Bölüm 490 : Olabilirdi!

avatar
4154 14

A Will Eternal - Bölüm 490 : Olabilirdi!


Çevirmen : Clumsy 

 

Bai Xiaochun talep edebilmek için aklına gelen tüm harika şeyleri düşünüyordu fakat daha dile getiremeden önce kendisini Bai Lin tarafından sürüklenir halde buldu.

 

Yine de içinden kıs kıs gülüyordu. Az önce aşırı uç taleplerde bulunmuştu ve bir kısmının yerine getirilmesi bile mutlu olmasına yeterdi.

 

Halinden son derece memnun şekilde Bai Lin’e bakarken az önceki ölümcül kriz hala zihninde tazeydi.

 

“General, bana fırınları daha güçlü yapmanın bir yolu var mı diye sormamış mıydınız...?”

 

“Ne?” diyen Bai Lin’in gözbebekleri kısıldı. “Mümkün olmadığını söylememiş miydin?”

 

Bai Xiaochun’in gözleri irileşti. “Mümkün değil mi? Ne demek mümkün değil? Tabii ki mümkün. Ya da hiç değilse mümkün olabilirdi!” dedikten sonra dişlerini sıkarak devam etti. “Tek istediğiniz daha büyük bir patlama, haksız mıyım? Çok basit. Zamanında neredeyse bir ölümsüz dağını patlatacak büyüklükte bir fırın patlamasına yol açmıştım! Tüm bitkiler mahvoldu, her şeyi kül ettim!”

 

Bunu işiten Bai Lin’in gözleri ışıldamaya başlamıştı. Patlayan fırınlara tamamen kafayı takmış durumdaydı, bu yüzden çabucak şöyle dedi: “Neye ihtiyacın var? Söylemen yeterli!”

 

“Belli bir tıbbi hap formülü var, bu işin bir boyutu. Ama daha önemlisi işin içerisindeki fırın. Kan Akımı Tarikatındaki fırınımla aynı tip olmalı. Bunu nasıl açıklayacağımdan emin değilim. Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatından birilerini Kan Akımı Grubunun Küçük Bataklık Tepesi ulu kıdemlisini bulması için Nehre Meydan Okuyan Tarikata gönderebilir misiniz? O size detayları açıklayabilir. Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatı da onun tarifine uygun fırınlar yapar!

 

“O tarz hap fırınları öyle güçlü ki patlamaları da inanılmaz büyük oluyor!

 

“Ama benim Nehre Meydan Okuyan Tarikattan geldiğimi unutmayın General Bai, lütfen Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatı temsilcileri normalden daha kibar davransın!”

 

“Hiç sorun değil!” dedi Bai Lin hevesli bir şekilde. Ardından gülerek Bai Xiaochun’a Cephaneliğe dönmesini söyledi ve kendisi de bir şeyler konuşmak üzere Song Yiduo’nun yanına geçti.

 

Cephaneliğe dönen Bai Xiaochun’un keyfi iyice yerine gelmiş, şimdiye ölümcül kriz hissini üzerinden atmıştı. Fakat ne yaşadığı zorlu durumu unutmuştu ne de kendisine saldıran ruh büyücüsünün gözlerindeki buz gibi öldürme güdüsünü.

 

“Yabanilerin sırf beni öldürmek için yüzü aşkın vahşi devi, üç ruh yetişimcisini ve bir ruh büyücüsünü feda etmeye razı geldiğine inanamıyorum…” An itibariyle kesinlikle gerekmedikçe Büyük Sete bir daha asla çıkmayacağına karar vermişti.

 

Sonuçta yeni patlayan fırınını sahneye çıkartıp Ruh Yaklaştırma Haplarını dağıtmaya başladığında Yabaniler ondan daha da çok nefret edecekti. Kellesinin çok geçmeden Yaban Arazilerde astronomik bir fiyat edeceğine hiç şüphe yoktu.

 

Bu düşünce kalbinin hem öfke hem de korkuyla çalkalanmasına yol açıyordu.

 

“Ben bunların hiçbirini istemedim ki.” diye düşünüyordu iç çekerek. “Ama sanırım yapabileceğim bir şey yok. Farklı taraflardayız, hepsi bu.” Ardından on yıl içerisinde buradan ayrılacağını düşündü ve rahat bir nefes aldı…

 

“Bu konuda endişelenmesem de olur. On yıl içerisinde gideceğim zaten. Şimdilik savaş kredisine ve daha da önemlisi Altın Özün büyük çemberine ulaşmaya odaklanmalıyım. Ayrıca Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniğini de tamamlamam lazım. Tüm bunları yapınca durumum çok daha iyi olacak.” Bu düşüncelerle Cephaneliğe döndükten sonra inzivaya çekilerek yetişime başladı.

 

Yedi gün çabucak geride kaldı. Bai Xiaochun’un Bai Lin ve Song Yiduo’nun bunu nasıl başardıkları hakkında hiçbir fikri olmasa da sekizinci günde Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatının ışınlanma portalı aktive edildi ve Büyük Set Şehrine koskoca bir tedarik gönderildi.

 

Bai Lin o öğlen bizzat Bai Xiaochun’un konutuna gelip elini sallayarak gökten bin hap fırını yağdırdı.

 

Ayrıca sayılamayacak çoklukta çanta ve yepyeni bir şey daha vardı. Her biri tam 300er metre uzunlukta on şok edici hap fırını getirilmişti. O fırınların gökten inip yere düşüşüyle her şey delice sarsıldı.

 

Dört bir yanda tozlar havalanırken inanılmaz bir ağırlık çöktü. Zhao Long ve Bai Xiaochun’un komutasındaki tüm diğer askerler fırınlara tam bir şok içerisinde bakmaktaydı.

 

“Onlar… onlar hap fırını mı?”

 

“Cennetler! Daha önce hiç bu kadar büyük bir fırın görmemiştim!!”

 

“Bunların fırın olmasına imkân yok. Güçlü bir büyülü hazine gibiler! Neden yapılmış olduklarına baksanıza! Ruhun Başlangıç seviyesindeki savaş gemileri de aynı malzemeden yapılıyor. Derin deniz meteor taşı!” Onların çığlıkları çınlarken Bai Xiaochun meditasyon halinden çıkarak kapısından dışarı adımını attı. Fırınları gördüğündeyse herkes kadar yüksek sesle iç çekti.

 

“Ee, ne düşünüyorsun?!” diyen Bai Lin muzaffer bir kahkaha patlattı. Tüm bunları getirebilmek için dedesinden yardım dilenmiş ve elinden gelen her şeyi yapmıştı. Ayrıca o on devasa hap fırını için de Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatının tüm gücü kullanılmış, hatta doğu yetişim dünyasının farklı noktalarından yardım talep edilmişti.

 

Bir Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatı temsilcisinin gidip saygıdeğer bir şekilde sorular soruşuysa Nehre Meydan Okuyan Tarikatı tamamen sarsmış, Bai Xiaochun’la ilgili haberler de hepsini son derece heyecanlandırmıştı.

 

“İstediğin tüm tıbbi bitkiler burada.” diye devam eden Bai Lin çantaları işaret ediyordu. “Bu arada kaynaklar konusunda aşağı yukarı limitim buydu…”

 

Fazlasıyla memnun kalan Bai Xiaochun koşturarak çantaları incelerken kalp atışları her geçen saniye daha da kuvvetleniyordu. Kısacık bir an içerisindeyse suratı heyecandan kızarmaya başladı.

 

Hiç Ruhun Başlangıç Hapı veya dokuz renkli alev yakıtı olmasa da on adet Tanrısal Eser Hapı ve istediği tüm bitkiler getirtilmişti. Beyin uçuklatacak çoklukta değillerdi lakin istediği her şey oradaydı. En önemlisi yaşam gücünü arttıracak olan toprak ruhu yumruları ve diğer malzemelerden bolca mevcuttu.

 

Kaşları neşeyle kalkan Bai Xiaochun çantaları incelerken başını defalarca sallayarak onay verdi. Ardından 1,000 sıradan ve 10 özel fırını incelemeye geçti.

 

Büyük fırınları incelerken fark ettiği üzere kalite bağlamında Küçük Bataklık Tepesindeki fırınları bile aşıyorlardı. Ayrıca daha da sıkı mühürlenme imkanları vardı; yüzeyleri sırf bu amaç uğruna büyü formasyonlarıyla örtülmüştü.

 

“Xiaochun, istediğin şeylerin çoğu burada. Olmayanları getirmek için bir yol bulmam adına da bana biraz zaman ver. Şimdilik en önemli şey birkaç ay içerisinde gerçekleşecek olan bugüne kadarki en büyük savaş!

 

“Bu yüzden vakit çok kıymetli. Olabildiğince hızlıca Ruh Yaklaştırma Haplarını üretmeye başlamalı ve o on yıkıcı fırın üzerinde de çalışmalısın!” diyerek Bai Xiaochun’a son bir bakış attıktan sonra oradan ayrıldı.

 

Bai Xiaochun ise ellerini ovuşturdu, gözleri ışıldayarak on koca fırının etrafında birkaç tur daha attı ve en sonunda başını arkaya atarak güldü.

 

“Zhao Long. Liu Li. Siz ve geri kalanlarınız benim hiç duyulmamış, eşi benzeri görülmemiş harikalıkta haplar yapmama yardım edeceksiniz!” Taburun yüz üyesi de onay verdi ve on büyük fırın ortaya, 1,000 sıradan fırın da eş merkezli halkalar şeklinde etraflarına dizildi.

 

Ne yazık ki çok fazla fırın vardı, bu yüzden Bai Xiaochun elini sallayarak avlusunun genişletilmesi emrini vermek zorunda kaldı. Yakınlardaki boş konutlardan bir kısmının daha parçalanıp avluya katılmasıyla da 30,000 metrelik bir alanla yeterli yere kavuşmuş oldu.

 

İlk önce büyük fırınlarla başladı. Onların sıra dışı olduğunu bildiği için normalin on katı toprak alevi taşı kullandı. Hatta fırınların içerisine de biraz taş yerleştirme boyutuna geçti. Ayrıca yeterince ısınınca şiddetli patlamalar doğuran bolca tıbbi hap ekledi. Tüm bitkiler konusunda eli açık davranarak yüzer adet kullanmıştı.

 

“Tek istediğim patlaması, değil mi? Diğer ilaç tiplerini üretirken formül üzerine bolca düşünmem gerekiyor ama söz konusu fırın patlatmaksa işim basit.” Özgüven saçarak on fırının arasında yürüyor, sağa sola tıbbi haplar ekliyordu, hatta içlerine zamanında ürettiği düşük kalite bazı Ruh Yaklaştırma Haplarından da atmıştı.

 

Ayrıca ileride kullanmayı planlamadığı halde çantasında duran bazı tıbbi hapları da işin içine kattı. Biraz düşündükten sonra da birkaç tip zehir ekleme noktasına geldi…

 

Patlama yeterince güçlü olmayabilir mi endişesiyle dişlerini sıktıktan sonra da zamanında ürettiği ve kullanmaya asla cesaret edemediği bazı gizemli hapları ekledi.

 

Neticede fırınların içerisinde ne biçim bir hap oluşacağı hakkında hiçbir fikri olmasa da tek amacı fırının içerisindeki malzemelerin patlayacak derecede istikrarsızlaşmasını sağlamaktı.

 

En sonunda tatmin olmuş şekilde ellerini birbirine vurdu.

 

“Bunun iş görmesi lazım.” diyerek on fırına memnuniyetle baktı. En sonunda patladıklarında neler olacağını görmeyi iple çekiyordu.

 

Tüm bunları başardıktan sonra da 1,000 sıradan fırın üzerinde çalışmadan önce birazcık mola verdi.

 

#Tam bin fırınla hap üretecek, on büyük fırını da patlatacak. Bunların yabanilere nasıl bir darbe indireceğini çok merak ediyorum doğrusu. Bunların yanı sıra cebine de bir sürü malzeme attı bizimki. O yumrularla yetişimini de bir güzel arttırır, yakında büyük çembere geçtiğini görürüz herhalde. 
O zaman yaklaşan savaşa hazırlanmaya ve okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44348 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr