Bölüm 465 : Yaban Arazi Bulut Girdabı

avatar
4464 19

A Will Eternal - Bölüm 465 : Yaban Arazi Bulut Girdabı


Çevirmen : Clumsy 

 

Gördükleri tuhaf şeyler yolculuğun ilk kısmındakileri fazlasıyla aşıyordu. Doğu Denizi Şehrinden Dünya Şehrine yaptıkları yolculuk buna kıyasla parkta bir gezi sayılırdı. Onda da bazı sıkıntılı durumlar olsa da her şey pürüzsüzce ilerlemişti.

 

Dünya Şehri ile Büyük Set Şehri arasıysa çok daha çalkantılıydı. Bitki örtüsü de hayvanlar da olabildiğince tuhaftı ve tabii ki hepsi Bai Xiaochun’u dehşete düşürmüştü. Zhao Tianjiao bile inanılmaz yetişimi ve sıra dışı cesaretine rağmen ekstrem bir temkinlilikle ilerliyordu.

 

Chen Yueshan’ın biraz beti benzi atmış, gruptaki diğer üyelerse pek çok vukuatta tir tir titremişti. Artık en ufak bir rüzgâr bile ödlerini kopartmaktaydı.

 

Bu alışkın olduklarından çok farklı bir dünyaydı. Ruhsal enerji zayıftı ve soluk almalarını engelliyordu. Hatta uçabilmek için büyülü nesnelere ve ruh taşlarına başvurmaları gerekiyordu.

 

Bedenlerindeki ruhsal enerjiyi kullanmayaysa cüret edemiyorlardı. Hatta Zhao Tianjiao sızıntıyı engellemek için kendisini büyüyle mühürlemişti.

 

Geri kalanlar da benzer önlemler almıştı. Tabii ki Bai Xiaochun bu tarz hazırlıkları çok daha önceden yapmıştı…

 

Kişinin kendi bedenini mühürlemesi ruhsal hisleri hafiften düşürse de ruhsal enerji sızıntısı sorununu ortadan kaldırıyordu. Bu da ruhsal enerjinin kıt olduğu ve kişinin esasında dünya ve cennetle bağlantısını yitirip bir başına akışa kapıldığı bu tarz yerler için önemliydi.

 

Bu yöntem ruhsal enerji sızıntısı karşısında faydalı olsa da tehlikeyi hafifletmek konusunda hiçbir işe yaramıyordu. Etrafta uçuşan ruhlara karşı da bu ıssız arazilerdeki tuhaf varlıklara karşı da olabildiğince temkinli davranmaları gerekliydi.

 

Bu dikkatli yaklaşımlarına rağmen Dünya Şehrinden ayrılışlarının iki ay sonrasında bir olay yaşandı. Her biri Zhao Tianjiao’nun aldığı büyülü bir kayığın içerisindeyken havada ansızın korkunç bir bağırış işitildi.

 

Sağır edici bir çığlık kayığın kalkanlarını delip geçerek kayıktakilerin zihinlerini etkiledi. Zhao Tianjiao’nun gözleri açılmış, Bai Xiaochun’un kalbi ürpermiş, herkes bulutların toplanmakta olduğu göğe bakmıştı.

 

Bir an sonra bulutlar tam 3,000 metre uzunlukta kocaman bir böceğe dönüştü ve tamamen siyaha çevrildi!

 

Bu 3,000 metrelik kapkara böceğin yollarını kesmeye teşebbüs ettiği ortadaydı ve yoğun bağırışlarıyla alandaki her şeyi sarsmaktaydı.

 

Chen Yueshan, “Bir Yaban Arazi bulut girdabı!!” diye bağırdı. Zhao Tianjiao’nun suratı asılmış, grubun diğer üyeleri de eşit oranda sarsılmıştı.

 

“Yaban Arazi bulut girdaplarının kökeni belirgin değil,” dedi Zhao Tianjiao, “ve hiç kimse tam olarak neyden şekillendiklerini bilmiyor. Yanlış hatırlamıyorsam Yaban Arazilerin her noktasında, Büyük Setin dışında da içinde de belirebiliyorlar!

 

“Net bir formları yok, her şekli alabiliyorlar, bitkilerin şeklini bile… Belli ki bu bulut girdabı da bir böcek şekli almış!

 

“Bulut girdapları hayvan değildir; onlar birer hava göstergesidir ve bu iri şeyin de Büyük Set Şehrinin dikkatini çekeceği kesin!”

 

Bu sözlerden sonra hiç tereddüt etmeden kayığı kaydırarak kara böcekten kaçınmaya çalıştı. Kayık yön değiştirirken Bai Xiaochun’un içini bir tehlike hissi sarmış, kalbi adeta ağzına gelmişti.

 

Fakat grup yön değiştirme mücadelesi verirken 3,000 metrelik böcek kükremeyi keserek onlara soğuk bir bakış atmaya başlamıştı.

 

Bu bakış Bai Xiaochun’u korkudan deliye döndürmek ve zihnini bulandırmak için başlı başına yeterliydi. Diğerleri de aynı şekilde korkudan ter dökmeye başlamıştı.

 

Hiçbiri tepki veremeden önce kara böcek bir kez daha sağır edici bir kükreme koyuverdi ve ağzını açtı…

 

Ansızın bir yerçekimi kuvveti doğdu ve buna gök gürültüsü sesleriyle rüzgâr çığlıkları eşlik etti. Kara böceğin ağzı bir karadeliğe dönmüş gibiydi!

 

Her şey sarsılmaya başlamış, havaya toz toprak öbekleri yükselmiş, hatta gökteki bulutlar çarpıklaşmıştı. Yakınlardaki uğursuz görünümlü kuşlarsa çığlıklar ata ata böceğe doğru çekilmekteydi.

 

Zemin öylesine şiddetli sarsılıyordu ki alandaki bir tepe bile yerinden çıkarak böceğe doğru dönmeye başlamıştı.

 

Herkesin zihinleri şok dalgalarıyla vuruluyor, hepsi kayığa tutunmak için elinden geleni yapıyor, saçları ve kıyafetleri rüzgârda savruluyordu. Kayığın ruhsal gücünün koruması olmasa çoktan havalanıp parçalara ayrılmış olacaklardı. Doğrusu kayık bile kırılmanın eşiğine gelmişti, eğrilip bükülmekteydi.

 

Yukarıdan görünen manzara kara böceğin muazzam bir hortumun merkezi olup aşağıdaki her şeyi, ağaçları bile çektiği şeklindeydi!

 

Zhao Tianjiao, Bai Xiaochun ve diğerleri fazlasıyla gergindi ve hiçbiri ruhsal enerji saklamayı bir an olsun düşünmemişti. Anında yetişimlerinin tüm gücünü salan topluluk kayığı destekleyerek hortumdan kaçmayı denedi.

 

Kayık havada mücadele ederken güç alanlarına yerleştirilmiş olan ruh taşları ışıl ışıl parlıyordu, bir müddet sonraysa hepsi karardı ve küle döndü.

 

Ruh taşları tamamen tükenmiş ve tüm grubun yetişimlerinin ekstra gücü de kayığın öfkeyle kükrercesine harekete geçerek yerçekimi kuvvetinden kurtulup uzaklaşmasını sağlamıştı.

 

Arkalarındaki kara böcekse öfke dolu bağırışına rağmen peşlerine takılmadı.

 

Bai Xiaochun tam bir sessizlik içerisinde kalakalmıştı, zihni bomboştu. Onun da diğerlerinin de tüm yetişim güçleri kayığa harcanmıştı. Her şeylerini vererek uçtukları bir sürenin ve belli bir mesafenin sonunda kayığı yavaşlatarak rastgele bir dağa yaklaştılar. Orada uzun, rahat birer nefes aldıktan sonraysa korku dolu, tuhaf bakışlar paylaştılar.

 

“O bulut girdabı… en az Ruhun Başlangıcının büyük çemberi gücündeydi…”

 

“Bulut girdabı…” Bai Xiaochun omzunun ardından kaçtıkları noktaya baktı. Az önce zavallı küçük canını kılı kılına kurtardığını hissediyordu. Ya uçan kayıkları hortumdan kaçamamış olsaydı ne olacaktı?  

 

Bu sorunun yanıtı yoktu. Bulut girdapları Yaban Arazilerde yetişimciler kadar vahşilere de sorun çıkartırdı. Hava göstergesi olan o şeyler insani güçlere sahip değildi ve bugüne dek ağızlarına giren hiçbir şey canlı çıkmamıştı.

 

Bu yüzden hiç kimse tüketilenlere ne olduğunu bilmiyordu…

 

“Böyle çılgınca bir şeyin var olduğuna bile inanamıyorum…” dedi Bai Xiaochun kaşlarını çatarak.

 

Rahatlatıcı davranmaya çalışan Zhao Tianjiao ise şu şekilde karşılık verdi: “Komuta madalyonlarımız sayesinde… dikkatli olduğumuz takdirde büyük ölçüde güvende oluruz. Büyük Setin ötesine gitmediğimiz sürece…”

 

Chen Yueshan da beti benzi atık haline rağmen başıyla onay verdi. Bu seyrek nüfuslu arazide yapabilecekleri tek şey komuta madalyonlarının kendilerini güvende tutacağını umut etmekti. Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatı çırakları olarak madalyonları bunun için dizayn edilmişti.

 

“Bundan emin misiniz?” diyerek komuta madalyonunu çıkaran Bai Xiaochun ağlamanın eşiğindeydi. Şimdiden Zhao Tianjiao ile birlikte buraya geldiğine pişmandı. Doğu Denizi Şehrinde on yıl saklanmak çok daha iyi bir fikir olabilirdi. Daha iyi ve daha güvenli!

 

Akşam çöküyordu. Ne yazık ki ani bir hız için ruh taşlarını tüketmiş olmaları kayığın güç noktalarına zarar vermişti ve kayığı daha fazla kullanmaları mümkün değildi.

 

Fakat Zhao Tianjiao ve grubu yolculuğa hazırlıklı başlamıştı. Chen Yueshan kısa bir molanın ardından yeni bir uçan kayık çıkardı ve yeni ruh taşlarının yerleştirilişiyle yolculuk devam etti.

 

Artık daha da temkinliydiler. Yetişim güçlerinden büyük bir miktarı ziyan etmişlerdi ve buradaki ruhsal enerji de çok zayıftı. Bu yüzden toparlanmak adına ruh taşı kullanmaları gerekliydi ki bu da uzun ve zor bir süreçti.

 

İki ay böylece geçip gitti. Bu süreçte tehlikeli durumlarla karşılaşıldı ama hepsi güvenli bir şekilde aşıldı. Buna rağmen zihinsel zarar giderek artıyordu.

 

Neyse ki yetişim basamaklarının yavaş ve kararlı toparlanışı onları formlarının zirvesine yaklaştırmıştı. Sonuç olarak Bai Xiaochun kendisini öncekine nazaran çok daha güvende hissediyordu.

 

Zhao Tianjiao bir noktada kafasını sallayarak şöyle dedi: “Ben bile hala Büyük Setin içerisinde işlerin böylesine tehlikeli olabildiğine inanamıyorum… Kim bilir diğer taraf nasıl…

 

“Xiaochun, ana hedefimiz değişmedi. Büyük Sete ulaştıktan sonra tecrübe kazanmak için dışarı çıkacağız. Bize katılacak mısın?”

 

Bai Xiaochun etraftaki arazilere dalgın dalgın baktıktan sonra kafasını salladı.

 

“Sanmıyorum.” diye yanıt verdi. “Umm... Sanırım Büyük Set Şehrini birazcık keşfedeceğim. Şehri ne kadar iyi tanırsam sonrasında o kadar az sorun yaşarım.”

 

#Bizimki bu yolculuğu tek başına asla atlatamazdı herhalde, bu grupla hareket etmesi iyi olmuş. Ama bu son noktada yolları ayrılacak gibi duruyor. Peki kaplumbağamız bu riskli dünya karşısında neler yapacak? Orada tanıdık simalara denk gelecek mi, ilginç olaylar yaşayacak mı, her zamanki gibi anlamsızca şanslı mı olacak? Ve daha pek çok soruyla okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44785 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr