Bölüm 143 : Kesinlikle Kasıtlıydı!

avatar
6769 23

A Will Eternal - Bölüm 143 : Kesinlikle Kasıtlıydı!


Çevirmen : Clumsy 

 

Bai Xiaochun derin bir nefes alarak Xu Xiaoshan’ı aramaya başladı.

 

Doğrusu teşhis etmesi en kolay kişi o olmuştu. Fazlasıyla yakışıklıydı ve çok gururlu bir ifadeye sahipti. Çenesi daima kalkık bir tipti, bu dünyada gözlerine bakacak kadar değerli bir kişi yokmuş gibi bir havası vardı. Burnu havada karakteri daha belirgin olamazdı.

 

Yanında iki güzel kadın eşlikçisi bile vardı.

 

Biri omuzlarına masaj yapmakta, diğeriyse soyduğu meyveleri yedirmekteydi.

 

Bai Xiaochun bir nebze kıskanmadan edememişti. Bu sırada pek çok Kan Akımı Tarikatı çırağının da Song Que ile aynı şeyi yapmakta olduğunu fark etti; soğuk bakışlarını kendisine çevirmişlerdi.

 

Hap Akımı Tarikatının şüpheciliği ve Engin Akım Tarikatının kibrinin aksine Kan Akımı Tarikatında öldürücü bir niyet ve ürpertici bir hava mevcuttu.

 

Bai Xiaochun ağzının ve boğazının kuruduğunu hissetti. Kan Akımı Tarikatı çıraklarının bakışlarında bir gariplik vardı ve Bai Xiaochun diğer çırakların yeşim kâğıtlarında kendisiyle alakalı ne yazdığıyla ilgili iyice meraklanmış durumdaydı.

 

Kan Akımı Tarikatının lider yetişimcisi kıpkırmızı saçlı, kırmızı cüppeli yaşlı bir adamdı. Yüzü beyaz, sırtı biraz kamburdu. Olabildiğince uğursuz gözleriyle kalabalığı tarıyor, bir yandan da dudaklarını yalıyordu.

 

Şok edici bir şekilde normal bir insan diline sahip değildi. Bir yılanınki gibi çatallı olan dili bunu gören tüm çırakları korkudan titretiyordu.

 

Ouyang Jie, Hai ve Lin isimli yetişimcilerle sohbet ederken bakışları Kan Akımı Tarikatına çevrildi. Yılan dilli yaşlı adamı gören Hai ve Lin’in soluğu kesilmişti. Ouyang Jie’nin ifadesi de bir hayli ciddileşmişti.

 

“Usta Yılan Derisi.” diyen Ouyang Jie’nin ses tonu pek dostça değildi. “Kan Akımı Tarikatı gecikti.”

 

Yılan dilli yaşlı adam gözlerini kırpıştırdı ve yüzüne samimiyetsiz bir gülümseme yerleştirdi. Gözleri canice parlarken Ouyang Jie’e dönerek şöyle dedi: “Heh heh. Ben geç kalmadım. Siz erken gelmişsiniz.”

 

İki adamın bakışları da ilahi kabiliyet içeriyor gibiydi, bu da aralarında garip, sessiz bir gümbürdeme doğurmuştu. Bu durum bir an sonra bozuldu ve Ouyang Jie homurdandı. Yüzü biraz solgun bir şekilde kolunu sıvadı ve Ruh Akımı Tarikatı çıraklarının önüne doğru ilerlemeye başladı.

 

Yılan dilli yaşlı adamınsa gözleri parıldıyor, bedenindeki qi ve kan dalgalanıyordu. O da birkaç adım geriledi ve başını tekrar kaldırdığında gözlerinde garip bir ışık görüldü.

 

“Ouyang, seni yaşlı moruk, bunca yıl sonra yetişiminde bayağı ilerleme kaydetmişsin. Ehh, eski günleri yâd etme zamanı gelecek. Artık Kan Akımı Tarikatı da vardığına göre Düşmüş Kılıç Uçurumunu açabiliriz. Yargılanma zamanı! Zorlu sınav zamanı!” Bu sözlerle birlikte elini salladı, bir kolyeye aitmiş gibi görünen yeşim bir parça belirtti. Bu parça ansızın havalandı ve dört tarikatın arasındaki havada süzülmeye başladı.

 

Hai ve Lin de birbirlerine bakarak benzer yeşim parçalar belirttiler, tabii Ouyang Jie de aynısını yaptı. Akabinde dört parça birlikte uçarak tam bir yeşim kolye şeklini aldı.

 

Parlak ışıklar havayı doldurdu ve bir süre sonra da devasa kılıcı çevreleyen kalkan açılmaya başladı. Gidişata bakılırsa yarım tütsülük süre sonunda alana girmek mümkün olacak gibiydi.

 

Tüm Qi Yoğunlaşma çırakları olup biteni dikkatle izliyordu. Bai Xiaochun bile pür dikkatti. Bu sırada Ruh Akımı Tarikatı çıraklarının kulakları Ouyang Jie’nin sesiyle dolmaya başladı.

 

“Kılıcın kırktan fazla girişi mevcut. Her biri en fazla on kişiyi alabiliyor. İlk mücadeleniz kılıcın içine girebilmek olacak. İçerisi pusularıyla bilinir, yani birlikte kalmak için elinizden geleni yapın!

 

“Daha önceden söylediklerimi unutmayın. Diğer tarikatların üyeleriyle karşılaşmanız durumunda yufka yürekli olmayın! Kendinizi korumak için elinizden geldiği takdirde onları öldürün. Dao şişelerinize dünya sicimi enerjisi toplayın ve mümkün olduğunca hızlı şekilde dünya sicimi çekme kristali oluşturun. Sonra da Düşmüş Kılıç Dünyasının kalanındaki dünya sicimi enerjisini çağırın!”

 

Ouyang Jie Ruh Akımı tarikatına son açıklamalarını yaparken diğer Kuruluş Kadrosu yetişimcileri de kendi klanlarına benzer bilgileri vermekteydi.

 

Ouyang Jie sağ elini salladı ve yüz adet küçük mavi şişe belirterek çıraklara gönderdi.

 

“Bunlar Dao şişeleriniz!” Bu sırada girişi engelleyen kalkanın üzerindeki çatlaklar iyice açılmış, çırakların sığabileceği dokuz metre civarı bir aralık oluşmuştu.

 

Bu aralığa girdikten sonra yeraltı geçitlerini takip edip uçurumun derinliklerine, yani kılıç dünyasının içerisine varacak girişleri bulmak mümkündü.

 

“Tüm alan Dört Büyük Tarikatın kontrolünde. Bu ve başpapazlarımızın gözetimi, kılıç dünyasına hiçbir Kuruluş Kadrosu yetişimcisinin giremeyeceği anlamına geliyor. Unutmayın, içeride çok uzun süre kalamazsınız. Kutsal Arazi yalnızca üç ay açık kalacak. Bu sürenin sonunda başarılı olsanız da olmasanız da ayrılmak zorundasınız. Gerekirse sizi bizzat ben dışarı çekeceğim.

 

“Bir şey daha. Beklentiler dışında ekstrem bir şey gerçekleşmeyecek olsa da Dört Büyük Tarikatın başpapazları nesiller önce dört ışınlanma formasyonu yerleştirmiş durumda. Acil bir durum gerçekleştiğinde formasyonlar sizi yetişim tekniğinize göre teşhis edecek ve tarikatınıza ya da hiç değilse aynı kıtaya gönderecek.

 

“Tabii ki çıraklar arasındaki dövüş ve cinayet ışınlanma formasyonlarını tetiklemeyecek! Son olarak, Dünya Sicimi Kuruluş Kadrosuna ulaşsanız da ulaşmasanız da size yönelik umudum… sağ salim dönmeniz yönünde!” Çıraklara bakmakta olan Ouyang Jie’nin olağan soğuk tavrı bir nebze yumuşamış ve ifadesi cesaretlendirici bir hal almıştı. Bu özellikle de Bai Xiaochun ve Hayalet Dişe baktığı anlarda geçerliydi, onlara bakarken gözleri saf bir beklentiyle parlamıştı.

 

Girişin açıldığını gören Kan Akımı Tarikatı hemen o yöne uçmaya başladı.

 

Ruh Akımı Tarikatının ilk harekete geçenleri de sırasıyla Hayalet Diş ve Shangguan Tianyou oldu.

 

Bai Xiaochun derin bir nefes aldı ve çantasından sekiz deri ceket çıkarttı. Uçarken çıkarttığı büyük siyah tavasını da sırtına attı. Gözleri kararlılıkla parlarken dişlerini sıktı ve girişe ilerledi. Tabii ki bunu tek başına yapmıyordu; bir grup Ruh Akımı Tarikatı çırağıyla birlikte ilerlediğine emin oluyordu.

 

Çok geçmeden Dört Büyük Tarikatın çırakları da çatlakların içerisine girerek gözden kaybolmuştu. Ouyang Jie, yılan dilli yaşlı adam ve Hai ile Lin isimli yetişimcilerse birbirlerine baktıktan sonra giriş civarında bağdaş kurarak temkinli bir şekilde korumalığa başlamıştı.

 

Yeraltına yönelen pek çok çatlak mevcuttu. Ruh Akımı Tarikatı çıraklarının bu büyüklü küçüklü çatlaklardan hep birlikte geçmesi mümkün değildi. Hayalet Diş, Beihan Lie, Gongsun Wan’er ve bazı Seçilmişler yalnız ilerlemeyi seçmişti.

 

Geri kalan çıraklarsa ikiye ayrıldı, biri kuzey yaka ve diğeri de güney yakaydı. Hap Akımı ve Engin Akım Tarikatı da benzer bir davranış sergiledi. Ancak Kan Akımı Tarikatı çırakları birbirlerine pek güven beslemiyordu. Ya tek tek ilerliyor ya da ikili üçlü gruplara ayrılıyorlardı.

 

Bai Xiaochun tedbirli bir şekilde etrafına bakarak güney yakayla birlikte derinliklere ilerledi. Yeraltına indiği anda aşağıdan nabız gibi atarak yükselen soğuğu hissetmişti. Soğuk hava bedenini delmek, qi’sini ve kanını dondurmak ister gibiydi. Ancak kat kat kıyafet giydiği için soğuğun bedenine ulaşması imkânsızdı…

 

Aşağılara inildikçe soğuk daha da kuvvetleniyordu. Neyse ki yüzeyden fazla uzaklaşmış değillerdi. Buna bir de yetişim seviyelerinin etkisi eklenince bir zarar görmeyeceklerdi.

 

Çok geçmeden güney yaka çırakları Bai Xiaochun’un en arkada olduğunu fark etmiş ve bu durum yüzlerinde garip ifadeler belirtmişti. Ancak bu ifade hemen sevinç dolu gülümsemelere çevrildi. Sonuçta Bai Xiaochun yanlarındayken kendilerini çok daha güvende hissediyorlardı. Gerçi hepsi 10. Seviye Qi Yoğunlaşmadaydı ve bundan büyük gurur duyuyorlardı ama Bai Xiaochun’un her açıdan kendilerinden üstün olduğunun da farkındaydılar.

 

Bir süre sonra herkes Bai Xiaochun’a yer açtı ve kenara çekilerek onu selamlamaya başladı.

 

“Selamlar Tarikat Amcası Bai!”

 

“Adil ve erdemli Tarikat Amcası Bai! O Shangguan Tianyou ve diğerleri gibi kendi yoluna bakmadı. Bizimle kaldı!”

 

“İşte güney yaka Seçilmişi dediğin böyle olmalı! Tarikat Amcası Bai, benim, Zhou Youdao! Beni hatırlıyor musun? O asit yağmuru kazasında beni fena yakalamıştın...”

 

Bai Xiaochun kenara çekilerek kendisine yol açan grubu gördüğünde bir hayli şaşırmıştı. Aslında kalabalığın arkasında ilerleyerek güvende kalmayı umuyordu. Ama herkesin konuşma şeklini işitince birkaç kez gözlerini kırpıştırdı ve boğazını temizledi. Sonra da çenesini kaldırdı ve kıdemli jenerasyonun bir üyesi pozuna büründü.

 

“Hahaha! Hiçbirinizin endişelenmesine gerek yok. Yanınızda benim gibi önemli biri varken hiç kimse size sorun yaratmaya cesaret edemez !”

 

Keyiflenen çıraklar Bai Xiaochun’un etrafında kümelenmişti, özellikle de Menekşe Kazanı Tepesinden Zhou Youdao’nun yüzünde güller açıyordu.

 

Hou Yunfei de Bai Xiaochun’un yanındaki yerini almıştı. Kılık kıyafetine bakarak kıdemli biri gibi rol kesmesi Hou Yunfei’yi kıs kıs güldürmüş olsa da Luochen Klanıyla yaşananları unutması mümkün değildi.

 

“İyi şanslar, Xiaochun.” dedi sessizce. “Kesinlikle Dünya Sicimi Kuruluş Kadrosuna ulaşacaksın!”

 

“Ben de öyle umut ediyorum.” diye yanıtladı Bai Xiaochun. Hiç kimsenin dinlemediğinden emin olduktan sonraysa eğilip kaşlarını çatarak şöyle dedi: “Hey, sence diğer çıraklar bunu kasten mi yaptı? Aslında arkada kalmak istiyordum. Nasıl oldu da ansızın kendimi en önde buluverdim?”

 

Yüzünde garip bir ifade beliren Hou Yunfei hafifçe öksürdü. Her nedense, ne zaman Bai Xiaochun’un yanında olsa en ciddi ve en tehlikeli durumlar bile tuhaf ve eğlenceli bir hal alıyordu.

 

“Ah neyse, boş verebilirim.” diye devam etti Bai Xiaochun. “Sonuçta ben bir Prestij Çırağı ve Tarikat Liderinin Küçük Kardeşiyim. Güney yakadayken hap yapacağım diye bu çırakları çok kötü durumlara sürüklemiştim. Sanırım şimdilik üstlerine gitmeyeceğim!” Bu cümlelerden sonra göğsünü kabarttı, temkinli ve gergin kalbinin elverdiğince kahraman pozunu takınarak ilerlemeye başladı.

 

Yeraltı çatlaklarındaki diğer tarikat çırakları tek başlarına veya üç beş kişilik gruplar halinde ilerliyor ve birkaç düzine kişiden oluşan grubu gören herkes anında kaçınıyordu. Kendilerini üstün sayanlar bile soğuk bakışlar atıp olabildiğince hızlı şekilde uzaklaşıyordu.

 

Grup çok geçmeden kılıcı ve içeriye yönelen açıklıklardan birini fark etmişti. Ancak açıklık yönünde iki ışık huzmesi mevcuttu.

 

Bai Xiaochun ilerlemeye karar vermişti ama daha yapamadan önce çevresindeki Ruh Akımı Tarikatı çıraklarının heyecanlı bir şekilde büyü hareketleri gerçekleştirmeye başladığını fark etti. Göz açıp kapayıncaya dek sayısız büyü tekniği salınmıştı, hedef de girişteki iki çıraktı.  

 

İkisi de Kan Akımı Tarikatına aitti ve yaklaşan büyü tekniklerini görmek yüzlerini titreştirmiş, hızla kaçınmaya çalışmalarına yol açmıştı. Ne yazık ki yeterince hızlı değillerdi ve ağızlarından kanlar fışkırarak geriye uçurulmuşlardı. Sonra da Ruh Akımı Tarikatı çıraklarına nefret dolu bakışlar atarak kaçmayı tercih ettiler.  

 

Bai Xiaochun sayı çoğunluğu sayesinde bir açıklığı güvence altına almayı başardıkları için hoş bir sürpriz yaşamıştı. Tabii ki statüsü gereği boğazını temizledi ve önce diğer çırakların geçmesine müsaade etti.

 

#Hahahha! Güvende olmak için en arkadan gitmeyi seçen kaplumbağamız bir anda sürünün kahramanı haline geldi. Ehh, bu muamelede sonra hepsini tek tek içeriye sokmak zorunda gibi görünüyor. Okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44343 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr