Bölüm 66 : Prenses

avatar
3624 9

Yıldızlar Kralı - Bölüm 66 : Prenses


Alfa, Karmela'nın tepkisiyle afallamıştı. 

“Ersa'nın neler yaptığı mı?”

“Sorumu tekrar etmede cevapla Alfa. 

Karmela sabırsız davranıyordu. Alfa, Karmela'yı bekletmek istemedi ve aceleyle anlattı. “Bu yıl Ersa yabani yola gitti. Ayrıca bir göreve çıktı. Onun dışında akademideydi.”

Karmela, sinirli bir ses tonuyla “Ayrıntılı anlat Alfa.” Dedi.

“Akademi başladıktan sonra Ersa çok geçmeden akademiden ayrıldı. Bu konuyu öğrendiğimde araştırdım ve yabani yola gittiğini öğrendim.” Karmela, kaşları çatık dinliyordu. “Devam et.”

“Altı aya yakın bir süre boyunca akademiye gelmedi ve yabani yolda kaldı. Altı ay sonra geldiğinde Mely ile usta seviye bir göreve çıktılar. Birkaç gün içinde görevi tamamladılar ve geri döndüler. Görevden sonra yaz tatiline kadar akademiden çıkmadı.”

“Ve sen tüm bunları bana rapor etmedin öyle mi!?”

Alfa, Karmela'nın kızgın ifadesinden korkmuştu. 

“Önemli bir şey olduğunu düşünmemiştim patron.”

Karmela'nın ifadesi gitgide karardı. Alfa, Karmela’nın karşısında uysal biri olmuştu. “Oğlum yabani yola gidiyor ve bu konu önemsiz mi oluyor?” Karmela kızgın gözlerle enerjisini çevresine yaydığında Alfa'nın ifadesi korkunun en derin hislerini yaşadığını belli ediyordu.

“Sa- sakin ol patron. Üzgünüm benim hatamdı. Bundan sonra ne olursa olsun sana rapor edeceğim. Söz veriyorum.”

En son Karmela'nın baskısına daha fazla dayanamadı ve onu sakinleştirmek için aceleyle konuşmasını sürdürdü. “Ulu Hekim konusunda bilgi aldık patron. Agira İmparatorluğunun doğu kısmında görüldüğüne dair bilgi var.”

Karmela'nın ifadesi biraz yumuşamıştı. 

“Hemen adamları görevlendir ve Agira İmparatorluğuna yolla. Ulu Hekimi bulsunlar ve geri getirsinler. Ayrıca bundan sonra Ersa ile ilgili konuları doğrudan bana bildirmeyi unutma.”

Alfa, bir daha Karmela'yı kızdırmayı göze alamazdı. Onun kızgın halinde neler yapabileceğini çok iyi biliyordu. Eğer Ersa’ya onun ihmalkarlığı yüzünden bir şey olursa kesinlikle ölü bir adam olacağını tahmin edebiliyordu. Gençliğinde en büyük klanlardan birini tek başına yok etmiş kişiydi karşısındaki adam. Normalde iyi bir kişiliği olsa da sinirlendiği zaman onu hiç kimse durduramazdı. Bunu düşündüğünde tüyleri diken diken oldu.

“Kesinlikle sana rapor vereceğim patron.”

Karmela daha fazla bir şey söylemedi ve inanılmaz bir hızda buharlaşmış gibi ayrıldı. Karmela'nın baskısı yok olunca Alfa rahat bir nefes alabilmişti. 

“Aurası yıllar geçtikçe daha da inanılmaz oluyor.”

...

Karmela’nın aklını sürekli Ersa'nın ifadesi kurcalıyordu. Bir şeyler kesinlikle yanlıştı. İfadesi sanki her şeyden beklentisini kesmiş gibiydi. Sözleri inandırıcılık barındırmıyordu. Büyük bir şey olmalıydı, bundan emindi.

En sonunda yolun yarısında durdu ve başka bir yöne aşırı bir hızda ilerlemeye başladı. Yolculuğunun sonunda vardığı yer görkemli büyük bir şehirdi. Sokaklar insanlarla dolup taşıyordu. Şehirde her çeşit insan görmek mümkündü. Şehrin ortasında tüm şehirden daha ihtişamlı onlarca kilometre alanı kaplayan bir yer vardı. Şehrin içinde şehir gibiydi. Karmela, normal insanların güzellikleri ile gözlerini ayıramayacağı binalar ve doğal harikalarla kaplı alanda ilerledi ve küçük çaplı bir gölün yanına geldi.

Gölün çevresi küçük sevimli evler, salıncaklar ve nadir türden büyüleyici ağaçlarla donatılmıştı. Salıncaklardan birinin önünde üç kız sohbet ediyordu. İki küçük kız, siyah saçlı kızın etrafında dönüyor ve mutlu gülümsemelerle konuşuyordu. Derin mavi gözlere sahip siyah saçlı kızın gözleri duyduğu ses ile gökyüzüne kaydı. 

“Mely.”

Mely, gökyüzüne baktığında siyah kıyafetler içinde yakışıklı ve asil görünümlü bir adam gördü. Hemen yüzünde bir gülümseme oluştu. Üç kızda aynı anda bağırdılar. 

“Karmela usta!”

Karmela, aşağıya indi ve üç kızın kendisine koşup sarılması ile üçünü de gülümsemeyle karşıladı. 

“Kamelya, Lila. Gittikçe güzelleşiyorsunuz. Nasılsınız bakalım?”

İki küçük kızda Karmela'nın övgüsü ile mutlu oldu 

“Babamın yanına mı geldiniz usta?”

Karmela, Mely'nin güzel yüzüne baktıktan sonra başını iki yana salladı. 

“Hayır seninle görüşmeye geldim.”

"Benimle mi?" 

Böyle bir şeyi hiç beklemiyordu.

...

Kolonlarla desteklenmiş geniş bir salonda, tahtta oturan siyah saçlı ve mavi gözlü bir adam vardı. Geniş omuzları ve görkemli altın kıyafetleri diğer insanlardan farkını ön plana çıkarıyordu. Salona mavi kıyafetler giymiş bir adam girdi ve tahttaki adamın önünde eğildi. 

“İmparatorum. Usta Karmela, İmparatorluk şehrine giriş yaptı.”

İmparator şaşkın bir görünüş verdi. 

“Karmela mı geldi? Nerede?”

“Prenses Mely'nin yanında.”

“Mely'nin?” İmparator düşüncelere dalmıştı. Karmela'nın neden Mely ile görüşmek istediğini anlamamıştı. “Tamam, rahatsız etmeyin onu.”

“Emredersiniz.” Adam bunu söylese de asla Karmela'yı rahatsız etmeye cesaret edemeyeceğini düşündü. İmparatorlukta kim bunu yapabilirdi ki? Sanırım deli bir kişi bile bunu yapmaya cesaret edemezdi.

Karmela ve Mely, boş bir alana geçtiğinde Mely, Karmela'nın ne söyleyeceğini merakla bekliyordu. “Mely, bu yıl akademide Ersa ile bir göreve çıkmışsınız, doğru muyum?”

Mely kalp atışının hızlanması ile şaşkın bir ifade verdi. Karmela usta neden bunu soruyordu ki? “Evet usta.”

Karmela, kızın gergin ifadesini rahatlatmak adına gülümsedi. “Sorun yok Mely. Sadece merak ettiğim birkaç şey var. En başından her şeyi anlatmanı istiyorum.”

Mely biraz rahatlayarak cevapladı. “Evet usta. Görevimiz Niste köyünün batı alanındaki canavarları temizlemekti. Ersa ile köye gittiğimizde bilgi topladık ve batıdaki canavarların bulunduğu yere gittik. Bu canavarların kaynağının neresi olduğunu bulmak için ilk seferde saldırmadık ve birkaç gün gözlem yaptık.”

“Gözlemlerimiz sonucunda bir mağara keşfettik. Mağarada yeraltına uzanan bir merdiven bulduk.”

Karmela, Mely'i çok ciddi bir ifade ile dinliyordu. “Sonra?”

“Merdivenden indiğimizde bir oda ile karşılaştık. İçerisinde cesetler vardı ve duvarlarda tuhaf çizimler vardı. Ayrıca merdivenlerden inerken de anlamadığımız dilde yazılar gördük.”

“Anlamadığınız dilde yazılar ve tuhaf çizimler?” Karmela meraklı bir tonda konuştu.

“Evet, resimlerde karanlık bir dumanın çevresini kapladığı bir adam vardı. Adamın etrafında ölü insanlar yatıyordu. Odayı incelerken Ersa gizli bir geçit keşfetti. Geçit bir tüneldi. Duvarları siyah ve ürkütücüydü. Tünelde ilerlediğimizde usta evre bir canavarla karşılaştık ve böylece canavarların buradan geldiği fikrini ortaya çıkardık. Tünelin sonunda ise bize ölümü hatırlatan bir ormana ulaştık.”

“Nasıl bir yerdi?” Karmela'nın ifadesi daha da kararmıştı, çok ciddi şeyler düşünüyor gibiydi. Mely o anları hatırladığında istemsizce ürktü. “Sanki her şey ölüydü ama aynı zamanda yaşıyordu. Ağaçlar vardı, canavarlar vardı, toprak vardı. Yine de hiçbiri bir yaşama sahip değil gibiydi. Ruhsuzmuş hissi veriyorlardı.”

“Ormanda bir süre gezinince gri silindir bir taş bulduk. Çevresinde daha önce hiç görmediğim türde şekiller vardı. Silindirin üzerinde ise siyah bir kristal bulunuyordu. Ersa ile silindire yaklaştık ve yakından baktık.”

Mely, Ersa'nın kendisini kurtarmasını ve acı verici ifadesini hatırladığında gözlerinin kenarları kızarmıştı. 

“İşaretlerle kaplı alanın içinde iken birden Ersa beni dışarıya itti. Aynı anda benim peşimden de çıkmaya çalıştı, ama bir şey onu engelliyor gibiydi. Yüzünde acı verici bir ifade vardı. En sonunda çıkmaya çalışmaktan vazgeçti ve silindirdeki kristal taşı eli ile kavradı. Ondan son- sonra” Mely'nin göz yaşları istemsizce akmaya başladı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44306 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr