Bölüm-1 Başlangıç Part-1

avatar
1359 23

Başlangıç - Bölüm-1 Başlangıç Part-1


Başlangıç


'' Sanırım her şey o gün başlamıştı. '' 


Yıl 2022


Türkiye / Şanlıurfa


Sıcak haziran günlerinden pazartesi. 


Ding Dong Ding Dong '' alarm sesi''


Gözümü açtım, yine şu saçma alarm sesi. Bir ara şunu değiştirmeyi aklıma not edip kapatma düğmesine bastım. 


Saate baktım 7.05 geçiyor. Agh yine işe geç kalacağım.

Çarşafı üstümden kaldırıp lavabonun yolunu tuttum. Elimi yüzümü yıkayıp her zaman ki gibi aynadan kendime baktım. 


1.80'lik boyum, hafif kaslı vücudumla yanları ince kesilmiş siyah kısa saçlar, koyu kahverengi gözler, kılıç misali kaşlar, düz bir burun ve bunlara uyumlu ortalama incelikte dudakla manken gibiyim. 


Ama gel gör ki cafede garsonluk yapıyorum. Agh bunları düşünerek bir şey elde edemeyeceğim. Yatak odama geçtim. Yatak odasından ziyade evimin kendisine. Yani, öğrenci apartın da yaşıyorum. 


Odamda bir yatak, küçük bir buzdolabı, küçük bir kıyafet dolabı, sandalye ve küçük bir masa, üstünde yarım ayağı çukurda 10 yıllık biricik dizüstü bilgisayarım.


Dolabımın kapağını tutup açtım. Siyahlardan oluşan bir kaç tane pantolon ve t-shirtim dışında hiç bir şey yok. 

Siyah bir pantolon ve t-shirt alıp üstümdeki siyah pijamalıklardan kurtuldum. 


Yine olmazsa olmaz siyah 'Favorimdir' çakma 50 TL'lik adidas spor ayakkabımı da giyinip küçük evimin kapısını arkamdan kilitleyip asansörün düğmesine bastım.


Şanlıurfa'nın Karşıyaka mahallesindeki 8 katlı bir öğrenci apartının 4.katında tek başıma yaşıyorum. İş yerimde Bahçelievler'deki Markus Cafe. Arada 7-8 km olduğu ve fakirin teki olduğum için mecburen her gün otobüs kullanıyorum. 


Asansör geldi. Bindim indim. Bizim kapı beçkisi göbekli 40 45 yaşlardaki Halil abi sandalyesinde yayılmış çay keyfi yapıyor. 


"Ohh keyf senin keyfin HALİL abi" deyip gülümsedim.


Oda çayını bana doğru kaldırarak " Gel bu keyfe sende katıl" dedi gülümseyerek. 


Elimi hahiften göğsüme dokundurarak " Eywallah abi iş bekler. Sana afiyet olsun" deyip dış kapıdan çıktım. 


Bizim buralar yeni yeni yapılan apart ve sitelerle dolu. Birde güzelim ağaçlı yemyeşil parklar. Pek parklarda falan takılmasam da göz zevkine iyi geliyor. 


Parka bir göz attımda çocuklar sağda solda birbirini kovalıyor. Ulan sabah sabah nereden geliyor bu enerji bunlara demeden edemedim. Aman be deyip 5 dakikalık otobüs durağına olan yolu katettim.


Telefonumdan saatime baktım. 7.20 geçiyor. Hayy kesin laf yiyeceğim yine. Allahtan otobüs hemen geldi. Bindim kartımı bastım. İçerisi pek kalabalık değil. Arka taraflara doğru ilerleyip boş bir alana yerleştim. 


Otobüsle olan 10 dakikalık yolculuğun ardından Bahçelievler'in karşında olan toplama merkezinde indim. Şöyle bir etrafıma bakınca ortalık ana baba günü amma da kalabalıkmış buralar. Onun haricinde sol tarafımda tüm heybetiyle uzanan Novada park, sağ tarafımdaysa binaları ve güzelim çeşmesiyle hemen yanındaki Yemyeşil Alişelli parkıyla Bahçelievler. Binaların zemin katlarındaki çeşit çeşit dükkanlar. Ev eşyalarından tut yemeğine, giyimine, dövizcisine kadar yok yok. 


Benim iş yerimde onların arasında olan fazla büyük olmayan, içecek ürünleri satan bir cafe. Yolun sağ tarafına geçip bir kaç dakikalık mesafeyi katedip güzelim cafemin önüne vardım. 


Renkli harflerle yazılmış, cam kapının hemen üstündeki Welcome To Marcus Cafe yazısı. Tabi ki de daha havalı gözükmesi için yabancı dil şart. 


Ya Allah deyip cam kapının kolunu çektim, çektim de çekmez olaydım. 


"Oo kimler teşrif etmiş kimler. Erken değilmiydi Sayın Cafe sahibi Serdar bey hiç gelmeseydiniz de olurdu hani." 


Evet işte bunun yüzünden çekmez olaydım dedim. Konuşan  kişi beni öldürecekmiş gibi bakan, kollarını göğsünde bağlamış, 1.70'lik ortalama kiloda, çakma kızıl saçlı cafemizin biricik 'ikiyüzlü' 'hiç sevmem kendisini' şefi Melike Hanım. 


Ellerimi havaya kaldırıp" Ehhe özür dilerim Melike Hanım ancak kalkabildim. "dedim buruk bir gülümsemeyle. 


Sinirini alamamış olacak ki " Kaçtır geç geliyorsun. Bugün fazladan mesai yapıyorsun haberin olsun. " deyip konuşmamı beklemeden arkasını dönüp karşı köşedeki ofis kısmına yöneldi. 


Ah neyse patron gelince konuşurum onunla. Etrafıma bir baktım şöyle, her zamanki gibi temiz ve güzel kokan, duvarlarında doğanın güzelliğini tasvir eden posterlerle, 10 adet çeşit çeşit renkte olan masa ve sandalyelerle biricik iş yerim. 


İçerinin güzel kokusuyla burnumu şenlendirirken "Serdar abi daha ne kadar öyle duracaksın deliye benziyorsun haberin olsun." diyen şahsiyet lavabodan çıkarken elini peçeteyle kurulayan 1.85'lik 18 yaşındaki yeşil gözlü, uzun arkadan bağlı siyah saçlarıyla, cafemizin yeşil renkli göğüs kısmındaki ağaç logosuyla kısa kolu t-shirtini giyen manken gibi partnerim Can. 


Harbiden, o böyle deyince ellerimi indirmeyi unutmuşum kesin deliye benziyorumdur. Kendimi düzeltip ona bir gülümseme savurarak "Günaydın Can'cığım durumlar nasıl keyfin yerinde mi ?" dedim arkamdan kapıyı çekip içeri geçerken.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44539 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr