Sana kurban olsunlar

avatar
447 3

8. Ejderin kanlı hükmü - Sana kurban olsunlar


Bir öksüz! Bir çöpçünün evlatlığı! Çölün güneyinden bir Kral yükseldi. 9 büyük kabilenin Elinden Altın tacını giydi. Zoltanın Kral olduğunun haberi dört bir yana duyuruldu. Komşu ülkeler Ladonya, Arusya, Berkerya ve onların da ötesindeki uzak ülkelere elçiler gönderildi. 



TAm da o günlerde Feng LAo adında bir adam çıkageldi. Uzak doğulu olan bu adam  uzak diyarların da ötesinden geliyordu. Çölün güneyinden yeni bir Kral doğduğunu duyan Feng karısı ve iki çocuğunu da alıp çöllere düşmüştü.Uzun ve tehlikeli çölü aştı. Ailesinin hayatını da riske etmek pahasına Zoltanın kapısına gitti. 


Garip yeşil elbisesinin eteğe benzeyen yandan yırtmaçlı uzun abiyesi vardı. Kollarını bileklerine kadar sıvamıştı. Elbisesinin beyaz yeni yeşille uyumlu duruyordu. Kafasındaki yeşil takkesi Fengi tüccar gibi gösterse de O tüccar değildi.



Uzun ve ince suratlı Fengin uzun ancak tel tel bıyıkları çenesinin altına kadar yılan gibi uzanıyordu. Tek parça halinde örülmüş ve arkaya doğru salınmış saçı adama ayrı bir gıcıklık katıyordu. Bu çekik gözlü adam Zoltana kendini tanıttı. 


Uzak diyarların ötesinden gelen Feng Zoltana bir mimar olduğunu söyledi. Tam da yeni bir şehir kurmak üzere olan Zoltan Fengi inşaat işlerinin başına getirdi. Gel gelelim feleğin çemberinden geçmiş olan Vadejda bu adamdan hiç hazzetmiyordu. 


Zoltan-- Vadejda! Bu sabah Fengi gördüm. Gözünün teki mor ve bir dudağı patlamıştı. Çok sıkıştırdım ama merdivenden düştüm diye ısrar etti. Ve bunu söylerken çölde bir kurt görmüş gibi titriyordu.


Vadejda-- İmalı imalı konuşup canımı sıkma Zoltan. Evet ben yaptım ne olmuş!?


Zoltan-- Ulan ne olmuşu var mı!!! Adama bütün bir şehrin inşaat işinin sorumluluğunu verdik. Buna saray da dahil. Senin bile beğendiğin bu şehri O tasarladı. Sen kalkmış adamın ağzını yüzünü dağıtıyorsun.


Vadejda-- Zoltan, sana elli keredir söylüyorum. Bu herifte bir pislik var. Henüz bir açığını yakalayamadım ama ben bilirim. Bu herif bize yaramaz. ŞEhri inşa ettiyse etti. Yol ver gitsin işte. Ne tutuyorsun yanında. Saray dahil bütün inşaat işleri bitti. Hala niye burada bu çekik?


Zoltan-- Vadejda, artık ben bir Kralım. Sense koca çölün baş generalisin. Eskiden olduğu gibi sırf gıcık kaptın diye artık önüne geleni dövemezsin. Makamının bir ağırlığı var.


Vadejda-- LAn kıçımın Kralı, biz de sırf gıcık kapıyoruz diye dövmedik o bok böceğini. Bu sabah gelmiş bana büyük toplantıya girmek için izin istiyor.


Zoltan--  Eeee?


Vadejda-- Ben de otur ulan oturduğun yerde koduğumun bok böceği deyip yumruğu yapıştırdım suratına. Herif şimdiden Krallığın siyasi meselelerine burnunu sokmaya başladı. Yarın bir gün vezirlik de ister senden bu.


Zoltan-- Hadi ama Vadejda, şu herifle uğraşmayı bırak. Saraya dönelim. Kayın pederim Rukki Saraya gelmiş. Beni görmek istiyor


Vadejda-- DAha geçen ay karın ağrısını dinlemedik mi? Yine ne istiyor bu herif?


Zoltan-- Bilmiyorum Vadejda. Kesi olan, yine sabrımı zorlayacak bir şey isteyecek. 


Vadejda-- Kral olunca götün kalktı Senin. Bana danışmadan bir sürü şey yaptın. Buna evlilik de dahil. Tamam Zulina gerçekten iyi kız. Ona lafım yok. Ama çölde o kadar kız varken niye gidip Rukkinin kızını aldın?


Zoltan-- Benim arzum değildi. Sahi Senin haberin yok. Bu evlilik Rahmetli Hanuni annenin son arzusuydu. Onu kırmamak için kutsal birliktelik yemini ettim. Zulinadan da çok memnunum. Babasının yaptığı şerefsizlikler Zulinayı bağlamaz.


           KRal Zoltan ve General Vadejda birlikte piramid sarayın en üst katına; taht odasına çıktılar. İçerisi alabildiğine gösterişliydi. Zoltanın taştan tahtı kapıdan girince karşı duvarın tam dibindeydi. TAhtın oturulacak yeri ve kolçakları yumuşak kafidefeyle kaplanmıştı.



Ayrıca sırtı yaslamak için dizayn edilen kısımda göz alıcı işlemeler vardı. Parlayan bir güneş tahtı en tepesinde duruyordu. Etrafında dönen iki melek bulunuyordu. Güneş kralı; melekler ise adaleti ve gücü simgeliyordu. Bunların dışında bir sürü anonim çiçek ve bitki motifi de vardı.


Tahtın sağ tarafındaki duvara yakın bir yerde ahşaptan yapılma büyük bir dikdörtgen masa vardı. Taht kadar olmasa da masanın etrafı gösterişli sandalyelerle doluydu. 


             Kral Zoltan ve Vadejda masanın başköşesindeki yerlerine oturdular. Rukki ve yanında getirdiği adamları masanın karşı tarafına yerleştiler. Rukkinin suratı sirke satıyordu. Vadejda ise Rukkiyle kötü bakış yarıştırır gibi kaşlarını çatmıştı.



Sanki daha kötü ve pis bakan büyük ödülü kapacak gibi Rukki ve Vadejda birbirlerine gözleriyle adeta tecavüz ediyorlardı. Durumun çirkinliğini gören Zoltan çaktırmadan masa altından Vadejdayı dürttü. Aynı anda elinden geldiğince ve azikçe söze girdi.


Kral Zoltan-- Sevgili kayın pederim, Tüccarların büyük Reisi, yine hangi rüzgar attı Sizi?


Rukki-- Canımı sıkan şeyler var Zoltan. Ve bunu düzeltmek sana düşüyor.


Vadejda-- Yanlış konuşuyorsun Rukki efendi. Zoltan değil; Kral Zoltan olacaktı.


Kral Zoltan-- TAmam vadejda! Büyütme bu kadar. Rukki benim kayın pederim. Aramızda o kadar Resmiyete gerek yok. Söyler misin Rukki nedir Senin canını sıkan şey?


Rukki-- Odran, Kralına geçen yıl ki blançoyu say.


Odran-- Şeyyy, elbette REisim. Saygı değer Kralım, kurduğunuz sarayın ihtiyaçlarını karşılamak üzere geçen yıl ki yaptığımız ticaret blançosunu sayıyorum. 2000 koyun, 600 deve, 1000 kadife halı, 500 küp bal, 500 küp tere yağı, 500 küp çiçek yağı, 30 Vaton( bildiğimi ton) kurutulmuş balık. 20 vaton kurutulmuş et. 10 vaton kurutulmuş meyve, 2000 top ipek kumaş, 1000 top kadife kumaş, 300 top keten kumaş, 600 plaka demir külçe, 1000 plaka bakır külçe, şu anda çok uzun sürmesin diye ismini saymadığım minik envanterler de dahil olmak üzere toplam da yarım milyon blanşlık alış verişimiz oldu.


Vadejda-- Voohaaa Voohaaa! Çüşşş Rukki Çüşşşşş! Bırrrşşhhh! Ulan Ben de hazine odası niye yankı yapıyor diyordum. Meğer donumuza kadar Rukkiye vermişiz haberimiz yok. O gönderdiğin mallar bu paranın yarısı etmez.


Rukki-- Sen kime çüş diyorsun lan anasını avradını '^'%^+%^+&+ min evladı! 


Vadejda-- Ulan şimdi senin ağzını yüzünü %'+%^%&^%+ mez miyim seni ^%'^+%^+%%' çöl '!+!'^+ seni!!


Kral Zoltan-- Yeter! İkiniz de kesin tatavayı. Yarım milyon blanşın neyi canını sıkıyor Rukki?


Rukki-- Adamlarım bana düzenli olarak rapor gönderiyor. Sarayın ihtiyaçlarının sadece %60 ını benden almışsın. Geri kalanını Ladonyadan getirtmişsin. Bu bana yapılmış bir hakarettir! Ben senin ihtiyaçlarını karşılayamıyor muyum ki gidip  Elin Ladonyasından mal sipariş ediyorsun? 


Kral Zoltan-- Bir yatırım yaparken elindeki paranın en fazla % 60 ını bağlarsın. Kalan parayı başka bir yere yatırırsın ki ilk yatırımından zarar edersen ikinci yatırımınla dengeyi sağlarsın. Bütün paranı tek bir şeye bağlarsan bu ticaret olmaz. Kumar olur. Bir de Tüccar olacaksın! 


Rukki-- Bana tüccarlık dersi vermeye kalkma bacağına tükürdüğümün dünkü veledi. Seni Kral yapanlardan biri benim. Haaa sana kralsın dedik diye de hötün halkmasın. Diğer bütün Reislerle görüştüm. Hepsi aynı fikirde. Sen sadece sembolik bir Kralsın.


Çölde borusu öten biz Reisleriz. Seni bir gecede Kral yaptık. İStersek bir gecede de indiririz. Bundan sonra sarayın bütün ihtiyaç listesini bana yollayacaksın. Aksi taktirde sana bu topraklarda bir pabuç bile satacak adam bulamazsın. Ladonyaya gönderdiğin tüm kervanları da yağmalatırım.


Vadejda-- Seniii... Seniiii.....


Kral Zoltan-- Pek ala Rukki. Öyle olsun. Bundan sonra sarayın bütün ihtiyaçlarını sen karşılayacaksın. Yüzde yüz senindir. 


Rukki-- Ha şöyle! Adam ol. Sen benim ve diğer Reislerin dediklerini yap yeter. Otur sarayında keyfine bak. Gerisine karışma. 


                       Rukki yanında getirdiği musabecilerle beraber sarayı terk etti. Vadejda kırmızıya dönmüş gözlerle uzun Zaman Zoltanı izledi. İStiyordu ki Zoltan ağzını açıp bir şeyler söylesin. İstiyordu ki Zoltan kayın pederine ana avrat sövsün. Ama Zoltan garip bir sessizlik içindeydi.


Vadejda-- Bir şey söylesene laaannn! Küfür etsene. Senin gibi kayın pederin +%'^+%'^+%' mına gömeyim deseneeeee! Orda öyle kabız olmuş maymun gibi durma. Kırdırma lan kafanı bana bir şey söyleeeee!


Kral Zoltan-- Farkettin mi kızını hiç sormadı.


Vadejda-- Lan ben ne diyorum sen ne diyorsun! Herif geldi Kralına racon kesip gitti. Sense ağzını bile açmadın. Herife istediği şeyi altın tabakta sundun. Bütün harcamalarımızı Ona bağlarsak herif tekel olur. İstediği gibi bizi soyar.


Sen bu çöle Rukkiyi zengin etmek için mi Kral oldun? Nicedir bu itoğlu it yüzünden diğer Reisler de yüz buldu. Her biri tek tek gelip bize posta koyuyor. Nesin lan Sen? Kral mı fahişe mi?


Kral Zoltan-- Bağırmana gerek yok General vadejda. Ne demek istediğini gayet iyi anladım. Ancak senin bilmediğin bir şey var. 9 büyük Reisten 5 inin beni sömürmeye çalıştığının farkındayım. Eşkıyası haydutu hırsızı tüccarı... Senin bilmediğin şeyse benim bu konuda bir planım var.


Vadejda-- Plan mı? Ulan yine benden habersiz ne haltlar karıştırıyorsun Sen?


Kral Zoltan-- Vadejda, ne zaman bir planım var desem hep öfkeyle yaklaştın. Planlarımı dinlediğinde ise kıçına demir kazık yemiş manda gibi böğürdün. İtirazlar ettin. SAçını başını yoldun. Ama her seferinde haklı çıkan da ben oldum.


Şimdi yine aynı şeyleri yaşamayalım. Zaten bu güne kadar benim için çok şeye katlandın. Bu defa sana yüklenmeyeceğim. Bu defa planımı eşim Kraliçe Zulina ile beraber yürüteceğim. Sen sadece rahat ol ve olacakları izle.


Vadejda-- Aman! Amancıklar diyeyim beni bulaştırma. Ne halt ediyorsan et. Yeter ki şu bok sineklerinin karşısında boynu bükük durma. Ben çölün kurduysam Sen de çölün güneşisin. Göster artık gücünü. Ulan sormayacaktım ama merak ettim. Yine ne planlar peşindesin?


Kral Zoltan-- Hehehe! Dediğim gibi... Senin bağırıp çağırmanı çekemem. O yüzden fazla detaya girmeyeceğim. Sadece şu kadarını söyleyeyim. Benim takıntımı biliyorsun değil mi?


Vadejda-- Bilmek de ne demek. Ben seni götündeki kıla kadar bilirim. Senin en büyük takıntın eski Tanrılar. Kıyamet savaşından bile çok daha uzun zaman önce çölü yöneten mistik Tanrılar. İsimleri bile unutulmuş olan garip TAnrılar. 


Kral Zoltan-- Evet. Doğru. Çocukken elime geçen bir deri tomar sayesinde onlarla tanıştım. Bu çok eski Tanrılar bir zamanlar çöle ve çöl insanlarına hükmetmişler. En çok dikkatimi çeken o ki; Krallar bile bu Tanrılarla bağlantı halindeymiş. Kadim zamanın çöl Kralları yarı Tanrı olarak bilinirmiş. Çünkü çöl halkı Kralların TAnrıların soyundan geldiğine inanırmış. 


Vadejda-- Eeee? Senin durumunla çölün kadim Tanrılarının ve eski Kralların ne alakası var?


Kral Zoltan-- Rukki bir sözünde çok haklıydı Vadejda. Evet Kralım. Ama sadece sembolik bir Kral. Çöl halkının çoğunun beni takmadığını biliyorum. Değil ki Reisler beni ciddiye alsın. Ama şu var ki, Kral olmak başka şey; Tanrı Kral olmak başka şey!


Vadejda-- Hasss^+%^+%%&+ yooo! yoooooo! Olamaz!!! Sakın bana TAnrı Kral olacağım deme. Sakın bana ben Çölün eski Tanrılarının soyundan geliyorum deme. Ben sıradan insanlar gibi değilim. Sizin gibi bok değil altın sıçıyorum deme bana.


Ya da dur! Hiç bir şey söyleme. En iyisi kapat çeneni. Dediğin gibi ne bok yiyeceksen bu defa beni karıştırma. Reislerin ağzının payını nasıl verip susturursun bilmem. Ben hiç duymamış gibi yapıp keyfime bakacağım.


Kral Zoltan-- Hahaha! VAdejdaaaaa, seni sevmeyen ne kadar adam varsa hepsi sana kurban olsunlar hahahaha!







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44447 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr