Bölüm-16 ...... Hayat Kurtarır

avatar
650 12

Başlangıç - Bölüm-16 ...... Hayat Kurtarır




Adamın sözleriyle beynim allak bullak oldu. Çünkü söylediği kelime olan 'GELİŞİMCİ', sadece okuduğum kitaplarda geçen, insan üstü güce sahip olanlara verilen bir tür unvandı.


Eğer bu gerçekse, ki tüm bu olanlardan sonra buna inanabilirim, ama bunun bu kadar basit olmaması gerekiyordu sanırım.


Bunun nasıl olduğu hakkında aptalca düşünmeye başlarken, artık bir gelişimci olduğumu söyleyen, etrafında ki kırmızı hava akımıyla başımın ucunda duran adama bakıp, kendime vurmamak için zor tuttum.


Ağzımı açıp konuştum.


"Peki bu nasıl oldu, biliyor musun acaba ?"


Üstümde ki baskı yavaş yavaş azalmaya başlarken,"Bunu sana ben soracaktım."dedi. Yüz ifadem garipleşir iken devam etti."Bayıldıktan sonra her hangi bir şey hatırlıyor musun? Rüya veya benzeri bir şey. Her hangi bir anı?"


Biraz düşündükten sonra kafama iki yana salladım.


"Hiç bir şey hatırlamıyorum. "


Adam arkasını dönüp yerden bir kaç parça kıyafet alırken,"Peki,uyandığında neden ağlamaya başlayıp ardından benden yardım istedin?"


Elimi kaldırıp acısı azalan kalbimin üstüne koydum.


"Ben, bilmiyorum. Sadece, gözlerimi açtığım gibi kalbimin öfkeyle yanıp tutuştuğunu hissettim."


Yerden aldığı kıyafetleri, olduğu yerde üstünde ki yırtık pırtıklarla değiştirirken, başımı başka bir tarafa çevirip, ulan insan kabine falan girer diye düşünmeden edemedim.


"Neden öfkeli olduğunu anımsaya biliyor musun ?"


Bir kaç saniye düşündükten sonra"Hayır. Sadece, sanki içimde dinmeyecek bir öfke varmış  gibiydi." göğsüme bir kaç saniye baktıktan sonra devam ettim."Ve hala da hissedebiliyorum." dedim, neden bu şekilde öfkeli olduğumu düşünmeye başlarken.


Derin bir nefes alıp veren adama döndüğümde, yeni kıyafetleriyle kapının önünde dururken göğe doğru baktığını gördüm.


"Ben gelene kadar ölmemeye çalış."


Söyledikleriyle kafam karışmaya başlarken, adam ortadan kayboldu.


Onun kaybolduğu yere bakarken, gözlerimi bir kaç defa kapatıp açtım. Ne oldu şimdi. Adam nerede lan. Ayağa kalkıp adamın az önce durduğu yere gelip etrafıma bakındım.


Yok, sağda solda sallana sallana yürüyen canavarlar dışında başka hiç kimse yok. Canavarların beni fark etmesinden korkarak içeri yöneldim. Elimle başımın arkasını kaşırken kendi kendime kısık sesle konuştum.


"Bana bir gelişimci olduğumu söylemişti. Yani o da bir gelişimcidir, sanırım. Evet evet öyle olması lazım. Yoksa, başka türlü nasıl ortadan kaybolabilirdi ki."


Kalbimde yanan öfke tamamen sönerken, düşünmeyi kesip üstüme baktım. Kıyafetlerim parça parça olmuş. Sağda solda dağılmış yerde ki kıyafetlerden siyah 'Favorimdir' pantolon, t-shirt, çorap ve iç çamaşırı alıp, mağazanın köşesinde ki kabin kısmına geçip üstümdekileri çıkardım.


Aynadan kendime bakıp, üstümde ki pisliği görünce kabinden çıkıp lavabo aramaya başladım.Lavaboyu bulup içeri girdiğimde , yeni fark ettiğim bir şey vardı.



Ben, neden her yer aydınlık gibi görüyorum



Kafam karışmaya başlarken, acaba adamın söylediği gibi bir gelişimci olduğum için olabilir mi diye düşünmeden edemedim. 


Gelişimciler çok güçlü insanlardı, yani kitaplarda. Aklıma gelen çılgın fikirle, önümde ki duvara bakıp yumruğumu vurmak üzereyken zorla durdurdum kendimi.


Ya çok güçlü isem ve duvara vurduğumda parçalanıp çıkan sesle canavarlar buraya toplanırsa. O zaman ne yaparım. 


Korkmaya başlarken kendime biraz küfredip bu düşünceleri bir kenara attım. Lavabonun kapısını arkamdan kilitleyip kendimi temizlemeye başladım.



Yarım saat sonra 


Sinirden çarpıklaşmış yüz ifademle aynadan, hala daha üstümde duran iğrenç kokulu siyah yapışkan sıvıya bakıyordum. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım çıkaramadım şu pisliği.


Bu böyle olmaz. Lavabodan çıkıp mağazada ki tüm odaları aramaya başladım. Temizlik için kullanılabilecek her hangi bir şey bulamayınca, lavaboya geri dönüp yeni kıyafetleri üstümde ki pislik ile giydim. 


Ve öylece durdum.


Bir kaç saniye geçtikten sonra kaşlarım seğirmeye başladı. Tüm kıyafetlerimi  hızlıca çıkarıp,  şekilden şekle giren yüzüm ile çıplak bir şekilde etrafta volta atmaya başladım.


İyi değil


Hiç iyi değil


Ben çok kirliyim


Bir kaç dakika boyunca düşünüp taşındıktan sonra gelişimci olduğumu hatırladım. Yani bu demek oluyor ki ben süper güçlüyüm. 


Ve süper güçlü olmak içinde, kitaplarda yazan bir çeşit enerjiye sahip olmalıyım. Yani ben zaten bir çeşit enerjiye sahibim. 


Ama onu nasıl kontrol edeceğim. Birde daha göremediğim enerjiyi. Bir kaç derin nefes alıp verdim. Ardından zihnimi zorlayıp, eskiden okuduğum novellerin gelişim yöntemlerini hatırlamaya çalıştım.


Tüm novellerde gelişimci olmanın ilk adımı nefes egzersizleriydi. Yerde bağdaş kurarak oturdum. Ardından gözlerimi kapatıp derin derin nefesler alıp vermeye başladım. 


Bir kaç dakika geçtiği halde hiç bir şey hissedemediğim de keyfim kaçtı. Gözlerimi açıp, eksik veya hatalı yapmış olabilir miyim diye, noveller hakkında tekrar düşünmeye başladım. 


İyice düşündükten sonra okuduğum novellerde nefes alma egzersizlerinden üstü kapalı bir şekilde bahsettiklerini hatırladım. 


Şerefsizler


Sizin gibi yazarların ben


Böyle düşünerek bir sonuca varamayacağımı anlayıp ayağa kalktım. Bir süre daha etrafta volta attıktan sonra lavabonun duvarına bakmaya başladım.


Yüzümde ki çekinme ile elimi kaldırıp, parmağımı yavaşça duvara bastırmaya başladım. Bir şey olmadığını gördükten sonra biraz daha güç uyguladım. Bastığım yere yavaş yavaş parmağım girerken, duvarın üstünde küçük çatlaklar belirmeye başladı.


Yüzümde beliren şaşkınlık ve mutluluk ile kendimi kontrol edemeyip fazla güç uyguladıktan sonra parmağım tamamen duvarın içine girdi.


Ulan ben cidden gelişimci olmuşum ha


haha


hahahhahahha


Aptal aptal gülmeye başlarken çok ses çıkarmış olabileceğimi düşünerek heyecanımı bastırdım. Ardından parmağımı yavaşça duvardan çıkarmak için geri çekmeye başladım.


Ama parmağımın duvardan geri çıkmadığını fark ederek korkmaya başladım. Ya canavarlar içeriye doluşurlar ise, ne yaparım. Yutkunduktan sonra diğer elimle duvardan destek alarak tüm gücümle kolumu geri çektim.


Parmağım aniden duvardan çıkarken, yanında duvarın parçaları da çıkıp sağa sola savruldu. Çıkan sesle ödüm koparken tuvaletlerden birinin içine girip kapıyı kilitledim. 


Titremeye başlarken, tuvaletin köşesine gidip yere oturdum. 


Baya uzun bir süre bekledikten sonra dışarıdan her hangi bir ses gelmeyince, ses çıkarmamaya dikkat ederek lavabonun kapısını açtım. 


Etrafımı kolaçan ederek, az önce parmağımı koyduğum duvara baktım. Duvarın küçük bir kısmının kopup yerde olduğunu görünce, heyecandan titremeye başladım.


Kısa bir süre ne kadar güçlü olduğum hakkında düşünürken, aklıma Muhammed abi gelmesiyle keyfim üzüntüye dönüştü.


'Eğer o zamanda güçlü olsaydım belki Muhammed abi hala yaşıyor olurdu.'


Onu fazla düşünmemeye çalışarak, sessizce lavabodan çıkıp mağaza kapısının önüne ilerledim. Etrafı dikkatle kontrol ederken, dışarının harabeden bir farkı kalmadığını fark ettim. 


Benden biraz uzakta, sallana sallana etrafta tur atan bir kaç canavar vardı. Beni fark etmelerinden korkarak yere çöküp ses çıkarmadan kapıdan dışarıya adımını attım. 


Etrafımı çok ama çok dikkatli bir şekilde kontrol ederek, biraz ileride ki büyük taş bloklara ilerleyip sırtımı dayadım.


Kafamı sağa sola çevirerek, yakınlarda temizlik ürünleri satan bir yer veya market var mı diye bakmaya başladım.


Fazla uzak olmayan yapışık binaların altında, zar zor büyük BİM yazısını gördüm. Bim hayat kurtarır deyip, çömelerek taş blokların arkasına saklana saklana BİM e doğru ilerledim.


Etrafımı tekrar kolaçan ettiğimde yakınlarda canavar olmadığını fark ederek, küçük bir rahatlama ile kapının önüne ilerledim. 


Giriş kapısını çok yavaş bir şekilde ses çıkarmadan aralayıp içeri girdim. Yere çömülü halimi bozmayarak, temizlik ürünleri bölümüne sağımı solomu kontrol ederek ilerledim.


Etrafta hiç canavar olmadığını görerek biraz daha rahatlamaya başladım. Yavaş yavaş ayağa kalkıp temizlik bölümüne girdim. Kendimi temizlemek için ihtiyacım olabilecek her şeyi alıp çıkış kapısına ilerlediğimde, korkudan kalbim teklerken titremeye başladım.


Kasanın hemen yanında ki standın arkasında, sırtını duvara dayamış bayan canavarı bana bakarken gördüm.


Bir kaç saniyelik boş bakışmanın ardından, ağzımı açıp titreyen sesim ile konuştum.


"M-Mer-haba, acaba poşet alabilir miyim?"


Canavar bana bir süre boş boş baktıktan sonra elini kaldırırdı. Bana saldıracak diye ödüm koparken, kasanın yanında ki çekmeceye uzanmasıyla yüz ifadem garipleşmeye başladı.


Ardından çekmeceyi çekip, çıkardığı poşeti bana uzattı. Yüz ifadem iyice garipleşir iken poşete uzanıp aldım. 


"T-teşekkürler."


Elimde ki eşyaları çabucak poşete doldurup kapıya ilerlerken, arkamdan kedi tıslamasına benzer bir ses işittim.


Kalbim hızlı hızlı atmaya başlarken arkamı dönüp baktığımda, canavarın elini avuç içi yukarıya bakacak şekilde uzatmış, açıp kapadığını gördüm. Paramı istiyor acaba diye düşünmeden edemedim.


Üstüme baktığımda en ufak bir kıyafet parçası olmadan çırılçıplak olduğumu fark ettim. Ulaaaaaaann kıyafetlerimi giymeyi unutmuşum. Yüzüme sıcaklık yayılırken bacak aramı poşetle saklayıp konuştum.


"Ş-şey cüzdanım üstümde değilde. Bir daha ki gelişimde versem olur mu acaba?"


Canavar elini geri çekerken, kısa bir şekilde tısladı.


Sanırım olur dedi. BİM cidden de hayat kurtarır. Ona hafifçe başımı sallayıp çıkış kapısını araladım. Tekrar yere çömelip, dışarı çıkarken etrafta canavar olmadığından emin oldum.


Taş blokların arasında saklana saklana ilerlemeye başlarken, az önce ki bayanı ve Muhammed abiyi düşünmeden edemedim. 


Kırmızı siyah karşımı tenleri, uzun pençe ve dişlerle, bildiğim iblise benziyorlar. Ve Muhammed abi gibi sanırım onlarda öldükten sonra dönüşmüşlerdir. Ama nasıl hala daha insanlara özgü davranışlarda bulunabiliyorlar ki.


Kafede Muhammed abi ve diğer canavarlar savaşırken, pekte insana benzemiyorlardı.


Ben derin düşüncelere dalıp etrafımı kontrol etmeden mağaza kapısının önüne geldiğimde, duyduğum hırlama sesiyle irkilip, derin düşüncelerimden çıktım.


Titremeye başlarken başımı yavaşça çevirip, biraz ileride bana bakarken hırlayan, 50'li yaşlarda ve göbekli, dönüşüm geçirmiş bir canavar gördüm. 


Tam kaçacaktım ki aklıma BİM deki olay geldi. Onlarla konuşmaya çalışırsam, belkide onlarla anlaşabilirim. Evet bu işe yarayabilir.  


Bende bu düşünceyle birazcık cesaretimi toplayıp yutkunduktan sonra boş olan elimi kaldırıp zorla gülümseyerek, kekelemeden konuşmayı başardım.


"Merhaba amca, nasılsın, iyi misin ?"


İyi misin mi 

Ulan ben iyice mallaşmaya başladım ha

Adamın neresi iyi, bildiğin iblis olmuş


Göbekli amca canavarın hiç bir tepki vermeden bana hırlamaya devam ettiğini gördüğümde, bir şeylerin doğru olmadığı hissine kapıldım.


Titremeye başlayan elimi indirip,"Ş-şey amca, ben kaçtım. Hadi görüşürüz."bu sefer kekelemeden konuşamadım.


Ben, giyimcinin kapısından titreyen bacağımla içeri adımımı atar ve amca canavar kükreyip üstüme atılırken, ağzımdan kaçan tiz çığlığı engelleyemedim.


Yankılanan kükreme ve çığlıkla buraya doğru koşmaya hazırlanan uzaktaki canavarları gördüğümde kendime küfrettim.


Bunun neresi işe yarıyor


Hiçte işe yaramadı




Not:


Sevgili okuyucular, bölüm hakkında ki düşüncelerinizi yorumlar kısmından paylaşabilir misiniz acaba


Ayrıca sevip ve beğendiyseniz, inceleme atarsanız çok makbule geçer :))


Sevgiler, Yazarınız...







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44547 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr