Cilt 9 Bölüm 28: Delia

avatar
7147 11

Coiling Dragon - Cilt 9 Bölüm 28: Delia


 

Kitap 9 (Ünü Dünyayı Sarsıyor)  Bölüm 28  –  Delia

 

Çeviri: Gin Düzenleme: Dr.Hiluluk

 

Delia ve İmparator Johann sohbet ederken, konuşmaları neşeli ve esprilerle doluydu. İmparator Johann’ın neşeli gür kahkahaları durmaksızın çınladı.

 

İmparator Johann, Delia, üstat Longhaus, Kenyon ve Lanke önde giderken, saray görevlileri hizmetkarlar ve güçlü şövalyeler arkalarından takip ediyordu.

 

Soylular ise şövalyelerin arkasından belli bir mesafeden takip ediyorlardı.

 

“Ne kadar güzel bir kadın.” İmparatorluğun genç soyluları bir araya toplanmıştı. Bu gençlerin hepsi imparatorluk içinde yüksek bir mevkideydi. Bazıları prens, bazıları büyük klanların varisleriydi. Bugüne kadar hiçbir şeyin yokluğunu çekmemişlerdi. Genelde kendi aralarında oluşturdukları küçük grupları olurdu. Başkentte kimse onlarla ters düşmeye cesaret edemezdi.

 

Az önce konuşulan cümlenin sahibi Prens Julin’in oğlu Marki Jeff idi.

 

“Adı Delia olmalı.” Yanındaki bir başka genç asilzade konuştu. Adı Scott idi ve imparatorluğun sekizinci prensiydi. “Hem çok güzel hem de çok alımlı. Başkentte bile onun gibi çok az kişi var.”

 

Marki Jeff, Prens Scott ve diğerleri uzaktan izleyip Delia’yı değerlendiyordu.

 

Delia gerçekten de etkileyici ve dikkat çeken bir figürdü.

 

Her hareketi köklü bir aileden gelen bir duruş içeriyordu ve yedinci seviye bir büyücü olmanın getirdiği bir zarafet taşıyordu. Dahası, Delia bunlar olmasa bile zaten güzeldi ve ışıldayan, altın rengi saçları bir güneş gibi parlıyordu.

 

Scott duyguyla iç çekti. “Delia, Leon Klanı’nın bir üyesi, ve Ernst Akademisinde öğrenciydi. Şimdilerde rüzgar stili aziz seviye Başbüyücü Longhaus’un çırağı. Yulan İmparatorluğu’nun başkentinde en çok sözü geçen soylulardan biri. Şüphesiz peşinde pek çok genç soylu var.”

 

Marki Jeff’in gözleri Delia’ya bakarken parlıyordu. “Eğer onunla birlikte olabileceksem, bir daha başka bir kadına dokunamamaya razıyım.”

 

“Kuzen Jeff, o kadar kararlı mısın?” Scott, Jeff’e bir bakış atarak kıkırdadı.

 

“Elbette!” Marki Jeff kendinden emin bir şekilde cevap verdi.

 

İmparator Johann oldukça taraf tutan bir kişiliği vardı. Tek kardeşi Prens Julin’di ve ona aşırı düşkündü. Öyle ki Prens Julin’in en büyük yedi idari bölgeden biri olan Güneydoğu İdari Bölgesinin yönetimine geçmesine bile izin vermişti.

 

Ne demişler beni seviyorsan, köpeğimi de sev(1). Doğal olarak Marki Jeff’de İmparator Johann tarafından oldukça şımartılmıştı. Başkentte inanılmaz hürmet görürdü ve bu genç soylu grubunun lideriydi.

 

“Kararını verdiğine göre kuzen, o zaman beni geçmene izin veremem.” Scott güven dolu bir kahkaha attı.”Kuzen Jeff, bakalım biz iki kardeşten hangimiz Delia’yı tavlamayı başaracağız.”

 

“Kabul.” Jeff başıyla onayladı. Şeytani bir gülümsemeyle ekledi “Eğer başarılı olursak O’Brien İmparatorluğundaki tüm erkekler adına büyük bir iş başardığımız anlamına gelir. Ne de olsa Yulan İmparatorlu’ğundaki genç soylular Delia’yı tavlamayı başaramadı.”

 

---

 

İmparator Johann Boulder Sokağına vardıklarında durup  “Bayan Delia, bu uzun yolculuktan sonra Üstat Longhaus’la birlikte oldukça yorulmuş olmalısınız. Şuna ne dersiniz. Dinlenebilmeniz için uygun yerler ayarlanmasını emretmemize izin verin. Gece, siz dinlendikten sonra sizin adınıza düzenlettiğimiz yemeğe katılabilirsiniz. Ne dersiniz?”  dedi.

 

Boulder Sokağı’ndaki konutların hepsi imparatorluk klanı tarafından yaptırılmıştı.

 

İmparatorluk klanı soylulara konak bağışladığında ya da misafir ağırladığında, bunlar genelde hep Boulder Sokağı içerisinde olurdu. Buradaki yapılar parayla satın alınamazdı.

 

“O halde önerdiğiniz gibi yapalım majesteleri.” Delia bir gülümsemeyle karşılık verdi.

 

Tam o sırada Scott ve Marki Jeff aceleyle yanlarına yürüdü. İmparator Johann’ın Delia’nın yanından ayrılmak üzere olduğunu biliyorlardı. Bu fırsatı değerlendirmeleri gerekiyordu.

 

Kim oldukları düşünülürse, muhafızlar doğal olarak onları durdurmadı.

 

“Bayan Delia ve Üstat Longhaus, İkinizin başkente aşina olmadığınızı tahmin ediyorum. Sizin için bir rehber ayarlamamıza izin verin.” İmparator Johann sesli bir kahkahayla güldü.

 

“Teşekkürler majesteleri.” Delia minnetle kabul etti.

 

“Majesteleri baba.”  “Majesteleri.” Bu noktada Jeff ve Scott’ın gözleri parlamıştı. Tereddüt etmeden seslendiler.

 

İmparator Johann arkasına doğru bakıp oğlunu ve yeğenini gördü.

 

“Scott, Jeff mesele nedir?” İmparator Johann bugün iyi bir ruh halindeydi.

 

Marki Jeff saygıyla “Majesteleri, bir rehber ayarlamayı mı düşünüyorsunuz. Scott ve ben başkenti evimizin içi gibi biliyoruz. İkimiz rehberlik edebiliriz. Bayan Delia’yı hizmetlerimizle memnun edeceğimizden emin olabilirsiniz.”

 

Bu sözleri duyan İmparator Johann, Jeff ve Scott’a bir bakış attı. Bu ikisinin gerçek niyetini anlamamış olma imkanı var mıydı?

 

Ancak İmparator Johann da Delia’nın iyi bir kadın olduğunu düşünüyordu. Yeğeni ya da oğlu onu tavlamayı başarabilirse bu iyi bir şey olurdu.

 

“Bırakın önce Bayan Delia’ya soralım.” İmparator Johann Delia’ya dönüp “Bayan Delia, siz ne düşünüyorsunuz?”

 

Delia, Scott ve Marki Jeff’e bir bakış attı. İkisi de daha dik durup, centilmen bir görünüş sergilemeye çalıştılar. Delia’nın gözlerinde bir gülme ifadesi belirdi.

 

“Teşekkürler. Siz ikinize bana eşlik etme zahmeti vereceğim o zaman.” Delia kibarca reverans yaptı.

 

“Ne zahmeti, hiç de değil.” Scott ve Marki Jeff aceleyle cevap verdiler.

 

Delia’nın yanındaki Üstat Longhaus’un dudaklarında da bir gülümseme vardı. Çırağı Delia’nın ne düşündüğünü ondan iyi kim bilebilirdi? Yulan İmparatorluğu’nun başkentinde sayısız genç adam Delia’nın peşinden koşuyordu. Delia onları kendi oyunlarında kolayca yenip başından savmıştı.

 

“Leydim Özel Elçi, burası başkentte olduğunuz sürece yaşayacağınız yer olacak.” Bir saray görevlisi önlerindeki konağı işaret etti.

 

Yanlarındaki Marki Jeff hemen ekledi. “ Bayan Delia, Boulder Sokağı O’Brien İmparatorluğundaki en ünlü yerlerden birisidir. Bu sokakta yaşayan birkaç Aziz bile var. Örneğin, imparatorluğumuzun Dahi Kılıç Azizi Oliver ve kardeşi. İkisi de Boulder Sokağında yaşıyor. Dahi Üstat Linley ve kardeşi de aynı şekilde burada yaşıyorlar.”

 

Çeşitli malikanelerin yanından geçerken Marki Jeff onları tanıtmaya devam ediyordu.

 

“Doğru. Bu iki dahi tüm Yulan Kıtasındaki en göz alıcı bireyler sayılırlar.” Scott da arka planda kalmak istemiyordu.

 

Söylenenleri duyan Delia’nın gözlerinde garip bir bakış oluştu. Ancak doğal olarak, kısa sürede dosthane gülümsemesi geri geldi.

 

“Tam olarak doğru değil.” Yanlarındaki ayıdan derin, gümbürdeyen bir ses yükseldi.

 

Scott ve Jeff koca ayıya bir bakış atıp yüzlerine zoraki bir gülücük kondurdular. Karşılama partisinde bu ayının aziz seviye bir Evren Ayısı olduğunu duymuşlardı. Aziz seviye sihirli canavarlar boyutlarını istedikleri gibi değiştirebilirdi. Bir Evren Ayısı normalde on metrenin üzerinde olurdu.

 

Onları tek bir pati darbesiyle kolayca öldürebilirdi.

 

“Delia’nın abisi de oldukça zorlu biri. Daha ancak yirmi yedi yaşında olmasına rağmen sekizinci seviye bir büyücü. Dahası Yüksek Rahibe’nin kişisel çıraklarından birisi oldu.” Koca ayı Delia’ya dönüp “Delia, haksız mıyım?” diye sordu.

 

Delia gülüp başıyla hafifçe onayladı.

 

Yirmi yedi yaşında 8. Seviye bir büyücü olabilmek kesinlikle korkutucu bir başarıydı. Bu hızla devam ederse kırk yaşına gelmeden 9. Seviye bir başbüyücü olması mümkündü.

 

Kırkına basmadan 9.seviyeye ulaşabilmek sorgusuz sualsiz sizi dünyayı sarsan bir dahi yapardı.

 

“Dixie gerçekten de gördüğüm en yetenekli büyücü.” Üstat Longhaus da güldü. Konuşurlarken, kalacakları malikanenin ana avlusuna girdiler.

 

“Büyücülük yeteneği mi?”

 

Başını gururla kaldıran Scott devam etti. “Üstat Longhaus, konu büyücülük konusundaki yetenekten açılmışken, İmparatorluğumuzda, Üstat Linley, yirmi yedi yaşında olmasına rağmen çoktan 9.seviye başbüyücülük seviyesine ulaştı. Dahası kendisi aynı zamanda  en üst düzey aziz seviye bir savaşçı.”

 

“Yirmi yedi yaşında 9. Seviye bir baş büyücü mü? İmkansız!!!” Üstat Longhaus duyduklarına inanmakta güçlük çekiyordu. “Tüm Yulan Kıtası tarihinde, otuz yaşından önce 9. Seviyeye ulaşabilen kimse olmadı.”

 

“Scott bu doğru mu?” Marki Jeff soran gözlerle bakıyordu.

 

Scott kesinlikle emindi. “ Bu doğru. Majesteleri babam bunu bizzat söyledi. Üstat Linley Oliver’la düello yaptığında, herkes onun ne kadar güçlü bir savaşçı olduğunu öğrendi, ancak onun büyü konusundaki yeteneğine dikkat eden olmadı. O, gerçekten de 9. Seviyeden bir başbüyücü.”

 

Scott’ın sözlerini duyan Longhaus , zihninde hala inanmayı kabullenemese de, zekası ona anlatılanların büyük olasılıkla doğru olduğunu söylüyordu.

 

“Üstat Linley, 9. Seviyeden bir baş büyücü.” Delia çok şaşırmamıştı.

 

Kalbinde Delia, Linley’in sırlar ve mucizelerle dolu biri olduğunu biliyordu. On altı yaşında Üstat bir heykeltıraş ve tarihteki ikinci en yetenekli büyücüydü. Ancak şu an tüm tarihteki en yetenekli büyücü olmuştu. Bunda ‘imkansız’ olan ne vardı ki?

 

Az sonra Longhaus “Delia sen sohbetinize devam edebilirsin. Ben gidip dinleneceğim. Eğer bana ihtiyacın olursa Parry’e söylemen yeterli.” Dedi.

 

“Peki, Usta.” Delia saygıyla karşılık verdi. Yanındaki Scott ve Jeff de eğilerek karşılık verdiler.

 

“Baylar, ben de yorgunum. İzninizle odama çekilip dinleneceğim.” Delia da ayağa kalktı.

 

Scott ve Jeff onu zorlayamayacaklarını biliyordu, o yüzden başlarıyla onayladılar. Delia yanında Vahşi Yıldırım Fırtına Şahin’i ile ayrıldı.

 

Üstat Longhaus Evren Ayısı’nı evcilleştirdiğinden beri, Vahşi Yıldırım Fırtına Şahininin temel görevi Delia’yı korumak olmuştu. Buradan bile Üstat Longhaus’ın ona ne kadar önem verdiği anlaşılıyordu.

 

“Demek o da Boulder Sokağında yaşıyor. Belki de bana çok yakındır.”

 

Delia sessizce penceresinin önünde durdu. Wushan Şehrindeki o gece, Linley’e veda ettikten sonra Kutsal İttifaktan ayrılıp, atalarının şehrine döndüğünde, Yulan Festivalinden sonra Kutsal İttifak’a geri döneceğini düşünüyordu. Ancak ardından ‘Kıyamet Günü’ yaşandı.

 

Tüm Fenlai Krallığı yerle bir olup, sihirli canavarların yurdu olmuştu.

 

Ve klanının edindiği bilgilere göre, Kıyamet Günü’nden birkaç gün önce, dahi büyücü Linley’in konağında, bir iblis ortaya çıkıp Kral’ı öldürmeye çalışmıştı. Linley’in kendisi büyük ihtimalle çoktan ölmüştü.

 

Bu haberler Delia’nın ağır bir hastalığa yakalanmasına neden olmuştu.

 

Tamamen iyileşmesi bir yılı bulmuştu.

 

Ondan sonraki yıllarda Linley’den hiç haber alamamış, ardından romantik meselelere kendini kapatıp tüm dikkatini klan meseleleri ve büyü eğitimine vermişti. Ancak beklemediği bir şey olmuştu.. bir süre önce, Linley ve Oliver’ın düellosunun haberi Yulan İmparatorluğuna ulaşmıştı.

 

Bu haberler, Delia’nın kurumuş kalbinin heyecanla dolmasına neden olmuştu. Yeniden enerji dolu ve umutlu hissediyordu. Birkaç entrikayla bugünkü ziyaretini ayarlamıştı.

 

Delia normalde Linley’i ziyaret etmek için bir sonraki günü beklemeye karar vermişti anca, odasında geçirdiği yarım saatin ardından, sanki yarım yıldır bekliyor gibi hissetmişti.

 

Özellikle Linley’in de Boulder Sokağı’nda yaşadığını öğrendikten sonra, daha fazla sabredemiyordu.

 

“Küçük Rüzgar ustama Linley’i ziyaret etmeyi düşündüğümü söyle.” Delia Vahşi Yıldırım Fırtına Şahinine komut verdi. Bir süre sonra Üstat Longhaus kapısındaydı.

 

Yüzünde anlayışlı bir gülümseme vardı. “Delia, onu görmeye gitmeden uzun süre oturup bekleyemeyeceğini biliyordum.” Longhaus çırağı Delia’nın hislerinden haberdardı.

 

Delia’nın yüzü utançla kızardı.

 

“Usta!” Delia burnunu kıvırdı. “Benimle dalga geçmeyi bırak. Haydi gidelim.”

 

“Tamam, tamam.” Longhaus güldü.

 

Delia ve Üstat Longhaus, arkalarında Evren Ayısı ve Vahşi Yıldırım Fırtına Şahini ile birlikte malikanelerinden çıktılar. Az sonra Jeff ve Scott’ı dışarıda oturup beklerken buldular.

 

“Bayan Delia?” Jeff ve Scott’ın gözleri aydınlandı. Hemen ayağa fırladılar. “Nereye gidiyorsunuz?”

 

Delia’nın alnı kırıştı ancak yine de bir gülümsemeyle “Şu dahi diye anılan üstat Linley’i bir ziyaret etmeyi düşünüyordum.”

 

“Ya, demek üstat Linley’i ziyaret edeceksiniz?” Marki Jeff hemen araya girdi. “İyi bir fikir. Ancak korkarım onu görmeniz oldukça zor olacak. Çünkü iki(2) ay sonra, Üstat Linley Tujiao dağında Efendi Haydson ile bir düello yapacak.”

 

“Ne?” Delia şok olmuştu ve ilk kez soğukkanlılığını kaybetti.

 

“Doğru ya, daha yeni geldiğiniz için haberiniz yok. İki gün önce Oliver ve Efendi Haydson düello yaptılar ve sonuç olarak Efendi Oliver ölümün eşiğine gelecek kadar ağır yaralandı. Hemen ardından Efendi Haydson Üstat Linley’e de meydan okudu ve Üstat Linley çoktan kabul etti.” Scott özenle açıkladı.

                         ###########

(1) Orijinal metinde ‘love me, love my dog’ olarak verilmiş. Normalde ‘beni seven her şeyimle/olduğum gibi sevmeli’ şeklinde bir anlamı var ancak metne uygun olması için ‘beni seviyorsan, köpeğimi de sev’ olarak çevirdim.

(2) Daha birkaç bölüm önce üç ay sonrası için sözleşmemişler miydi? Bu bölümün İngilizce metinde 2 ay yazdığı için olduğu gibi çeviriyorum.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr