Bölüm 30: Ölüm İlanı: Son Savaşın Zamanı Geldi

avatar
6635 25

Charm of the Soul Pets - Bölüm 30: Ölüm İlanı: Son Savaşın Zamanı Geldi


 

Çeviri: bebebiskuvisi

 


“Siz çocuklar çok cesursunuz. Geçtiğimiz üç ay boyunca hiçbir kısıtlamaya tabi olmadığınızı, tamamen özgür olduğunuzu düşündünüz.” Cao Yi’nin öfkeli yüzü seğiriyordu. Bakışları, genç ruh hayvanı eğitmenlerinin üzerinde dolaşıp duruyordu. Tehditkâr bir atmosfer! Bir ruh hayvanı çağırmamış olsa bile diğerlerine korku salıyordu.


“Dün gece, sık ormanda beş kişi öldü. Aralarında Zhou Shengmo, Tang Xian ve Luo Chen de vardı. Hmph, sizi öldürebileceğimiz sürece hayatlarınız bizim kontrolümüzde demektir. Ama dün gece bizi dinlemeyen, bizim kurallarımızı ihlal eden biri vardı…”


Cao Yi’nin sözlerinin ardından, tüm genç ruh hayvanı eğitmenlerinin gözlerinde bir şaşkınlık ortaya çıktı.


Beş kişinin öldürülmesi, onların ruh hayvanlarının da öldürüldüğü anlamına geliyordu. İsimlerinden bahsedilmeyen ikisi muhtemelen güçsüzdü ama tek başına Zhou Shengmo dahi adadaki hiç kimsenin karşı çıkamayacağı biriydi. Dahası, öldürülenler arasında ilk onda sayılan Tang Xian ve Luo Chen de vardı!


Bu üçünün güçleri açıktı ama hepsi dün gece adanın dış bölgelerinde öldürülmüştü. Bu çok akıl almazdı!


Reislerin hepsinin bu üçlüyü öldürebilecek gücü vardı ama hiçbiri bunu yapmazdı. Dahası, onları öldürmüş olsalar bile sonrasında onları bir araya toplayıp tenkit etmelerinin hiçbir anlamı yoktu!


Genç ruh hayvanı eğitmenleri bir an için bu üçlüyü öldürebilecek kadar olağanüstü yeteneğe sahip olan kişiyi bulmak için birbirlerine baktılar.


Ama Ting Yu bu haberi duyduğunda, ilk tepkisi, şaşkınlıkla gece büyük bir savaşa girmiş gibi duran Chu Mu’ya bakmaktı.


Ting Yu, dün ayrılırken Chu Mu’nun sık ormana gideceğini söylediğini hatırladı. Bu sabah da bu çok şaşırtıcı haberlerin gelmesi çok tesadüfiydi!


Chu Mu, Ting Yu’nun bakışlarını fark etti ve hiçbir şey bilmiyormuş gibi başını salladı.


“Hemen, her biriniz yandaki kulübeye gidip ruh hayvanlarınızı çağırın.” dedi Cao Yi soğukça. Olayı açığa çıkartmak zorundaydı.


Eğer bir gecede beş kişiyi öldürmeyi başaran bu ruh hayvanı eğitmenlerinden biriyse, öyleyse bu kişi reisler için bir tehditti ve açığa çıkarılması gerekiyordu!


Genç ruh hayvanı eğitmenleri sorgu için tek tek kulübeye çağrıldı. Kulübeye giren herkes bembeyaz yüzle giriyordu. Sonuçta bu reislerin ne kadar acımasız insanlar olduklarına şahit olmuşlardı. Dışarı çıkanlar ise, bir felaketten kurtulmuş gibi rahat ifadelere sahipti.


Çok geçmeden Chu Mu’nun sırası geldi. Kulübeye girerken sakinliğini korudu.


Ortadaki koltukta oturan kişi reislerin lideri Cao Yi idi. Bir yanında Gu Lei, diğerinde kızıl saçlı Zeng Ze vardı.


Chu Mu odaya girdiğinde, kızıl saçlı Zeng Ze’nin dudakları yukarı doğru kıvrıldı ve Gu Lei’ye kısık bir sesle dedi ki: “Bu piç gerçekten de hayata sıkı sıkıya tutunuyor. Şeytan hâlâ ruhunu yutamadı.”


“Gerçekten garip ama Efendi Xia’nın talimatı…”


Cao Yi onlara buz gibi bakışlar atarak susturdu. Daha sonra bakışları Chu Mu’nun üzerine kaydı. Duygusuz bir ses tonu kullanarak sordu: “Dün nereye gittin? Ruh hayvanını çağır!”


“Ruh hayvanım yaralandı ve şu anda çağrılamaz. Dün adanın dış bölgelerinde birkaç ruh hayvanıyla savaşıyordum.”


Cao Yi hemen kaşlarını çattı. Suçlu dün gece kampta kalmamıştı ve ruh hayvanı yaralanmış ya da gücü tükenmiş olmalıydı ve bu emareler Chu Mu’ya uyuyordu.


“Piç, gerçekten de cesursun. Bizim gözetimimiz altındayken yaptıklarının sorumluluğundan kaçabileceğini mi düşünüyorsun? Tek bir yalan daha söylersen Avcı Köpekbalıkları’nı beslemek için seni denize atarım!” Cao Yi aniden ayağa kalktı. Tüm bedeni vahşi bir hayvanınki gibiydi.


Chu Mu’nun kalbi, ormanın içinde bir kanıt bırakıp bırakmadığından emin olamayarak şiddetle atmaya başladı.


Ama çok geçmeden Cao Yi’nin garip bir ifadeye sahip olduğunu gördü ve aniden Cao Yi’nin katili itiraf ettirmek için herkesin üzerine gittiğini anladı. Hemen birkaç adım geri çekildi ve cevapladı. “Ben...Hiçbir şey yapmadım...Dün gece Yüz Gözlü Palmiye ile savaşırken yaralandım sadece…”


Chu Mu’nun telaşlı tepkisini görünce, Cao Yi’nin acıması ifadesi hemen kayboldu ve daha önce oturduğu koltuğa oturdu.


“Kıdemli Cao, bu piç her zaman insanlardan uzak durur. Ruh hayvanı da sadece bir Ayışığı Tilkisi. Beş kişiyi öldürmek onun için imkansız.” dedi Zeng Ze kısık sesle.


“Bu doğru, öyle…” dedi Gu Lei. Ama bu söylediklerini Chu Mu’yu temize çıkarmak için söylememiştiler. Gerçekten de Chu Mu’yu sorgulamanın zaman kaybı olduğunu düşünüyorlardı. Bir Ayışığı Tilkisi sahiplenen birinin Zhou Shengmo’yu öldürmesinin hiçbir yolu yoktu.


Gerçekte hiçbiri bunu yapanın bir kişi olduğuna inanmıyordu. Hayatta kalma şanslarını arttırmak için bir grup çocuğun toplanarak Zhou Shengmo’ya pusu kurduğuna inanıyorlardı.


“Defol!” dedi Cao Yi öfkeyle.


Chu Mu hemen çıkmak üzere arkasını döndü, ama arkasını döndüğü an yüzü kasvetlendi ve gözlerinde bir kötü niyet ortaya çıktı. İçinden dedi ki: “Yeterli güce ulaştığımda alayınızı keseceğim!”


Chu Mu gücünü çok iyi saklıyordu ve Zhou Shengmo’nun cesedinde çok iz bırakmamıştı, bu yüzden reislerin ondan şüphelenmemesi normaldi.


Çok geçmeden tüm sorgular bitti ve buna rağmen reisler katili bulamadı. Ting Yu ve Ge Qing’in grupları nispeten disiplinliydi ve önceki geceyi huzur içinde geçirmişlerdi…


Nihayetinde reisler bu olayın Kabus Adası’nın dışından gelen biri tarafından yapıldığına kanaat getirdi. Ama bu belirsizlik hepsinin tetikteliğini arttırarak yeni bir karar vermelerine sebep oldu.


“Kimliği belirsiz biri adaya sızdı. Daha fazla sorun çıkmaması için ölüm kalım savaşını yarın başlatacağız. İlk ona girenler bizimle birlikte bu adadan ayrılacak, diğerleri ise…”


Sorgulamalar bittikten sonra, Cao Yi aldığı kararı herkese bildirdi.


“Şimdi yataklarınıza gidip dinlenin. Yarın ya hayatta kalacaksınız ya da öleceksiniz!” dedi Cao Yi soğukça.


Bu haberi duyar duymaz Chu Mu’nun yüzü değişti. Ölüm kalım savaşının daha yakın bir tarihe alınması, Mo Xie’nin gücünü geri kazanması için gereken süreyi karşılamıyordu.


Bir gün içinde, Mo Xie en fazla tüm gücünün %40’ına ulaşabilirdi. Üstelik bedenindeki yaralar da iyileşmemiş olurdu. Böyle bir durumda savaşmak ve ilk ona girmek için ardı ardına iki kişiyi yenmek çok zor olacaktı.


“Savaş zamanı ileri alındığından fazladan yaşayacağın birkaç günü de kaybettin. Gerçekten de şanssızsın Chu Mu!” Yanından pek de arkadaşça olmayan bir ses geldi.


Chu Mu yanındaki Ge Qing’e bakarken kaşlarını kaldırdı. İfadesi oldukça kasvetliydi.


Daha önce olsaydı, Chu Mu Ge Qing’in karşısına çıkmayı ve ona zarar vermek isteyen bu piçin içinden geçmeyi isterdi, böylece rahatlayabilirdi.


Ama şimdi onunla karşı karşıya gelmek istemiyordu. Zira Ge Qing’in yedinci seviye Pullu Yılanı, başa çıkması kolay bir şey değildi.

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr