10.Bölüm

avatar
699 2

Brian - 10.Bölüm


Kocaman bir mağaraya girmişti. Her yer karanlık olsada seviyesi ve aydınlık elementi sayesinde her yeri rahatça görüyordu. Ona sessizce yanaşmaya çalışan bir çakalı gördüğü halde görmemiş gibi yaparak yoluna devam ediyordu. Aniden üzerine atlayan hazırsız acemice saldıran çakalı katanasıyla ortadan ikiye kesti. Dümdüz taş zemine kan ve organlar yayıldı. Sanki birisi kendi elleriyle inşa etmiş gibi gözüken mağarada havalanarak ilerleyen Brian 2 tane daha yaratıkla karşılaştı.

Mağaranın içinde ki başka küçük bir mağaranın kapısının önünde duruyor, Brian'a doğru sertçe bakıyorlardı. Brian'ın yere inmesiyle hareketlenen 2 büyük sırtlan, çocuğun üzerine koşmaya başladı. Bir sırtlan öneden çocuğa atlarken diğeri dümdüz koşmaya devam ediyordu. Çok aptalca bir saldırı olduğu için sırıtan çocuk önce sağa dönüp eğildi ve tüm gücüyle iki elinde tuttuğu kılıcı yerden koşarak gelen sırtlana savurdu. Savurmanın şiddetiyle takla atan sırtlan diğer canavarın sinirlenmesine sebep oldu.

Gözleri kızaran ve tüyleri kabaran hayvan sertçe koşarak Brian'ın işini bitirmek istiyordu. İşin ciddileştiğini anlayan çocuk hemen enerjisini toprağa vererek sırtlanın hızını hesaplayıp bir kazık oluşturdu. Havada öylece asılı kalan cansız bedenden yoğun bir enerji geldi ve enerjisini harcayan çocuğun enerjisini tazeledi.

Dişi canavar öfkeli bir şekilde önce Brian'a doğru atıldı ama aniden vaz geçerek küçük mağaraya daldı. Korkarak kaçtığını düşünen çocuk yavaş yavaş mağaraya girdi. Uzun süre sora atmosferi çok değişmiş olan mağaranın sonuna gelmişti. Karşısına kimsenin gelmemesi onu fazlasıyla şaşırtmıştı. Sonunda tam 2 metre boyunda olan mağaraya girecekken, bir patlama sesi duydu. Hemen geriye uçarak kendini savunmaya alan çocuk patlamayı yara almadan atlattı.

Tozlar dağıldığında korkunç bir manzara ortaya çıkmıştı. Yerde yüzlerce hayvanın boş cesedi vardı. 4 metre olan minator hepsinin enerjisini çekmişti. Yaraladığı canavar da onlar arasındaydı. Bu o canavarın diğerlerinide alıp imparatora gittiğini, imparatorunda seve seve onların enerjisini çektiğini gösteriyordu. 4 metre minator hala 7.seviyeydi fakat güç olarak çok yukarıdaydı. Tek vuruşu Brian'ın pestilini çıkaracak kadar güçlü olurdu. Elinde ağır çekiçleri gören çocuk eğer hızlıca saldırırsa onu öldürebileceğine emindi.

Tüm enerjisini hava elementini kullanmaya verdi ve hızlıca yaratığın üzerine uçtu. İlk saldırıyı ondan bekleyecekti. Minator dönerek elindeki koca çekiçle Brian'ı hedefledi. Aşağı inerek ileri uçan çocuk, yaratığın karın boşluğuna hava elementini kılıcına 1 saniyeliğine aktararak savurdu ve tekrar kendini hızlandırarak oradan uzaklaştı. Dönüşü hala bitmeyen yaratık çekicini az önce Brian'ın olduğu noktaya çok sert bir şekilde vurdu. O kadar ki mağara çok sert bir şekilde sarsıldı. Aşağı düşmeye başlayan taşlar ve tozlar yavaş yavaş mağaranın yıkıldığını gösteriyordu.

Tecrübesizliği her halinden anlaşılan Brian ne kullandığı elementi toprak olarak değişti ne de mağaradan kaçmaya çalıştı. Sadece minatorla savaşmaya devam etti. O bir sinek gibi sıyrılıp derin kesikler atıyor, minatorsa sert saldırılarını ıskalayarak zemine vurmaya devam ediyordu. 5 kez daha bu devam ettikten sonra yorgunluktan yavaş düşen 2linin dikkatini bir şey dağıttı. Mağara çöküyordu hemde çok hızlı bir şekilde. Tüm taşlar yere yağarken hava elementini toprak elementine değişecek gücü kalmayan Brian üzerini hava elementiyle sararak korunmaya çalıştı.

Taşlar hava elementinden sekip yere düşüyordu. En son taş ta yere düşünce dayanacak gücü kalmayan çocuk taşların üzerine düştü. Bir süre hiç bir şey düşünemeyen çocuk uykuya daldı...

Bir kaç dakika sonra, bir şey taşları aralayarak yukarıya çıkmaya çalışıyordu. Brian küçük taş seslerini duymasına rağmen umursamadan uyumasına devam ederken bir kükreme duydu. Hemen gözlerini açıp o yöne doğru baktı. Yavaşça ve temkinlice ilerliyor, kılıcına sımsıkı sarılıyordu. Uykusu sırasında beyaz odasına girmiş, meditasyon yapmıştı. Orada ki bir kaç saat bile yeterli olmuşu. Sese sonunda ulaşınca canavarın küçük gözüken acınası kafasını görmüştü. Gözlerini kocaman açmış sanki bana merhamet et diyordu. "Ben canavarlara güvenmemeyi öğredim... özür dilerim." Dedi ve diklemesine kılıcını canavarın kafasına sokmuştu.

Kafatası bir çok darbe alan minator acısız ölmüştü. Vücudu aniden büyük bir atılım geçiren Brian 9.seviyenin zirvesini zorladı, ardından 4.seviyede olduğu gibi 2. bir kısımda kalan enerji depolandı. Minator'un cesedini aldıktan sonra bağdaş kurarak oturan Brian, bu fazladan torbadaki enerjisini vücuduna yönlendirebilirse neler olacağını düşündü. Daha sonra gelişmiş odaklanmasını 2.torbasındaki tüm enerjisine yönlendirdi. O enerjiyi hafifçe damarlar sayesinde çıkardı ve tüm vücuduna yaymaya başladı. Bir süre sonra tüm bedenini saran enerji ateşlenmeyi bekleyen barut gibiydi. Aydınlık elementini tüm vücuduna bir kaç dakikada ancak saran Brian aniden tüm vücudundaki aydınlık elementini parlattı.

Enerji elementin oluşturduğu güçle vücudu öylesine geliştirmeye başlatmıştıki hissettiği huzurun bu kadar fazla olması yüzünden bayıldı. Tam 4 saat sonra aydınlık odada ancak zihnini iyileştirebilen çocuk gözlerini açtığında çok iyi hissediyordu. Hızlıca 10.seviye bölgesine gitmeye başladı. O farkında değildi fakat gücü onlarca kat artmıştı. Bu yaptığı öylesine tehlikeliydiki küçücük bir odaklanma kayması olsaydı çocuk orada ölürdü. Odaklanma kayması olmasaydı bile eğer iradesi veya odasında da göründüğü gibi tertemiz çok parlak bir aydınlığa sahip olmasaydı yine ölürdü.

1 kütüphane kitap okuyan ve bunları unutan çocuğun aklına bunlar yolun yarısında gelmişti. Yüzü bembeyaz olmuş fakat bir kaç saniye sonra geçmişti. "Yine olsa yine yapardım." Dedi ve yoluna devam etti. Amacı tüm insanları korumak ve herkesin hayatını daha iyi hale getirmek olduğu için en yakın zamanda güçlenmeliydi. Bilinene göre bir kaç on yıl önce gezegen imparatoru 119.seviye olmuştu ve 120.seviye bir canavara az kalsın ölüyormuş. Bunlar bile yeterince korkunçtu. Bu gezegeni ele geçirmeliydi.

Sonunda 10.seviye bölümüne ulaştığında aurasını gizlemek için yere inen çocuk etrafta esen havayı ayağına sararak sessizce ve hızlıca yürümeye başladı. 1.50 boylarında kısa 2 ayaklı ürkünç çirkin bir canavarı gördü. Onu bir an es geçmek istedi fakat etrafında ondan başka hiç bir canavarın aurasını hissetmeyince toprak elementiyle basit fakat güçlü bir kafes oluşturdu.

Etrafa sertçe vuran, küçük bıçağını kafese saplayan canavar oradan kurtulabileceğini düşünüyordu. 10.seviyenin gücü 8 den 9 a artan güçle neredeyse aynıydı. Tek fark bir bilinçlerinin oluşmaya başlamış olmasıydı. Onun yanına ulaşan Brian elindeki katanayı acısız öldürmek istediği canavarın alnına hava elementiyle keskinleştirerek hızlıca soktu. Ses çıkaramadan ölen canavar kan bile kaybedememişti. Hemen çocuğun yüzüğüne çekilmişti ardından kafes yok olmuştu. 10.seviye ye geçtiğinde olacak olan büyük patlama zamanına gelmişti. Ona en çok acı veren kısım buydu.

Acıdan dişlerini sıkan çocuk dayanamayarak en sonunda bağırmaya başlamıştı. Bu acı odada aylarca çektiği acıyı özletiyordu. Bağırmaları tam 5 saat sürdü. Sonunda acıya daha fazla alışmış bedeni sayesinde biraz daha iyi olan çocuk elini toprağa dayayarak ayağı kalktı. Etrafı tamamen kurumuştu. Yukarı uçup eserine bakmak istiyordu. Bir süre havalandıktan sonra 1 kilometre kareye yayılmış yuvarlak alanın içindeki tüm canlılar öyle kurumuştuki sadece kemikleri kalmıştı. Oradan uzaklaşıp ilk bitkilerin olduğu yere ulaştığında kendine toprağı delerek yuvarlak bir alan oluşturmuştu.

Suyu doldurarak kaynatıyor, tekrar dolduruyor ve kokusunu tamamen yok edene kadar devam ediyordu. Sonunda kokudan kurtulunca 10 seviyede bir yaşadığı iğrenç sendromdan kurtulmuştu. Bedeni daha da ışıldıyor, çok daha güçlü duruyordu. 1.80 boya ulaşmıştı artık ona 15 seviye altındaki kimse meydan okuyamazdı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44558 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr