20.Bölüm

avatar
669 0

Brian - 20.Bölüm


Brian ve Yetu bu sahne karşısında gülmemek için kendilerini zor tutuyorlardı. Şehir lordu aniden ortaya çıkarak Brian ve Yetu'nun yüz ifadelerine şiddetle bir süre baktıktan sonra kötü auralı kişilere dönerek "Burayı terkedip merkeze gidin ya da krallığa dönün! Bu yaptığınız bir suç. Eğer burada durmaya devam ederseniz cezanızı kendim vereceğim." Brian ve Yetu şehir lordunun yanına geldi ve Brian konuşmaya başladı "Buradaki tüm kötü auralılara karşı sadece ikimiz savaşmak için anlaşma istiyoruz. Eğer biz ölürsek kimse intikam almak için gelmeyecek. Eğer biz yenersek onları öldüreceğiz ve kimse bize hesap soramayacak. Bu sizin için uygun mu?" Brian sorusunu hem şehir lorduna hemde kötü auralılara yöneltmişti. Şehir lordu ciddiyetle "Eğer 10 kişiden az olursanız buna izin veremem. Karşında sayısı bile belli olmayan bir çok kişi var ve siz sadece 2 kişisiniz."

Brian hayal kırıklığına uğramışken aniden arkasından biri yaklaştı. Ardından bir kaç kişi daha gelmişti. Brian arkasını döndüğünde tüm han müşterileri han sahibi hatta öğretmeni bile arkasındaydı. Brian'ın gözleri kocaman açılmış ve ağızı kocaman gülmeye başlamıştı. Şuan Brian ve Yetu dahil tam 25 kişiydiler. Şehir lordu kağıdı çaresizce Brian'a uzattı "Tamam şimdi bu kağıdı imzala. İki tarafta intikam almayacak." Brian zaman kaybetmeden kağıdı imzaladı ve arkasına döndü. Şehir lordu yukarı çıkmış ve izleyen milyondan fazla insanı tutmak için bir bariyer inşa etmişti. Arkasındakilere yönelen Brian "Kimse Yetu ve bana katılmasın. Bu savaş sadece ikimizin olsun istiyorum." Dedi. Tüm han müşterileri ve öğretmenin ağızı sonuna kadar açılmıştı. Brian ve Yetu sadece 63.seviyeydi ve karşı tarafta en ön safta 72.seviyede binden fazla kişi vardı. Öğretmen bir klonunu hazır tutarak Brian'ın isteğini kabul etmek zorunda kalmıştı. Sonuçta Brian'da en az babası kadar inatçıydı.

Karşıdaki tüm karanlık auralı kişiler dalga geçercesine sırıtarak saldırıya geçmişlerdi. Brian'ın kendini çok büyük gördüğüne emindiler. Hepsi ellerindeki kılıçlarını savurarak saldırırken kılıçlardan çıkan hava dalgaları Brian ve Yetu'ya ulaştı. O sıradan ortadan 2'ye bölünen Brian ve Yetu'nun cesedini görenler şiddetle kalakalmıştı. Bu kadar hızlı biteceğini düşünmüyorlardı. Öğretmen klonunu gönderip onları kurtarmadığı için büyük bir pişmanlık çekiyordu. Brian'ın bir planı olduğunu düşünmüştü. Bir süre sonra cesetlere ulaşan karanlık auralılar sevinçle bağırırken aniden cesetler garip küçük binlerce canavara dönüşerek 72.seviyelilere saldırdı. Bu sırada Yetu ve Brian öğretmeni ve diğer han müşterilerinin yanından geçerek karanlık auralıların arkasından saldırıya geçti. Yetu'da insan bedenindeydi ve elinde güçlü bir ağır kılıç vardı. İki yöne dağılan iki arkadaş büyük bir kıyıma geçmiş hiç yara almadan insanları ortadan ikiye kese kese ilerliyorlardı.

Bir kaç saat sonra karanlık auralıların hepsi savaşı sadece seyirci olarak izleyenlerin ve krallıktaki en güçlü okulun öğrencilerinin kendi aralarında söyleyip durduğu adıyla "iki manyak" tarafından öldürüldüğünde herkes dehşet içindeydi. Brian bu sırada 74.seviye zirvesine ulaşmış ve yaklaşık 20 kez 2.torbasını doldurup vücudunu güçlendirmişken Yetu 76.seviye olmuştu. Bu büyük bir kıyımdı. Karanlık auralıların hepsi öfkeyle kıvranıyor ve saldırmaya çalışıyorlardı fakat şehir lordu hepsinden güçlü olduğu için ve anlaşmayı kabul ettikleri için hiç kimse saldıramıyordu. Öfkeden deliye dönen karanlık auralı aileler evlerine hiddetle dönerken Brian yerdeki tüm yüzükleri almıştı. Sadece bu yüzüklerle boş yüzüğü ağızına kadar dolmuştu. Brian'ın serveti şuan krallıktaki büyük klanlarla yarışacak büyüklükteydi.

Brian şehir lorduna dönerek "Doğu kısmıda şuan benim değil mi?" Dedi. Lord kafasını sallamakla yetinerek hemen aceleyle merkezdeki kalesine döndü. Brian lordun bu kadar aceleyle gitmesine anlam verememişti. Yüzüğündeki tüm yüzüklere odaklanarak hepsini önüne yığdı. Ardından katanasını çıkartarak hepsini emmeye başladı. En basit kılıçtan 72.seviyelerin kullandığı mükemmel yeteneklere sahip kılıçlara kadar hepsi bir kaç saniyede emilmiş ve Brian'ın elindeki kılıç parlamaya başlamıştı. Brian kılıcının baskısından eskiden olduğu gibi tekrar kurtulmaya çalışıyordu. Eğer 2.torbadan aldığı enerjiyle 20 kere vücudunu geliştirmiş olmasaydı şuan yere yapışmış kemiklerini tek tek kaybediyor olurdu. Kılıcın aurası sadece Brian'a odaklanmıştı bu yüzden sadece bundan o etkileniyordu. Yaklaşık 1 ay yerinden kalkmadan meditasyon yapan Brian'ın yanındaki Yetu doğu köyünü çoktan halletmişti. Tüm köyler 50 ile 59.seviye arasındaki tahtalarla çevrilmişti ve tüm topraklar çok büyük bir değer kazanmıştı. Ekilen ekinler öncekine oranla en az 10 kat büyük oluyor ve lezzetinin değeri sadece koyu kırmızı altınlarla ölçülebiliyordu. 4 köy ve şehirde yaşayan Brian'ın halkı büyük bir ekonomik güç kazanmaya başlamıştı.

Krallıktan ve şehir merkezinden herkes köylere ve köyler ile şehir arasındaki boşluk araziye taşınmaya başlamıştı. Hatta kötü auralı çok kişi kendini bir süre sakinleştirerek iyi auralı olup Brian'a katılmıştı. Sonunda 1 ay geçtiğinde Brian gözlerini açmış ve etrafına bakınmaya başlamıştı. Burası garip bir odaydı fakat Brian önceki gibi acı çekmiyordu. Etraf karanlık ve duvarlar beyaz yazılarla doluydu. Garip sembollerle oluşmuş yazıları anlayan Brian bunu nasıl anladığını bilmiyordu. Duvardaki garip bir sırada dizilmiş yazıların hepsini okuyan Brian ne olduğunu anlamıştı. Eğer elindeki tüm teknikleri burada bu odaya vermezse buradan asla çıkamayacaktı. Brian söyleneni yaparak elindeki tüm teknikleri odanın zeminine aktardı. Hız tekniği, küçük canavar oluşturma tekniği, elementleri birleştirerek kendi oluşturduğu onlarca belki yüzlerce garip tek seferlik teknikleri hepsini burada odaya vermişti. Elinde sadece element kavrayışı ve teorik bilgileri kalmıştı.

Oda bir anda beyaz bir ışıkla parlayadı ve söndü. Ardından yavaşça tekrar aydınlandı ve bir kaç sembol eşliğinde ortaya masa kitaplar ve kalemler çıktı. Ardından ışığın normal düzeye dönmesiyle semboller kayboldu. Şuan Brian'ın karşısında bir masa 3 renkte kitap ve 3 renkte kalem vardı. 1.kitap kırmızı ve üzerinde kırmızı bir kalem vardı. 2.kitap maviydi ve üzerinde mavi bir kalem vardı 3.kitap ise yeşildi ve üzerinde yeşil bir kalem vardı. Brian kırmızı kitabı açarak içine baktığında sayfalarının boş olduğunu gördü. "Bu boş bir kitap. İçinde kendi saldırı tekniklerini oluşturacaksın." Ses kitaptan Brian'ın zihnine dolmuştu. Bu garip bir duyguydu. Kitabı kapayarak mavi kitabı açtı. "Bu savunma kitabıdır. Bunun içine tuzaklarını veya korunma amaçlı oluşturacağın herhangi bir tekniği yazacaksın." Brian bunu da güzel bulduktan sonra yeşil olanı açtı. "Bu hız kitabıdır. Hızını arttıracak teknikleri bunun içinde oluşturacaksın." Brian hepsini dinledikten sonra bu konu hakkında daha fazla bilgi edinmeye ihtiyaç duydu. Sonuçta bu kitaplara ne yazda gerçek olacak diye bir şey yoktu.

Bir süre odayı araştırdıktan sonra duvarda asılı bir parşömen buldu. Parşömeni açarak okumaya başladı. "Buraya tarih boyunca ulaşan 2. insana selam. Buraya ulaşacak kadar iradeliysen eğer dediklerimi yapacak ve sabrını güçlendireceksin. Şimdi 3 kitabı üst üste koy ve birleşimini izle. Ha bu arada teknik kitabını kaybetmiş olman beni üzdü." Bu parşömeden korkan Brian hemen parşömeni aldığı yere koyarak kitapları üst üste getirdi ve enerjisini aktararak birleştirmeye çalıştı. Bu sırada şimdiye kadar öğrendiği tüm bilgilerin beyninden akarak kitaba geçtiğini hissetti. Tüm teorik bilgisi kitapta hayat buluyordu ve Brian'ın zihnine öncekine oranla çok daha güçlü temellerle oturuyordu. Büyük bir teorik bilgiye zaten sahipken birde bunların birleşerek yep yeni teorik bilgiler oluşturmasına ve Brian'ı öncekine oranla katlarca daha büyük bir bilgiye ulaştırmasına sebep oluyordu. Brian gerçek dünyada tam 1 yıl fakat şuan bulunduğu yerden tam 50 yıl çıkmamıştı. Açlığı yeni yeni hissetmeye başladığında sonunda kitap tamamlanmış ve Brian'a çok büyük bilgiler vermişti. Bu bilgiler 70.seviye altında birine verilecek olsaydı o kişinin beyni havaya uçardı. Eğer Brian sadece taş ve tahtanın ne olduğunu bilseydi bile bu kitap ona en az 1000 sayfalık bir teorik bilgi kazandıracaktı ve bu bilginin oluşumu mikro saniyelerle ifade edilebilirdi. Fakat Brian 1 kütüphane kitabı ve önceki teknik kitabı sayesinde bir çok daldaki bilgilerinin birleşimini izledi. Bunun 50 yıl sürmesi gayet normaldi ve bu 50 yılda oluşan kitabın sayfa sayısı rakamlarla ifade edilmesi zordu.

Brian bir süre kafasını dinlendirmek için meditasyon yapmaya başladı. 25 yıl meditasyondan sonra gerçekten acıktığını hissederek gerçek dünyaya döndü. Yaklaşık bir buçuk yıl geçmişti ve herkes onu merak etmişti. Yeku'da olmasa kimse ne olduğunu anlamayacaktı. Sonunda gezegenine dönen Brian bir süre yükseldikten sonra aşağıya baktığında kendi şehrini gördü. Başlarda basit küçük köylerden oluşan bu topraklarda şuan milyarlarca kişi yaşıyordu. Şehrinden gayet memnun olan Brian burada sadece kendi şehri olduğu için rahatça istediği gibi yayılabiliyordu. Bu da buraya gelmek isteyen diğer insanların rahatça yerleşebilmesinde güzel bir rol oynuyordu. Brian şehre sakince indikten sonra yüzüğünden bir sofra çıkartarak bir süre yedi. Karnı iyice doyduktan sonra 25 yıl içinde sıraya koyduğu ve özümsediği tüm bilgilerini kullanmaya başladı. İlk önce statik elektrik oluşturmak için elini birbirine sürttü. Basit bir işlemden sonra başarmıştı. Ardından avuçları birbirine bakacak şekilde ellerini açtığında statik elektrik avucunda bir top oluşturmuştu. Kendi vücudundaki enerjiyide bu topa eklediğinde açık mavi bir elektrik topu Brian'ın elindeydi.

Topu vücuduyla birleştiren Brian aniden önceki enerji türlerinden çok daha farklı bir enerji kazanarak yeni bir element elde etti. Artık elektrik oluşturabiliyordu. Şehir merkezinide kendi şehrine kattığında tüm şehrini elektrik denen bu yeni elementle tanıştıracak ve herkesin bu elektrik denen şeyden büyük oranda yararlanmasını sağlayacaktı. Merkeze ulaştığında şehir lordu aniden önünde belirdi. "Brian, neden burada olduğunu biliyorum bende senin gibi aydınlık auralı birisiyim fakat şimdiye kadar senin gibi benden düşük seviyeli birinden daha alt bir düzeyde olmak istememiştim. Son zamanlarda oluşturduğun ekonomik düzenin ve vergi mantığının sebebini anlamlandırmaya çalıştım. Yaptığın onca şeyden kendine hiç bir pay çıkartmadan herkesin iyiliğini düşünerek güçleniyorsun. Ben her zaman kendi çıkarımı düşünerek hareket etmiş ve sadece basit bir kaç yüz bin kişlik bir şehre ulaşmıştım ve sen sadece çıkarını düşünmeden bu sayıyı 1 buçuk yılda milyarlara taşıdın. Artık merkezide sana veriyor ve şehrinde yaşamak için izin istiyorum." Brian bunları mutlulukla dinledikten sonra merkezide kendi topraklarına katınca planını uygulayabileceğine çok sevinmişti.

Kralın ona verdiği görev "Bir şehir kur" idi ve Brian bu şehri gerçekten kurmuştu. Kral ona istediği kadar zaman vermişti ve daha 2 yıl ancak olmuştu. Bu kadar şeyi 2 yılda başardığı için bir kaç yıl daha kralla buluşmasa pek sorun olacağını düşünmüyordu. Brian Yeku ile beraber ormana girerek 75.seviye bölgesine ulaşmışlardı. Brian 74.seviyeyken Yeku 83.seviye olmuş olsa da Brian Yeku'dan çok daha hızlıydı. Bunun karşısında ağızı açık kalan Yeku sebebini anlamaya çalışmak için Brian'ın zihnine girmeye çalıştı. Bu sırada aniden kilometrelerce savrularak bir dağa çarpıp durdu. Brian'ın aydınlık elementiyle iyileşip geri döndü "Senden çok daha güçlü olmam gerekirdi. Nasıl olur da sadece meditasyonla gittiğin odadan kazandığın bilgiyle benden bu kadar fazla güçlü olabilirsin?" Dedi. Brian ise pek fazla tepki vermeden "Sadece biraz güçlendim." Dedi. Bir kaç dakika daha uçan ikili sonunda 75.seviye ormanına gelmişti. Brian elektrik elementini kullanarak su bölgesinde yaşayan güçlü canlıyı bir kaç saniyede öldürdü. Bu elektrik elementi hiç bir canlının daha önce karşılaştığı bir element değildi.

Normal doğada çakan şimşeklerden binlerce kat güçlü şimşekleri kullanarak ilerleyen Brian'ın önüne hangi canavar gelirse gelsin bir kaç saniyeden fazla dayanamadan acıyla ölüyordu. 90.seviye sınırına geldiğinde daha yeni hava kararıyordu ve Brian gerçekten çok güçlenmişti. Elini koca 90.seviye ağaç canavarına doğru tuttuktan sonra ateş elementiyle köklerini tutuşturdu ve yapraklarını yaktı. Canavar "Nasıl olur? Sen buraya gelene kadar seni izlemiş ve sadece elektriği kullanabildiğini görmüştüm. Nasıl olurda başka elementlerini benden saklayabilirsin?" Brian ise sakince cevap verdi. "Beni başından beri izlediğini fark etmiştim zaten. Bu küçük bir plandı sadece ve sen bu planı fark edemedin. Neyse elektrik elementini kullanabildiğimi fark edip buna önlem almak için kendi bedenini kullanacak kadar zeki olman 90.seviye olan bir canavar için yeterli bir zeka aferim." Brian dalga geçerken canavar yanarak ölmüştü. Sonunda 90.seviyeye ulaşan Brian ve yanındaki canavarı Yeku 100.seviye olmadan buradan çıkmak istemiyordu. Bu yüzden kıyıma devam ederek ilerledikten sonra iki arkadaş 99.seviye sınırından 100.seviyedeki bölgeye ulaşmışlardı. Brian kendine her ne kadar güvensede kendini sağlama almak için bir tuzak yapımına başlamak istedi. 95.seviye bölgesine geri döndü ve toprak elementini kullanarak aşağı doğru kilometrelerce uzunlukta bir maden oluşturdu.

Yerin kilometrelerce altına indikten sonra algısını yayarak bir demir yatağı aradı. 10 ton demir ve 1 ton gümüş ile açtığı madenden çıkan Brian tekrar toprak elementiyle madeni kapattı. İlk önce 10 ton demir ile tuzağı oluşturdu. Ardından tuzağa güç vermesi için gümüşler ile tuzağı sarıp elektrik elementini de onların içine ekledi. Ardından tüm bunları bir enerji topu içine alıp tüm enerjisini ona aktardı. Yeku'da Brian'a yardımda bulundu. Bu işlemler bittikten sonra ikili 1 ay boyunca meditasyon yapıp dinlendi. Her oluşturduğu yeni şey Brian'a kombin olarak çok daha fazla şey oluşturacak fikir sağlıyordu. Sonunda enerjisini dolduran Brian ve Yeku 100.seviye kısmına girdi. İnsan bedenine sahip bir canavar onlara saldırıya geçti. Brian ve Yeku kılıçlarıyla ona saldırırken ortada büyük bir patlama oldu. Canavar korkuyla bir iki adım geri çekildikten sonra Brian'ın kelepçeli tuzağına düştü. Aslında canavarın bu durumda korkması Brian'ı çok güldürmüştü. Kendi klonlarını canavara saldırtmış ardından canavarın onları öldürdükten sonra kendi cesedini yerde görmesiyle korkarak Brian'ın tuzağına düşmesine sebep olmuştu. Brian canavarı yakaladığı için onu rahatça öldürebilirdi. Canavar  korkuyla sağa sola çırpınıyor, "Beni bırakın! Beni bırakın çabuk!" Gibi sözler söyleyip duruyorsada Brian buna sadece gülüyordu. Elini kavaya kaldırıp katanasıyla boynunu kopardığı yaratık birden yok olarak Brian'ın içine buharlaşarak girdi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44559 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr