Böyle garip bir saldırıyla ilk kez karşılaşmıştı.

 

“Ne muazzam bir savunma, ve ne büyük bir güç.” Yüz Katmanlı Saldırısını ölmeden karşılayabilen bu rakip Linley’i şaşkına çevirmişti.

 

Altlarında sessiz bir deniz kaynıyordu. Kimse bu çarpışmanın sonucunun ne olduğunu kestirememişti.

 

“Haha.. Linley, harika. Beni bu kadar ağır yaralayabilen ilk aziz seviyesin.” Haydson’un sesi berrak bir şekilde yankılandı, ancak hemen ardından. “Ancak şimdi daha fazla kendimi tutmayacağım. Evren Kırıcı tekniğimi karşılamaya hazırlan. Eğer ölürsen, beni suçlama!”

 

Aşağıdan izlemekte olan Oliver’ın yüzü değişti. Geçen sefer, Evren Kırıcı tekniği neredeyse canını alıyordu.

 

Evren Kırıcı Tekniği, ‘Deprem’ tekniğinden çok daha korkunç ve güçlüydü.

 

“Kimin öleceğini göreceğiz!” Linley soğuk bir şekilde cevap verdiğinde sesi göklerde yankılanmıştı.

 

Gerçekte Linley 132 dalgayla saldırabilecek seviyeye ulaşmıştı. Az önce yüz katmanla saldırsa bu Linley’in en güçlü saldırısı değildi.

 

“Bomm!”

 

“Bomm!”

 

İki ses patlaması tekrar göğü yardığında, bu iki yüce aziz bir kez daha birbirlerine doğru saldırıya geçtiler. Biri son hız yukarı doğru hamle yaparken, diğeri aşağı doğru saldırdı. Bu iki uzman Tujiao Dağının eteklerinde korkunç bir güçle çarpıştılar.

 

Evren Kırıcı!

 

Toprağın Engin Gerçekleri – 132 Katmanlı Dalga!

DN: Hüloooğğğğğ

 

Bu iki uzmanın en güçlü saldırıları..

 

“Bammm!” Linley doğrudan Tujiao Dağına çakılarak devasa bir krater oluşmasına neden oldu. “Çatır!” “Çutur!” Anında tüm dağ çatırdayıp titremeye başladı. Devasa kayalar etrafa fırlarken, ağaçlar devrilip kırıldı. Kayalar onlara doğru fırlarken pek çok seyirci onları savuşturmaya çalıştı.

 

“Boom!” Linley kraterden fırladı. Vücudu kana bulanmış, hatta ejderha pulları parçalanmıştı.

 

Evren Kırıcı tekniğinin gücü Deprem tekniğinden kat ve kat güçlüydü. Saldırıyı kafa kafaya karşılayan Linley, iki aşamalı savunması Dalga Kalkanı ve Ejderha Pullarına rağmen ağır yaralanmış, kan kusmuştu.

 

“Ğaaarrkk!”

 

Haydson’un boğazı sarsılırken sayısız kez ağız dolusu kan kustu. Yüzü bembeyazdı. İki yüce aziz seviye savaşçı da kan revan içindeydi.

 

Dövüş GÖZÜ DÖNMÜŞ bir noktaya ulaşmıştı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr