Bölüm 740: Barbar Vadisi, Yedi Renkli Şehir'in Ölüm Kalımı (2)

avatar
2067 20

Charm of the Soul Pets - Bölüm 740: Barbar Vadisi, Yedi Renkli Şehir'in Ölüm Kalımı (2)


Çevirmen: Çıngıraklı

Editör: Mariposa



740. Bölüm: Barbar Vadisi, Yedi Renkli Şehir'in Ölüm Kalımı (2)

 

Barbar Vadisi'nde, Chu Tianlin yamaç boyunca hızla siyah Savaş Canavarı Mo Ye'yi sürüyordu.

 

Tüm yamaç leopar türü cesetleriyle doluydu. Taze kan, yamaçtan aşağı nehir gibi aktı. Bu manzaraya bakınca Chu Tianlin'in kalbi şaşkınlığa yer verdi.

 

Yamacın ilerisindeki dağ yolunun ötesinde geniş ve güzel bir vadinin manzarası görülüyordu.

 

Ancak, yemyeşil çimlerle dolu bu vadide nehir gibi kan akıyordu. O kadar çok ceset vardı ki saymak zordu. Bu kadar kısa bir sürede, beklenmedik bir şekilde pek çok leoparı öldürmüşlerdi.

 

Cesetlerin izini takiben hala Chu Mu'nun izini bulamadı.

 

"Hou hou hou hou!!!!!!!!!!”

 

Aniden, tüm vadinin sarsılmasına sebep olan bir ses duyuldu!!

 

Bu beklenmedik bir şekilde tek bir yaratığın kükremesi değil, bir grup yaratığın öfkeli kükremesiydi!

 

Chu Tianlin hayret içinde aceleyle bineğine o yöne sürdü. Koştukça, üç taraftan vadiye doğru ilerleyen siyah bir nesne kütlesi keşfettiler.

 

Chu Tianlin çok uzaktaydı ve ne olduklarını açıkça göremedi. Siyah kütleler yere çöken bir kara bulutu andırıyordu. Sıradağlardan vadinin merkezini kapladılar.

 

Sıradağ yüksek ve sarptı fakat tamamiyle kara bulutlarla çevriliydi. Bu manzara şok ediciydi!

 

Kara bulut aşağı çöktükçe Chu Tianheng de nihayet neler olduğunu görebildi. Bir sürü leopar türü birliği öfkeyle yuvalarından çıkıp vadinin merkezine iniyordu!

 

Yaydıkları ihtişam ebediydi. Chu Tianlin, hiçbir yaratığın olmadığı vadinin kenarında duruyordu ama yine de leopar birliği tarafından yutulmak üzere olduğunu hissetti!

 

Sonunda, leopar türlerinin çoğunluğu merkezde toplanmıştı!

 

"Hong hong hong hong!!!!!!!!”

 

Heyelan ve depremin büyük sesi kulaklara çalındı!

 

Chu Tianlin'in önündeki vadide aniden muazzam çatlaklar ortaya çıkmaya başladı. Baktığında, aniden önünde kıyaslanamayacak kadar büyük bir obruk keşfetti!

 

Bu çukur, leoparlar saldırdığında ortaya çıkan bir tuzaktı. Uzaklardan izlerken leopar dalgasının oluşan obruğun içine düştüğünü gördü!

 

Hemen sonra, vadiden korkunç bir sefil çığlık geldi. Ses bulutlara ve vadiden dışarı gitti, hatta sıradağların uzaklarına kadar ulaştı!

 

Bu, ölümlerinden önce leoparların attığı çığlıklardı!

 

Obruk muazzam bir tuzaktı. İçine düşen leoparların her biri, içindeki piton benzeri kasır ağacı köklerince öldürüldü. Cesetleri yığılmaya başladı ve on binlerce leoparın kanı bir göl oluşturdu.

 

Chu Tianlin olduğu yerde hayretler içinde kaldı. Böyle muazzam bir leopar türünün bu kadar çabuk yok edilmesini izlerken, Chu Mu ve diğerlerine leopar kabilesiyle nasıl iletişim kuracağını anlatmaya geldiğini bile unuttu. Ama şimdi, bir okyanus gibi dalgalanan leopar birliğinin böylesi kısa bir sürede tamamiyle susturuluşuna tanık oluyordu!

 

Uzun bir süre sonra, Chu Tianlin nihayet tepki verdi. Bineğini aceleyle büyük tuzağa sürdü.

 

Obruk çok büyüktü ve küçük bir göl gibiydi. Obruğun yanından geçerken orayı dolduran leopar cesetlerinin yığınına baktı. Kalbinin gümlemesine engel olamadı.

 

"İkinci amca geldi!" Muazzam obruğun ötek tarafındaki Chu He, Chu Tianlin'in gelişini izledi.

 

Chu Xian, Chu Mu'nun yanında çömelirken yüzü solgundu. Önünde yavaşça biriken cesetler vardı. Çoktan defalarca kusmuştu ve şimdi öğürüyordu.

 

Zihinsel gücü biraz eksikti ve bir tuzağa yığılan sayısız cesedin manzarası onun için çok kanlıydı. Chu Lang ve Chu He bile oraya bakmaya istekli değildi.

 

Jian Shang ile Guo Li daha iyiydi ve böyle vahşi manzaraya tepki vermedi. Ancak, ifadeleri hala bu muazzam tekniğin şokundan tamamen kurtulamadıklarını gösterdi.

 

Korkunç bir grup katliamı. Sadece bir imparatorun yapabilecek olması gereken bir şeydi. Bir zirve hükümdar sınıfı Şeytan Ağacı Askeri'nin böylesi yıkıcı güce sahip olmasına inanmayı çok zor buldular.

 

Leopar kabilesinin kalan kısımları artık zar zor tehdit oluşturuyordu. Chu Xian, Chu Lang, Chu He, Jian Shang ve Guo Li'nin ruh hayvanlarının hepsi temizlenirken Chu Mu Hayalet Kral'ı canavar cesetlerinin kan bolluğundan faydalanması için çağırdı.

 

Kan kokusu bir sürü ruh hayvanı topluluğunu çekti. Bu yüzden, böylesi büyük çaplı bir katliam sonrası gitmek zorundaydılar. Gitmezlerse onları hemen gömmeleri gerekecekti. Dahası, çok fazla ceset yığılırsa salgın çıkması kolay olurdu.

 

"İkinci amca, sorun nedir?” Chu Mu her şey normalmiş gibi sakindi. Gelen Chu Tianlin baktı.

 

Chu Tianlin nihayet bu soruya tepki gösterdi ve aceleyle "Leopar kabilesi çoktan harekete geçti ve Barbar Vadisi'ne doğru ilerliyor. Muhtemelen iki saat içinde gelecekler!” dedi.

 

Chu Mu kaşlarını çattı. Leopar kabilesinin ortaya çıkışı Chu Mu'nun hayal ettiğinden çok daha hızlıydı. Dinlenmek için bir şansı yoktu ve sadece savaşmaya devam edebilirdi!

 

“Siz burada kalın ve topluluğun geri kalanını temizlemeye devam edin. Ben dışarı çıkıp göçü başlatacağım." dedi Chu Mu.

 

“Eee cesetler n'olacak?" Chu He kafası karışmış bir biçimde sordu.

 

"Herkes girdikten sonra hizmetkar sınıfı ruh hayvanı olan bin kişiye temizlettirirsiniz." Ruh çekirdekleri, ruh kristalleri ve içsel kristallerin hepsi ruh hayvanları için besindir. Batı Bataklığı kabilesi gelirse vadide uzun süre kalmak zorunda kalacağız." dedi Chu Mu.

 

"O zaman kan ne olacak? Fazla kişi temizlemeye istekli olmaz..." dedi Chu Lang, yavaşça.

 

"Endişelenmeyin, bir kez alıştıklarında iyi olacaklar.” Chu Mu başka bir şey söylemedi. Hemen Hayalet Kral ve Şeytan Ağacı Askeri'yle acınası görünüşü olan Mo Xie'yi vadiden çıkarken yanına aldı.

 

Jian Shang, devasa kan ve et gölüne baktı. Dedi ki: "Zaten ölmek üzeredirler. İğrenç olup olmadığıyla mı uğraşacaklar? Tövbe tövbe…”

 

    ...

 

Chu Mu'nun hızı çok yüksekti. Vadinin dışına ulaştığında haber geleli sadece yarım saat kadar olmuştu.

 

Başka bir deyişle, Yedi Renkli Şehir halkının vadiye ulaşmak için bir buçuk saati vardı. Bu zamanda otuz bin insanın vadiye girmesi muhtemelen o kadar da zor olmazdı.

 

"Vadide hala öldüremediğim birkaç leopar var. Vadiye girip bir leoparla karşılaşırsanız onu öldürün.” dedi Chu Mu, Chu Tianlin'e.

 

"Hala leopar mı var? Öyleyse leopar vadisine girmiyor muyuz?" Daha önce leoparların geliyor olduğunu bildiren Chu Ailesi ana üyesi sordu.

 

Başlangıçta duruma göz atmak için gitmişti fakat leopar kabilesi seferber olmuş ve bir saat kadar sürede onlara geleceğini öğrendi. Kaçmak istese bile kaçacak yer olmadığından keşif yapmaya gerek yoktu.

 

“Geri kalanların hepsi birlikte üçüncü sınıf topluluktaki sayıyı bile geçmiyor. Siz girebilirsiniz." dedi Chu Mu.

 

Vadi küçük değildi ve kalan tüm leoparlar bir araya toplanırsa üçüncü sınıf türü aşamazlardı. Bu öyle bir tehdit oluşturmuyordu. Haberi aldıktan sonra Chu Tianheng ve diğer Chu Ailesi üyeleri duyduklarına inanmayı biraz zor buldular.

 

Vadinin içinde dokuzuncu sınıf topluluk olduğu bilinmeliydi. Bu, son birkaç günde Yedi Renkli Şehir'e saldıran felakete eşdeğerdi.

 

Dokuzuncu sınıf topluluk felaketi birkaç gün sürdüğünden bazı siviller eşyalarını toplayıp geceyi vadinin dışında geçirmeye karar verdi.

 

Ancak, güneş battıktan kısa bir süre sonra, Chu Mu beklenmedik bir şekilde dokuzuncu sınıf topluluğu, üçüncü sınıf toplulukla beraber katletti. Bunu başarmak için ne kadar güçlü olabilirdi?!

 

"Chu Mu, vadiyi gerçekten temizledin mi?” Chu Tianheng'in yüzü hem endişe hem de heyecanla doluydu.

 

Çoktan umutsuzluğa kapılmış sayılırdı. Kabile gelene kadar sadece bir saat vardı fakat Chu Mu'nun sözleri yine umudunu yeşertti!

 

“Evet, o konuyu kapatalım artık. Herkese söyle kalksınlar da vadiye girelim. Yamaç çok geniş değil ve eğer otuz bin kişi girerse, yaklaşık bir saat sürer.” Chu Mu ciddiyetle konuştu.

 

Chu Tianheng tereddüt etmeye cesaret edemedi ve hemen ruh andaçını sesine dönüştürüp Yedi Renkli Şehir vatandaşlarına vadiye girmelerini söyledi.

 

Chu Tianheng, vadi yolunun sınırlı olduğunu ve hepsinin aynı anda giremeyeceğini anladı. Bu yüzden, sivillerin Barbar Vadisi'nin temizlenmiş olmasına inanıp inanmadığına bakılmaksızın herkesi zorla vadiye sokmuştu.

 

Başlangıçta sivillerin çoğu gergindi. Sonuçta, Barbar Vadisi aslında insanlar için araftı.

 

İlk giren grup çabucak yere saçılmış leopar cesetlerini keşfetti. O kadar korktular ki ilerlemeye cesaret edemediler. Bu da büyük bir kargaşaya sebep oldu.

 

Ancak, çabucak yamaçtaki cesetler dışında başka hiç canlı yaratık olmadığını keşfettiler. Chu Ailesi üyelerinin korumasında hızla vadiye girmeye başladılar.

 

Tabii ki, manzara çok kanlı olduğu için birkaç kişi yürürken kustu. Hepsinin solgun yüzleri vardı.

 

“Bu çok yavaş. Arkadaki insanlar kesinlikle leoparlar tarafından yenilecek.” Chu Tianheng vadiye giren insanların uzun grubunu izlerken kaşlarını çattı.

 

Chu Mu da daha yüksek bir noktada duruyordu. Şu anda, zeminin ve dağın titrediğini hissedebiliyordu. Açıkçası, leopar kabilesi bu dağın hemen arkasındaydı ve yakında buraya gelecekti.

 

"Bakın, o ne!!”

 

"Dağın tepesine ve dağın kenarına bakın. Siyah bir şeyler hareket ediyor. Görmüyor musunuz?!!”

 

"Tanrım, bu leopar kabilesi! Geldiler!!!”

 

Aniden, arkadaki sivillerden korkmuş çığlıklar attı!

 

Şaşkınlık hemen bağırışlara yer verdi. Arkadaki binlerce insan bunu görebiliyordu. Çok uzak olmayan kahverengimsi sarı sıradağ yavaş yavaş siyah figürlerle kaplandı. Hızla onlara doğru koşuyorlardı!

 

Leopar kabilesiydi!!

 

Tüm sıradağı saran leopar kabilesi, cenneti ve dünyayı kaplayan bir canavar aurası yaydı. Gün batımında, tüyleri diken diken eden ve zemini sarsan korkunç tabloyu izlediler!!









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44598 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr