2.Bölüm Tanışma (Yeniden Düzenlendi)

avatar
1142 4

Beyaz Yazgı - 2.Bölüm Tanışma (Yeniden Düzenlendi)


"Hadi ama daha ne kadar kaçmam gerek ? "


Aaric'in aynı az önceki kız gibi bedeninde yaralanmayan tek bir alan kalmamıştı. Burada dört saattir dövüşüyordu. Daha doğrusu domuzların saldırılarını atlatmaya çalışıyordu, bu tek taraflı maçtı.


Giderek artan yorgunluğu da içinde olduğu durumu kolaylaştırmıyordu. Pes etme noktasına yakın, umutsuzdu. Kılıcının kırılmasına sebep olan domuzu sapanı sayesinde taşlamıştı ama bu domuzu daha fazla sinirlendirmiş onun için işleri daha da kötü yapmaktan öteye geçememişti.


"Gel hadi, küçük pastırma"


İki tane gümüş sis domuzuna bakarak söyledi bunu.


"Homuromuromur"


Homurdanarak Aaric’e atıldılar. İlk saldırıdan, zıplayarak ve paçasını sıyıran boynuz acısıyla kaçtı. Ayağı yere değdiğinde iki kere sağa doğru yuvarlanma hareketi yapması gerekirdi ama az önce aldığı yaranın durumunun daha ağır olduğunu fark etti.


Ayağında et parçası kopmuş ve kemiğinin bir kısmı görünüyordu belki büyük değildi ama çok derin ve acı vericiydi. Ayağa kalkmaya denedi, başaramadı. Acıdan gözü kör oluyor, başı dönüyor ve kulaklarına çınlamalar basıyordu. Yaşadığı acı kolunun acısını bile unutturmaya yetmişti. Normal bir insan şu anda dayanamaz yerde baygın yatar, domuzların akşam yemeği ziyafeti olurdu.


"De-demek buraya kadar. AHHHH ÇOK ACIYORRR BACAĞIMMM ACIYOORR"


İki eli ile bacağını kontrol etmeye çalıştı fakat kendi kemiğini ve kanını görünce kusacak gibi oldu. Üstelik şu anda başka bir sorunu vardı, üzerine doğru koşmaya başlayan domuzu bu halde nasıl yenecek ya da atlatacaktı.

 

Tekrar ayağa kalkmayı denedi fakat zaten durumu iyi olmayan Aaric, yaptığı ufacık hareketin bile acısını bu kadar kötü edeceğini tahmin edememişti. İmkanı yok ayağa kalkamazdı artık. Kafasını birazcık öne doğru uzatabilecek gücü kendinde zor buldu. Üzerine doğru koşan bir gözü kör ve oldukça sinirli gümüş sis domuzunun; 11 yaşında ağır yaralı denebilecek çocuk tarafından durdurulabilmesi...


Domuzun kendisine doğru gelişini durduramayacağını anladığında gözünü kapatıp ellerini ve kollarını yüzünü korumak için siper etti. Titrek bir halde en son hissettiği his, tüm bedenini saran soğukluk ve uçurumdan düşme hissi oldu. Gözünü açtığında ve bilincini kazandığında köylerindeki şifacı tarafından iyileştirilmiş yatakta yatmakta olduğunu, yanında ise kurtardığı küçük kızı, yatağının ucunda uyuya kalmış annesini fark edebilmişti. Etrafındakilere alışınca ve cidden yaşadığının farkına varınca kendine inanmayarak tepkiler verdi. 


"Ölmedim mi ? Ölmemişim demek.”


Yataktan kalkmaya çalıştı, bu hareketlenmesi annesini uyandırdı. Annesinin gözü ağlamaktan şişmiş; altı ise uykusuzluktan morarmıştı ve normalde zayıf olmasına rağmen biraz daha incelmiş iyice kemikleri sayılır olmuştu. Kendisi ne kadar süredir baygındı ve neler yaşanmıştı ?


"UYANDINN OĞLUMMM"


Bağırarak Aaric’e sarıldı. Yatakta yeni dik pozisyona gelmişken annesinin sarılması ile tekrar geri yatağa düştü.


"Anne hayattayım ama sarılmanı hafiflet, daha iyileştiğimden emin değilim."


"Sus cevap verme. Bir haftadır ölü gibi yatıyorsun, nefes alıp vermesen öldü diye gömecektik, biraz sarılmayı çok görme bana ! "


Cevap veremedi, o da annesine sarıldı, ikili böyle 2-3 dakika sarılarak hasret gidermekle geçirdi. İçeriye köyün şifacısı Lily girince kontrol için mecbur sarılmayı bıraktılar


"Ucuz atlattın Aaric. Aldığın yaralar ne kadar ağır hiç farkında değilsin demi ? Çocuk bile olsan böyle davranışlarda bulunmaman gerekirdi. Bir ara senin için hiç çaba harcamayıp ölmüş bu diye gömecektik. En son çare mühür kullandırttın bana ! "


"Özür dilerim Lily teyze "


Aaric'in içine pişmanlık doluyordu cevap veremezdi ya da itiraz edemezdi. Lily teyze haklıydı. Çocuk da olsa, belli limitler vardı kafasına her eseni yapamazdı.


"Aldığın yaralar yetişkin birini bile öldürebilecek türdendi. 400 yıllık hayatımda ilk defa çaresiz kaldığımı hissettim. 6 tane gümüş sis domuzuna tek başına dalacak kadar aptal olmayı nasıl başardın ? "


"Ama ben-"


"Lafımı kesme ! Tedaviye tepki vermeden sadece 1 hafta yatakta yattın. Seni ilk bulduğumuzda, kolun komple ters dönmüş ,kemiğin dışarıya doğru çıkmış, çenen kırılmış ve kulağından kan geliyordu, başına darbe almıştın. Eğer orada direkt ilk müdahale yapmasaydım ölmen kesindi. O yarı-ölü biçimde başka bir domuz ya da yırtıcı hayvan gelip seni yeseydi? Mesela bir kral piton ? Tepki bile veremezdin çocuk, köyde oynadığın oyun değil. Avcılar dahi ormana girmeden önce 1 gün boyunca hazırlık yapıyorlar kafalarına göre en derinlerine koşmuyorlar !!


Başını öne doğru eğdi. Pişmanlık duygusu ile bir olmuştu. Kahramancılık oynamak istemiş ama yeterli güce sahip olmadığından dolayı az daha ölüyordu.


" Tamam tamam, sakinim sakin. Şimdi parmağımı takip et ve söylediklerimi aklında tut.  İki Ağaç var üzerinde dört kırmızı elma"


Aaric Lily teyzenin parmağını takip etti ve aklında sürekli söylediklerini tekrarladı


"Söyle bakalım, ne dedim ben?"


"İki ağaç var üzerinde dört kırmızı elma "


"Güzel, şimdilik kafanda beyin olmaması dışında sorun yok. Yat bakalım tekrar, senin bedenini komple taramam gerek"


"Lily teyze ya...”


Aaric istemeyerek yatağa tekrar yattı. Lily teyze, boynunda taşıdığı her şifacıda bulunan sarkacı çıkardı, üzerinde gezdirmeye başladı. Sarkaç sağ bacağına gelene kadar tepki vermedi ama sağ bacağına gelince titreşip ses çıkardı.


" Bacağının durumu iyi değil kopmak üzereyken son anda iyileştirebildim. Yüzüstü yat bakalım bir de arkadan kontrol edeceğim.


Aaric yatakta yavaşça döndü. Lily teyze sarkacı ile onu taradı. Sarkaç gene bacağında ses çıkarıp titreşti.


"Nasıl. Tekrar eskisi gibi olacak mı bacağım ? O kadar da kötü değil de hem sadece dizimin alt tarafı ağrıyor  "


Lily, Aaric’i duymazdan gelerek Aaric’in annesi Bianca'nın kulağına fısıldamaya başladı. Söyledikleri iyi şeyler değildi ki saniyesinde annesinin yüzü düştü. En son o da Lily teyzenin kulağına fısıldadı ve tekrar geri Aaric’e döndüler.


"Aaric bak ! Bacağını günlük işler için kullanabilirsin ama uzun koşular veya yürüyüşler, ağır yük kaldırma, uzun süre ayakta bekleme hatta oraya ufak da olsa darbe almak, seni bayıltacak kadar acı vermesine yol açacak. Aynı zamanda 1 ay boyunca yatağa mahkumsun. Bunu tedavi edebilecek  kadar donanımlı değilim ama başkentteki doktorlardan birine görünürseniz eminim bacağın eskisinden bile iyi olacak şekilde tedavi edebilir, ben elimden geleni yaptım evlat üzgünüm."


Aaric Lily teyzenin ne demek istediğini anlamıştı o babası gibi orduda savaşçı olmak istiyordu. General olmak, kaleler, limanlar, ticaret kentlerini ordusu ile ele geçirmek, ismini duyan herkeste korku ile karışık saygı olacaktı insanlar efsanelerinde onu anlatacaktı. Tabi bu durumunda hayaller ettiği şeylerin yaşanma ihtimali...


"Anne, ben babam gibi savaşçı olamayacağım demi ? Bana bunu söylemeseniz bile anlayabilirim. Biraz yaşlandıktan sonra bakıma muhtaç hale geleceğim. Gençken de aynısı olacak. Yapmak istediğim her iş bende acı yaratacak. Ben bakıma muh-"


"SUS AARİC SADECE SUS VE DİYECEKLERİMİ DİNLE"     


Aaric korkmadı, susmasının nedeni sadece annesine olan sevgisiydi. Tartışma başlayacağını anlayan Lily direkt kendini dışarı attı. Yaşlı haliyle çocukları tedavi ederken zaten yorulmuştu bu kadar drama ona yeterliydi.


"Lily teyzenin ne dediğini duydun değil mi ? Başkente gidersek tedavi olabilirsin çözümü var ve hayatta olduğun için tanrılara ne kadar minnettar olduğumu bilemezsin !"


Aaric kızmaya başlamıştı. Daha çocuktu ama buradan başkente gitmek bile onların 3 aylık geçim ücretlerine denkti üstelik doktor tedavi için kaç para isteyecekti kim bilir !


"Anne hayır, sen saçmalama elbette hayatta olduğum için mutluyum fakat bacağıma bir bak ! Sence bununla ne iş yapabilirim he 30'lu yaşlarıma geldim mi 80 yaşında kendini tanrı sanan yaşlılara döneceğim bakıma muhtaç ve sadece yük olan kimsenin önemsemediği biri. Aptal değilim ben 1 yıl aç kalsak bile başkentte beni tedavi ettirme ücretini çıkartamayız. Boşa umut vermeye çalışıyorsun bana anlamıyor muyum sence ? "


Annesi ile kavga ederken onun kurtardığı küçük kız çocuğu çoktan uyanmış olanları dinliyordu. Kavga artık saçmalamaya başlayınca sessizce odadan evin bahçesine çıktı. 2 tane deli gibi bağıran insan görmek istese meyhanelere sarhoş insanların yanına giderdi.


"Anne bu tartışmayı sonra yapalım dur lütfen dur. Şu kızla konuşmam gerek en azından adı öğrenmeliyim"


"Git bakalım kendi hayatından çok değer verdiğin şu kıza git bakalım. Senin için 1 hafta uykusuz kalan geceleri belki uyanır diye başında bekleyen anneni bırak da o kızın peşinden git !!


Annesi biraz daha homurdandı ama Aaric'in gitmesini engellemedi. Gerçi engellemeye çalışsa bile Aaric kızın peşinden kapıdan çıkardı. En azından kızın ismini öğrenmek istiyordu.


"HEYYY HEYY! BEKLE BENİ KOŞAMIYORUM BEN "


Kız sese doğru döndü. Elinde değnek ile topallayan Aaric onu yakalamaya çalışıyordu, yavaş adımlarla onun yanına gitti sonuçta onun hayatını kurtarmıştı.


"Adın nedir ? Benim ki Aaric, Aaric Bell. "


"Lucy Hill benimki. Bacağın için özür dilerim, benim aptallığım senin hayatını kaybetmene sebep oluyordu. Üzgünüm.


"Heheh. Buna itiraz edemem ama bak ikimizde yaşıyoruz gerçi benim durumum pek düzgün değil ama işte..."


Böyle konuşsa da ikisinin durumu kötüydü. Aarici’n bacağı oldukça kötü iken Lucy'in kolunda çürüme vardı ve bunun burada taşrada çözümü yoktu. Onlara en yakın şehir olan Kibe'ye gitmeleri ve orada işin ehli şifacı bulmaları gerekliydi. Gerçi orada bulacakları şifacı bile onları tam olarak iyi edemezdi. O kadar iyi olanlar ya orduda hizmet veriyorlar ya da başkentte kendilerine ait yerleri vardı.


Lily Teyze belki yetenekli olabilirdi fakat yaşlıydı. Burası onun doğduğu yer diye burada emekliliğe ayrılmıştı ve geçen ay 400. yaşını doldurmuştu. Şifacılar için bile uzun sayılabilen sürede hala gençliğindeki yeteneği gösteremezdi. Zaten Aaric’e bu kadar yardım etme nedeni Aarici’n dedesinin babası, Lily Teyzenin dediğine göre onun iş bulmasında yardımcı olmuştu.


"Bak sana söz veriyorum tedavin için elimde ne kadar para eden şey var vereceğim"


Aaric dişlerini gösterip sırıttı. Lucy’nin ailesi kendi ailesi gibiydi tek fark onlar kralın verdiği para ile geçiniyorlardı. Lucy'in ailesi ise rüzgar değirmeninde un yapıyor satıyor bununla geçiniyorlardı nasıl zengin olabilirlerdi ceplerinde en fazla 15-20 gümüş para vardı.


Hatta Aaric diğer bacağı ile iddaya girebilirdi Lucy'nin ailesi hayatı boyunca 2 altın parayı yan yana görmemişti.


"Lucy tüm ailenin mal varlığını değirmen dahil alsak en fazla 1 altın eder buradan Kibe'ye gitmek zaten 10 gümüş orada olacağım tedavi, konaklama ve yemek ihtiyacı, bunları saymıyorum. Şimdi eğer elinizde 1 kese altın yoksa lütfen bana borç diye gelme sen kendin için endişelen kolunda çürüme var. Kolunu dirsekten itibaren keser ve üstüne bolca likör dökersek çürümeden kurtulabiliriz fakat bu sefer sen de ben gibi iş görmez halde olacaksın ve en fazla 1 hafta süren var. Nasıl tedavi olmayı umuyorsun? Lily Teyzeye bel bağlama kadın bizi iyileştirirken mühür harcamış 2-3 ay boyunca kolayca düzelemez ! "


Lucy yutkundu. Aaric’in kolundaki çürümeden haberi vardı aynı zamanda ailesinin değirmende un yaptığında da.


"Sen bunları nasıl biliyorsun ? "


"Değirmeni sen soyadını söyleyince anladım zaten bu köyde kaç tane değirmen var sanıyorsun ? "

 

"Peki kolumdaki çürüme Lily teyzeye özellikle kimseye söylememesini istemiştim ! "


"Lütfen önce sağ sonra sol koluna bak. Biri üzerindeki bandaja rağmen çamur kadar kara olmaya başlıyor diğeri ay gibi parlak azıcık bilgisi olan insan orada sorun olduğunu anlar"

 

Lucy kafasını öne eğdi ve çürük kolunu tuttu dizleri titriyordu. İstediği büyük, olgun, yetişkin gibi davranmaktı. Ama daha çocuktu sorunlarını sorunlarından kaçarak çözmeye çalışıyordu .


"Aaric! Aaric, gel buraya eve gidiyoruz. Doktoru duymadın mı fazla uzun süre ayakta kalmayacaksın hadi gel, ben seni taşırım"


Aaric’in annesi tüm köyün duyacağı şekilde bağırıyordu doğal olarak duymamış gibi yapamadı. Ama Lucy'i böyle bırakamazdı onun şuan ki durumu daha önemliydi.


"Bak, bu akşam bizim evin önüne gel. Evim; eski demirci atölyesinin hemen yanında biliyorsun orayı değil mi? "

 

Lucy, üzgün ve biraz da şaşırmış suratla Aaric’e bakıyordu. Orası köyün dışında, dağ yolunun girişindeydi.


"Biliyorum da orası köye biraz uzak değil mi ? Kısmen dağda yaşıyorsunuz denebilir. Köye yürüyerek giderseniz 20 dakika hatta kışın yol 1 saat sürüyor.”


"Ev aileden kalma, şikayet edemem ama haklısın. Bu gece yarısı gel olur mu ? Annem çoktan uyumuş oluyor kolun için bir çözüm düşüneceğiz "


"Tamam gelirim ama-"

 

"Gece yarısı benim evimin önünde ama dersin. Burada olmaz"


"Aaric son kez söylüyorum gelmiyorsan o değnek ile yürümek zorunda kalacaksın hemen şimdi buraya gel"


"Tamam geldim anne."











Not: Eski bölümleri yenilemeye devam ediyorum.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44447 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr