Bölüm 8: Bir Kahramanla Aşk Yaşamayı Dileyen Grimoire Dükkânı Kızı 1

avatar
1140 1

Chikyuu Tenseisha no Koroshikata - Bölüm 8: Bir Kahramanla Aşk Yaşamayı Dileyen Grimoire Dükkânı Kızı 1


Bölüm 8: Bir Kahramanla Aşk Yaşamayı Dileyen Grimoire Dükkanı Kızı 1

 

Çevirmen:Ratelnim

Editör:Kurogane / Extacy12

 

….O olmak istiyorum.

 

Bunu güçlüce diledim, anında form değiştirdim.

 

Handaki odama aldığım aynaya bakarak görünüşümü doğruladım, kendimi ayakkabıcının mükemmel bir kopyası olarak gördüm.

 

“Kaç defa görürsem göreyim bu çok etkileyici … whoa, bu mükemmel.”

 

Liu tüm yüzüme ve vücuduma dokundu.

 

Ayna’nın dönüşümü kusursuzdu.

 

Kıyafetlerim, bedenim ve iç tarafım mükemmel bir şekilde hedefinkine dönüşmüştü.

 

Bu sayede, bir kadına bile dönüşebiliyordum.

 

“Bu arada, sana bile dönüşebilirim …. izle”

 

Bu sefer anında Liu’ya dönüştüm.

 

“Güzel bir bedenin var. Yapılı ve hareket etmesi kolay.... yup, göğüslerin de yay gibi esnek”

 

“Dur orada! Lütfen benim bedenimle garip şeyler yapma!”

 

“Bu benim bedenim artık ve kendi göğüslerime istediğim gibi dokunma hakkına sahibim. Her neyse, göğüs uçların oldukça güzel şekilli, öyle değil mi? Ve de pembeler.”

 

“Ugh, bana bir şey yapılmış olmamasına rağmen vücudumla oynanıyormuş gibi hissediyorum …! Bekle, eğer benden iki tane varsa o zaman… çalışmak istemediğim zaman seni onları yapmaya zorlayabilirim ve canımın istediği gibi gezebilirim!”

 

“Senin işlerini yapabilirim, tabii karşılığında değecek bir şeyler verirsen, tamam mı? Bedensel olarak konuşuyorum.”

 

Onu yeterince sinir ettiğime kanaat getirdiğimde, tekrar ayakkabıcıya dönüştüm.

 

***

 

Ayakkabıcının şeklinde dükkanların sıra halinde dizildiği Cru’Se caddesinde yürüdüm ve surların dibindeki küçük belirli bir dükkana girdim.

 

Burası bir Grimoire dükkanıydı.

 

Yaklaşık on metre kareydi ve içeride pek çok kitap rafı dizilmişti. İçlerindeyse özenle yerleştirilmiş çok sayıda kitap vardı.

 

“Yani bunlar grimorelar …”

 

Bir tanesini raftan almayı denedim; ancak ona bağlı bir kemer kilidi vardı, bu yüzden açıp içindekileri okuyamadım.

 

Bunun nedeni bahsi geçen bu kitapların grimoireların insanlara büyü öğreten kitaplar olmasıydı.

 

Bunların kilidini açıp içindeki kelimelerin tamamını okumak, kitaptaki büyünün okuyucunun bedenine sirayet etmesini sağlıyordu.

 

Buz büyüsü yapmak isteyen birisi buz grimoireları okumalıydı, ve ateş büyüsü kullanmak isteyen birisi ise ateş grimoireları okumalıydı.

 

//<<ÇN: Grimoire kelimesini ‘gırimour’ diye telaffuz ettiğimden dolayı çoğulunu ‘lar’ şeklinde kullanıyorum. Bilginize >>

 

Ancak, sadece bunları okumuş olmanız sizin büyü kullanabileceğiniz anlamına gelmiyordu.

 

Büyüyle örtüşen bir yeteneğiniz yoksa, büyük bir etki göstermiyorlardı ve eğer o büyüye karşı hiç yatkınlığınız yoksa büyüyü hiç öğrenemiyordunuz.

 

Bu dünyada yetenek denen bir duvar mevcutu.

 

“U, um …”

 

“Hm?”

 

Sese doğru döndüm, orada duran minyon kızı daha görmemiştim.

 

“G, g … günaydın … bay ayakkabıcı. S siz, b b b b, büyü mü bakıyorsunuz … d, dedem dışarıda ama … s s s sizin için sıkıntı olmazsa … b, bana danışabilirsiniz …”

 

Anlıyorum, demek Ruby denen kız bu.

 

Grimoire Dükkanındaki kız.

 

Aynı zamanda Yuutarou’nun harem üyesi.

 

Görünüşe göre dönüştüğüm ayakkabıcıyı tanıyor.

 

“Oh, günaydın Ruby. Uh, aslında gerçekten büyü bakıyorum. Saldırı için bir şeyler, sanırım”

 

“A, a a anlıyorum … . B, bu taraftan lütfen … —”

 

Belki de kendine olan güvensizliğinden, Ruby yüzünü uzun kakülünün arkasına saklamıştı ve her tarafından gerginlik akıyordu.

 

Duyduklarıma göre bu kızın ailesi o küçükken ölmüş ve o zamandan beri dedesiyle kalıp bu grimoire dükkanını işletiyormuş.

 

Normalde, Ruby’nin basit hayatı basit kalıp bu dükkanda sona ermeliymiş.

 

Fakat, Yuutarou ortaya çıkmış.

 

Ve bu yüzden, onun kaderi büyük ölçüde değişmiş.

 

“Er, evet, Ruby kesinlikle bu işlerin anlaşılmasını kolaylaştırıyorsun. ….Bu arada, Ruby, Yuutarou denen çocuğu tanıyor musun? Kasabada bir süredir konuşulan kahraman, onun da büyüyle arasının iyi olduğunu söylüyorlar. Yaşına rağmen onu takdir ediyorum. Bugün buraya gelme sebebim belki de burada Yuutarou ile tanışabileceğimi düşünmüş olmamdı.”

 

Yuutarou’nun ismi geçtiği anda, Ruby’nin yüzü kırmızıya döndü.

 

“E, evet … Yuutarou … O, onu biliyorum … o, o bu dükkana sık sık … gelir … evet”

 

“Gerçekten mi! Bu harika değil mi, sen bir yeniden-doğanla arkadaşsın!”

 

Harika, harika, Ruby’yi övdüm.

 

Övüldükleri zaman, insanlar kolayca gaza geliyorlar ve dilleri daha çabuk çözülüyordu.

 

Ruby daha iyi hissetmeye ve Yuutarou’dan bahsetmeye başladı.

 

 

Üç yıl önce Orklar kasabaya gelip gözlerinin önünde ailesini öldürdüğünde, uğradığı şoktan dolayı konuşamaz olmuş.

 

O zamandan beri hiç arkadaşı olmamış ve dükkanın başında dururken her türden kitap okumaya başlamış. Bir fantezi dünyasında yaşamaya başlamış.

 

Gerçekliğe bakmak bile istemiyormuş.

 

Ancak, bir gün Yuutarou karşısında belirmiş.

 

Kasabada Ruby’ye olanları duyduğundan bu dükkana gelmiş.

 

“Senin için ailenin intikamını alacağım! Dükkanındaki grimoirelarla!”

 

Dükkandan gizli bir grimoire satın almış ve büyüyü öğrenmiş.

 

Ardından yarım ay sonra bir söylenti şehre ulaşmış.

 

Bu söylenti Ork kalelerinden birinin alındığını haber veriyormuş.

 

Daha önceden bu şehre saldıran Orkların lideri de orada ölen cani orklar arasındaymış.

 

Bunu Yuutarou yapmış.

 

Ruby için.

 

“Yuutarou sayesinde … te, tekrar konuşabiliyorum … o, o … be, benim kurtarıcım. ”

 

“Doğru, doğru, Ruby kısa zaman öncesine kadar konuşamıyordu, doğru! Uh, bu harika değil mi!?! Hepsi Yuutarou sayesinde!”

 

Onun hikayesine uyacak şeyler söyledim.

 

Yuutarou’nun Ruby için bir kahraman olduğunu biliyordum.

 

Bu yaygın bir hikayeydi, ama ailesinin öcünü alması devasa bir şeydi.

 

Ancak — yine de bu hikayenin içine sızacak delikler vardı.

 

Ruby’nin Yuutarou için duyduğu hisler hala arzu seviyesindeydi.

 

Bir çocuğun hikayenin ana kahramanına duyduğuna benzer bir şey.

 

Olaylar bu durumdayken hala içeri sızılacak bir delik vardı.

 

” … ”

 

Farkında olmadan Ruby’nin göğüslerine bakıyordum.

 

Ruby baştan aşağı kıpır kıpırdı, ama göğüsleri özellikle mükemmeldi. Daha iyi tarif etmek gerekirse her an patlayabilecek kadar devasalardı.

 

Bunlar Yuutarou gibi bir velet için fazla iyiydi..

 

Neye mal olursa olsun onlar benim olmalıydı.

 

Hayır, şey, sadece işimi yapıyorum, tamam mı?

 

&&Planlar başarılı olcak mı?Harem dağılacak mı?

 

&&Merak ediyorsanız Takipte kalın:)

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44357 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr