Çevirmen : Clumsy

Yetişimcinin sözleri dudaklarından dökülürken bedeni de kımıldamasını imkânsız kılacak yeni frijit qi’lerle kuşatıldı. Mağaranın ana alanı dışındaki diğer Mavi Ejder Cemiyeti ve İlahi Gök Cemiyeti yetişimcileriyse tamamıyla sarsılmıştı.

“Ne!?!?”

“Öz Formasyon mu? Cennetler! Mavi Ejder Cemiyetinin patronu sahiden Öz Formasyonda mı!?!?”

“Koca Gök Şehrinde sadece birkaç tane Öz Formasyon uzmanı var! Onun gökkuşağı alanında olması gerekmez miydi!?!?”

“Lanet olsun! Daha önce görevleri bir kenara atıp yalnızca işten kar elde etmeye yönelen bir Öz Formasyon yetişimcisi görmemiştim!!” İlahi Gök Cemiyetinin Kuruluş Kadrosu uzmanları suratlarına yerleşen mutlak bir şokla kaçmaya başlamıştı.

Ekipleri daha kalabalık olsa bile bir Öz Formasyon uzmanıyla savaşamazlardı. Şu anda düşünebildikleri tek şey olabildiğince hızlı şekilde alanı terk etmekti.

Ama Bai Xiaochun öylece kaçmalarına nasıl izin verebilirdi ki? Gök gürültüsünü andıran soğuk bir homurdanma odadan çıkmış, İlahi Gök Cemiyeti yetişimcilerinin kulaklarında yankılanmaya başlamıştı.

O yetişimciler ıstırap çığlıklarıyla titriyor, yetişim basamakları istikrarsızlaşıyordu. Kımıldayamaz hale geliyor ve havadan düştükçe Mavi Ejder Cemiyetinin neşeli üyeleri tarafından yakalanıyorlardı.

Tek bir homurdanmanın güçlü bir yetişimci grubuna bunu yapmış olması sersemleticiydi. Tabii ki az önce yakalanan Kuruluş Kadrosu üyeleri daha önce de Öz Formasyonla karşılaşmıştı. Fakat onlara kalırsa Bai Xiaochun daha önce karşılarına çıkanlardan çok daha korkutucuydu.

Odadan dışarı adımını bile atmamış, Öz Benzeri yetişimcilerini rahatlıkla püskürtmüştü.

Bu basit eylemse Mavi Ejder Cemiyeti yetişimcilerini derinden etkilemişti. Patronları eskisinden de gizemli ve akıl almaz bir karakter haline gelmişti, yeri göğü sarsacak derecede şok ediciydi. Tabii İlahi Gök Cemiyeti üyelerinin kalpleri de tarifsiz bir dehşet ve hayretle dolup taşmıştı.

Bai Xiaochun ise her şeyden gayet memnundu ve kendisini Kuruluş Kadrosu üyelerine zorbalık eden bir Altın Öz uzmanı gibi hissetmiyordu. Ona kalırsa durum tam tersiydi.

“Ben onların başına bela açmaya çalışmadım.” diye düşünüyordu. “Onlar gelip belalarını aradı.” Tabii ki bu olanların asla sır kalmayacağının da bilincindeydi; Öz Formasyonda olduğu haberi çok geçmeden tüm Gök Şehrine yayılacaktı.

“Ehh, sorun değil.” diye düşündü. “Yakında ben de kendimi açık edecektim zaten. Bu şekilde olması Mavi Ejder Cemiyetinin gelişimini iyice rahatlatır.” Ardından kendi stratejisi ve etkileyici güç gösterisine hayran kalarak kendini beğenmiş bir şekilde kıs kıs güldü ve gözlerini kapatarak meditasyona döndü.

Doğal olarak dışarıdaki durumun icabına bakan Usta Tanrı-Kahin ve Xu Baocai oldu. Tüm İlahi Gök Cemiyeti yetişimcileri rehin alındıktan sonra şimdi ne yapılacağı üzerine planlamalar başladı.

Ertesi gün dedikodular şehrin her noktasına yayıldı. Üstelik hikayeler öylesine canlı ve gerçekçi anlatılıyordu ki herkes yaşananları bizzat oradaymış gibi görselleştirebiliyordu. 

“Duydun mu? İlahi Gök Cemiyeti geçen gece Mavi Ejder Cemiyetine saldırmak için on Öz Benzeri yetişimci, düzinelerce Kuruluş Kadrosu büyük çemberi üyesi ve sayısız Kuruluş Kadrosu sonları üyesi göndermiş. Ama hepsi bozguna uğramış! Mavi Ejder Cemiyeti hepsini yakalamış!”

“Bu nasıl mümkün olabilir?”

“Nasıl olmayabilir ki? Bil bakalım ne olmuş! Mavi Ejder Cemiyetinin patronu aslında bir Öz Formasyon yetişimcisiymiş!!” Söylentilerin tüm şehri doldurması çok sürmemiş, herkes bu meseleyi konuşmaya başlamıştı.

Neticede Öz Formasyon yetişimcileri Gök Şehrinde nadir görülürdü. Normal şartlarda o kişiler kendilerini erdem puanı için görev yapmaya tamamen adar, şehirdeki organizasyon ve çetelerin boş aktivitelerine bulaşmazdı.

Şelale temelindeki dört şehir özünde pek çok tarikatın dış kesimi gibi Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatının dışı olarak görülür, bu yüzden herkes oradan mümkün olduğunca erken ayrılmak isterdi.

Dedikodular tomurcuklandıkça Mavi Ejder Cemiyetinin saygınlığı daha çok ve daha abartılı bir hal almaktaydı. Bu sırada İlahi Gök Cemiyeti iliklerine dek sarsılmış, karargahtaki liderler olabildiğince sinirlenmişti. Birkaç günün sonundaysa yetişimcilerini geri almak için ağır bir erdem puanı bedeli ödemek adına Mavi Ejder Cemiyetine bir elçi gönderildi.

İlahi Gök Cemiyeti sessizleşmiş, bu da zıtlığın ilk aşamasını sona erdirmişti. Tabii Bai Xiaochun onları tamamen silip süpürmeyi ve bu meseleyi kapatmayı düşünmemiş değildi. Neticede İlahi Gök Cemiyetinde tek bir Öz Formasyon yetişimcisi bile yoktu. Fakat çoktandır Gök Şehrinde bulunduğu için İlahi Gök Cemiyetinin arkasının sağlamlığı hakkında derin bir izlenim edinmişti.

Doğrusu bu cemiyet güç olarak pek bir şey etmezdi. Xiaochun istediği takdirde onları tek başına bile yok edebilirdi. Fakat organizasyonun liderleri bir deva klanının hizmetlileriydi. Bunu öğrenince onları yok etme planlarını bir kenara bırakmıştı.

İlahi Gök Cemiyetinde işler iyice mayalandıkça Mavi Ejder Cemiyeti de daha geniş ve daha ünlü olmaya devam ediyordu.

Bai Xiaochun’un Fantezi Hapları şehrin beş alanında da popülerliğini arttırıyordu. En nihayetinde Mavi Ejder Cemiyeti korkunç bir güç seviyesine ulaşmıştı.

Erdem puanı rezervleri de artmayı sürdürüyor, rütbelerinden kaynaklı güvenlik arzulayan yetişimci sayısı çoğalıyordu. Hatta cemiyete resmen katılan küçük yetişim klanları ve organizasyonlar bile oluyordu.

Artık tonlarca erdem puanları ve bir Öz Formasyon uzmanı patronları vardı. Bu sayede ufak bir çeteden Gök Şehrinin en büyük ikinci organizasyonuna dönüşmeleri yalnızca bir yıllarını almıştı!

Bu noktada karargâh orijinal ölümsüz mağaralarından kuzeydeki en iyi alana taşınmıştı. Zaten insanların kendi mülklerine sahip olması mümkün olsaydı şimdiye alandaki tüm binaları satın alıp kiralamış olurlardı.

Ayrıca Bai Xiaochun’un hiçbir meşguliyeti kalmamıştı. Simyacılardan büyük bir takım toplamış, kendi adına ilaç yaptırmaya başlamıştı. Tabii ki formülü gizli tutmaktaydı.

Aksine Usta Tanrı-Kahin ve Xu Baocai organizasyon işleriyle son derece meşguldü. Bai Xiaochun da bir noktada diğer Dao Koruyucularına kafa yormaya, acaba son başarılarımı işittiler mi diye düşünmeye başlamıştı…

“Song Que kesin görev yapmakla meşguldür, yani muhtemelen o bilmez. Ama olanların En Büyük Kardeşin kulağına gittiğine eminim. Neden beni aramaya gelmedi ki?”

Xiaochun bunları düşünmekle meşgulken ortaya çıkan kişi Chen Manyao oldu. Kız mağaranın girişinde öylece belirerek kendisini patronun Daoist partneri Madam Bai olarak tanıttı. Mavi Ejder Cemiyetinin öğlen göğündeki güneş gibi oluşu da Chen Manyao’yu fazlasıyla önemli kıldı. Haliyle hiç kimse onu gücendirmeye yeltenememiş, Bai Xiaochun’u görmesi adına çabucak eşlik edilmişti.

Onun neden gidip geri döndüğüyle ilgili açıklamalarını işiten Bai Xiaochun’un başı ağrımaya başlamıştı. Onu gönderemeyeceğini fark edince de iç çekerek kalmasını kabullendi.

Kız, kendisini Bai Xiaochun’un Daoist partneri olarak tanıtmaya devam ettiği için Mavi Ejder Cemiyeti tarafından yoğun bir saygıyla karşılandı. Bai Xiaochun ise bu meseleyle ilgilenmek istememiş, Büyük Şişman Zhang’a odaklanmıştı. Tehlikede olabileceğinden endişelenerek onu aramaları için tüm Mavi Ejder Cemiyetini harekete geçirdi. Tabii ki emir verirken Büyük Şişman Zhang takma adını değil, arkadaşının gerçek ismi olan Zhang Dahai’yi kullandı.

Mavi Ejder Cemiyeti kocaman ve güçlü bir gruptu, haliyle tek bir kişinin izini sürmek pek zor bir iş değildi. Bilhassa da emrin sahibi patronken… Ayrıca bu emir pek çok yetişimci için organizasyonda isim yapma fırsatı doğurmuştu, haliyle çok geçmeden herkes kendisini Büyük Şişman Zhang’ı bulmaya adadı.

Tabii İlahi Gök Cemiyetinin bu meseleyi duymaması imkansızdı ve onlar da Büyük Şişman Zhang’ı aramaya başlamıştı. Yapılacak hiçbir şey yoktu ve bunu bilen Bai Xiaochun İlahi Gök Cemiyetine göz kulak olmaları için de adamlarını gönderdi.

Ve Büyük Şişman Zhang arayışı bu şekilde başladı…

Batıdaki küçük bir yetişimci klanının şefi yakın zamanda Mavi Ejder Cemiyetine katılmış ve çabucak yardımcı patronluğa yükselmişti. Verilen emri ve aranan kişinin resmini gördüğü andaysa alnında terler birikmeye başladı.

Nedense patronun aramakta olduğu kişi altı ay önce başarısız bir ruh güçlendirme esnasında bir büyülü nesnesini kazara yok eden kişiye çok benziyordu. O genç yetişimci soyadının Zhang olduğunu iddia etmişti. Bu yardımcı patron da öfkesine kapılarak o genci kaybının telafisi olarak gece gündüz ruh güçlendirme yapması için hapsetmişti.

İşin içinde öldürme olmadığı için Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatının umurunda olmamıştı. Yardımcı patron en sonunda o yalnız ruh güçlendiriciyi unutmuş, bu mesele ansızın aklına gelince de tir tir titremeye başlamıştı.

Hapsettiği o ruh güçlendiriciyi anımsayınca ölmediği takdirde hizmetlerinden faydalanabileceğini düşündüğünü de anımsamıştı. Şimdi pişmanlığın ve gerginliğin etkisine kapılırken genç adamın çoktan ölmüş olabileceğini de fark ediyordu. Haliyle hiç tereddüt etmeden klanın ruh güçlendirme istasyonuna koşturdu.

Cılız ve buruş buruş haldeki Büyük Şişman Zhang’ın bir uçan kılıcı güçsüzce tuttuğunu uzaklardan bile görmek mümkündü. Ve bir klan hizmetlisi  tarafından da kuvvetlice azarlanmaktaydı.

“Acele et! Bir kılıcı daha yok edersen seni --”

Hizmetli konuşmayı bitiremeden önce şefin aceleyle geldiğini görerek hemen yalaka bir ifade takındı. Fakat tam kollarını kavuşturup selam verecekken suratının ortasına yediği tokatla ciyak ciyak bağırarak 30 metre kadar uçuruldu.  

“Lanet olsun! Onur konuğuma bu kadar kaba davrandığına inanamıyorum!”

Bunu gören Büyük Şişman Zhang ürpererek gergin bakışlarını klan şefine çevirdi.

Ancak şef ondan da gergindi. Aceleyle Büyük Şişman Zhang’ı ayaklandırdıktan sonraysa çekine çekine şöyle dedi: “Sen Yoldaş Daoist Zhang Dahai misin?”

 #Bu dünyada gücün tarafında olanın gördüğü muamele her daim farklı oluyor. Bu bölüm de bunun bir örneği oldu. Aylarca hapsedilip zorla çalıştırılırken bir anda onur konuğuna dönüştü bizim şişman. Bakalım şişmanın bizimkine kavuşması nasıl olacak, ikisini birlikte görmeyi(okumayı desem daha iyiydi herhalde) çok seviyorum doğrusu.
Ve 'Madam Bai' de safımıza katıldı. Yani geriye sadece Song Que kaldı. Acaba onu da bulur muyuz yakın zamanda?
Artık ben susayım da sıradaki bölümümüz konuşsun, okumaya devam!