Bölüm 516 : Önce Beni Öldürmen Lazım!

avatar
4158 16

A Will Eternal - Bölüm 516 : Önce Beni Öldürmen Lazım!


Çevirmen : Clumsy 

 

Yaşlı adamın suratı tam bir keder örneğiydi ve kalbinde Bai Xiaochun’a beslediği zehrin sonu yoktu. Elinde bir Ruh Yaklaştırma Hapı tutuyor olsa da Bai Xiaochun’la bir bağlantı kurmamıştı. Sonuçta beş lejyondaki tüm yetişimciler Ruh Yaklaştırma Hapı taşıyor olmasa da yeterince yaygın bir haptı.

 

“Lanet olasıca maymun! Kesinlikle güzel bir ölüm tatmayacaksın!!” Dişlerini sıkarak çukurun dibine yaklaşırken arkasına döndü ve Bai Xiaochun ile diğer yetişimcilerin her an kaçmaya hazır şekilde, gergince beklemekte olduğunu gördü. Kalbi ansızın tiksinme dolmuştu.

 

Fakat seçim şansı yoktu. Bai Xiaochun’un istediğini yaparsa bu durumdan canlı çıkma şansı olabilirdi. Ama sorun yarattığı takdirde teorik olarak kendisini esir alanların ölme ihtimalini doğursa da kendi ölümü de kesinleşirdi.

 

O çukurun dibinde ne yapacağını düşünerek bir o yana bir bu yana sallanırken Bai Xiaochun sabırsızca fısıldadı: “Acele et! Hepimiz seni bekliyoruz!”

 

Hıı, beklemeye devam et şerefsiz! diye düşünen yaşlı adam içten içe küfürler ediyordu. Ardından çenesini sıktı, çukurun dibine geldi ve tam atlamaya hazırlanacakken aşağıdaki kinci ruhlar ansızın süzülmeyi keserek ona döndü.

 

Yaşlı adamın kafatası patlayacak derecede karıncalanmış, zihni bomboş bir sayfaya dönmüştü. En sonunda bağıra bağıra hapı ezdi ve ruhlar tepki verme fırsatı bulamadan devasa bir yerçekimi kuvveti doğdu.

 

Bir anda10,000i aşkın kinci ruh mücadele edemeden çekildi ve bir ruh küresine dönüşerek ruh yetişimcisi tarafından yakalandı. Fakat diğer kinci ruhların öfkesi kabarmış, çukurun dibindekiler bile bağırmaya başlamıştı. Ardından her biri açıklığa doğru harekete geçti.

 

Yaşlı ruh yetişimcisi çığlıklar atarak etrafında döndükten sonra tabanları yağladı. Arkasından da on binlerce ruhluk bir ruh bulutu yükseldi.

 

“Yardım edin!” diye çığlıklar atarak kaçan yaşlı adam, içinde biriken öfkeyle Bai Xiaochun ve adamlarına doğru ilerliyordu.

 

Yaşlı adam hızlıydı fakat Bai Xiaochun daha da hızlıydı. Adamın hapı ezdiği saniyede adamlarıyla birlikte aksi istikamete kaçmaya başlamıştı.

 

Bunu gören yaşlı adamın daha da hızlanmaktan başka çaresi yoktu. Ne yazık ki yetişiminin mühürlenmiş ve limitli oluşu işleri zorlaştırıyordu. Arkasındaki ruh denizinin bağırışları dört bir yanda yankılanıyordu.

 

Ölümcül bir kriz hissi ve çaresizlikle dolan adam küfürlerini tutamaz hale gelmişti.

 

“Sen iyi bir ölüm tatmayacaksın, seni maymun! Bir hayalet olursam ömrünün sonuna dek sana musallat olacağım!!”

 

Yetişimciler gördükleri manzara karşısında tir tir titriyor, Bai Xiaochun küt küt atan bir kalple kaçıyordu. Omzunun ardından baktığında odaklandığı şeyse yaşlı adam değil, koca ruh deniziydi.

 

“1,000,000... yo, dur, 10,000,000... yo, dur… Cennetler, kaç ruh var orada!?!?” Bai Xiaochun kafatası dehşetle karıncalanarak daha da hızlandı. Yaşlı adamla ilgilenecek vakti olmadığı için kendisini birazcık kötü hissediyordu. Sonuçta adamı o duruma düşüren kendi açgözlülüğüydü.

 

Acı bir şekilde gülümserken ifadesi ansızın titreşti ve omzunun ardından ruhlardan kaçan yaşlı ruh yetişimcisine baktı. Ancak ruhlar çukurun köşesinden birkaç yüz metre uzağa ulaştıklarında kovalamacayı kesti. Aksine havalanıp yeniden çukura dönerek gözden kayboldular ve bir an sonra her şey yeniden sessizleşti.

 

Bai Xiaochun da diğer yetişimciler de şok içerisindeydi. Ölümcül bir durumdan kurtulduğunu hisseden yaşlı adamsa inanılmaz bir neşeyle etrafına bakmaktaydı.

 

“Ben… ben ölmedim!!” diye mırıldanırken suratından sevinç gözyaşları akıyordu. Fakat daha kurtulmanın heyecanını dindirememişken Bai Xiaochun’un ölçüp tartan bakışlarıyla karşılaştı.

 

Bu bakışlar onu stresten kaskatı etmişti. Bai Xiaochun’un güçleriyle tamamen çevrelenmiş olduğu için kaçamayacağı ortadaydı ve ansızın az önceki küfürlerini anımsamıştı. Hiç tereddüt etmeden ruh küresini Bai Xiaochun’a uzattı.

 

“Saygıdeğer beyefendi, ben--” Ancak açıklamalarına devam edemeden önce etrafında yavaşça yürüyen Bai Xiaochun tarafından dürtülüp kışkırtıldı. Gerginliği çabucak artmıştı.

 

“Seni pek fazla takip etmediler, değil mi?” dedi Bai Xiaochun. “Yoksa bir sırrın mı var?” Adamın etrafında birkaç kez dolanıp sıra dışı bir şey bulamamış olmasına rağmen hala şüpheli görünüyordu. “İyi, bir önerim olacak. Hazır ruhlar seni kovalamaya niyetli görünmüyorken neden biraz daha deney yapmıyoruz?” 

 

Bu sözlerle bir Ruh Yaklaştırma Hapı daha çıkarttı ve yaşlı adama uzattı.

 

Yaşlı adam bu sözler karşısında neredeyse patlayacaktı. Kocaman gözlerle, öfkesini bastıramayarak bağırmaya başladı: “Hayır! Defol git, adamlarına derimi diri diri yüzmelerini söylesen bile umurumda değil, hayatta gitmem!! Önce beni öldürmen lazım!!” 

 

Yaşlı adam gerçekten öfkeliydi. Az önce ölümle burun buruna geldiği için zihinsel bir çöküşün, hatta histerinin eşiğine gelmişti.

 

Etraftaki yetişimciler onun adına hiç üzülmüyordu. Ayrıca adamın kendinden bekleneni yapmaktansa ölmeyi yeğleyeceğini fark edince onu zorlamanın fayda etmeyeceği anlaşılmıştı. Bu yüzden birkaç yetişimci kollarını kavuşturarak öne çıktı.

 

“Albayım, müsaade edin de ben test edeyim!”

 

“İzninizle ben gideyim, Albayım!”

 

“Albayım, bu deney benim için yaratılmış!” 

 

Bai Xiaochun bu yetişimcilerin kendilerine gösterilen nezaketin karşılığını vermeye çalıştığının farkındaydı. Ancak bunu kabul etmesine imkân yoktu. Neticede maskesi sayesinde en güvende olacak kişi kendisiydi.

 

Çukura baktıktan sonra dişlerini sıkarak, “Hepiniz geride durun.” dedi. Sonra da yaşlı adama pis bir bakış attı. “Sana gelince, ne demeye bağırıyorsun ki? Sesin de amma yüksekmiş.” 

 

Elini sallayarak adamı tekrar bağladı ve astlarına doğru fırlattı. Sonra da bir müddet baktığı çukura doğru ilerlemeye başladı.

 

Zhao Long ve diğerleri onu gitmemesi için ikna etmeye çalışacaktı fakat Xiaochun çok hızlıydı. Çukura doğru uçarken sesi kulaklarında yankılanmaktaydı.

 

“Geri çekilin ve beni bekleyin.” Çukurun köşesine varan Bai Xiaochun’un kalbi stres ve kararsızlık doluydu. Gerideki yetişimciler de gergin bir şekilde bekliyor, yaşlı ruh yetişimcisiyse içten içe kıs kıs gülüp lanetler okuyordu.

 

“Ben bir Yabani ruh yetişimcisiyim ve muhtemelen üzerimde biraz Dev Hayalet Şehri aurası vardır. O ruhlar beni kovalamak istemedi ama o maymun yetişimcinin gebereceği kesin!” Aslında yaşlı adamın ruhların kendisinin peşini neden bıraktığıyla ilgili hiçbir fikri yoktu ama analizinin doğru olduğuna nispeten ikna olmuş haldeydi. Analizi doğru olmasa bile ruhların yeterince yaklaştığı anda Bai Xiaochun’u tüketeceğinden emindi.

 

O kendi kendine kıs kıs güler ve diğerleri gergince beklerken Bai Xiaochun’un gözleri kararlılıkla parlıyordu.

 

“Sorun çıkmaz ya. Beni göremedikleri kesin!” Suratındaki maskeyi ovuşturup bir adım daha attı ve kendisini çukurda buldu.

 

Tabii ki en ufak bir terslik gördüğü anda bedensel gücüne tamamıyla başvurarak kendisini yaralama pahasına da olsa kaçmaya kararlıydı. Ancak çukura girdiğinde ruhların ona bakmadığını fak etti. Öylece süzülmeye devam ediyorlardı.

 

Alayının bin yetişimcisi de ruh yetişimcisi de şoktaydı.

 

“Ne oluyor?”

 

Bai Xiaochun keyiften dört köşe olsa da tedbiri elden bırakmadı. Ruhların arasında dikkatlice ilerliyordu ama hiçbiri ona en ufak bir şekilde dikkat kesiliyor gibi görünmüyordu.

 

Çok geçmeden ruh kalabalığının ortasına ulaştı ve bir Ruh Yaklaştırma Hapı çıkartarak ezdi.

 

Gümbürtüler eşliğinde bir yerçekimi kuvveti patlak verdi. Göz açıp kapayıncaya dek 10,000i aşkın kinci ruh bir ruh küresine çekildi ve Bai Xiaochun’un çantasına fırlatıldı. Diğer ruhların bir kargaşa doğurması Bai Xiaochun’u germişti ama çabucak fark ettiği üzere onu hala göremiyorlardı.

 

Astları şok içerisinde bakarken Xiaochun kıs kıs gülerek kollarını arkasında rahatça kavuşturdu, çenesini kaldırdı ve yalnız kahraman pozu verdi.

 

Ona bakanlar milyonlarca ruhun delice bağırıp çığlıklar attığını, yollarına çıkan her şeyi yok etmeye hazır olduklarını görüyordu. Hatta Bai Xiaochun’un burnunun dibinde birkaç kan kırmızı Ruhun Başlangıç Aşaması ruh bile vardı.

 

Ama Bai Xiaochun elini rahatlıkla sallıyor ve yakınındaki tüm ruhları kürelerde topluyordu.

 

Dört dörtlük bir uzman gibi tüm tehlikelerin karşısında tamamıyla sakin ve aklı başında görünüyordu!

 

#Tabii ki bizim kahramanımız dört dörtlüktür, korku nedir bilmez, ondan yiğit biri olamaz! 
Yine süper şanslı bir şekilde ruhları toplamaya başladık. Ama bu mekanda bir tuhaflık var, buradan kazasız belasız ayrılmamamız lazım diye düşünüyorum. ( İlla bir sıkıntı çıkartmam lazım ) 
Bakalım beklediğim felaket gelecek mi... Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr