Gökyüzünü yer yüzüne indirmekten zor!

avatar
475 2

8. Ejderin kanlı hükmü - Gökyüzünü yer yüzüne indirmekten zor!


                              Doğuya giden Zoltan yolculuğunun üzerinden daha bir gün bile geçmeden bir eşkıya çetesinin eline düştü. Issız arazi çölünde eşkıyalara rastlamak çok olağan üstü bir durum değildi. Aksine son derece sırada ve normal bir olaydı.



Bu yüzdendir ki her bir ıssız arazi vatandaşı yanında en azından bir kılıç ya da hançer taşırdı. Zoltanın da belinde orta kalite kısa bir kılıç vardı. Zoltan bir anda etrafını saran 12 kişilik çeteyi izlerken ağzının üstüne sert bir yumruk yedi.

         



Yere devrilince 12 kişi üstüne çöktü ve Zoltanı kıskıvrak yakalayıp sicimle bağladılar. Zoltan kılıcını çekmeye bile fırsat bulamamıştı. Tecrübeli çete bir kaç nefeste zoltanı yere yatıp bağlamış ve anında çantasına el koymuştu.

       



Bu küçük çetenin liderinin adı VAdejdaydı. Vadejda kılıcını şiir gibi kullanan ve çölde nadir bulunan yetenekli bir kılıç ustasıydı. Yaşadığı vahşi hayatın etkisiyle sert ve agresif bir yapısı vardı. Uzun boylu, top sakallı, saçlarını her zaman geriye yatıran karizmatik bir adamdı. Esmer ve kavruk yüzü soğuk duruyordu. Gözleri her zaman avına gözünü dikmiş bir çöl arslanı gibi bakardı.

       



Vadejda fare gibi yakaladıkları bu yeni yetme çocuğun tüylü çantasını karıştırdı. Çantanın içindeki su mataralarını günlerdir susuzluk çeken adamlarına fırlattı. Kaba saba çöl adamları aç köpeğin ete saldırması gibi deri mataralara saldırırken Vadejda çantayı karıştırmaya devam etti.


İçindeki blanş paraları ve değerli metal plakaları görünce alt dudağını büzüp kafasını salladı. Ve yerde kıskıvrak bağlı şekilde yatan Zoltana baktı. 




Vadejda-- Yetenekli bir hırsızmışsın delikanlı. Doğrusu bu yeteneğe yazık olacak. Son bir sözün var mı?



Zoltan-- Bir yanlışın var. Ben hırsız falan değilim. Tüccarım.


               Vadejdanın cahil adamlarına bu sözler çok komik gelmiş olacak ki ayılar misali gürültülü kahkahalar patlattılar. Vadejda ise sadece sırıtarak Onlara eşlik etti. O Vadejda ki bağlı bulunduğu paralı askerler kabilesinin Reisi bile Vadejdadan korkardı. Ki paralı askerlerin Reisi sırf Vadejdadan korktuğu için bir bahaneyle Onu klandan kovmuştu.

       




Kendisini destekleyen yandaşlarıyla beraber kabileden ayrılan Vadejda hayatta kalmak için haydutluk yapıyordu. Sert ve acımasız mizacına sadık olan Vadejda soyduğu hiç kimseyi affetmiyor; işi bittikten sonra kesinkez öldürüyordu. Vadejda bir çok kurbanından çok çeşitli yalvarmalar dinlemişti.

         



Ancak hiç bir ağlama ya da yalvarma vadejdanın demirden kalbini yumuşatmaya yetmemişti. Ama bu çocukta bir gariplik vardı. Tüccar olduğunu iddia eden çocuğun ne bir atı, ne bir eşeği, ne top top kumaşları ne de yanında onu koruyan paralı askerleri vardı.


Tek başına çölde dolanan bir yeni yetme. Vadejda daha fazla düşünmek istemedi. Yerde yatan bu genç çocuğu dizlerinin üstüne çökertti. Kılıcını kaldırdı ve çocuğun gözlerine bakarak konuştu.



Vadejda-- Yazık oldu! Daha iyi son sözler seçmeliydin. 

           


 Kılıcını kaldıran Vadejda çocuğun gözlerine baktı. O siyah gözlerde bir parça nem ve biraz korku görmeye çalıştı. Ama çocuk zerre kadar korkmuyordu. Gözlerini ayırmadan Vadejdanın keskin gözlerine bakıyordu. Vadejda bundan rahatsız oldu. Çocuğun kafasını kesmek maksadıyla tam kılıcını kaldırmıştı ki genç çocuk adeta bir çöl arslanı gibi kükreyerek konuştu.



Zoltan-- Hayır! Beni öldürmeyeceksin. Tam tersine. Beni yaşatmak için hayatını ortaya koyacaksın. Bundan sonra senin hayatının tek amacı beni korumak olacak.

             



Bunlar nasıl sözlerdi öyle? Bu sözler hayatı için endişelenen birinin sözleri değildi. Sözlerin kendi de çok etkileyici sayılmazdı. Hatta ölmek üzere olan bir insanın saçmalaması gibi de düşünülebilirdi. Ama o ses tonu! O kararlı bakışlar!



Vadejda kılıcı havada tutar şekilde kala kaldı. Adamları çatlarcasına ve ayılar misali çocuğun sözlerine kahkaha atarken vadejda öylece bekledi.

         



Kılıcını indirmek istiyordu. Ama sanki çocuğun gözlerinden yayılan görünmeyen bir enerji Vadejdanın bileğini tutuyor gibiydi. Bir türlü kılıcını çocuğun boynuna indiremedi. Zaman geçtikçe adamları da bu garipliği fark etti.



Bütün bakışlar kılıcını havada tutmuş öylece bekleyen vadejdaya yoğunlaştı. İçinde bulunduğu durumun abesliğini fark eden vadejda yavaşça kılıcını indirdi. Ve meraklı ; ama sert bir şekilde çocuğa sordu.


Vadejda-- Neden seni öldürmeyecek mişim velet? Ve neden seni hayatım pahasına koruyacakmışım?

           



Artık ayı gibi gülen adamlar da meraklanmaya başlamıştı. Genelde çok konuşmayan, bunun yerine kılıcını konuşturan liderleri genç bir çocukla ilginç bir diyaloğa girmişti. Her biri dikkatle çocuktan gelecek cevabı bekledi. Genç çocuk ise kendinden gayet emin bir şekilde konuştu.



Zoltan-- Çünkü eğer benim sağ kolum olup bana yardım edersen bu rezil hayattan kurtulacaksın. Adamlarının halinden belli. Günlerdir susuz kalmışsınız. Tanrılar bilir açsınızdır da. Günlerce, belki haftalarca aç kalıp sonra üç beş parça blanş için çölde av beklemek kolay olmasa gerek. Peki ama ne zamana kadar bu boktan hayatı yaşayacaksınız? Yaşlandığınızda ne yapacaksınız?


Gücünüz insanlara yetmediği için çölde tilkilere mi saldıracaksınız? Ya da belki küçük yerleşkelerde fare avlarsınız. Ama hepiniz benim adamım olursanız, sen de benim sağ kolum olursan size söz veriyorum hayatınız değişecek. Bir lokma ekmek için çölün sıcağında kavrulmak zorunda kalmayacaksınız.


Hayatınız boyunca en güzel yemekleri yiyeceksiniz. En temiz ve en soğuk sulardan içeceksiniz. Cepleriniz kese kese parayla dolacak. İnsanlar sizi gördüğü zaman yabani hayvan görmüş gibi kaçmayacak. Tam tersine. Sizinle tanışabilmek için ellerinde pahalı hediyelerle gelecekler. Hiç görmediğiniz kadar saygı ve itibar göreceksiniz. 

                             



Bu kısa konuşmanın ardından beklenen oldu. Vadejdanın adamları yine sanki ağızlarında bir bomba patlamış gibi gürültüyle kahkahayı bastılar. İçlerinden iki tanesi karnını tutarak yere yattı. Ve tabiri caizse anıra anıra gülmeye devam ettiler. Tek gülmeyen kişi Vadejdaydı.

         



Vadejda nutku tutulmuş şekilde çocuğun yüzüne bakıyordu. Adamlarından biri vadejdaya seslenip ''Bu çocuk çok komikmiş Reis. Acıdım vallaha. Canını fazla yakma. Tek darbede kafasını kopar da yolumuza bakalım'' dedi. Ama vadejda adamının sözlerini zerre kadar takmadı.

 

       

Bir dizinin üstüne çöktü. Kılıcını çölün kızgın kumlarına sapladı ve çocukla göz hizasına geldi. Genç çocuğun söylediği o laflar demirden bile daha sert olan vadejdanın yüreğini titretmişti. Vadejda biraz sinirli, biraz da umut taşıyan bir yüz ifadesiyle çocuğa sordu.



Vadejda-- Eğer senin sağ kolun olmayı kabul edersem... Eğer senin adamın olursak.... Bu söylediklerini gerçekleştirebilecek misin çocuk?



Zoltan-- (kesin ve zerre taviz vermeyen bir yüz ifadesiyle) Hiç şüphen olmasın savaşçı!

                   



 Feleğin çemerinden belkide yüzlerce kez geçmiş olan Tecrübeli savaşçı Vadejda çölde çok şey öğrenmişti. Özellikle yalan söyleyen insanların aldığı surat ifadesini iyi biliyordu. Bu sebeptendir ki en usta yalancılar bile Vadejdayı kandıramazdı.


Ne var ki vadejda tüm dikkatiyle çocuğun suratına bakarken yalandan zerre kadar eser göremiyordu. Tam tersine. Bu genç çocuğun yüzünden doğruluk akıyordu. O anda Vadejda halen anırmakta olan adamlarının beklemediği bir şey yaptı. 


Vadejda-- Öyleyse beeeeeennnn, çölün kurdu olarak bilinen Vadejda, ölmüş atalarımın üzerine yemin ederim ki bundan sonra senin sağ kolun olacağım. Seni tehtit eden kimseyi sağ bırakmayacağım. Bundan sonra tek amacım seni korumak ve yaşatmak olacak.


Bütün adamlarım emrine amade olacak. Ama eğer bana verdiğin sözü tutamazsan; eğer az önce söylediğin şeylerden bir tanesini bile gerçekleştiremezsen, o zaman senin derini ellerimle yüzerim. 

                 



Sözünü sertçe bitiren Vadejda genç çocuğun iplerini çözdü. Onu ayağa kaldırıp üstündeki tozları elleriyle öfeledi. Sonra çocuğa çantasını uzattı. Zoltan ise gülümseyerek çantayı eliyle geri itti. ''Sende dursun.


Bundan sonra paralarımın ve mallarımın güvenliğinden sen sorumlusun. Şimdi yola koyulalım ve en yakın yerleşkeye gidip güzelce bir banyo yapalım. Sonra da karnımızı doyurup geleceğe dair plan yaparız'' dedi ve usulca yürümeye başladı.


       



  Vadejda elindeki çantayı adamlarından birinin kucağına doğru sertçe fırlattı. Çantayı yakalayan adam ''Reis, çocukla taşşak geçiyorsun değil mi? Birazdan kafasını uçuracaksın değil mi?'' diye sordu.



Vadejda adamının önünden geçerken ''Onun kılına dokunan olursa gırtlağını parçalarım. Bundan sonra tek görevimiz Onu korumak'' dedi. Böylece garip bir başlangıçla 12 kişilik çete Zoltana bağlandı. Ve Vadejda Zoltanın sağ kolu oldu. 

             



Yıllar birbirini kovalarken Zoltan sözünü tuttu. Ticaret konusunda namını bütün çöle duyuran Zoltan inanılmaz bir itibar sahibi oldu. Artık Zoltanın tek bir sözü bile altın değerinde bir senetti. Yerleşik bir düzeni olmadığı için sürekli olarak seyahat halindeydi Zoltan.



Sahip olduğu kervanın bir ucunda duranlar diğer ucunu göremiyordu. Tüccarlar kabilesinin Reisi bile Zoltanı kıskanıyordu. Dürüst kişiliği ve ticari zekasıyla Zoltan gönülleri fethediyordu.



Vadejda başta olmak üzere tüm adamları itibar görüyordu. Zoltan ve Vadejdanın garip şekilde başlayan ilişkileri ise çoktan kardeşliğe dönmüştü. Artık Vadejda Zoltanı para ya da itibar için değil; ölümüne sevdiği için koruyordu. 

             



 Geçen yıllar içerisinde Zoltanın serveti ve kafilesi o kadar çok büyümüştü ki, artık koca ıssız arazi çölüne Zoltanın malları sığmıyordu. Yüzlerce depo kiralanmış ve başına onlarca adam dikilmişti. Ama yine de her geçen gün artan serveti sığdıramıyorlardı çöle.

         



Vadejda bir kaç defa bu durumu Zoltana açtı. ''Zoltan, şu depo işinin bir çaresine bakmamız lazım. Yer bulamadığımız için malların çoğunu kervanla oradan oraya taşıyoruz. Ama her taşımamızda %3 lük bir zaiyat oluyor'' diyerek bir çok defa meseleyi dillendirdi. Vadejdanın anlayamadığı bir şekilde Zoltan her seferinde konuyu ''Merak etmeeee, o konu hakkında bir planım var'' diyerek geçiştiriyordu.

         



Bir akşam bütün kafile dinlenmek için bir yerleşkeye geldiler. Yerleşke Reisi Zoltanın kafilesini görünce sevinçten oynamaya başladı. Zoltanın kafilesindeki işçilerin basit alış verişleri bile yerleşkenin bir yıllık kazancına eş değer bir gelir getirirdi.

       



Bir ara Reis sevincin dozunu kaçırıp herkesin içinde Zoltana 6 karısını birden ikram etti. Ama kadınlarda gözü olmayan Zoltan kibarca Reisi reddedip yakın korumalarıyla birlikte yerleşkenin hanına girdi. Hep beraber yiyip içip eğlendiler.



Zoltanın korumaları kafayı buldukça Ona iltifatlar yağdırmaya başladılar. Bir ara sarhoş bir adamı ''Efendimiz Zoltan, çölün eeeyyynnn sağlam adamıııı. ADam gibi adamdır ooooo. Ama ben bu Reis olacak kerkenez niye kendi karılarını ikram etti biliyoruuuummm hııykkk!'' 

           



Adamın hıçkırıklar içinde ve kendinden emin şekilde ''Biliyoruuuuummm'' demesi bütün handa bir merak oluşturdu. Hatta Zoltan ve Vadejda bile merakla adamın gözlerinin içine baktılar. Bir an için ilgi odağı olunca hafiften şımaran adam bilerek kendini naza çekti. İçkisinden derin bir yudum alıp merakı arttırmak için on nefes kadar bekledi.



Sonra Zoltana dönüp ''Çünkü nedeeeyyynnn? Ulan çölde herkes bilir. Benim soylu efendim Zoltan bir şey istediği zaman vermeyen enayi dürzünün önde gidenidir. Çünkü efendim Zoltan bir verene karşılığında on verir. Bu teres de biliyor yaaaaa. Aklı sıra 6 karı verip 60 karı alacak dürzüüüyyyy''

           



Gözleri kaymış olan sarhoş korumanın bu yorumu bir anda bütün hanı kahkahalara boğdu. Etrafında gülen yüzler görev Vadejda bir an için geçmişi düşündü. Çölde insanları soyup öldürerek hayatta kalmaya çalıştığı o zor yılları. Ve kendinden utandı. Sonra yüzünü Zoltana dönüp minnet dolu bakışlar attı.

         



Zoltan ise yavaşça ayağa kalkıp Vadejdanın kulağına eğildi. ''Seninle konuşmam gereken önemli bir şey var. Yukarıdaki boş odalardan birine çekilelim'' dedi. Vadejda şarap testisini de yanına alıp Zoltanın peşine düştü. Küçük hanın misafirleri için beş küçük odası vardı. Zoltan ve vadejda tahta merdivenlerden çıkıp en yakın olan ilk odaya girdiler.

           



Aradan çeyrek kum saati geçmemişti ki odadan bağırma sesleri gelmeye başladı. Bağıran Vadejdaydı. Vadejdanın gür ve yırtıcı sesini duyan bütün han bir anda sessizliğe büründü. Bütün korumalar komutanları olan Vadejdanın öfkesini iyi bilirdi. Vadejda öfkeliyken etrafta dolaşmak ateş havuzuna atlamak gibi bir şeydi.

       



Hepsi korkudan sus pus olmuş şekilde dinlemeye koyuldular. Epey bir bağırış ve çağırışın ardından Vadejda odanın kapısını kırarcasına açtı. Hızlı adımlarla merdivenden hana indi. Ve bulduğu ilk masaya çöktü. Öfkeyle yanında oturan adamın elinden şarap testisini alıp kafasına dikti.


       



Bütün adamlar acaba Vadejda öfkesini benden mi çıkaracak diye titrerken Vadejda testiyi yere atıp gürledi. 


''Yaaahuuuu manyak bu herif beee. Kafayı yemiş bu. Çölün sıcağı beynini eritmiş fukaranın. Olacak iş mi lan bu? Oldu paşam, bari git bütün çöle ölümüne meydan oku. Vadejda salağı da gelsin senin götünü kollasın. Oooffff offfffhhhh hala sindiremiyorum teresin dediklerini. Akıllı adam lafı mı lan bunlar!!''

           



O an handa bulunan tüm korumalar merak içinde kalmıştı. Aynı anda hem korkunç bir merak duyuyor; hem de Vadejdanın boyunlarını kırmalarından çekindikleri için soramıyorlardı. Ama içkiyi hayli fazla kaçırmış bir asker yavaşça yanaştı. Ve sarhoş cesaretiyle çekinerek de olsa herkesin merak ettiği o soruyu sordu.



Asker-- Yahu ne oldu komutanım? Niye kızdınız ki şimdi bu kadar ? Ne güzel yiyip içip eğleniyorduk.


Vadejda-- Sorma be aslanım. Herif benden en olmayacak şeyi istedi.


Asker-- Eeeğğğ Zzzooltan mııı? Efendimiz sizi bu kadar kızdıracak ne istemiş olabilir ki komutanım?


Vadejda-- Aaahhh çocuklar, inanın bana, eğer benden gökyüzündeki cenneti yer yüzüne indirmemi isteseydi bu daha kolay olurdu.

                     

Vadejda tüm öfkesine rağmen renk vermiyordu. Acaba Zoltan , Tanrıların krallığı olan gökyüzü cennettini yer yüzüne indirmekten bile daha zor olan ne istemiş olabilirdi?






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44441 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr