Çevirmen : Clumsy 

Frijit sahasındaki devler ve ruh yetişimcileri korku içerisinde titrerken yetişim basamakları kaskatı kesiliyordu!

Ruhun Başlangıcının altındaki tek bir kişi dahi etkilerden kaçamamıştı!

Öz Formasyonun büyük çemberindekiler ya da Ruhun Başlangıç Benzerindekiler bile muaf olamamıştı! Şoka giren dev ve ruh yetişimcilerinin ilk içgüdüsü kaçmaktı.

Fakat frijit qi’nin kısıtlayıcılığı nedeniyle bunu yapabilecek durumda değillerdi. Bai Xiaochun bir adım öne çıkıp elini sallayarak önündeki orta yaşlı ruh yetişimcisini parçalara ayırdı. Diğer yedi ruh yetişimcisiyse öfke dolu bağırışlarına rağmen karşı koymak adına bir şey yapamıyordu.

Bir müddet sonra da havayı dolduran patlamalar eşliğinde o yedili de parçalara ayrıldı ve donuk et ile kan parçaları dört bir yana yayıldı.

“Burası benim dünyam!” diyen Bai Xiaochun gözlerinde parlayan delici ışıklarla parmağını yere doğru sallayarak bir kez daha frijit qi patlaması yarattı!

Bu defa yayılım birkaç bin metre değil, 30,000 metreydi!!

30,000 metrelik frijit sahası, Frijit Efendisinin aracıydı!

O alandaki her şey kaskatı kesilmiş ve hiçbir şey Bai Xiaochun’a direnememişti. Saldığı her saldırıyla yeni bir Öz Formasyon ruh yetişimcisini art arda kesip biçiyordu!

Her şey çok hızlı gerçekleşiyordu; gerçekleşen katliamın önüne geçebilecek hiçbir şey yoktu.

Bu sırada bir vahşi dev ürperdi ve kafasının patlayışıyla her yana donuk et parçaları savruldu. Bai Xiaochun hemen ardından onu aşarak bir büyü hareketiyle yakınlardaki bir düzine ruh yetişimcisini parçalara ayırdı!

Fakat öyle çok vahşi ve ruh yetişimcsi vardı ki Frijit Efendiliği gücüne rağmen hepsini kısa bir sürede yok etmesi mümkün değildi. Vakit ilerledikçe dehşet içerisinde ve çaresiz durumdaki ruh yetişimcileri titreşen gözlerle etrafa bakıyor, kendilerini kurtarabilmeyi umuyordu. Çok geçmeden bir kısmı seğirip kımıldanmaya başlamıştı.

Bunu gören Bai Xiaochun soğuk bir homurdanma eşliğinde iki elli bir büyü hareketi gerçekleştirerek kollarını iki yana açtı.

“Saha yansımaları!”

Ansızın insan ebadında bir düzine ayna belirdi ve içlerinden bir düzine gölgemsi figür çıktı. Şok edici bir şekilde her biri Bai Xiaochun’un tıpatıp anyısıydı!

Bu klonu andıran varlıklar, anında etraflarındaki düşmanları katletmeye başlayan frijit sahası klonlarıydı.

Dev ardına dev, ruh yetişimcisi ardına ruh yetişimcisi tek tek bedenen ve ruhen yok ediliyordu. Hareket etme kabiliyetini geri kazananlar bile yeterince hızlı olamayıp çığlıklar eşliğinde ölüyordu.

Patlamalar yükselirken frijit sahası tamamıyla korkunç bir cehenneme dönmüştü!

Ne yazık ki bu şekilde ilahi kabiliyet ve büyü tekniği kullanmak kişinin yetişim basamağını hızla tüketirdi. Bai Xiaochun Cennetkarışı arazilerinde olsaydı yetişimini kullanıp toparlanması daha kolay olurdu. Fakat şu anda yer ve gökte cennetsel enerji barındırmayan Yaban Arazilerdeydi. Kaybettiği ruhsal enerji temelli yitiyor ve düzenli bir şekilde tükeniyordu.

Bu yüzden bu eylemini en fazla bir düzine nefes süresince devam ettirebildi. Akabinde sağ eliyle bir büyü hareketi gerçekleştirdi ve etrafındaki dondurucu saha eriyip silinmeye başladı.

Bu esnada çığlıklar yükseliyordu; ruh yetişimcileri ve vahşi devlerin bir kısmı parçalanıyor ama yerlerinde dondukları için anında ölmüyorlardı.

Artık 30,000 metrelik alan kan ve et parçalarıyla dolmuş, zemin yüzlerce dev ve yaklaşık yetmiş seksen ruh yetişimcisinin cesetleriyle kaplanmıştı!

Öncesinde donuk araziye girmemiş olan diğer ruh yetişimcisi ve devler korku ve hayret içerisinde nefessiz kalarak Bai Xiaochun’a dönmüştü.

“B-bu… bu nasıl mümkün olabilir?!?!”

“Nasıl bu kadar güçlü olabilir? O Öz Formasyonda olamaz; bu kesinlikle Ruhun Başlangıç Aşaması gücüydü!!”

“O Öz Formasyon uzmanlarını karıncaları ezer gibi rahatlıkla katletti!!”

Yalnızca dev ve ruh yetişimcileri değil, donuk arazide olmalarına rağmen soğuktan etkilenmeyen beş lejyon yetişimcileri de sersemlemişti.

Etraflarına bakarken zar zor nefes alıyorlardı, gözleriyse tutku ve hatta tapınmayla ışıldamaya başlamıştı!

Orman kanunlarının hüküm sürdüğü bir yerde güçlü uzmanlar daima saygı görürdü. Bu ölümlü dünyasından ziyade yetişim dünyasında daha da barizdi. An itibariyle Bai Xiaochun’un savaş alanında kurduğu baskı da oradaki herkesin kalplerinde derin bir intiba bırakmıştı!

“Benimle gelin.” dedi Bai Xiaochun yüksek sesle. “Büyük Sete geri dönüyoruz!” Nefesi kesik kesikti ve büyük oranda bitkin düşmüştü. Yetişim basamağının çoğunu tüketmiş durumdaydı. Yine de başını arkaya atıp kükreyerek beş lejyon yetişimcileriyle birlikte bir kez daha savaş alanında hücuma geçti.

Etrafındaki yetişimcilerin onu korumacı bir şekilde çevrelemesi rahat bir nefes almasını sağlamıştı; az önceki katliama rağmen hiç olmadığı kadar diken üstündeydi. Ne kadar gergin olduğunun farkında olan tek kişi kendisiydi.

Fakat şu anda korkusunu yansıtmanın uygun olduğunu düşünmüyordu ki bu da uzun zaman önce uzmanlaştığı bir yetenekti. Hızla ilerlerken bir şişe ruh alkolü çıkartarak içmeye başladı, bir kısmını da etraftaki yetişimcilere uzattı.

Çaktırmadan bir de Tanrısal Eser Hapı çıkartıp sonrasında ihtiyacım olabilir düşüncesiyle avcuna sakladı.

Tanrısal Eser Hapları onun kozuydu. Bu hapların bir tanesi bile tüm yaraları göz açıp kapayıncaya dek iyileştirebilirdi. Ruhsal gücünü yenilemeye yetmeyecek olsa da o iş için çantasında bolca ruh alkolü vardı.

Gruptaki herkes heyecanla kalkana doğru ilerliyordu. An itibariyle etraftaki vahşiler ve ruh yetişimcileri onları durdurma gücünden yoksundu ve kalkanla aralarındaki mesafe yalnızca 3,000 metreye inmişti. Fakat onlara doğru ilerleyen yüzlerce ruh yetişimcisi mevcuttu.

Uzaklardaysa şok edici auralar saçan bazı kabile şefleri vardı. Ruhun Başlangıcında savaş güçleri olduğu barizdi ama Büyük Set Şehrindeki devasa göz, Chen Hetian’ın komutası altında onlara yıkıcı ışık huzmeleri gönderiyor ve yaklaşmalarını engelliyordu!

Ne yazık ki gözün hepsini durduramayacağı kadar çok sayıda Öz Formasyon ruh yetişimcisi vardı. Yaklaştıkça dalga dalga ruh gücü salıyor ve devleri saldırılarına katıyorlardı.

Bakışları boşlaşan devler bağıra bağıra hücuma geçiyor ve yeterince yaklaşır yaklaşmaz kendisini patlatıyordu!

Devler ve ruh yetişimcileri Bai Xiaochun’un kaçmasını engellemek için ellerinden gelen ne varsa yapacakmış gibi görünüyordu!

Patlamaların gücü yayılıyor ve her yana aşındırıcı kanlar sıçrıyordu. Binlerce yetişimcinin büyük çoğunluğu yaralanmış ve sendelemeye başlamıştı. Yarattıkları birlik formasyonu her an çökebilirmiş gibiydi.

Tedirginliği iyice artan Bai Xiaochun bir ağız dolusu ruh alkolü daha tüketerek yeni frijit qi’ler gönderdi.

Fakat bu defa frijit qi yayılırken gözleri titreşen ruh yetişimcilerinin her biri çabucak siyah sis bulutlarıyla karşılık verdi. O sislerin içerisindeki ruh gölgeleri çığlıklar atarak Bai Xiaochun’a ilerliyor, frijit qi ile savaşarak ruh yetişimcilerine bir nebze koruma sağlıyordu.

Teorik olarak Bai Xiaochun’un tek yapması gereken biraz daha güçlü bir frijit qi göndermek veya mevcut frijit qi’sini biraz daha uzun süre tutmaktı. Bunu yaparsa rakipleri hiç değilse on nefeslik süre boyunca ona karşılık veremezdi.

Neticede önceki ruh yetişimcileri karşı koyacak güçte değildi ve şu ankiler de yalnızca ufak çaplı bir direniş sergileyebiliyordu!

Ancak Bai Xiaochun bunların ikisini de yapamazdı. Ruh alkolüne bel bağlamak bile Yaban Arazilerde ruhsal enerji olmadığı gerçeğini çürütemezdi.

Bai Xiaochun’un yapabileceği tek bir şey vardı, o da çelik damarlarına bel bağlayarak bu süreçte yaralanma pahasına tüm ruh yetişimcileriyle dövüşmekti!

Ve tam da bunu yaptı. Çabucak en yakınındaki ruh yetişimcisine yaklaşarak kendisine salınan ilahi kabiliyeti hiçe saydı, rakibinin kolunu kavradı ve onu Dağ Sarsan Darbeyle parçalara ayırdı!

Tabii ki işler bununla sona ermiş değildi. Bir adım daha atarak az önce simsiyah bir ruh kılıcı çıkarmış olan bir ruh yetişimcisinin önüne geçti. Kılıcın omzuna saplanmasına izin vererek adamı sol eliyle boynundan kavradı ve parmaklarıyla acımasızca ezdi.

Ardından hiç duraksamadan harekete devam etti ve hem Menekşe Qi Kazanı Çağırma hem de çokça rüzgar bıçağıyla yoluna çıkan her şeyi yok etmeye koyuldu!

#Çılgın Xiaochun iş başında! Alkolünü yudumlaya yudumlaya savaş alanını talan ediyor. Karşılaştığı ekipler giderek daha da zorlaşıyor ama hala bütün kozlarını kullanma aşamasına gelmedi. Onun için biraz daha güçlü bir düşman lazım sanırım. Bu arada bir süredir savaş içerisindeyiz, herhalde bu süreci sağ salim sonlandırabilirsek bir süre sakin bölümler gelecektir. Yani bence gelsin, azıcık gülmeyi özledim.
Bu arada beş yüzüncü bölüme de gelmiş bulunuyoruz, o kadar bölümü ne ara geride bıraktık hiç bilemiyorum, zaman su gibi akmış bence. Neyse gevezeliği kesiyorum, okumaya devam!