11.Bölüm

avatar
688 1

Brian - 11.Bölüm


Brian hafifçe havalanmaya başladı. Etrafta kılıcının aura salarken bıraktığı bitkilerden yaptığı baharatı kullanmak için et arıyordu. 9.seviyesindekine kıyasla katlarca hızlı yol alan çocuk bir kaç saatlik aramadan sonra 12.seviye küçük bir çekirge gördü. Bitkilerden çıkan su gözlerini de fazlasıyla etkilemişti.

Üzerine gitmek yerine canavarın etrafını havayla sardı. Kendi yanına getirdi ona korkuyla bakan hayvan çocuğun daha 10 seviye olduğunu aurası sayesinde hissettiğinde küçümseyerek üzerine doğru atlamaya çalıştı. Yapamayınca aurasıyla onu baskılamaya çalıştı ama bilmediği şey çocuğun çoktan en azından 25.seviyeye kadar auradan etkilenmediği idi.

Fakat Brian'ın da bilmediği bir şey vardı. Tüm 10.seviye küçük çekirgeler elinde tuttuğu çekirgenin eğittiği hayvanlardı. Yeni yeni zeka kazanan çekirgeler doğuştan kurnaz olan ve 10.seviyelerle kıyaslandığında bir kaç kat daha zeki olan 12.seviye çekirge hepsini kandırmış ve askeri yaparak yattığı yerden kocaman canavarları yemek olarak ayağına getirtmişti.

Brian yerden kendine doğru sıçrayan bir kaç yüz tane küçük çekirge görünce elindeki 12.seviyenin etrafındaki havayı ateşle besledi ve onu acı çekerek ölüme bırakırken yere ellerini bastırdı. Enerjisinin büyük kısmını yere hava olarak serdi. Küçük bir hava tabakası öylece dururken Brian'ın elini kaldırmasıyla bir torbanın kapanması gibi tüm çekirgeler ortada yuvarlak halde toplandı. Çok zor dayanmaya çalışan çocuk elini bir kez daha toprağa vurdu ve tüm çekirgeleri kalan enerjisiyle yuvarlak bir toprak küreye hapsetti.

Yere yığıldı. 5 dakika sonra ancak kendine geldiğinde 12.seviye çekirge ölmüştü. Kabuğu tamamen yanmış olsada eti hala duruyordu. Eti yüzüğüne attıktan sonra diğer küçük böceklere yaklaştı. Oluşturduğu toprak küreye bir süre odaklandıktan sonra elini sertçe sıkarak içindeki tüm böcekleri öldürdü. Yüzlerce 10.seviye böcek sadece bir el sıkmasıyla öldürülmüştü. Aniden büyük bir eneji akımı çocuğu sarmış ve 12.seviyeye atlamasını sağlamıştı.

Tüm etleri yüzüğüne atan Brian laboratuvar yolunu tuttu. Geldiği yolu neredeyse 10 kat hızlı döndü. Laboratuvara gizlice girdi ve etleri birleştirip leziz bir yiyecek oluşturmak için simya malzemelerini çıkarttı. Bilmediği şey ise babası onu tüm bunlar olurken izlemişti.

Artık tam anlamıyla emindi oğlu çoktan büyümüştü. Artık onu gizli gizli takip etmemeli, karısıyla büyük canavarlar avlamaya gitmeliydi. Bu şekilde devam ederse kendi yüzlerce yıllık eğitiminde elde ettiği gücü bir kaç yıl içinde geçilecekti. Laboratuvarda saklandığı yerden çıkıp karısıyla konuştu ve oraya bir not bırakıp gittiler.

Bir kaç hafta sonunda Brian başarmıştı. Simya yeteneği 5.seviyeye girmişti. Müthiş kokan yemekte sadece baharat eksikti ve o baharat Brian'ın elindeki kılıcının altından aldığı bitkilerin tozlarıydı. Tozları her yeri çok güzel et kokan laboratuvarın ortasında, etin üzerine yavaşça döktü. Bir tanesini bile ziyan etmeden ustaca dökmüştü. Simya seviyesi yemek yapma yeteneğini de çok geliştiriyordu. 5 seviyede bir büyük evrim atlayan bir yetenekti.

Bir kaç saniye sonra koku katlarca artmıştı. Yemek adeta etrafa aura saçıyordu. Bıçak ve çatalını sulu ete hafifçe batırdı çocuk. Et biraz suyunu tabağa akıtırken büyük bir aura daha yaydı. Ağızına çatalı götürdü, eti çataldan hafıfçe aldı ve bir gurme gibi ağızında dolaştırıp durduktan sonra yuttu. Aldığı tatla gözleri büyüdü ve tüm ete canavarca atladı. Tek bir milim et bırakmadı kemiklerin üzerinde. Ter temiz kalın kemikler tüm küçük 4-5 santimlik çekirgelerin simyayla birleşmesinden oluşmuştu. Yüzlerce çekirge büyük bir et olmuş, Brian'ın midesine inmişti.

Etrafa aura yayan çocuk zihninde bir ses duydu. "Bana bu kadar emek verdin... sana bunun karşılığını küçük bir tat zevkiyle veremem. Tüm enerjimi dantianına akıtıyorum. Bir kaç hafta sonra görüşürüz." Sesin şoku Brian'ın zihnini onlarca soruyla doldururken birden büyük bir enerjinin kendine aktığını hissetti. Birden 13 ardından 14.seviyeye giren çocuk bir yandan sevinç yaşıyor, diğer yandan şaşırıyordu. Hala bunun nasıl olduğuna akıl erdiremiyordu.

Evine uçarak ulaştığında sokaktaki çok az kişinin onu gördüğünü farketti. Seviye atlamak pek zor olmamasına rağmen bu kadar düşük seviyelerde olmaları onu üzüyordu. Kendi amacı tüm gezegeni ele geçirerek herkesi teknoloji ve refaha yöneltmek olduğu için bunu pek umursamadı. Hana ulaştığında kapıdan uçarak hızla geçmiş kendi katının odasının önünde durmuştu. Şaşkındı çünkü handaki herkes rahatça onu farketmiş hatta bazıları gelişiminden memnun olduğu için gülümsemişti.

Kapıyı açınca masanın üzerinde bir not buldu. "Oğlum, seni ilk anından beri hep izledim ve gelişimini hayranlıkla izledim. Şimdi biz tembel annenle beraber gelişecek, en azından seni hala koruyabilen ebeveynler olarak kalacağız. 15.seviye olunca bir okula yazılmanı öneriyorum. Kütüphaneleri senin için çok yararlı olur. Ben senin en yeteneklilerin olduğu okulda 1. olacağına eminim. Görüşmek üzere." Onlarla son kez yüz yüze konuşmamalarına üzülmüş olsada bunu bir süre sonra atlatmış ve meditasyon durumuna geçmişti. Zaten kimsenin kendini rahatsız etmeyeceğine emin olduğu için rahatça gözlerini kapattı ve aydınlık odada belirdi.

Tam 1 yıl o huzurlu ortamda meditasyon yapmış, 14.seviyenin zirvesine çıktıktan sonra yan kese olarak oluşan kesede toplanan enerji artık katılaşmıştı. Tam 1 ay onun ile vücudunu geliştirdi. Tüm kese bittiğinde 2 metre boyunda etrafına mükemmel huzurlu bir aura yayan 13 yaşında bir çocuk olmuştu. Ne kadar boyu uzun, büyük kaslara sahip, zekasıyla belkide tüm yaşıtlarını geçen, canavarlara karşı acımasızlıkla saldıran, elindeki 7.seviye kılıcıyla bildiği tüm demircilere ve simya yeteneğiyle tanıdığı tüm simyagerlere kan kusturabilecek biri olsada o sadece 13 yaşında bir çocuktu.

Dışarıda hala sadece 13 gün olduğu için bilmeden oluşturduğu bilinç onunla konuşmaya çalışana kadar bir kez daha küçük kesesini doldurmaya başladı. Tam 8 ay sonra yavaş yavaş katılaşmaya başlayan enerji birden bir şey tarafından çekildi. Aniden küçük mavi bir sis önünde belirdi ve "Merhaba Brian ben oluşturduğun basit bir bilincim." Dedi.

"Merhaba bir ismin var mı veya bir geçmişin?" Yaklaşık 2 yıllık meditasyonunun ardından çok daha sakindi ve geliştirdiği vücutla beraber güçlenen ses telleriyle sesi yüzlerce yıl yaşamış kişiler gibi güzeldi.

"Hayır yok. Ben söylediğim gibi kusursuzca pişirdiğin çekirgelerin etlerinden oluşmuş bir bilincim. Bana kızmaman beni gerçekten mutlu etti. Az önca 8 ay boyunca çalışarak kazandığın enerjini emmiştim." Dedi pişmanca.

"Üzülme benim enerjimle bir sise dönüşmüşsün ve öncekine göre sesin çok daha net. Bu benim için yeterli." Dedi Brian kendinden emin bir şekilde.

Teşekkürlerini sunan sis Brian'ın zihnine girdi ve Brian gerçekliğe döndü. Hala yatakta meditasyondaydı fakat öncekiyle kıyaslanamazdı. Önceki hali bir sokak çocuğuysa şuanki hali tam bir asil gibiydi. Ayağı kalktığında sis tekrar yanında belirdi ve Brian'la tekrar konuşmaya başladı.

"Şuan sayende ben de 14.seviyedeyim. İnsanlar gibi her 5 seviyede bir 5.seviye canavar öldürmeme gerek yok. Senden bir şey daha istiyorum. Ormana gidip 15.seviye bir yaratık öldür ve cesedini bana ver. Kendi bedenim olursa, ben de yaratık öldürebilir ve seviye atlamanda yardımcı olabilirim." Dedi.

Bir süre düşünen Brian bunu mantıklı bulamasada sonuçta kendi oluşturduğu bir bilinç vardı. Brian'a mantıksız gelmedi. "Sana seve seve bir beden bulurum fakat benim seviye atlama hızım seninle bölüşülecek mi?" Dedi yola çıkarken. Handakilere de olayı anlatarak bir daha geri dönmeyeceğini ve bir okula gireceğini söyledi. Daha sonra laboratuvara doğru yola koyuldu.

"Hayır sen istemedikçe böyle bir şey olmaz. Tabii sen istemedikçe ben kendi seviyemi bile kazanamam 2mizinde öldürdüğü yaratıkların hepsi seni geliştirir. Benim önerim benim ikimizide eşit seviyede geliştirtmesi." Dedi düşünceli bir şekilde.

Bunu mantıklı bulan çocuk "Nasıl yapacağım? Ve eğer ölürsen ne olacak?" Dedi aynı şekilde düşünceli.

"Ben sana nasıl yapılacağını öğretirim ve ölen sadece bedenim olur ben sis olarak kalırım. Eğer bana bir yüzükte alırsan oraya depoladığım canavarlardan biriyle yer değiştiririm. Bu arada boynundaki kolyeyi çıkartsanda 15.seviye olabilirsin bir kereliğine benim için çıkartmanı istiyorum. Yoksa kendi bedenim seviyesiz işe yaramaz bir beden olur."

Kolyesinin işlevini hatırladıktan sonra onu yüzüğüne attı ve laboratuvara girdi. Laboratuvarda öğretmeniyle ailesini bir süre konuştu ve bir okula gireceğini söyledi. Bunun yanında oluşturduğu bilinç hakkında da bilgi istedi. "Yemekten bir bilinç oluşturmak her 5.seviye simyacının yapabileceği bir şey. Fakat unutma ki o bilinç uzun zamandır var. Sadece uyuyordu ve sen onu uyandırdın." Bu bilginin daha mantıklı olduğunu düşünen çocuk bir süre daha öğretmeniyle konuştuktan sonra canavar bedenleri satın alan yere girdi.

"Merhaba ben bir kaç beden satmak istiyorum." Dedi o sakin ve saygılı sesiyle.

"Tabii kaç tane?"

"Bilmiyorum yol üzerinde sıkıldıkça öldürmüştüm." Dedi ve yüzüğünü uzattı. Tam bu sırada adam onu durdurdu ve başka bir yüzüğü masanın üzerine koydu.

"Her yer kan olsun istemeyiz." Dedi tebessüm ederek. Brian'da kafasını sallayıp tüm bedenleri yüzüğe aktarmıştı.

"1.seviye 40 beden, 2 gümüş eder.
2.seviye 33 beden 8 gümüş 25 bronz eder.
3.seviye 35 beden 17 gümüş 50 bronz eder.
4.seviye 30 beden 30 gümüş eder.
5.seviye 50 beden 25 altın eder.
6.seviye 43 beden 43 altın eder.
7.seviye 32 beden 80 altın eder.
7.seviye imparator Minator'u nasıl buldun bilmem ama onu krallığın olduğu şehirde satabilirsin.
8.seviye 23 beden 115 altın eder.
9.seviye 10 beden 100 altın eder.
10.seviye 1 beden 50 altın eder."

Toplam 413 altın 57 gümüş 75 bronz kazanmıştı. Teşekkür ettikten sonra oradan ayrıldı. Yüzük satan dükkanlardan birine girdi ve bir süre gezdikten sonra en büyüğünün bile ona yetmeyeceğini düşünerek hayal kırıklığı ile oradan ayrıldı. Kütüphane ye girerek öğretmenine gitmek için hazır olduğunu söyledi fakat çocuklara okumayı öğretmekle meşguldü bir kaç dakika daha anlattıktan sonra,

"Çocuklar bugün bu kadar ben bir kaç hafta yokum size gösterdiğim yerler ödev. Çok çalışın." Dedi ve ayağı kalkıp çocuklarla yürüdü. Beraber dışarı çıktıklarında çocuklar evlerine üzülerek gittiler. Brian'ın öğretmeni gerçekten çok iyi bir öğretmendi.

Brian ve öğretmeni bir süre uçtuktan sonra öğretmen Brian'ı tutarak neredeyse tüm hızını kullanmaya başladı. Az önceki gibi Brian'ı bekleyerek gitselerdi 2 yıl daha oraya ulaşamazlardı.

3 gün kolları çıkmasın diye dua eden Brian sonunda krallığa ulaşmıştı. Önce sağ koluyla sol kolundan tutup yukarı bastırdı, sonra diğerini yaptı. İkisindede kemik sesleri duyulmuştu. Eğer aydınlık büyücü olmasaydı kollarını çoktan kaybetmiş olurdu. Su büyücüleri kaybedilmiş uzuvları tekrar çıkartamazdı fakat aydınlık büyücüler yapabilirdi.

Aşağı baktığında kilometrelerce uzanmış kocaman bir krallık vardı. Tam olarak üzerlerinde durmuyorlardı çünkü bu savaş anlamına bile gelebilirdi. Brian ve öğretmeni yere indikçe ses yükseliyordu. Kapılar sonuna kadar açıktı fakat nöbetçiler vardı. Nöbetçileri hiç sevmeyen çocuk onlara doğru sertçe ilerlerken öğretmenide yanında ilerliyordu.

2 yana çekilen adamları görünce Brian bir süre şaşırdı. Öğretmeni elini sırtına dayayarak ilerletti. Krallığa girdiklerinde sayısız evle karşılaşan çocuk en küçüğünün bile taştan kendi evinden 5 kat büyük güzel bir ev olduğunu gördü. Yoluna devam ederek güzel desenlerle kaplı taştan yolu geçtiler. Bir süre sonra öğretmenin yönlendirmesiyle 5 katlı, kırmızı taşlarla oluşmuş bir bina gördü. İçerisi bambaşkaydı. Zemin mermerdi ve güzel halılarla doluydu. Kırmızı hoş duvarları ve aydınlık büyüsüyle yapılmış tavanda duran güzel bir küreyle aydınlatılmıştı.

Görünüşünden bile pahalı olduğu anlaşılan masaya yöneldiler. Oraya vardıklarında Brian masada duran yüzüğe Minator'u geçirdi. Önce şaşkınlıktan kas katı kesilen adam hemen dikdörtgen tahtadan yapılma bir şeye girip kare bir tuşa bastı ve icat yavaşça havalanmaya başladı. Boş boş duvara bakan Brian bu icadı çok saçma bulmuştu. Hava elementinde ustalaşmak hiç zor değildi. "Ona asansör denir. Burada olmasının sebebi o adamın bir dantianı olmaması. Buradaki hiç bir çalışanın dantianı yok. Bu yüzden böyle bir icat geliştirmişler."

Açıklama olsada bunu pek umursamayan Brian bir süre daha bekledi. Sonunda bir cam kırılma sesi duyuldu ve içeri biri uçarak girdi. Yere indi ve çocuğa 1 koyu kırmızı altın verdi. Daha sonra hiç bir şey söylemeden geri döndü. İçinden "Ben en fazla 500 açık kırmızı altın bekliyordum da neyse." Dedi Brian tebessüm ederek. Daha sonra oradan çıktılar ve büyük başka bir binaya girdiler bu binada kırmızı taşlarla yapılmıştı. İçeri girdiklerinde aynı manzaranın çok daha büyüğü ile karşılaştılar. Öğretmen çok fazla kez buraya geldiği için şaşırmasada Brian'ın ağızı sonuna kadar açıktı.

Bir süre yürüdükten sonra masaya ulaştılar ve 500 altına bir yüzük istediler. Brian'ın tüm parası buydu. Bir de koyu kırmızı altını vardı ki onu daha sonra bozduracaktı. Kadın yüzüğü kendi parmağındaki yüzükten çıkartarak verdi. 5 kilometre küplük bir alanı vardı. Teşekkür eden ikili oradan da ayrıldı. Öğretmen zaten yüzüğün yeni oluşan bilinç için alındığını biliyordu.

"Okul seçmeleri ne zaman olacak?" Dedi Brian merakla. "4 gün daha var. Ben geri dönüyorum sen idare edebilirsin sanırım."

"Ederim. Görüşürüz" dedi Brian ve arkasını dönerek ormana doğru ilerledi. Uçarak ormana hızlıca giriş yaptı ve 1 gün yolculuktan sonra 15.seviye katmanına ulaştığında bir canavar aramaya başladı. Kendinden 1 kilometre uzakta büyük, kanatlı, sineklerinki gibi gözlere sahip bir canavar gördü. Üzerine hızla uçtu ve katanasını savurdu. Katanadan çıkan hava dalgası canavara küçük bir kesik açtı ve koca canavar etrafında dönerek ayağını kaydırarak saldırı yaptı. Ayaktan havada olduğu için zarar almamış olsada canavarın uzun boynu ona çarpınca metrelerce savruldu. Ağızından biraz kan kustuktan sonra sivri gagası önde kendisine gelen canavarı gördü.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44560 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr