Çevirmen : Clumsy 

Büyük Set Şehrine yaklaşan grup kendilerini kuşatıp yerlerinde sabitleyen bir dalgalanmayla karşılaşmıştı.

Bu dalgalanmayı çıplak gözle tespit etmek imkansızdı ve tarifsiz bir kısıtlayıcı güçle anında sarılmışlardı, hareket etmeleri mümkün değildi. Zhao Tianjiao bile duraksamış, tek bir kasını dahi kımıldatamaz hale gelmişti!

Aynı şey Chen Yueshan, Bai Xiaochun ve grubun diğer fertlerine de olmuştu. Hepsi kaskatı kesilmiş, hareket kabiliyetinden tamamıyla yoksun kalmıştı.

O dalgalanma gücü bilinmedik bir metotla kimlik madalyonlarını inceleyerek madalyonların kendilerine ait olduğunu teyit etti. Üç gözlü Chen Hetian’ın kızı olan Chen Yueshan bile derinlemesine incelenmişti.

Akabinde yeni bir dalgalanmaya maruz kaldılar, ruhlarının incelendiğini sezebiliyorlardı!

Kısacık bir an da olsa hepsine ölümle burun buruna gelmiş gibi hissettirmişti.

Neticede hareketleri kısıtlanmış ve bir ilahi his aracılığıyla taranmışlardı; karşı tarafın kötü bir niyeti olsaydı anında öldürüleceklerine hiç şüphe yoktu!

Bu sert inceleme sonrasında dalgalanmalar yavaşça silinmeye başladı ve grup yeniden hareket kabiliyeti kazandı. İfadeleri titreşerek Büyük Set Şehrine doğru yola koyuldular.

Ufak grubun durdurulup incelenmesinden kısa bir an önce Büyük Set Şehrinin bir noktasında bir kapı açılmış, siyah zırhlı, orta yaşlı bir yetişimci dışarı çıkmıştı. Öz Formasyonun büyük çemberine ait dalgalanmalar yayıyordu, kasvetli, öldürücü aurasıysa iyice yoğunlaşmıştı. Yalnızca dört adım atarak yeni varan grubun önünde belirdi.

Zhao Tianjiao bile adamın alışılmadık ve eşsiz bir öldürücü aurası olduğunu sezebilmişti.

Gözleri Chen Yueshan’a değen adam anında kollarını kavuşturarak eğildi. “Ben mütevazı hizmetkarınız, Deri Yüzücülerin Albayı Li Hongming.

“Geçirdiğiniz inceleme yalnızca formaliteden ibaretti. Büyük Set Şehrinin büyü formasyonu her geleni inceleme konusunda katı bir işleve sahiptir. Umarım bu beklenmedik güçlük için beni bağışlayabilirsiniz.” Li Hongming’in konuşma şekli bir yanıt beklemekten ziyade dikkatle dinlenmek istediğini net olarak ortaya koyuyordu.

“Büyük Set Şehrinde oyalanmak yasaktır ve işin doğrusu diğer sınav üyeleri içeri bile alınmayacak. Onlar Büyük Setten bir yan kapı aracılığıyla girip çıkabilecek ve bunu da bir tütsülük süre içerisinde yapmak zorundalar.

“Fakat deva başpapaz sizin grubunuzun yalnızca bir gün için de olsa şehre alınmasına izin verilmesini emretti. Sonrasında ayrılmak zorundasınız… Ben de ziyaretinizi gözlemlemekle görevlendirildim, benim görüş alanımdan çıkmaya izniniz yok. Lütfen bu ayarlamaya uyum sağlayın.” Bu sözlerin ardından arkasını dönerek yürümeye başladı.

Li Hongming’i inceleyen Bai Xiaochun adamın yetişiminin kendisinden yalnızca birazcık yüksekken ölümcül aurasının çok ama çok daha yoğun olduğunu fark edebilmişti. Üstelik gözlerinden de sayılamayacak derecede ruhu öldürdüğünü anlatan bir kan hissiyatı yayılıyordu.

Böyle bir kişinin yalnızca bin askerden sorumlu bir albay olması düşüncesi Bai Xiaochun’u diğer beş alay konusunda iyice sarsmıştı.

Zhao Tianjiao anlık bir sessizlikten sonra Li Hongming’in peşine takılarak sorusunu yöneltti: “Kardeş Li, az önceki inceleme neden ruhumuzun derinliklerine dek indi?”

Li Hongming kafasını çevirip Zhao Tianjiao’ya bakmadan yanıtladı: “Altmış yıl önce Büyük Setin dışındaki kinci ruhlar kendilerini yetişimci olarak gösterecek eşsiz bir teknik geliştirdi. Bu teknikle Büyük Set Şehrine sızıp generalleri öldürmeye kalktılar. O günden beri bu tarz yöntemlere karşı önlemler alıyoruz. Şehre girmek isteyen herkes önce bir ruh incelemesinden geçmek zorunda!”

Zhao Tianjiao başıyla onay verdi ve başka bir soru yöneltmedi. Bai Xiaochun da temkinli bir şekilde grubun kalan üyelerinin peşine takılarak Li Hongming önderliğinde Büyük Set Şehrine yöneldi!

Buranın Doğu Denizi ve Dünya Şehirlerinden farklı olduğunu anında anlayabilmişti. Öncelikle… ortalıkta hiçbir dükkân yoktu. Ve ortalıkta çokça kişi olsa da büyük bir kısmı zırhlıydı ve soğuk, ifadesiz suratlara sahipti.

Burası aslında bir şehir değildi, devasa bir… askeri üstü!

Yetişimcilerin hepsi beş alayın üyeleriydi ve her biri şehrin kendilerine ait kısmındaydı. Her noktada insanın üzerine çöken sert, katı bir atmosfer mevcuttu ve Bai Xiaochun ile grubun kalanını tedirgin etmişti.

Zhao Tianjiao bile etkilenmişti.

Bai Xiaochun ve diğerlerinin tepkilerini gören Li Hongming’in suratına soğuk bir gülümseme yerleşmiş, gözlerinde de bir nebze küçümseme belirmişti. Gruba dair izleniminin pek hoş olmadığı ortadaydı ve deva başpapazın emirleri olmasa asla onlara şehri gezdirerek kendisini küçültmezdi.

Bu görev onun gözünde kendisini dövüşten ve yetişimden alıkoyuyordu.

“Tarikatın savaş nasıldır görmek isteyen bir avuç şatafatlı çocuğundan fazlası değiller.” Kalbi bu küçümsemeyle dolu olsa da suratını ifadesiz tutarak gruba Büyük Set Şehrinde önderlik ediyordu.

Yol boyunca beş alayın pek çok yetişimcisi Li Hongming’i görüp giydiği zırh tipini fark ederek kollarını kavuşturmuş, resmi selamlar vermişti.

“Selamlar, Albay!”

“Saygılar, Albay!”

Bai Xiaochun bu selamlamaları işitip suratlarda beliren saygı dolu ifadeleri görünce albayın rütbesini merak etmeden geçememişti.

Zhao Tianjiao ve diğerleri de şehrin menekşe duvarlarına bakarken kendince düşüncelere dalmıştı.

Binalar da dahil olmak üzere tüm şehir mordu ve kan kokusu yaymaktaydı.

“Büyük Set Şehri beş alay adına beş bölgeye ayrılmış durumda. Şu anda Deri Yüzücülere ait bölgedeyiz ki burası başlı başına Dünya Şehrinin bütününden daha büyük.

“Deri Yüzücülerin bölgesi de on garnizona ayrılmış durumda. Şu taraftaki alansa… General Bai Lin’e ait.” Li Hongming mor bir tabutu andıran 300 metre uzunlukta bir binayı işaret etmekteydi.

Tabuta Deri Yüzücülerin mührü işlenmişti ve son derece uğursuz bir hava yaymaktaydı. Etrafına bakan Bai Xiaochun devasa tabuta bakan yetişimcilerin suratlarındaki yoğun sadakati görebiliyordu. Aynı şey Li Hongming için de geçerliydi.

“Diğer alanlar da buna benziyor, o yüzden size hepsini göstermeyeceğim.” Şehirde oldukça dolambaçlı bir rota çizen Li Hongming grubu en sonunda son derece sıradan görünümlü bir avluya getirmişti.

Bu noktada öğlen güneşine bakarak soğuk bir şekilde şöyle dedi: “Saat geç oluyor, biraz dinlenin. Gece sokağa çıkma yasağı var, bunu unutmayın ve dikkatli olun.”

Güneşe bakan Bai Xiaochun henüz saatin çok erken olduğunu ve geceye hiç de yaklaşılmadığını görebiliyordu. Belli ki Li Hongming etrafı göstermekle daha fazla zaman kaybetmek istememişti.

“Yarın sabahın ilk ışıklarında size eşlik edeceğim.” diyen Li Hongming ayrılmak üzere arkasını döndü.

Zhao Tianjiao kaşlarını çatmıştı ve tam bir şeyler söylemek üzereyken Chen Yueshan bir adım öne çıkarak lafa girdi: “Kardeş Li, lütfen bir dakika bekleyin.”

Li Hongming yerinde duraksadı. Söz konusu başka biri olsa duymazdan gelebilirdi fakat Chen Yueshan’ın statüsü farklıydı. Kaşlarını hafifçe çatarak kıza döndü.

“Kardeş Li, bizi biraz etrafa bakınmamız için Büyük Sete götürebilir misin?” diyen kız Zhao Tianjiao’nun düşüncelerini dile getirmişti.

Li Hongming kısa bir sessizliğin ardından yavaşça cevap verdi: “Şu anda bir savaş gerçekleşiyor, oldukça tehlikeli. Yukarı çıkarsak güvenliğinizi garanti edemem. Gitmek istediğinizden emin misiniz?”

“Evet, eminiz!” diyen Zhao Tianjiao başını sallayarak onay verdi.

Bai Xiaochun ise anlık tereddüdüne rağmen herkesin onay verdiğini görerek ayak uydurmakta karar kıldı. “Kesinlikle bir göz atmak isteriz!”

Li Hongming grubu vazgeçirmek için başka bir hamlede bulunmadı. Ve farklı bir yöne dönerek Büyük Sete doğru başı çekti.

#İngilizcede askeri terimler bizimkiyle tıpatıp aynı değil, ben de o terimlere aşina olmadığım için rütbesel sistemde bazı çeviri hataları olabilir. Sizi rahatsız eden bir şey olursa mazur görün lütfen  :)
Şehre bir günlüğüne gelen grubumuz savaşın gerçekleştiği duvara ufak bir ziyaret gerçekleştirecek. Biz de ilk defa setin dışında nasıl tipler olduğunu ve nasıl bir çarpışma yaşandığını okuyacağız, o zaman bir sonraki bölümde görüşmek üzere!