Bölüm-23 Yanlış Bir Şey mi Yaptım?

avatar
516 10

Başlangıç - Bölüm-23 Yanlış Bir Şey mi Yaptım?





Sağa sola hafifçe kıpırdanıp gözlerimi ovuşturdum. Yanan gözlerimi zorla açtığımda gördüğüm ilk şey kırmızı siyah toz bulutuydu. Bir süre toz bulutuna baktıktan sonra yerden destek alarak ayağa kalktım.


Bedenimde her hangi bir yara var mı diye kontrol ettiğimde, en ufak bir yara olmadan sapasağlam olduğumu gördüm. Dev göbekli canavara kısa bir bakış atıp onun hala kıpırtısız bir şekilde yerde uzandığını gördükten sonra zıplayarak küçük kraterden çıktım.


Harabeye dönüş alanda tur atan canavarları gördüğüm de başıma ağrılar girmeye başladı. Ellerimle başıma masaj yapmaya başlarken başımın dönmesiyle geriye doğru sendelemeye başladım. Bir iki adım attıktan sonra sırt üstü kraterin içine düştüm.


Başımın ağrısı giderek artarken güçsüzleşmeye başladığımı hissettim.  


Ne oluyor be


Bana bayağı uzun gelen bir süre boyunca acıdan çatlayacak gibi olan kafamı tutup sağa sola dönerken acının aniden yok olmasıyla bir şeyler görmeye başladım. Bu gördüklerim gözlerim ile değilde sanki beynime tanımadığım birinin anıları giriyormuş gibiydi. 


Acıyı unutmaya başlarken kafamın içine giren görüntülere odaklanmaya başladım. Ama odaklandığım gibi sanki hiç bir şey olmamış gibi görüntüler bir bir silinmeye başladı. Son görüntüde silindikten sonra gördüğüm şeyleri unutmaya başladığımı fark ettim.


Yerde başımı tutarken bir süre boyunca az önce ne oldu diye düşünmeye başladım. Kafam iyice karışmaya başlarken daha fazla düşünmemeye çalışarak ayağa kalktım. Kendime baktığımda leş gibi ter koktuğumu fark ettim.


Yüzüm ekşirken küçük kraterden çıkmak için zıpladım. Ve kendimi yerden bir kaç on metre havada, toz bulutunun arasında buldum. Öylece aptal aptal ne oldu diye toz bulutuna bakarken duyduğum canavar kükremesiyle yerden bana doğru bir şeyin uçuşa kalktığını gördüm.


Toz bulutu yanlara doğru açılırken yerden bana doğru uçan küçük canavarı gördüğümde hafifçe korktum. Ama sonra yere doğru düşmeye başlarken elimi havaya kaldırıp bana doğru gelen canavarın yüzünün ortasına tokadı yapıştırdım.


ŞLAAAAPPP


Canavar, yüzünde oluşan derin beş parmak iziyle başka bir yöne uçarken yere doğru düşmeye başladım. Toz bulutunun arasından çıkıp yerde kafalarını bana çevirmiş olan canavarları gördüğüm de korkudan kalbim tekledi.


Canavarların arasına düşecekken kırmızı misketi çağırmayı denedim. Ama bana cevap vermediğinde, dehşete düşmüş yüz ifademle sonum geldi diye düşündüm. Ardından yankılanan kurt uluması ile gözlerim kararırken dünyam dönmeye başladı.


AAAAAAAAAAAUUUUUUUUUUUUUUUUUUU


Hafifçe bilincimi kaybederken canavarların patlayıp sağa sola uçuşan beden parçalarını gördüm. Yere sert bir şekilde çakılıp bir kaç ağız dolusu kan kustuktan sonra devasa bir şeyin gölgesi üstüme çöktü.


Kafamı yavaş yavaş yerden kaldırdığım da önce beni korkudan ürpertecek cinsten keskinliğe sahip pençelerle kocaman bir pati sonra bir iki metre uzunlukta dört bacağı ve üstündeki kırmızı siyah renkte tüyleriyle bana kan kırmızısı gözleriyle bakarken hırlayan kocaman bir kurt kafası gördüm.


Ödüm bir yerlere karışırken korkudan kalp krizi geçirmeme ramak kala tanıdık bir ses duydum.


"Onu, öldür-me."


Kocaman kurdun sırtında, harap olmuş bedeniyle uzanan adamı gördüğümde önce rahatladım sonra onu bu derecede hırpalayacak şeyin ne olduğunu düşünürken içime tekrar korku dolmaya başladı.


Kurdun kafasından sürünerek uzaklaşırken adama bakıp"M-merhaba abi."dedim kekeleyerek. 


Adam ise sanki beni hiç duymamış gibi kurdun başını hafifçe okşarken konuştu:"Onu ala-bilir misin?"dedi, kurdu okşamaya devam ederken.


Kafam karışmaya başlarken kurdun hafifçe hırlayıp beni, keskin dişlerle dolu ağzına almasıyla ağzımdan kaçan tiz çığlığı engelleyemedim.


Yanlış bir şey yapmış olabilir miyim diye, adamla konuşmak için ağzımı açtığım da yüzüme çarpan sert rüzgarla dilim ağzımdan dışarı çıkıp sağa sola savrulmaya başladı. Bir anlığına şoka girdikten sonra dilimi zorla geri çekip korkudan bağırmak için ağzımı açtığımda bu sefer ağzıma giren yüklü miktarda havayla boğulmaya başladım. 


Elimle ağzımı zorla kapatıp kızaran gözlerimle kurdun ağzın da yüzüme çarpan sert rüzgara dayanmaya çalıştım.


Kısa bir süre boyunca sert rüzgara dayandıktan sonra acıdan ve nefessizlikten bilincimi kaybetmeye başladım. 



Gözlerimi açtığım da kendimi sert bir zeminin üstünde yatarken buldum. Yerimden kalkmadan etrafıma etrafıma bakınmaya çalıştım. Çevresi seyrek çam ağaçlarıyla kaplı bir dağın orta kesimlerinde olduğumu fark ettiğim de en son olanlar aklıma geldi.


Kurdun bakışlarını hatırladığım da tüylerim diken diken olurken yavaşça yerimden kalkıp biraz daha dikkatli bakındım etrafıma. Benden bir kaç metre uzakta arkamda, uzunluğu ve genişliği üç metre olan bir mağara girişi gördüğümde, kulaklarıma ulaşan hırlama sesiyle korkudan kalbim tekledi. 


Mağaranın içinden ağır adımlarla çıkarken kan kırmızısı gözleriyle bana bakıp hırlayan devasa boyutlarda kurdu gördüğümde, titreye titreye geri çekilmeye başladım. Uçuruma doğru yaklaşırken mağaranın içinden yankılanan sesle yerimde durdum.


"İçeri gel, genç adam." 


Bu o adamın sesiydi. Devasa kurt bana bakmayı kesip dağın üst kısımlarına tırmanmaya başlarken bende bir kaç derin nefes alıp vererek mağaranın içine yöneldim. İçeriye girdiğim de harap olmuş kan revan içindeki bedeni ve tek kolu ile yerde bağdaş kurarken yarım açık kan kırmızısı gözüyle bana soğukça baktığını gördüğüm de titrememe engel olamadım.


Ulan ne yaptım ki ben


Ağzımı açık konuşmak üzereyken bana, eli ile kendisinden bir kaç metre uzakta olan yeri gösterdi. Kafam karışırken konuştu:"Otur." dedi. Onun tam karşısına geçip bağdaş kurarak oturup bana ne söyleyeceğini beklemeye başladım.


Kan kırmızısı gözüyle bana bakmaya başlarken"Kafede bayıldıktan sonra her hangi bir şey hatırlıyor musun?"dedi, sert sesiyle. 


Neden yine aynı soruyu sorduğunu bilmiyorum


Acaba o zaman yanlış bir şey mi yaptım


Adamın kan kırmızısı gözüne daha fazla bakamayıp başka bir yere bakarken"Hayır. Hiç bir şey hatırlamıyorum."dedim. Bir süre adamdan ses çıkmayınca gözlerimi zorla çevirip ona baktım. Bana buz soğukluğunda ki gözüyle bakarken gözünü kapatıp derin bir nefes alıp verdi.


Ardından kafasını iki yana sallarken"Nasıl gelişimci olunur biliyor musun?"dedi, bana az öncekinden farklı bir şekilde barken.


Kafam iyice karışmaya başladı ha


Bir sinirli bakıyor 


Bir soğuk bakıyor


Bir de şimdi, sanırım acıma dolu bir şekilde bakıyor


Boğazımı temizleyip"Hayır."dedim.


Adam gözünü kapatırken"Nefes alış ve verişlerimi dikkatli bir şekilde izle ve uygula."dedi.


"Tamam."deyip, dikkatli bir şekilde adamı izlemeye başladım. Burnundan çektiği uzun ve yavaş derin bir nefes. Ardından ağızdan hafiften hızlı bir veriş. Bunu bir kaç defa tekrarladıktan sonra adamın etrafında yavaş yavaş rengarenk ışık parçacıkları oluşmaya başladı.


Gözlerim şaşkınlıktan kocaman açılırken ışık parçacıkları adamın çektiği her nefeste burnundan içeri girmeye başladı. Ama ağzından nefes verirken en ufak bir ışık parçacığı yoktu. Kısa bir süre daha adamın nefes alış verişlerini ve ışık parçacıklarını izledikten sonra gözlerimi kapatıp adamı taklit etmeye başladım.


Burnumdan yavaşça uzun ve derin bir nefes çekip ağzımdan hafiften hızlı bir şekilde geri verdim. Bunu bir kaç defa tekrarladıktan sonra hafifçe uykum gelmeye başladığında aniden gözlerimi açtım.


Bunu hatırlıyorum


Binanın çatısında da aynısı olmuştu


Sonra da o rüya sandığım ilginç yerde gözlerimi açmıştım


Hafiften heyecanlanmaya başlarken gözlerimi kapatıp tekrar nefes alış verişlere başladım. Ama bu sefer ne kadar yaparsam yapayım en ufak bir uyku durumuna girmediğimi fark ettiğimde gözlerimi açtım.


Adamı tekrar izlemeye başlarken novelleri hatırlamaya çalıştım. Gelişimci olmak için en önemli etken sakin ve rahat kalp. Bunu hatırlamam ile acaba az önce çok heyecanlandığım için olabilir mi diye düşünmeden edemedim.


Bir kaç derin nefes alıp verdikten sonra heyecanımı bastırıp gözlerimi kapattım. Ardından nefes tekniğine başladım. Yavaş yavaş heyecanım sönerken tekrar uykum gelmeye başladı. Pozisyonumu hiç bozmadan nefes tekniğine devam ettikten kısa bir süre sonra uykuya daldım.


Gözlerimi yavaşça araladığımda kendimi yine kan kırmızısı, uzun ve yılan gibi her yere dağılmış damar benzeri şeylerin arasında gördüğüm de heyecanıma engel olamayıp bastım kahkahayı.


HAHAHHAHAHHAHHA


Bir süre boyunca güldükten sonra misketleri bulmak için etrafıma bakınmaya çalıştığım da kendimi misketlere bakarken buldum. İçimden yükselen heyecanı bastırıp'Sanırım düşünmem yeterli'diye düşündükten sonra misketlere dikkatlice baktım.


İnsana hayal gibi gelen güzellikte rengarenk ışıklar saçan merkezdeki büyük misketin etrafına dizilmiş, diğer sekiz tane küçük misket. Dokuzuncu misket aklıma geldiğin de aniden gözlerimin önünde küçük kan kırmızısı bir misket belirdi. 


Bir süre küçük büyük miskete baktıktan sonra diğer misketlere bakmaya başladım. Hepsinin rengi siyahtı. Canavarlarla dövüştüğüm zamanları düşünmeye başlarken sürekli kan kırmızısı misketin bana yardım ettiğini hatırladım.


Diğerleri neden siyah ?


Acaba bunlar novellerde geçen bir çeşit özel güç mü 


Ve hepsi de sırasıyla mı açılıyor


Düşünmeye devam ederken siyah misketlerden birine doğru yöneldim. Ve hemen yanına geldiğimde ona dokunmak istedim. Siyah misketin yüzeyine dokunurken soğuktan başka hiç bir şey hissetmedim. Bir süre boyunca o şekilde durduktan sonra diğerlerine yöneldim.


Ama hepside aynıydı


Sadece soğuk


Bakışlarımı merkezdeki büyük rengarenk miskete çevirdim. Ardından ona doğru süzülmeye başladım. Ona doğru yaklaşırken içimde bir çeşit gücün yükselmeye başladığını hissettim. Biraz daha yaklaştığım da misketten, etrafında daire şeklinde dönen, rengarenk sis benzeri bir şey yayıldığını gördüm. 


Miskete biraz daha yaklaştığım da bu gücün, kan kırmızısı misketin bana verdiği güce benzemediğini fark ettim. Bu çok daha yumuşak ve nazik bir güçtü. Eğer kan kırmızısı misketin gücü yıkıp yok etmek için var ise büyük misketin gücü iyileştirip tedavi etmek için vardı. 


Biraz daha yaklaşıp tam misketten yayılan sisin içine girmek üzereyken aniden her yer karardı. Gözlerimi sertçe kapatıp tekrar açtığımda, mağaranın içinde adamı bana bakarken buldum. 


Ona biraz dikkatli bakınca vücudundaki tüm yaraların, kolu hariç iyileştiğini fark ettim. Ağzını açıp konuştu:


"İyi, ilk seferin de kaos enerjisini özümsemeyi başardın."


Kaos enerjisi mi


Konuşmak için ağzımı açtığım da elini kaldırıp"Şimdilik hiç bir şey sorma."dedi. Ardından ayağa kalkıp"Beni takip et."dedi, mağaradan çıkarken.


Ayağa kalkıp onu takip ederken fazla düşünmemeye çalıştım. Mağaradan çıkıp uçurumun dibine geldiğinde durup kafasını gökteki her yere dağılmış kırmızı siyah toz bulutuna çevirdi adam. Ardından yumuşakça"Kao-che"dedi. 


AAAAAAAAAUUUUUUUUUUUU


Uçurumdan yankılanan tüyler ürpertici kurt uluması ile büyük bir şey uçup önüme düştü.Önüme düşen şeyin dev bir canavar olduğunu gördüğümde, korkudan geriye zıpladım. Ardından kafasını yerden kaldırmaya çalışan, bedeninin her yeri param parça olmuş dev canavarın üstüne devasa boyutlarda bir kurt düştü. Keskin pençelerle dolu patisini kaldıran kurt, dev canavarın kafasını bedeninden ayırdı.


Ardından kan ile kaplanmış kocaman ağzını açarak bana doğru hırladı. Zorla yutkunup geriye doğru yürümeye başlarken"Buraya gel." diyen adamın sesini duydum. Kurt beni daha fazla umursamadan, kafasını çevirip adamın yanına gitti.


Adam eliyle kurdun başını okşarken"Aferin oğluma. Hadi, git beslen."dedi. Ardından kurt yerdeki dev canavarın cansız bedenini ağzıyla kaldırıp giderken son bir kez bana bakıp hırladı. Yutkunup adamın arkasına doğru ilerlemeye başladım. 


Adamdan bir iki metre uzakta durup onun konuşmadığını gördüğümde fırsat bu fırsat deyip "Affedersin abi, ben yanlış bir şey mi yaptım ?" dedim, çekinerek. 











Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44540 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr