Bölüm 26 : Ruh Kuyruklu Tavuklar Nasıldı?

avatar
7099 37

A Will Eternal - Bölüm 26 : Ruh Kuyruklu Tavuklar Nasıldı?


Çevirmen : Clumsy 

 

Li Qinghou daha önce Bai Xiaochun’un konutuna hiç uğramamıştı. Dağda ilerledikçe konut da görüş alanına girmeye başlıyordu.

 

Ancak daha tamamen yaklaşamadan önce, elinde bir parça et tutup hem yiyip hem yürüyerek ilerleyen dürüst, temiz yüzlü bir figürle karşılaştı. Bu figür kendini yemeğe kaptırmış, bir yandan da hafifçe mırıldanmaktaydı.

 

Li Qinghou, Bai Xiaochun’un ağzına attığı etin kesinlikle bir tavuk bacağı olduğunu fark etmiş ve yüzü kararmıştı. Öfke tüm kalbini ele geçiriyordu.

 

“Bai Xiaochun!!” diye kükredi, sesi gök gürültüsü gibiydi. Ağzına bir tavuk kanadı sıkıştırmakla meşgul olan Bai Xiaochun, korkusundan neredeyse havaya sıçrayacaktı.

 

“Tepe Lordu Li!” diye bağırdı gözleri büyüyerek. Hiç düşünmeden tüm tavuğu ağzına tıktı ve hızlıca parçalayıp yutmaya başladı, yüzü mosmor kesilmişti.

 

Tüm tarikat içerisinde en çok korktuğu kişi Li Qinghou’ydu, özellikle de yüzlerce tavuğunu yedikten sonra bu korku iyice katlanmıştı. Bai Xiaochun aslında biraz da suçlu hissediyordu. Kaşlarının arasından dökülen teri silip olabildiğince etkileyici ve içten görünerek eğildi, selamını verdi.

 

“Çırağınız selamlarını sunar Tepe Lordum.”

 

Li Qinghou tamamen ifadesiz bir suratla Xiaochun’a bakıyordu. İçten içe üzgündü. Bai Xiaochun’un atası ona büyük bir merhamet göstermişti ve Li Qinghou böyle şeylere çok değer veren bir karakterdi. Bai Xiaochun’un ne yaptığı alenen ortada olsa da yıllar önce yaşadıklarını unutamıyordu.

 

Yeşil Sorguç Tepesi ve Menekşe Kazanı Tepesinin lordları onunla tavuklar hakkında konuşmuştu. Tavuklar pek pahalı değildi ama Li Qinghou diğer insanların kendi çırağını eleştirmesine izin veremezdi, bu yüzden onlara tavukların esas değerinden fazlasını önermişti.

 

Şimdi Bai Xiaochun’a bakarken de beklentilerini karşılamadığı için hiç olmadığı kadar rahatsız hissediyordu.

 

Li Qinghou burnundan soluyarak lafa girdi: “Yarım yıldan fazladır Dış Kesim çırağısın ama yetişim seviyen ancak 3ten 4e mi geçti? Kendinden memnun musun?”

 

Bai Xiaochun gözlerini kırptı ve boğazını temizledi, nasıl bir cevap vermesi gerektiğinden emin değildi. Ancak etkileyici suratını takınmaya devam etti, düzgün bir tavırla durursa işlerin eninde sonunda düzeleceğine inanıyordu. Ama az önce adamın gözü önünde yediği tavuğu düşününce de terlemeden edemiyordu.

 

Li Qinghou baş ağrısının yaklaştığını hissetti. Bir anlık düşünceden sonraysa sakin bir şekilde devam etti: “Ortalıkta neler yaptığına bakılırsa bir hayli boş zamanın var demektir. Madem öyle, neden üç ay sonra yapılacak olan 4.-5. Qi Yoğunlaşmalı çırakların yarışına katılmıyorsun? Burada, Kokulu Bulut Tepesinde yapılacak.”

 

Bai Xiaochun’un kalp atışları iyice hızlandı. Li Qinghou’nun bahsettiği bu yarışmayı duymuştu. Ödüller olacağını da biliyordu ancak bu dövüşlerin zalimce olduğunu işitmişti. Dikkatli olmazsa yaralanabilirdi. Bu yüzden mızmızlanmaya başladı.

 

“Tepe Lordu, ben daha 4. Qi Yoğunlaşmadayım. Eğer mücadeleye katılıp da ölümüne dövülürsem ne olacak? O zaman ne yaparım…?”

 

Li Qinghou bu soruları tamamen görmezden geldi. Ve oldukça ciddi görünerek devam etti. “Bu bir öneri değildi. Yarışmaya katılacaksın. Ayrıca eğer ilk 5e giremezsen, o zaman...”

 

Bai Xiaochun iç çekti. “Biliyorum, beni tarikattan atacaksınız, değil mi…?”

 

Li Qinghou ona dik dik baktı. Bai Xiaochun’un karakterini biliyordu, tarikattan atılma tehdidi yeterli olmayabilirdi. Onun ölümden ne kadar korktuğunu hatırlayarak kollarını sıyırdı ve Bai Xiaochun’u avludan havalandırarak dağın tepesine uçurdu.

 

Bai Xiaochun’un kalp atışları çılgına dönmüştü. Li Qinghou’nun ifadesiz yüzü kendisine çok kötü bir his yaşatıyordu. Rüzgâr yüzünü okşarken meseleyi analiz edecek vakti olmuştu, Li Qinghou’nun kendisini götürdüğü yer Kokulu Bulut Tepesinin arkasıydı.

 

Burası kısıtlı alandı ve pek az çırak tarafından ziyaret edilirdi. Bai Xiaochun’un ilk fark ettiği şey buradaki kalın bitki örtüsü olmuştu.

 

Aşağı doğru inen Li Qinghou, Bai Xiaochun’u bir vadiye kadar peşinde sürükledi. O anda uğursuz bir hava hissedilmiş, çeşitli bitkiler renklenmiş ve hatta hışırdamaya başlamıştı.

 

Bai Xiaochun bitkilere baktıkça irkiliyor, kalbinde ölümcül bir dehşet hissi yükseliyordu. Tam konuşmak üzereyken ise kırmızı bir engerek kafasını kaldırdı ve çatallı dilini Bai Xiaochun’a doğru uzattı.

 

“Yılaaan!” Bai Xiaochun’un Li Qinghou’yu izlemekten başka çaresi kalmamıştı, bunu yaptığında da iyice dehşete düştü; zemin, bitkiler, ağaçlar, kısacası her yer sayısız yılanla doluydu.

 

Hepsi parlak renklere sahipti, bir kısmı da engerekti. Üstelik hepsinin soğuk, parlak gözleri vardı ve çatallı dilleri ağızlarından çıkmıştı.

 

Bai Xiaochun titremeye başladı. Kendini bildi bileli yılanlardan korkardı, bunların kendisine bakışı da ayrı bir korkunçtu. Saldıracak gibi görünmeseler de zehirli dişlerinin ürpertici bir havası vardı.

 

Bai Xiaochun bu noktada Ölmeyen Tenini hatırladı, bu engerekler kendisini ısıramayabilirdi. Ne kadar yılan olursa olsun kendisi için ancak tavuklar kadar zararlı olabilirlerdi. Aslında hiç de korkutucu sayılmazlardı.

 

Ancak biraz daha düşününce korkmuyor gibi görünmenin çok riskli olacağına karar verdi. Öyle olursa Li Qinghou onu daha korkunç yerlere götürebilirdi. Bu yüzden arada bir çığlıklar atmaya, mümkün olduğunca korkmuş görünmeye başladı.

 

Li Qinghou soğuk bir homurdanmadan sonra yetişim seviyesini açığa çıkardı. Yılanlar küçük bir yol açmaya başlamıştı, bu yolun sonundaysa nahoş kokular yayılan simsiyah bir mağara vardı.

 

“Li Amca, ba-bağışla beni lütfen!” Bai Xiaochun titrek bir sesle yalvarıyordu. “Hiçbir tarikat kuralını çiğnemedim!” Li Qinghou, ifadesiz bir yüzle Bai Xiaochun’u yakaladı ve mağaraya götürdü. Mağaranın ağzına vardıklarındaysa elini salladı ve karanlığı hafif bir ışıkla dağıttı.

 

Bai Xiaochun mağaranın sayısız engerekle dolu olduğunu görebilmişti, bir kısmı da oldukça büyüktü. Tıslama sesleri, Bai Xiaochun’un gözlerini büyüten garip bir etki doğuruyordu.

 

İçini dolduran korku ona bu engereklerin yetişim seviyelerinin beklenmedik derecede yüksek olduğunu anlattı. 5. Seviye Qi Yoğunlaşmasına sahip dört renkli bir engereği de seçebilmişti.

 

Yılanların bakışları Bai Xiaochun’a serin bir rüzgâr etkisi yaratıyordu. Ölmeyen Teninin bile bu yılanlara karşı pek uzun süre dayanamayacağına karar verdi. Artık rol yapmasına gerek yoktu, kesinlikle çok korkmuştu.

 

“Burası 10,000 Yılan Vadisi.” diyen Li Qinghou sakin sesiyle devam etti. “Kokulu Bulut Tepesinin zehirlerini buradan toplarız. Tüm yılanlar oldukça zehirlidir. Hatta bir damlası bile yüz öküzü öldürebilir. ”

 

“Kuruluşun altındaki herhangi bir yetişimci bu yılanlardan biri tarafından sokulduğunda antidotu almazsa ölür. Mağaranın derinliklerindeyse yılanların kralı vardır, kendisi Qi Yoğunlaşmanın büyük çemberinde. Eğer o yılan tarafından ısırılırsan ben bile seni kolay kolay kurtaramam.”

 

“Dış Kesim müsabakasında ilk 5e giremezsen endişelenme, seni tarikattan atmayacağım. Yalnızca zehir toplamak için buraya göndereceğim.” Li Qinghou, Bai Xiaochun’a bakıp cevap bekliyordu.

 

“Um… uh… Li Amca, endişelenme, alt tarafı küçük bir tarikat müsabakası değil mi? İlk 5 demiştin yanılmıyorsam? Kesinlikle başaracağım!” Bai Xiaochun’un dili damağına yapışmıştı, yüzü ölümcül bir solgunluktaydı. Mağaranın derinliklerinde daha korkunç yılanlar da olduğunu öğrenince hayatı boyunca bir daha buraya asla gelmemek konusunda kendisine yemin etmişti.

 

Li Qinghou ise Bai Xiaochun’un ilanı karşısında içten içe gülümsedi. Tabii ki yüzünü aynı ifadesizlikte tutmuş, hatta Bai Xiaochun’u alıp uzaklaşırken biraz da homurdanmıştı. Kokulu Bulut Tepesine döndüklerinde de Bai Xiaochun’u bir dağ yoluna bırakarak arkasını döndü.

 

Ancak tam ayrılmak üzereyken döndü ve her zamanki sesiyle şöyle dedi: “Oh bu arada, ruh kuyruklu tavuklar nasıldı?”

 

Ve Bai Xiaochun’un cevap vermesini bile beklemeden uzaklaştı.

 

Bai Xiaochun iç çekip avlusuna yöneldi, yol boyunca somurtmuştu. Rüzgârın kıpırdattığı yaprakların sesi ona engerekleri hatırlatıyordu.  

 

Avlusuna dönüp dişlerini gıcırdatarak homurdanmaya başladı. “Li Qinghou… Yılan Li desek daha iyi! Saçmalık!”

 

O 10,000 Yılan Vadisine kesinlikle bir daha gitmeyeceğim. Eğer ısırılırsam zavallı küçük hayatımı yitiririm.” Bai Xiaochun o anda kararını verdi. “Kesinlikle ilk 5e gireceğim!”

 

“Eğer o müsabakaya katılacaksam ruh ilaçlarına ihtiyacım olacağı kesin!” Bai Xiaochun derin bir nefes alarak yumruklarını sıktı. Gözlerinde vahşi bir parıltı vardı. Ve bakışları ruhkışı bambusuna çevrilmişti.

 

“Ruhkışı bambusu görevini tamamlayıp ödülümü aldığımda ilaç alacak kadar erdem puanım olur. Ne yazık ki bambularım henüz on beş metreye ulaşmadı. Yeterli olacaklar mı bilmiyorum...” Düşünceler denizindeki Bai Xiaochun bambusu konusunda emin değildi. Ancak başka bir seçeneği de yoktu. Birkaç hesaplamadan sonra bu işi tamamlayabileceğine kanaat getirdi.

 

Bai Xiaochun birkaç gün boyunca çatık kaşlarıyla dolandı. Dördüncü günün şafağındaysa erken kalkarak bambusuna ilerledi. Kollarını sardı ve onları tek tek yerlerinden çıkarmaya başladı.

 

Bambular pek ağır görünmüyor olsa da hepsi metalden yapılmış gibiydi, aşırı ağırlardı.

 

Onuncu bambu da sökülürken zemin titremeye başlamıştı. Çıkardığı bambular on beşer metre uzunlukta, birer insan kalınlığındaydı. Onları omzunun üstüne fırlatarak Görev Ofisine doğru ilerlemeye başladı.

 

Ne yazık ki çantası pek büyük değildi, bambuları sığdıramamıştı. Bu yüzden hepsini fiziksel olarak taşımak zorundaydı. Neyse ki Ölmeyen Demir Teni sayesinde artık çok daha güçlüydü. Aksi takdirde bu görevi asla başaramazdı.  

 

Yürümeye devam ettikçe acıklı bir şekilde mırıldanıyordu. Sonra müsabakayı, engerekleri ve dövüş esnasında kemiklerinin kırılma olasılığını düşünmeye başladı.

 

“Neden bu kadar şanssızım…?”

 

#Tavuklar nasıldı  
Yılanlardan korkan biri olarak ben de 10,000 Yılan Vadisine götürülmemek için her şeyi yapabilirdim herhalde. Düşünmesi bile tüyler ürpertici!
O zaman önce görevi teslim edelim, sonra da yavaşça bizi bekleyen tarikat müsabakasına ilerleyelim. Okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44342 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr