Çeviri: bebebiskuvisi

Chu Mu savaş alanında bir hayalet gibiydi. Eşsiz vahşilikteki Dehşet Kurtları ve kendi ruh hayvanları arasında dolaşıyordu. Akan su ya da süzülen bulutlar gibi doğal bir şekilde hareket ederken çok az saldırı aldı. Savaş ne kadar sinir bozucu, yıpratıcı, tehlikeli ya da korkutucu olursa olsun panik belirtisi göstermedi!

Bu ruh hayvanı eğitmenlerine göre, bu vahşi Dehşet Kurtları, herhangi bir ruh hayvanı eğitmenini telaşlandırabilir, ritmini kaybetmesine neden olabilirdi.

Ama Chu Mu savaş boyunca sakinliğini korudu. Bunun sebebi, Chu Mu’nun özel yeteneklere ya da güçlü bir kalbe sahip olması değildi. Bu tarz sinir bozucu, yıpratıcı ve korkutucu savaşları fazlasıyla deneyimlemiş olmasıydı. Deneyimleri de böyle bir mizaca sahip olmasını sağlamıştı.

Bu mizacı doğuştan gelen bir şey değildi elbette, uzun süreli savaşlara, katliamlara, en ufak hatanın dahi yapılamayacağı ölüm-kalım savaşlarına tanık olmasıyla, katılmasıyla elde ettiği bir şeydi.

“Nong!!!!!!!”

Yirmi beşinci dakikada, savaş alanında, dört metre boyundaki Hayalet Kral kılıcıyla ağır bir darbe indirdi.

Kılıcını indirdiği yer parçalandı ve elli metreye yayılan çatlaklar bir düzine sekizinci evre Dehşet Kurdu’na darbe indirdi!

Saldırı gücünün merkezindeki dokuzuncu evrenin orta seviyelerindeki Dehşet Kurdu zamanında kaçamadı ve Karanlık Kristal Kaya’dan ve etkileyici kavisli kılıçtan gelen enerjiyle sakatlandı. Dört metrelik bedeni ikiye bölünürken sefil bir çığlık bile atamadı.

Hayalet Kral’ın bedeninde de sayısız çatlak vardı. Bir sürü Dehşet Kurdu’ndan gelen sayısız saldırı savunmasını belli bir derece parçalamıştı. Hayalet Kral’ın yaşam gücü %60’a düşmüştü ve %50’nin altına düştüğünde, savaş gücü ciddi ölçüde azalacaktı.

Havadaki savaşta, Alev Kuşu’nun kan kırmızısı alevleriyle Buz Perisi’nin buz mavisi buzları çarpışıp duruyordu. Buz Perisi’nin bedeninde birçok yanık izi vardı ve yaralanmaya devam ederse savaş gücü büyük ölçüde azalacaktı. Etkileyici ve şiddetli alevlere sahip Alev Kuşu’nu köşeye sıkıştırmak gerçekten çok zordu.

Buz Perisi’nin performansı, Chu Mu’yu çok memnun etmişti. Savaşmaya devam ederse Buz Perisi’nin hayatının tehlikede olacağını bildiğinden hemen bir büyü okudu ve Buz Perisi’ni ruh hayvanı bölgesine geri çağırdı.

“Sonunda ruh hayvanlarını değiştirecek.” Chu Mu’nun sonunda Buz Perisi’ni geri çağırdığını gördüklerinde, seyirciler Buz Perisi’nin savaşma arzusuna ve iradesine, yanı sıra bu genç ruh hayvanı eğitmeninin kontrol yeteneklerine hayranlıklarını ifade ederlerken rahat bir nefes aldılar.

“Savaşmak için daha güçlü bir ruh hayvanı mı çağıracak? Yoksa zaman kazanmaya çalışmaya devam mı edecek?” Birçok insan Chu Mu’nun yapacağı seçimi merak ediyordu.

Chu Mu, ruh hayvanlarını değiştirebilmek için ruh gücünü korumak istediğinden tek bir ruh tekniği bile kullanmamıştı.

Durum ne kadar kaotik olursa tehlike de o kadar büyük olurdu. Chu Mu, Alev Kuşu aşağıdaki savaşa girdiğinde, Şeytan Ağacı Askeri’yle Hayalet Kral’ın bir saniye bile dayanamayacağını biliyordu.

Bu yüzden hiç bekletmeden çağırma büyüsünü okudu!

Bedeninden yoğun bir karanlık aura çıkmaya başladı. Savaş alanını izleyen seyirciler, Chu Mu’nun on metre çevresinde belli belirsiz bir gölge katmanı olduğunu hissediyorlardı.

Böyle yoğun karanlık auraya sahip olan elbette Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’ydı. Chu Mu büyüsünü tamamladığında, gölgenin içinden beyaz kuyruklu düz bir beden göründü. Hemen ardından tanrısal at bedeniyle gölgelerin arasından koşarak geldi ve zarif bir şekilde Chu Mu’nun önünde durdu.

Chu Mu Karanlık Yıldırım Hayvanı’nın sırtına atladı ve gözlerini havadaki Alev Kuşu’na dikerek dedi ki: “Beş dakika içinde öldür onu!”

“Hui~~~~~~~” Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı savaşma arzusuyla doluydu. Toynaklarıyla havaya hafif adımlar atarak onuncu evre Alev Kuşu’na doğru ilerledi.

Alev Kuşu’nun bedenindeki alevler eskisi kadar şiddetli değildi. Buz Perisi’nin ona zıt bir özniteliğe sahip olmasından dolayı, onunla savaşırken oldukça büyük yaralar almıştı.

Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı sekizinci evrenin dokuzuncu seviyesinde düşük seviye hükümdardı ve gücü, onuncu evre Alev Kuşu’ndan neredeyse iki seviye daha düşüktü.

Karanlık özniteliği dezavantajlı durumda olmasına sebep oluyordu. Neyse ki, Buz Perisi Alev Kuşu’nun fiziksel gücüyle yaşam gücünü azaltmıştı. Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı, iki seviye daha güçsüz olsa da, kısıtlama yeteneklerine ve Chu Mu’nun ruh andacına güvenerek bu yaralı Alev Kuşu’nu kesinlikle öldürebilirdi.

“Karanlık Kontrolü!” Chu Mu tereddüt etmeden Karanlık’ın sekizinci aşama karanlık alan tekniğini kullandı!

Karanlık’ın çatal boynuzlarında ışık dalgalanmaya başladı ve siyah ışık dalgaları yayılmaya başladı. Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’nın hareket ettiği bölgeyi saran bir karanlık kontrol alanı oluştu.

Karanlık Kontrol Alanı, Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’nı takip ediyor, hareket ederken peşinden ayrılmıyordu. Sadece karanlığın zıddı olan ışık tipi teknikler bu tekniği bozabilirdi.

Alev Kuşu ateş tipiydi, ateş özniteliği karanlık özniteliğe sahip olanlara %50 daha fazla hasar verilmesini sağlasa da bu garip karanlık tipi tekniği bozamazdı.

“Karanlık Kontrol Tekniği’ne sahipti yani. Bu Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı kesinlikle basit değil. Bu tekniği kullandığı an gücü dokuzuncu evreye ulaştı ve aradaki güç farkı bir seviye kapandı. Bir seviyelik dezavantaja sahip olsa da, Chu Chen’in yönlendirmeleri altında Alev Kuşu’nu yenip yenemeyeceğini göreceğiz!” dedi Shang Heng çenesini sıvazlayarak.

“Zhan Hong, Lider’in yirmi beş dakikadan daha fazla dayanamayacağını söylememiş miydin? Yirmi beş dakikayı geçtik zaten ve Hayalet Kral’la Şeytan Ağacı Askeri’ne bakılırsa, beş dakika daha dayanması sorun olmayacak.” Zhao Cheng, Chu Mu hakkında sürekli yakınıp duran Zhan Hong’u kışkırttı.

Zhan Hong’un yüzü nahoş göründü. Chu Mu’nun Hayalet Kral’ının ve Şeytan Ağacı Askeri’nin bu kadar anormal yeteneklere sahip olacağını nereden bilebilirdi ki?

Hayalet Kral dokuzuncu aşamanın orta seviyesinde savunmaya sahipti ve üstelik, tür tekniği olan Hükümdar Hayalet Dönüşümü’nü kullanıyordu. Böyle bir ruh hayvanı gerçek bir kalkandı ve dokuzuncu evrenin orta seviyelerindeki bir hükümdar bile onu öldürmekte zorlanırdı.

Şeytan Ağacı Askeri de acayip can sıkıcı bir anormalliğe sahipti. Aşırı güçlü saldırıları olan yaratıklar tarafından saldırıya uğramadığı takdirde, bir grup savaşında ölmezdi. Bu yüzden, bu düşük seviye Dehşet Kurtları Alev Kuşu kadar tehlikeli değildi!

Şeytan Ağacı Askeri’nin çevresini beş tane dokuzuncu evre Dehşet Kurdu sararsa, doğal olarak hayatı tehlikeye girerdi ama neyse ki, Hayalet Kral oldukça kalifiye bir muhafız gibi davranıyor, bu kaotik ve tehlikeli savaş sırasında Şeytan Ağacı Askeri’nin gerçek bir tehlike altına girmesine izin vermiyordu. Aksine, oldukça iyi koordinasyonlarıyla Dehşet Kurtları’nın sayısını azaltıyor, herkesi şok ediyorlardı.

“Hâlâ dördüncü ruh hayvanını çağırmadı.” Diğerlerinin tartışmalarına nadiren katılan Shang Heng bir hususu daha vurguladı.

Zhan Hong’un yüzü daha çirkin bir hâle gelirken soğukça homurdandı: “Dördüncü dalga gelmek üzere. Savaşmak için bu ruh hayvanlarını kullanmaya devam ederse, kesinlikle ölmüş olacak!”

“Haha, sonunda görüşünü değiştirdin. Lider gerçekten güçlü, değil mi?” diyere güldü Zhao Cheng.

Zhan hong homurdandı. Açıkça söylemese de, Chu Chen’in güçlü olduğunu itiraf etmek zorundaydı.

“Alev Kuşu kısıtlandı. Chu Chen kendinden daha güçlü ruh hayvanlarının gücünü belirleyebiliyor gibi görünüyor. Buz Perisi’nin zıt özniteliğe sahip olduğu için Alev Kuşu’nu kısıtlayabilmesini anlayabiliyorum ama öznitelik dezavantajı olan Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı da Alev Kuşu’nun parmaklarında oynatıyor. Bunu, sürekli kendisinden daha güçlü olanlarla savaştığı için mi yapabiliyor?” diye sordu Ting Lan.

Ting Lan, Chu Mu’nun eşsiz olduğu noktayı tam olarak buldu. Bu Ruh Hayvanı Savaşı onur mücadelesi, Chu Mu’nun savaş kontrol yeteneklerini tam anlamıyla gösterebilmesini sağlıyordu.

Bu, bazı ikinci sınıf uzmanların kendilerini kötü hissetmelerine neden olacak denli iyi bir savaş kontrol ve ruh hayvanı kontrol yeteneğiydi.

Chu Mu beşinci andaç Ruh Lordu’ydu ve güçlü andacıyla Alev Kuşu’nun tüm hareketlerini görebiliyordu. Buna Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’nın çevik sıyrılma yeteneğiyle karanlık özniteliğe dayanan kamuflaj yeteneği de eklendiğinde, Alev Kuşu’nun alevleri, Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’na dokunamıyordu bile…

“Yeraltı Rüyası!”

Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı garip bir şekilde karanlığın içinden çıktı. Derin ve koyu gözleri şeytani bir şekilde parladı. Göz kamaştırıcı ve büyüleyici ışık durmaksızın parlayarak Alev Kuşu’nun gözlerini kamaştırıp aklını bulandırdı.

Çok sayıda şeytani rüya saldırısı, Alev Kuşu’nun Karanlık’ın zihinsel saldırısına daha fazla dayanamamasını sağlayıp onu korkunç bir kabusun içine soktu!

Alev Kuşu Yeraltı Rüyası tarafından kısıtlandığında, Chu Mu tereddüt etmeden buz tipi tekniğinin büyüsünü okudu!

“Chong Mei - Yıldız Düşüren Buz!”

Chu Mu’nun kendi ruhu için birçok buz tipi ruh nesnesi kullanması, buz tipi tekniklerinin gücünün artmasına sebep olmuştu. Chong Mei her ne kadar sekizinci aşama bir tekniğin gücünün sadece %50’sini yansıtabilse de, teknik dokuzuncu aşamaya ulaştığı sürece Alev Kuşu’na ölümcül bir darbe vurabilirdi!

Chu Mu bu kez ruh hayvanı değiştirmek için ruh gücünü saklamaya falan çalışmadı. Sekizinci aşama Yıldız Düşüren Buz yoğunlaşırken Chu Mu’nun parmak uçlarında buz parçaları ortaya çıkmaya başladı.

Aynı zamanda, yıldızlara benzer karlı buz parçaları alçaldı ve havada duran Alev Kuşu’nun bedeninde birleşmeye başladı…

Alev Kuşu’nun bedenindeki alevler hızla azalmaya başlarken, bedeninde buz tarafından açılmış yaralar ortaya çıkmaya başladı. Kemiklerini, kanını ve iç organlarını dondurdu!

Sonunda bedenindeki alevler tamamen söndü ve sayısız buzlu yara ortaya çıktı!

“Karanlık, Yıkım Işını!”

Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı ağzını açtı ve boğazında karanlık, yıkıcı bir ışık belirdi. Ardından onu Alev Kuşu’na fırlattı!

“Beng!!!!!!!”

Muazzam bir patlama oldu. Alev Kuşu bağırsaklarına kadar donmuştu ve Yıkım Işını’nın enerjisi tarafından vurulduktan sonra parçalara ayrıldı. Donmuş ve yanan yıldızlar gökyüzünden düşmeye başladı. Trajik ama muhteşem bir görüntüydü!

Alev Kuşu’nun beden parçaları kar gibi yağarken tüm arenada bir kükreme koptu. Çığlık ve tezahürat dalgalarının her biri, bir öncekinden daha coşkuluydu.

Bu otuz dakikalık savaşta, tüm seyirciler bir uzmanın kontrol yeteneklerine sahip bir genç ruh hayvanı eğitmenine tanık olmuştu. İzledikleri bu savaş, onlar için baştan sona şaşkınlık sebebiydi!

Seyirciler, savaşın başında çok dezavantajlı durumda olan Chu Mu için korkmuşlardı ama şimdi, Chu Mu’yu gerçek bir uzman olarak, Ruh Hayvanı Savaşı’nın kahramanı olarak görüyorlardı! Bu genç ama olağanüstü olan ruh hayvanı eğitmenini nasıl alkışlamazlardı ki?

Alkışlar patladığında Chu Mu bakışlarını seyirciler üzerinde gezdirdi ve on binlercesinin yüzünde hafif bir şaşkınlık gördü.

Ama çok geçmeden duyularını geri kazandı, zira en zor mücadelenin başlamak üzere olduğunun farkındaydı!

O anda, kalp atışlarını deli gibi hızlandıran güçlü kükremeleri duydu!

Bu ses, on binlerce insanın tezahüratlarını ve alkışlarını bastırıp Chu Mu’nun kulaklarından geçip kalbine ulaştı. Chu Mu farkına bile varmadan kalbi güm güm atmaya başladı!

Bu son dalga ruh hayvanının kükremeleriydi!

Bundan önceki savaşlarda ne kadar sakin, aklı başında olursa olsun, son dalgada gelecek olanın mutlak bir tehlike olacağını tahmin edebiliyordu!