Bölüm 44: Omega'nın Yapımı

avatar
353 2

Cennet Hükümdarı'nın Günceleri - Bölüm 44: Omega'nın Yapımı


***

 

Roan kanlanmış gözlerle kapsülden dışarı çıktı. Göğsü öfkeyle inip kalkıyordu, burnundan adeta duman çıkıyordu. Onun bu halini gören insanlar birkaç adım geriye çıktı. Çünkü Roan’ın yüzü öfkeden kızarmıştı.

 

“Lanet olası orospu çocuğu! Senin oyunun da amına koyayım, senin de amına koyayım! Bitireceğim oğlum seni!”

 

Roan etrafına baktı ve ona yaklaşmaya çekinen hizmetlileri gördü. Birisi elinde bir bardak su tutuyordu. Roan onun yanına gitti ve hızlı bir şekilde suyu alıp içti. Ardından bardağı sertçe yere koydu ve oradan ayrıldı.

 

“Tam 124 oyun ve 124 mağlubiyet. Bunların 120’si ilk beş dakikada, diğer 4’ü beşinci dakikanın ilk on saniyesinde!”

 

7. aşama diğer aşamalara hiç ama hiç benzemiyordu. Bu sefer her şey önünde toplanmıyor, aksine Roan tüm her şeyi kendisi hazırlıyordu. Bombalar, silahlar, planlar, haritalar… her şeyi Roan kendi elleri ile hazırlıyordu.

 

Oyunun ilk beş dakikası, günlerce hazırlıktan itibaren başlıyordu. Roan gerçekte yedi saat, oyun da yedi gün boyunca kesin bir dikkatle planlar hazırladı ve farklı yönlerden saldırdı. Ancak daha bankanın birkaç kilometre ötesine gelemeden özel kuvvetler tarafından saldırıya uğrayıp tutuklandı.

 

Roan kaç sattir oyunda olduğunu bilmiyordu ama kesinlikle kısa değildi. Bu süre içinde tüm hayatı boyunca öğrendiği şeylerden daha fazla şey öğrenmişti. Hatalarından ders almış ve çok ama çok fazla araştırma yapmıştı. Ancak buna rağmen hiçbir gelişme olmamış, her seferinde yenilmişti.

 

Roan odasına dinlenmek için gittiğinde duvardaki saate baktı. Zaman algısı olsun diye yanına da seyahatin kaçıncı günü olduğu yazılmıştı. Roan oyuna girdiğinde seyahatin ilk günüydü ve şimdi onuncu gündü.

 

Neredeyse dokuz gündür sadece beş dakikalık oyuna dikkatini veriyordu. Bu sürede çok fazla şey öğrense de hiçbiri ile oyunun ilk dakikasını geçememişti.

 

7. Aşamada farklı gezegenler de vardı. İthalat ve ihracat dahi yapılabiliyordu. Tıpkı bir simülatör gibiydi. Çok gelişmiş bir yapıya sahipti. Ancak Roan hiçbir şey yapmaya fırsat bulamadan oyuna başladığı yerde tutuklanıyordu.

 

“Yarım yamalak Paradise bilgim ile bir drone yapmama olanak yok. Gelişmiş bir şey yapmak için gerekli bilgilere sahibim. Karanlık Net’te bin Cennet Kristali karşılığında, gelişmiş bir askeri drone planlarını almıştım ama yapacak malzemem yok. Ayrıca askeri teknoloji çok az gelişmiş. Teknoloji sadece uzay arenalarında kullanılabiliyor. Diğer yerlerde basit görevler için kullanılıyor.”

 

Merkezi otoriteyi sarsmamak için teknolojinin gücü bastırılıyordu. Yıldız Enerjisi’nin gücünü çok iyi bir şekilde kullanan kişiler, teknolojinin kendi otoritelerini ve yeteneklerini geçmesini istemiyordu. Bu da askeri teknolojiyi oldukça geri tutuyordu. Teknolojinin yerini, yıldız enerjisi almıştı. Doktorların yerini Şifacılar almıştı. Robotların yerini büyülü kuklar almıştı. Güç sadece belirli bir yerde toplanmıştı. Teknoloji bastırılıyordu.

 

Bu yüzden Roan dronu geliştirmeye çalışırsa, bir polis ya da asker tarafından kesinlikle tutuklanırdı.

 

O sırada hoparlörden mekanik bir ses geldi.

 

[Dış Kalkanlar devreye girdi. Kara Köpek Portalı’ndan giriş yapılıyor; çıkış Yükseliş’in Doruğu olacaktır. Tüm yolcular, lütfen koltuklarınıza oturun ve hareket etmeyin.]

 

Roan durumu anlamasa da askerin söylediğini dikkate aldığından, lobideki koltuklardan birisine oturdu. Koltuklar soğuk ve metalikti. Üstüne oturduğunda bir soğuk dalgası vücudunu uyardı ardından rahatlattı.

 

Birkaç saniye sonrasında Roan’ın vücudunu bir ürperti sardı. Saçları hafiften elektriklendi. Kolundaki kıllar hafifçe yükseldi. Bunlar bir portalın içinden geçerken olabilecek şeylerdi. Ancak Roan gene de garip buldu.

 

“Doğru, Yıldız Enerjisi’ni hissedemesem de bana etki edebiliyor.” Diye düşünürken, hemen yanında oturan bir kişi birden kusmaya başladı. Onun ardını diğer koltuklarda oturanlar takip etti ve tüm zemin, mide sıvıları ve kırmızı et parçaları ile doldu. İğrenç koku Roan’ın burnunu gıdıkladı ama hiçbir şey söylemedi.

 

Birkaç kişi haricinde neredeyse herkes midesindekileri dışarı çıkardı. Roan bunun neden olduğunu anlamadı. Hatta bu insanların burada olduğunu kustukları zamana kadar fark etmedi bile!

 

“7. Aşamayı kafama çok fazla takıyorum. Şimdilik en mantıklısı yazılım öğrenmek ve Yıldız Enerjisi’ni anlamak. 1,000,000 Cennet Kristali az para değil. Bunu kazanırsam, yatırım yapmak ve kendime bakacak param olur. Bu sene geçilse dahi bir dahaki senenin aidatını ödemem gerekiyor. Para lazım.”

 

Roan gözlerini kapattı ve soğuk koltuğa yaslandı. Gözlerini kapattığında başına keskin ağrılar girmeye başladı ancak bunu umursamadı. Şuan da kendisi için bir senaryo oluşturuyordu. 7. Aşamada yaptıklarını düşünürken, bir yandan da uykuya dalmaya çalışıyordu.

 

Ancak o anda bir homurdanma duymasıyla gözlerini açıp kafasını çevirdi. Yüzünü tam olarak seçemese de Lily olduğu belliydi. Yüzünde korkutucu bir ifadeyle kollarını bağlamıştı ve ona bakıyordu.

 

“Ah… Doğru. Onu denek olarak kullanacaktım. Oyun yüzünden aklımdan çıktı.”

 

Roan gözlerini geri kapatacakken sert bir tokat sağ yanağına indi ve yüksek bir ses çıkardı. Roan afallamış bir şekilde yanan yanağına dokundu. Kulağı çınlamaya başladı ve başı hafiften döndü. Yüzünde inanamayan bir ifade vardı.

 

“Sen bana vurdun mu?”

 

Roan öfkelenmedi. Çünkü Lily’nin gözlerinden akan yaşları görmüştü.

 

“Seni pislik…” Lily, Roan’a yarım saniye baktıktan sonra koşarak oradan ayrıldı. Sesi ağladığını belli edercesine yüksekti. Lobide bulunan herkes – hizmetçilerde dahil- bir canavara bakar gibi Roan’a baktı.

 

Roan onları anlamadı. Ne yapmıştı? Sadece buluşmaya gitmemişti. Lily’i bilgi almak ve deneyim kazanmak için çağırmıştı. Kendi tekniklerini onun üzerinde deneyecek ve Yükseliş Akademisi hakkında bilgi alacaktı. Ancak daha önemli bir işi çıkmıştı ve onunla ilgilenmişti.

 

“Neyse… Yanlış anladılar sanırım.”

 

Daha fazla umursamamaya karar verdi. Böyle şeyler çok aptalca ve gereksizdi. Roan onları anlamadığından anlamaya da çalışmadı. Sadece gözlerini kapattı ve dinlenmeye devam etti.

 

Bilinmeyen bir süre geçti ve Roan hariç herkes lobiden ayrılarak kendi odalarına gitti. Bundan beş saat sonra Roan gözlerini açtı ve sakin bir şekilde ayağa kalkıp kafeterya da yemek yedi ve tekrardan Sanal Dünya’ya girdi.

 

Tanıdık gürültüler tekrardan kulağını doldurduğunda Roan iç çekti ve oyuna girdi. Sistemi ve mekaniği mümkün olduğunca anlamalıydı ve buna göre planlar hazırlamalıydı.

 

Beklediği gibi oyuna girdiği anda 7. Aşamaya girdi ve mesaj kutusuna bir mesaj geldi.

 

[Yenilmeye doymadın sanırım. Bakalım on saniye daha fazla dayanabilecek misin?]

 

“…” Roan bir şey söylemeden oyunu başlattı ve lüks bir rezidansın içinde doğdu. Hızla çevresindeki iletişim aletlerini söktü ve internet ağını yok etti. Pencereleri kapattıktan sonra alt kata indi ve gümüş tahtadan yapılma kapıdan içeri girdi.

 

Kapıyı kapattıktan sonra kapının yanındaki sarı düğmeye bastı ve mavi bir kalkan odayı sardı. Odaya döndü ve yedi farklı masayı ve binlerce garip aleti inceledi.

 

“General Seviye Lehim Seti’ni hazırla.”

 

[Anlaşılmıştır!]

 

“Bana bir kontrolcü yapmak için gerekli malzemeleri sağla. Ayrıca bir kalp büyüklüğünde, Mavi Ay Taşı istiyorum. Üstüne otomatik sıkıştırıcı ve birkaç tane bilek kayışı gerekiyor.” Roan garip aletlerin arasından siyah camlı, turuncu iskeletli bir gözlük aldı ve gözüne taktı. Ardından masalardan birisine geçti ve işe başladı.

 

Birkaç saniye sonra sağ elinin hemen yanında ince işlemeler için gerekli olan lehim seti belirdi. Bu general seviyeydi. Bununla bir motor dahi lahimlenebilirdi. Isı gücü inanılmazdı. Mavi Ay Taşı dahi bunun önünde bir hiçti.

 

Roan onun ardını takip eden metal kontrolcü, otomatik sıkıştırıcı ve bilek kayışlarını görmezden geldi ve alet yığınını içinden beyaz renkli bir metal aldı. Metal oldukça hafifti ve üzerinde garip yazılar bulunuyordu. Roan derin bir iç çekti ve tam odak işlemlere başladı.

 

“Bakalım, dolandırılmış mıyım?”

 

Beyaz renkli metalin ismi; Aralon’du. Aralon, bir Ay Taşı’ndan on kat daha sağlam ve iletkendi. Yıldız Enerjisi’ni en az sürtünme ile aktarabiliyordu. Roan drone’un gövdesi için bunu kullanacaktı. Önceki şekil vermesi ve üzerine çizikler atması gerekiyordu. Ardından büyülü kablolarla motoru ve çekirdeği bağlayacaktı ve sıkıştırıcıya aktaracaktı. Hedefleme ve yapay zeka ile birlikte güçlü bir şeye dönüşecekti.

 

En azından kendi aklındaki buydu. Teknoloji ile bayağı ilgili ve bilgiliydi. Bir drone yapabilirdi ama askeri drone yapamazdı. Ayrıca aklındakini uygulayabilirse kendine güçlü bir koruyucu elde edebilirdi.

 

Birkaç saniye sonra yanında beliren kalp şeklindeki mavi taş garip bir güç sergileyerek odayı aurayla doldurdu. Neyseki Roan daha önceden halletmişti.

 

Hazırlanma aşaması bittiği sürece Roan planını rahatlıkla uygulayabilirdi. Sonuçta hazırlık en önemli şeydi. Öyle ki planın kusursuz işlemesi bile bunun kadar önemli değildi.

 

“Yedi adet Alan-Seviye sonradan savaşa katılacak. Bir hafta boyunca detaylı bir hazırlık yapmadığım sürece kesinlikle kaybederim. Önceki oyunlarda öğrendiğim tren yolunu ele geçirirsem, Yüz Bin Titreşim Matakabı’nı ele geçirebilirim. Yanlış hatırlamıyorsam, kazı çalışmaları için şehir dışına götürülüyordu.”

 

Roan sistemden kral seviye bıçaklara sahip bir metal kesme aleti istedi. Ardından general seviye bıçak seti, kaplan gözü taşından yapılma birkaç metrelik uzunluğunda yarım santim genişliğinde kablos seti istedi. Son olarak da uzaktan kumanda sistemi için S Seviye işlenmemiş iki çip ve sensör istedi. Çipler işlenmediğinden, Roan onları alıcı ve verici olarak işleyebilirdi.

 

Tüm aletleri geldikten sonra Roan drone yapımına başladı. Metal kesme aletini kullanarak, aralona beşgen şekli verdi. Ardından bıçakları kullanarak içini oydu ve detaylandırdı. Ardından yumuşaması için sıcak bir fırına attı ve güç kaynağını halletmek için çalıştı. Gücün ve enerjinin kaynağı olan Mavi Ay Taşı, otomatik sıkıştırıcılar aracılığı ile lazeri andıran delici ışınlar gönderecekti. Bu kısım drone planında bulunmuyordu. Roan tamamen sezgilerine güvenerek hareket ediyordu.

 

Aslında güçlü sıcak silahlar ve bıçaklar ekleyerek dronu bir savaşçıya çevirebilirdi ancak bu ilgisini çekmiyordu. Yakın dövüş olduğunda, kişi yıldız enerjisi kullanmadığı sürece kendisine güveniyordu. Fiziksel üstünlüğü yok sayacak teknikleri vardı.

 

Zaman geçmeye devam etti ve Roan çalışmaya daldı. Enerji kalkanı sayesinde dışarıya enerji sızmadı ve herhangi bir bağlantı sağlanmadı. 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44419 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr