Bölüm 508 : Sakın Bana Sahibe Al-Toprağı Baştan Çıkartmam Gerektiğini Söylemeyin...

avatar
4025 19

A Will Eternal - Bölüm 508 : Sakın Bana Sahibe Al-Toprağı Baştan Çıkartmam Gerektiğini Söylemeyin...


Çevirmen : Clumsy 

 

Bai Xiaochun morali son derece yüksek şekilde gidip yerin dibine girmiş şekilde geri dönmüştü. Komuta merkezine girdiğindeyse aklına tümgeneralin geçit töreni gelmiş, canı iyice sıkılmıştı.

 

Dişlerini sıkarak, “Tümgeneral…” diye düşündü. Sonra da aklından tümgenerallere on albay eşlik ederken kendisinin yalnızca bir albay olduğunu geçirdi.

 

“Böyle rahat edemem. Benim de tümgeneral olmam lazım!” Bu sözlerle birlikte gözleri kararlılıkla ışıldamaya başladı. Geride kalan yarım yılda yetişime neredeyse hiç vakit harcamamış, tek bir hap bile üretmemişti. Vaktinin çoğunu bir albay olmanın tadını çıkararak geçirmişti. Fakat az önce albaylığın kendisi için yolun sonu olmadığını net bir şekilde öğrenmişti.

 

Tümgeneral olma fikri aklına girince Bai Lin’in onu terfi almak için sıkı çalışması konusunda nasıl da cesaretlendirdiğini hatırlamıştı.

 

“Eğer bir tümgeneral olarak emekli olursam,” diye mırıldandı, “tarikata döndüğümde bir Çelik Damarlılar Salonu kıdemlisi olurum…” Gerekli tüm bilgilere sahip olmadığını fark edince gidip biraz soruşturma yapmaya karar verdi.

 

Doğrusu bu tarz meseleler beş lejyon sınırlarında sır değildi, oldukça bilindik şeylerdi. Bir iki soru sonrasında aradığı tüm bilgilere erişebilmişti. Çelik Damarlılar Salonu kıdemlileri sıradan kıdemlilerden çok daha üstündü. Hatta neredeyse tarikat lideri kadar önemli olduklarını işitmek Bai Xiaochun’un soluğunu kesmiş, onu derinden etkilemişti.

 

“Bu nasıl mümkün olabilir ki!? Burada Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatı liderinden bahsediyoruz! Sadece Ruhun Başlangıcında olabilir ama yine de çok yüksek bir pozisyonda. Ve Çelik Damarlılar Salonu kıdemlileri neredeyse onun kadar önemli, öyle mi?” Bai Xiaochun ilk başta buna inanamayacak gibiydi fakat biraz daha sorup soruşturduktan sonra gerçekten de doğru olduğunu öğrendi.

 

“Beş lejyon tarikat liderinin kontrolü dışında işliyor. Büyük Sette bulunan deva bile yalnızca işleri gözlemlemek için burada. Beş lejyonu doğrudan kontrol eden tek kişiyse yarı tanrı başpapaz!

 

“Çelik Damarlılar Salonunun bu denli güçlü olmasının sebebi de sadece onun emirlerine uyuyor olmaları!” Bai Xiaochun bu durum karşısında hem şaşkına dönmüş hem de heyecandan titremeye başlamıştı.

 

Eğer bir şekilde tümgeneral olmayı başarırsa askerliği bitip de tarikata döndüğünde beş elementli bir deva yaratığı ruhu seti alıp Ruhun Başlangıcına geçebilirdi. Dahası bir Çelik Damarlılar Salonu kıdemlisi olabilirdi!

 

Bu olduğunda da tarikatın sıradan kıdemlilerinden çok daha yüksek bir pozisyona kavuşurdu. Bunun da hem Nehre Meydan Okuyan Tarikata büyük yardımı dokunurdu hem de şahsen Bai Xiaochun’a.

 

Bunu düşünmek bile kalbini beklentiyle alev alev yapmış, gözleri sayısız yıldız ışıltısıyla parlamaya başlamıştı.

 

“Mutlaka tümgeneral olmalıyım!” diyerek uyluğunu tokatladı.

 

Artık hedefini belirlemişti fakat bu da yeni bir strese kapılmasına yol açıyordu. Neticede tümgeneral olmak için gereken savaş kredisi o devasa savaşta kazandığının yüz katından fazlaydı.

 

Ve üzerinden yarım yıl geçmesine rağmen öyle büyük ölçekli bir savaş daha gerçekleşmemişti.

 

Bir ayı aşkın süre daha geride kalınca canı iyice sıkıldı. En nihayetinde Büyük Setin üzerine çıkarak Yaban Arazilere doğru bakmaya başladı. Ne yazık ki yapabileceği tek şey o koca ordularının geri gelmesini dilemekti.

 

“Neden saldırmıyorlar ki?” diyerek orada dikiliyor, iç çekiyordu. “Lanet olsun! Fazla vaktim yok, sadece yedi sekiz yıl kaldı. Ne yapacağım?

 

“Galiba vahşiler ve ruh yetişimcileri çok korktu, gelip savaşmaya cesaret edemiyorlar!”

 

Bu esnada diğer yetişimciler onun bu tavırlarını ve düzenli iç çekişlerini fark etmişti. Çok geçmeden aralarında tuhaf bakışmalar başladı.

 

Onların gözünde Yaban Arazi vahşilerinin tüm güçleriyle saldırmaması iyi bir şeydi. Fakat Bai Xiaochun bu fikirde gibi görünmüyor ve bu da onlara çok garip geliyordu.

 

Tabii ki bu durum onlara da içten içe ah ettiriyor ve şöyle düşündürüyordu: “Neden mi saldırmıyorlar? Sebebi sen değil misin? Sen ve senin özel yöntemlerin olmasaydı eskisi gibi ayda birkaç kez saldırırlardı.”

 

Bai Xiaochun bir müddet daha bekledi ama hiçbir değişiklik olmuyordu. Her yeni günde bu probleme bir çözüm bulmaya çalışmaktan gözleri kanlanmaya başlamıştı. En sonunda işleri hızlandıracak bir şeyler yapması gerektiğinde karar kıldı.

 

“İyi, vahşiler iş birliği yapmamakta ısrarcıysa ben de savaş kredisi kazanmak için başka bir yol bulurum! Mutlaka tümgeneral olmam lazım!” Bu düşünceyle şehrin ortasındaki devasa pagodaya yöneldi.

 

Savaş kredisi almak için son uğrayışında beş lejyonun da Yaban Arazilerinki gibi bir İnfaz Listesi olduğunu görmüştü. O kişilerin birkaçının kellesini getirmenin sağlam bir getirisi olurdu.

 

“Artık bir albay olduğum için emrimde bir sürü güçlü uzman var. Onların yardımıyla bile savaş kredisi kazanamayacağıma inanmayı reddediyorum!” Merkez kısmına, çokça yetişimcinin toplandığı kule alanına ulaşması çok sürmemişti. Onu gören yetişimciler ciddi selamlar vermekteydi.

 

Bai Xiaochun önce kulenin üzerindeki göğe baktı, sonra da kimlik madalyonunu çıkartıp biraz ruhsal his aktararak İnfaz Listesini incelemeye başladı. Gözüne çarpan ilk şey listenin ilk ismi oldu.

 

Onu görür görmez gözleri irileşmişti.

 

“Sahibe Al-Toprak!”

 

Sahibe Al-Toprağın bilgileri listenin ilk sırasında açıkça listelenmişti. Bir Deva Alemi yetişimcisiydi ve iliklerine dek soğuk, zalim, gaddar bir dövüşçüydü. Hatta bir deva olduğu için ne pahasına olursa olsun kaçınılması gerektiği notu düşülmüştü.

 

Toplum önüne çıkışından bu yana öldürdüğü yetişimci sayısı şok ediciydi ki bunlara pek çok Ruhun Başlangıç yetişimcisi de dahildi.

 

En şok edici olansa yetişime başlayışının üzerinden 200 yıl bile geçmemiş oluşuydu!

 

Bu kadar çabuk deva olmak bilhassa Yaban Arazilerin yoksulluğunu düşününce Bai Xiaochun’a imkânsız geliyordu. Orada yer ve göğün enerjisi yoktu, yalnızca ruh gücü vardı. Ve Sahibe Al-Toprak buna rağmen cennetlere meydan okuyucu bir yetişim hızı sergileyebilmişti.

 

“Sahibe Al-Toprağı hatırlıyorum…” diye mırıldanan Bai Xiaochun bu isme odaklanınca aklında bir resim belirmişti. Chen Manyao’dan daha güzeldi, kırmızılar içerisinde hem çekici hem de çok tehlikeli görünen genç bir kadındı. Öldürücü aurası gördüğü resimde bile ekstrem derecede şok ediciydi.

 

Bai Xiaochun onu Büyük Setin dışındaki savaş esnasında canlı olarak görüşünü anımsıyordu. Chen Hetian’la savaşmakta olan kadın Bai Xiaochun’u öldürmek adına hamle etmişti…

 

Tabii ki Sahibe Al-Toprağın listedeki adına bakan herkes Bai Xiaochun’un gördüğü resmi görürdü.

 

Sıra dışı bir figürdü, üzerindeki ödülse dudak uçuklatıcıydı. Onu öldüren kişi her kim olursa olsun generalliğe terfi edecekti!

 

Değiştirilecek bir general yoksa da yeni bir lejyon yaratılacaktı! Bu Bai Xiaochun’un tümgeneral olma idealini bile aşan bir ödüldü. Ödülü görür görmez gözleri tutku ve kıskançlıkla yanıp tutuşmaya başlamıştı. Fakat aynı zamanda dudaklarını da büzdü.

 

“Çok aptalca! O cadalozu alt edebilecek tek kişi bir devadır ve bir deva neden orduda general olmak istesin ki?” diyen Bai Xiaochun kafasını salladı. Bir devayı öldürebilecek kadar iyi olsaydı zaten Büyük Sette oturuyor olmazdı. Çoktan Nehre Meydan Okuyan Tarikata dönmüş olurdu. Ayrıca devalar gücendirmeye razı geleceği tipte insanlar değillerdi.

 

İç çekerek listedeki ikinci isme geçti, o da Daoist adı Böceklerin Uyanışı olan bir devaydı. Kellesine teklif edilen puan sayısı en hafif tabirle şok ediciydi.

 

Hayret eden Bai Xiaochun listede aşağılara inmeyi sürdürdü. İlk 30daki tüm üyelerin Ruhun Başlangıcındaki ruh büyücüleri olduğunu fark edince de kaşları çatıldı. Listenin altında Öz Formasyon yetişimcileri de vardı fakat onların ödülü olan savaş kredisi pek yüksek sayılmazdı. Birkaç hesaplama sonrasında fark ettiği üzere tümgeneral olmak için ilk 30 ila 200 arası tüm üyeleri öldürmesi gerekecekti.

 

“Ne yapacağım şimdi?” diye düşünerek iç çekti. Görünen o ki İnfaz Listesindekileri öldürme fikrini bir kenara atması gerekecekti. Fazla riskli bir girişimdi. Ancak tümgeneral olmanın onurunu, ihtişamını ve faydalarını düşününce o da vazgeçebileceği bir şey değildi. Savaş kredisi kazanmanın başka bir yolu olması lazımdı.

 

“Ne baş ağrısı ama!” diye düşündü. “İyi olduğum tek şey hap yapmakken böyle bir işin altından nasıl kalkacağım?

 

“Dur bir saniye. Bu doğru değil ki. İyi olduğum bir şey daha var!” Yerinde durarak aklına Zhao Tianjiao ile geçirdiği vakit ve kendisine aşk azizi deyişi geldi. Ansızın kalbi küt küt atmaya başladı.

 

İnfaz Listesine bakıp gözlerini birkaç kez kırpıştırdıktan sonraysa biraz canı sıkıldı.

 

“Sakın bana tümgeneral olabilmek için seksiliğimi kullanıp Sahibe Al-Toprağı baştan çıkartmam gerektiğini söylemeyin!” Düşüncesi bile içerlemesine yetmişti. Bilhassa kadının kendisinden çok daha yaşlı olduğunu düşünmek canını sıkmıştı. Güzeldi güzel olmasına ama kim bilir ne tuhaflıkları vardı? Üzerine düşündükçe bu plan daha da büyük bir fedakârlık gibi geliyordu.

 

“Buna değmez…” diye düşünerek iyice moralsiz şekilde bu fikirden vazgeçti.

 

#Aman da seksiliğini kullanıp kadını baştan mı çıkaracakmış, aşk azizi miymiş o 
Haspam kadını baştan çıkartabileceğine emin de kadını beğenmiyor yaşlı diye... Bu çocuğa diyecek lafım yok valla.
Şaka maka tümgeneralliği fena halde kafaya koydu. Peki liste de onu tatmin etmediğine göre ne yapacak? Geçenlerde biri ruh toplayıp getirmişti kredi için. Bizimki de öyle bir şey mi yapsa ki? Gerçi onun da kredi getirisi azdı herhalde. Neyse ben susayım da okuyup görelim, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44421 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr