Bölüm 482 : Ji Feng

avatar
3968 16

A Will Eternal - Bölüm 482 : Ji Feng


Çevirmen : Clumsy 

 

Bai Xiaochun’un sesinin avluda yankılanışı Liu Li, Zhao Long ve diğerlerinin dikkatini çekmişti. İfadeleri titreşen topluluk neler olduğuna bakmak için bir hışımla koşturdu.

 

Yaklaşırken havadaki güçlü dalgalanmaları ve tenlerindeki karıncalanmayı hissedebilmişlerdi, bu durum yanlarından inanılmaz hızlı bir şeyin geçmesinin sonucuydu.

 

Uzaklarda kahkahalar atan Bai Xiaochun’u görmekse soluklarını kesmiş ve birbirlerine hayret dolu bakışlar atmalarına yol açmıştı.

 

Hepsi de Bai Xiaochun’un inanılmaz hızla ilerlemeyi içeren yeni bir teknik denediğini tek bakışta anlayabilmişti.

 

Liu Li Bai Xiaochun’a derin bir bakış atarak kendi kendine mırıldandı: “Kim Simyacı Bai’nin böyle bir gizli büyüsü olacağını düşünürdü ki?”  

 

Ardından o, Zhao Long ve diğerleri askeri selamlarını vermek adına ellerini kavuşturdu.

 

Bai Xiaochun onların gözlerindeki hayreti görmekten son derece memnundu. Boğazını temizledi, birkaç cesaretlendirici şey söyledi ve tekrar konutuna döndü.

 

Zhao Long ve diğerleri, bu yaşananlardan belirgin şekilde etkilenmişti, günler geçmesine rağmen olanları düşündüklerinde kalpleri titriyordu. Bu bilhassa Liu Li ve Zhao Long için geçerliydi. Öz Formasyonun son evresinde oldukları için daha da sarsılmışlardı.

 

“O hız… sadece bir gizli büyünün ürünü olamaz. Şok edici bir beden kuvveti de gerektiriyor olmalı…”

 

“Öylesi inanılmaz bir hızla sıradan bir yumruk bile ilahi kabiliyet gibi gelir!”

 

Vakit ilerliyor, Bai Lin gelip hap fırınlarını topluyor ve Büyük Setin ötesinde patlatıyordu. Her patlama beş lejyon üyelerinin kalplerini şahlandırıyordu. Bilhassa fırınların gücünün ve etkinliğinin her geçen gün artışı bu etkiyi daha da yoğunlaştırıyordu. Tabii ki Yaban Arazi vahşileri içinse durum giderek daha da baş ağrıtıcı oluyordu.

 

Hap fırınları büyük oranda kinci ruhları hedef alıyor ve onları bir noktaya toplamakla kalmıyor, yok ediyordu. Patlamaların yıkıcı güçleri bir zamanlar uçsuz bucaksız olan ruh denizinin yavaşça zayıflama sinyalleri vermesini garantiler olmuştu.

 

Karşı taraf on vahşi kabilesi, ruh yetişimcileri ve ruh büyücüleri tarafından destekleniyor olmasa muhtemelen ruhların işi çoktan bitirilmiş olurdu.

 

Yaban Arazilerde durum kötüydü ve güzel bir strateji düşünülemiyordu. Tabii ki tüm bunların arkasında artık beş lejyon adına çalışan Bai Xiaochun’un olduğunu bilmelerine imkân yoktu. Bai Lin bir defasında Bai Xiaochun’u fırınlarının gücüne tanık olması için duvara çıkartmıştı. Tabii ki öncesinde hiç tehlike olmayacağı konusunda yeminler etmesi gerekmişti…

 

Bai Xiaochun duvara adımını atar atmaz beş lejyondan sayısız yetişimcinin saygı ve huşu dolu bakışlarını hissedebilmişti.

 

Ve bu hisse anında aşık oldu. Onca gözün ilgi odağı olmak kendisini gerçek bir kahraman gibi hissetmesini sağlıyordu…

 

Bundan böyle Bai Lin’in fırınları almaya geldiği her seferde patlamalara tanık olmak için yanında gidecekti.

 

Enerji patlamalarını görüp sağır edici gümbürdemeleri işitmek moralini maksimuma çekiyordu. Üstelik her patlamada komuta madalyonundaki savaş kredisinin artması da iyice heyecanlanmasını sağlıyordu.

 

“Burası kesinlikle benim mekânım!” Bai Xiaochun Büyük Setin ötesindeki kraterlere, öfkeli vahşilere ve ruh denizine bakarak parmağını şaklattı. “Parmağımı kocaman şaklatışımla,” dedi gururla, “Her şeyi yok edebilirim.”

 

Ruh denizinin küçülmeyi sürdürdüğü koca bir ay daha geride kaldı. Bu çok uzun yıllardır yaşanmamış bir şeydi ve Büyük Set Şehri yetişimcilerinin moralini oldukça yükseltmişti. Yaban Arazi güçleriyse duruma iyice dikkat kesilmeye başlamıştı.

 

“300,000i aşkın savaş kredim oldu!” diye mırıldandı Bai Xiaochun. Her gün savaş kredisinin ne kadar arttığını kontrol ediyor ve sonuçtan memnun kalıyordu. Ona kalırsa bu miktar kesinlikle yetişimini sürdürmek için yeterliydi.

 

Elli hap fırınını mühürlediği bir öğleden sonra, her zamanki gibi gidip sonuçları izlemedi. Bunun yerine Cephanelikten çıkarak şehrin ortasındaki pagodaya yöneldi.

 

O pagoda hem şehrin ulu büyü formasyonunu yönetiyordu hem de beş lejyon üyelerinin savaş kredisi harcamak için gittiği yerdi. Bu yüzden çok önemli bir yerdi.

 

Böyle bir noktanın bir devanın mekânı olması çok doğaldı. Lejyon yetişimcileri genel olarak her gün orayı ziyaret ediyordu.

 

Bai Xiaochun pagodada belirir belirmez insanlar tarafından tanınmıştı. Herkes onu seviyor, askeri selam verip karşısında kollarını kavuşturuyordu. Bai Xiaochun da selamlarına karşılık veriyor, ne kadar da popülerim düşüncesiyle iç çekiyordu.

 

Pagodaya ulaştığında satın alınabilecek nesneleri taramak için ilahi hislerini gönderdi. Fakat o esnada etraftan şaşkınlık nidaları işitti ve üzerinde bir ışık huzmesi belirdi. O ışık inanılmaz bir hızda ilerliyordu ve şok edici derinlikte bir frijit soğuklukla kuşatılmıştı.

 

“Ji Feng!”

 

“Beş lejyonun Öz Formasyon büyük çemberinde olan üyeleri arasında tümgeneralliğe terfi etme ihtimali en yüksek olan kişi o! Ji Feng!”

 

“Onu ne zamandır görmüyordum. Büyük Setin dışında bir gizli göreve, Yaban Arazilere sızıp bilgi toplamaya gittiğini duymuştum!”

 

Tartışmalar süregelirken ışık huzmesinin silinişiyle kan kırmızı rengi zırhlı genç bir adam görüldü. Uzun siyah saçları ve alnından ağzının kenarına dek giderek yakışıklılığını bozan bir yarası vardı. Havada süzülürken geri kalan her şeyi hiçe sayarak gözlerini pagodanın üzerindeki koca göze dikmişti.

 

Bai Xiaochun da yerden kafasını kaldırarak Ji Feng’e döndü. Onu tanımıyordu ama yetişim basamağı gücüyle ilgili bir şeyler Zhao Tianjiao’yu anımsatmıştı.

 

“Zhao Tianjiao gibi ünlü biri olmalı…” diye düşündü. 

 

Ji Feng korkunç yetişim basamağı dalgalanmalarına ve Bai Xiaochun’un beş lejyonda Bai Lin’den sonra gördüğü en öldürücü auraya sahipti. Bai Lin’in Deva Alemine ulaşmasına ramak kalmış olduğu düşünülünce Ji Feng'in etkileyiciliği ortadaydı.

 

“Şeytani bir katil!” diye düşünen Bai Xiaochun iç çekti. Ji Feng kışkırtıcı görünüyor olsa da bir mücadelede ona karşı kaybedeceğinden pek de emin değildi. Sonuçta bu herif gibi şeytani katiller genelde biraz deli olurdu. Bai Xiaochun bu düşüncelerle kafasını çevirmek üzereyken Ji Feng büyük göze doğru elini kaldırdı.

 

Bu hareket kollarından inanılmaz çoklukta kinci ruhun dökülmesine yol açtı. 10,000i aşkın ruh çığlıklar atarak mücadele ediyordu. Fakat gözün üzerlerine kilitlenişiyle her biri göz açıp kapayıncaya dek çekilerek özümsendi.

 

Bai Xiaochun’un ağzı açık kalmıştı.

 

O anda alanda hayret nidaları yükselmeye başladı.

 

“Büyük Kardeş Ji Feng 10,000 kinci ruh kurbanı sundu!”

 

“Savaş kredilesini arttırmak için böyle bir kurban yöntemi seçen çok kişi olmaz. Yalnızca Ji Feng gibi kaliteli uzmanlar böyle bir şeyin altından kalkabilir.”

 

“10,000i aşkın ruh vardı ama kaliteleri sabit değildi. Korkarım ki bu savaş kredisini ancak yirmi otuz bin kadar arttırır.”

 

Tartışmalar süregelirken Ji Feng arkasını dönerek bir bulanıklık hainde uzaklaşmaya başladı. Bu sırada Bai Xiaochun savaş kredisi kazanmanın yeni bir yöntemi olduğunu öğrenmişti.

 

“Yazık. Benim patlayan fırınlarım kinci ruhları parçalara ayırıyor. Ji Feng’in yöntemini kullanabilseydim daha da çok savaş kredisi kazanabilirdim.” İç çekerek kafasını salladı. Ve uzaklaşmakta olan Ji Feng’in ardından son bir bakış attıktan sonra ilahi hislerini komuta madalyonuna aktararak gözle bağlantı kurdu.

 

Bir dakika içerisinde zihninde tüm bilgiler belirmişti.

 

“Burada bu kadar çok şey satıldığına inanamıyorum… Ruhun Başlangıç Hapları bile var…” Ruhun Başlangıç Hapları bile satılırken Altın Özde yardımı dokunacak tipte tıbbi bitkilerin satılması şaşırtıcı olmamıştı.

 

Ayrıca büyülü nesneler, kâğıt tılsımlar ve her tür tıbbi bitki de mevcuttu. Bai Xiaochun’un kalbi heyecandan küt küt atmaya başlamıştı.

 

Bu nesnelerin çoğu buraya özeldi ki bunlara Yaban Arazilerden gelen ruh çimleri ve hatta… Yeraltı Nehri suyu da dahildi!

 

Yeraltı Nehri illüzyonvari bir doğaya sahipti, başka bir dünyaya ait gibiydi. Son derece eşsiz özellikleri vardı ve çağırmak zordu. Öyle ki devalar hariç kimse o nehri manipüle edemezdi.

 

#Bölümün adını bile alan Ji Feng kişisi acaba kimin nesi, ondan neden bahsettik? Bu bölümde pek bir olayı olmasa da elbet bir gün bir vukuat olacaktır diye düşünüyorum.
Öyleyse kredileriyle alışverişe çıkan kahramanımızın durumuna bir bakalım. Okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr