Çeviri: bebebiskuvisi

Zeng Ze çok uzakta değildi. O anda, durumu kontrol altına alabilmek için kolayca kendi ruh hayvanını çağırabilirdi ama bunu yapmadı. Cao Yi tamamen delirmiş ve Chu Mu’yu öldürmeye yeltenmişti. Chu Mu öldüğünde yapması gereken tek şey, bu olayı Patron Xia’ya rapor etmek olacaktı. Cao Yi o zaman kesinlikle cezalandırılacak ve pozisyonu Zeng Ze’ye verilecekti. Bu senaryo onun için en faydalı olanıyken neden Chu Mu’ya yardım edecekti ki?

Ama hiç kimse ona yardım eli uzatmasa da, güçlü Gri Kurt’un karşısında kalan Chu Mu, Beyaz Kabus’un öfkesi ve kötülüğü ile boğuşsa da eşsiz bir şekilde sakindi.

Soluk gözleriyle Gri Kurt’a bakıyordu. Gri Kurt ona yaklaşırken yine gözlerinde beyaz şeytan alevleri tutuştu!

Yetişimi dördüncü andaca ulaştığı an, ruh gücü de yükselmişti. Şimdi, Beyaz Kabus’u beslemek için kullanmak zorunda olduğu ruh gücünü bir kenara ayırsa bile bir kez daha Chong Mei’yi uygulayacak ruh gücü vardı!

Çabucak soluk alevler parladı. Alevler doğrudan Gri Kurt’un bedenine çarptı. Cao Yi’de olduğu gibi Gri Kurt’un bedeni de hemen beyaz alevlerle yanmaya başladı.

“Ao!!” Gri Kurt acı dolu bir uluma koyverdi. Koşarken birden tüm enerjisini kaybetmiş gibi oldu ve Cao Yi gibi ruhunun yanmasının acısıyla olduğu yerde çakılı kaldı!

Chu Mu’nun bir anda kullandığı Yanan Diken karşısında, Gri Kurt kendini koruyamazdı. Beyaz şeytan alevleri Gri Kurt’un bedenini kapladı ve ruhunu çılgınca yakmaya başladı.

“Çöp!!” Cao Yi’nin yüzü hem öfkeyle hem de acıyla çarpıldı. Gri Kurt’un ruhu yaralansa da, onu kurtarmayı düşünmek için fazlasıyla sakinliğini kaybetmişti ve hemen başka bir ruh sözleşmesi büyüsünü okumaya başladı.

Göz kamaştırıcı bir yeşil ışıkla birlikte, Cao Yi’nin önünde bir başka ışık demeti ortaya çıktı. Bir başka çağırma sembolü oluştu. Sembolün yeşil parlaklığının içinden, dolgun tüylerle kaplı bir Camgöbeği Kuş ortaya çıktı!

“Yi!”

Çağırma sembolünün içinden kanatlarını açmış bir Camgöbeği Kuş ortaya çıktı ve tiz bir şekilde cıvıldadı.

Hemen bir fırtına ortaya çıktı ve toz ve kumu havalandırarak seyircilerin görüş açılarını kapadı.

Sarı kumlar gökyüzüne yükseldi ve kum fırtınası arenayı gölgeledi.

“Öldür onu!” Cao Yi hemen emir verdi.

Chu Mu’nun bedenindeki beyaz şeytan alevleri zayıflama belirtileri göstermeye başlamıştı ve Beyaz Kabus’un aurası eskisi kadar güçlü değildi. Beyaz Kabus’un korkunç aurasının baskısı yokken, Camgöbeği Kuş’un Chu Mu’dan korkma sebebi de yoktu. Kanatlarını açarak bedenini etkileyici bir camgöbeği bıçağa dönüştürdü ve Chu Mu’yu ikiye bölme teşebbüsü ile birlikte tüm o bulanıklığı da kesti.

Dans eden sarı kumların içinde Kanat Kesişi’ni kullanan Camgöbeği Kuş, tozu ve kumu da yarıp geçti!

“Jiang!” (Metalle çarpışma sesi)

Aniden kumun içinden bir kıvılcım yağmuru uçtu. Camgöbeği Kuş’un Kanat Kesişi kalın metal parçasına çarptığında ivmesini kaybederek tamamen durdu.

Bir nesneye vuran Camgöbeği Kuş, öfkeyle gakladı ve havada daha yükseğe çıktı.

Ama Camgöbeği Kuş yükselirken, savrulan kumların içinden göz kamaştırıcı bir beyaz şeytan alevi topu ortaya çıktı!

Bu alev topu, yükselen Camgöbeği Kuş’a bakan bir çift beyaz alevli gözle birlikte, sarı bulanıklığın içinde doğrudan ve kibirli bir yanan hayaletti.

Aniden beyaz şeytan aleviyle yanan dev ağzını açtı ve beyaz şeytan alevi fırlattı. Bu beyaz alevler havayı bile tutuşturarak arena boyunca yayılan korkunç bir ısı dalgası yarattılar ve izleyicilerin ruhlarının yanmasının acısına benzer bir his yaşamasına neden oldular!

Bu etkileyici alevin ortaya çıkışı, bir yıldırımın düşüş anı kadar kısaydı. Camgöbeği Kuş’un onu atlatacak fırsatı olmadığından derhal alevler tarafından yutuldu!

Beyaz alevlerin onu çevrelemesiyle birlikte, üzerinde bir kişiyi taşıyabilecek kadar büyük olan Camgöbeği Kuş, canlı beyaz alevlerle birlikte tamamen ortadan kayboldu! Cao Yi’nin mutlak şaşkınlığı olmasaydı, herkes Cao Yi’nin ruh hayvanını geri çağırdığını düşünürdü!

Ama Cao Yi, Camgöbeği Kuş’u geri çağırmamıştı. Beyaz şeytan aleviyle yanan devin ortaya çıkışıyla Camgöbeği Kuş’a saldırması arasında iki saniye vardı. Bu iki saniye de, Cao Yi için tek bir emir verme zamanı kadardı. Alevlerin Camgöbeği Kuş’a dokunmasıyla birlikte, aralarındaki telepatik bağ tamamen kesilmişti.

“Nie!”

“Nie!”

Ruh titreten bir şeytan feryadı aniden arenada patladı ve ses dalgaları koca arenanın çılgınca sallanmasına neden oldu. Bununla birlikte, arenayı eşi görülmemiş kadar büyük bir şeytani enerji sarmaladı.

Sıcaklık düştü. Rüzgar şiddetlendi ve hava bile karardı.

Korkutucu şeytani enerji binlerce kişinin ruhunu bir anda dondurdu. O anda, Ada Efendisi de dahil herkesin ruhu bu şeytani sesin etkisi altına girmişti!

Chu Mu, şeytan alevlerinin yandığı yerde sakin bir şekilde durmaya devam etti. Bakışları puslu karanlık enerjiyi delip geçti ve önündeki zayıf adama ve Beyaz Kabus’a odaklandı. Hiçbir ifade göstermese de içten içe çok şaşırdı.

Bir ruh hayvanı, sadece güçlü aurasıyla binlerce ruhu şok etmiş, ürpermelerine ve korkmalarına neden olmuştu!

Beyaz Kabus!

Chu Mu’nun önünde ortaya çıkan ve beyaz alevlerle yanan varlık bir Beyaz Kabus’tu, ama onunki gibi ikinci evrenin birinci seviyesinde değil, muhtemelen beşinci evreyi aşmış, olgun bir Beyaz Kabus’tu!

Chu Mu bu Beyaz Kabus’u tanıdı. Yarım yıl önce yaşlı hizmetçisini sokağın ortasında korkunç bir şekilde öldürüp onu kaçıran Beyaz Kabus’un ta kendisiydi!

O zaman, Chu Mu Beyaz Kabus’un sergilediği korkunç güç karşısında şok olmuştu. Şimdi de aynı Beyaz Kabus’u beşinci evrede gördüğünde sakin olamazdı.

Kumlar yavaş yavaş çöktü ve şeytani enerji ortaya çıktığı gibi bir anda kayboldu. Tüm olanlar bir kabusmuş ya da bir yanılsamaymış gibi geride tek bir iz bile bırakmadan ortadan kayboldu.

“Patron...Patron Xia…”

Cao Yi’nin göz bebekleri genişledi. Bedenindeki Beyaz Kabus alevleri kaybolmuştu ama yüz kasları daha da çarpılmıştı.

Zira, ne zaman nereden bilinmez, tahmin edilemez bir şekilde Patron Xia ikonik ruh hayvanı, beşinci evre Beyaz Kabusu’yla birlikte Chu Mu’nun önünde ortaya çıkmıştı!

“Patron Xia...Patron Xia...o...onun ruh gücü artık Beyaz Kabus’u beslemek için yeterli değildi...ben...ben sadece onunla ilgilenmek istedim...Senin adına ondan kurtulmak istedim!” Cao Yi yaptıklarını haklı çıkarmak için mantıksız bahaneler öne sürmeye başladı.

Ada Efendisi’nin karşısında, Cao Yi’nin saygılı ve itaatkar olması gerekiyordu ama Patron Xia’nın karşısında, kalbi dehşetle doluydu. Tüm benliğiyle, az önce Beyaz Kabus’un alevleriyle yanarken olduğundan daha acınası görünüyordu.