Bölüm 64 : Uyarı

avatar
3457 9

Yıldızlar Kralı - Bölüm 64 : Uyarı


Gölün derinliklerinde soğuk su Ersa’ya huzur veriyordu. Dakikalar birbirini kovalarken Ersa gölün içinden çıkmadı. Bir dakika, iki dakika, beş dakika, on dakika...

Yirmi dakikadan fazla süre geçtiğinde gölün kenarından sırılsıklam bir vücutla çıktı ve yeşilliklerin arasına uzandı. Yüzünde hiçbir beklenti yoktu. Uzun bir sürenin sonunda ayağa kalktı ve odasına gidip kıyafetlerini değiştirdi. Mely ile buluşmak için ormana gittiğinde Mely oturmuş onu bekliyordu.

Mely'nin silueti Ersa’nın kısa süreliğine sakinleşmiş kalbini tekrar acı içinde bıraktı. Mely kendisinin geldiğini fark edip döndü. Ersa yüzüne hoş bir gülümseme yerleştirdi. Yüzü öncekine göre solgun değildi ve yeni kıyafetleriyle tamamen iyi görünüyordu. Mely gülümseyerek sordu.

“Nasıldı günün?”

Ersa boğazının kuruduğunu hissetti. Kendisini toparlayarak cevapladı. 

“Güzeldi. Rutin eğitimimin kolaylığını özlemişim.”

Mely gözlerini devirdi. “Rutin eğitiminin kolaylığı? Nasıl eğitim yaptığını bilmesem inanabilirdim.”

Ersa Mely’nin sözlerine güldü ve “Senin günün nasıldı? Kelebek Savaşçıları Grubundakiler seni rahatsız etti mi?” diyerek sordu.

“Beni bulmaya geldiler, ama bu normal bir şey. Onlara geri dönmemek konusunda kararlıyım.”

Ersa, Mely'nin kendisinin yanında kalacağını biliyordu. Söylemese de onların kendisine karşı kötü bir tavır takınmalarına kızdığını anlamıştı, ama bugün yaşadığı olaydan sonra ileride neler olacağını kestiremiyordu. Eğer Mely kendisine çok bağlanırsa o yokken neler olurdu?

“Bence bu meseleyi kestirip atma. Biraz düşün. Oradaki anılarını, onlarca arkadaşını. Onları bırakmak istiyor musun gerçekten? Sadece bir kişiye göre yargılama. Senin gittiğin için çok üzülen arkadaşların yok mu? Sözümü dinle ve gruba geri dön. Seni hiçbir şeye zorlayamazlar. Öyle bir şey olursa ben kıçlarına tekmeyi basarım.”

Ersa'nın gülerek son sözlerini söylemesi ile Mely de güldü. Aslında gruba geri dönmek konusunda kararsızdı. Birçok arkadaşı ve anısı olduğu doğruydu. Ersa'yı da kırmak istemiyordu.

“Tamam. Yarın gidip konuşacağım ve gruba geri döneceğim, ama sözünü unutma. Herhangi bir durum olursa kıçlarına tekmeyi basacaksın.”

Ersa, Mely'nin sözleri ile güldü. “

“Tamamdır. Aferin.” Mely'e övgü verdikten sonra kafasını okşadı. Mely biran Ersa'dan beklemediği hareket karşısında kızardı. Hemen elini uzaklaştırdı ve kızdı. 

“Neden hep bebekmişim gibi davranıyorsun?”

Ersa tebessüm ederek cevapladı. 

“Üzgünüm.”

Ersa'nın özür dilemesine rağmen gülümsemesi Mely'i biraz sinirlendirmişti. Ellerini uzattı ve Ersa'nın şaşkınlıkla tepki vermesini sağlayarak saçlarını okşadı. Ersa'nın yüz ifadesini gördüğünde Mely yüksek sesle gülmeye başladı. 

“Ben yapınca nasıl oluyormuş?”

Mely'nin yaramaz haline bakan Ersa dudaklarını kenara kıvırdı ve Mely'e yaklaştı. Mely, Ersa'nın ifadesini gördüğünde hemen kaçtı. “Heyy. Sen başlattın!”

Mely'nin kaçışını izleyen Ersa kahkaha attı. Peşinden gitmeyi bıraktı ve kılıcını çıkardı. “Tamam bir şey yapmayacağım. Gel hadi.”

Mely, Ersa'nın sözleri ile bir süre tereddütlü davrandı ama sonunda kılıcını çıkartıp yanına gitti. 

“Uyarıyorum. Elimde kılıç var, bir şey yapma.”

Mely'nin temkinli hali Ersa'yı daha çok güldürmüştü. Kılıcını Mely'e doğru sürdü ve basit bir saldırı yaptı. 

“Bekle, bekle. Neden bir anda saldırıyorsun?”

Mely hızla geri çekildi ve Ersa'nın saldırısını karşıladı.

“Reflekslerin fena değil.”

Mely’de Ersa’ya basit bir teknikle saldırdı.

“Bakalım senin reflekslerin nasılmış.”

...

Ersa ertesi sabah ormanda eğitim yapmak için nehre gitti. Kendisini takip eden birkaç kişi fark etmişti.

“Dışarı çıkın.”

Ağaçların arkasından üç kişi dışarı çıktı. Biri Mely'nin bileğini tutmaya çalışan çocuk, diğeri görev alırken gördükleri çocuktu. Sonuncusunu ise tanımıyordu.

“En azından sezgilerin takdire şayan.” Bu sözleri söyledikten sonra çocuğun gözleri ölümcül bir ifadeye büründü. 

“O gün bileğimi tutmanın ve Mely'i grubumuzdan almanın cezasını ödeyeceksin. Benim adım Efka. Bugünden sonra bunu unutmayacağına emin olacağım.”

Diğer çocuk da atıldı. “Abel ismini de hatırlayacağına emin olabilirsin.”

Tanımadığı çocukta en son “Barris ismini aklına kazıyacağım.” dedi.

Ersa ise üçünün ölümcül bakışları ve kendisine söylediği sözlerle kahkahasını tutamamıştı. “Bu bir gösteri falan mı? Ben Ersa. İsmimi aklınıza kazıyacağım falan mı demem gerekiyor?”

Üç çocuğunda yüzü kıpkırmızı oldu. Sinirle kılıçlarını kuşandılar.

“Daha ne kadar gülebileceksin göreceğiz.” Efka bağırdığında Ersa'nın ifadesi çok ciddi oldu.

“Kapa çeneni!” 

Ersa'nın sözleri ile üçü de çıldırmış gibi ona baktılar, ama o sırada karşılaştıkları gözlerle oldukları yerde titrediler. Az önce gülen çocuk birden nasıl bu kadar tehlikeli bir ifadeye sahip olabilirdi? Hayatlarında hiçbir zaman görmedikleri bakışlardı bunlar. Güzel ve sakin gözler, yerini aşırı tehlikeli bir çift göze bırakmıştı. O an üçü de ölüm korkusunu hissettiler. Hatta bacaklarının bile titremesine engel olamadılar.

“Madem bir kavga istiyorsunuz, size istediğinizi vereceğim.” Ersa dünden beri sıkıntılıydı ve karşısına stresini atabileceği kişiler çıkınca kendisini tutma isteği kalmamıştı. Vücudu kavga için tutuşuyordu. Barris korkudan kaçmak istiyordu. Ersa'nın bu derece psikopat biri olmasını beklemiyordu. Diğer ikiliye baktı ve ikisinin de korkusunun azaldığını gördü. 

“Gidelim mi? Bu iyi bir fikir gibi görünmüyor.”

Efka çocuğa bağırdı. 

“Sadece bir bakış. Neyinden korkuyorsun? Kendine fazla güvenen bir velet. Sonu hazin olacak.”

Barris bu sözlerden sonra Abel'e döndü, ama onun da benzer düşüncede olduğunu görünce o da mecburen kaldı.

“Bugün haddini bildireceğim. Kuzenim Nel için de iyi bir dayak yiyeceksin.” Abel kızgınlıkla bağırdı.

Ersa, Nel ve tayfasını hatırlayınca Abel'e baktı. “İyi bir eşleşme kuzen olarak. İkiniz de birbirinize benziyorsunuz.”

Abel, Ersa'nın iğneleyici sözleri ile daha da kızdı. Konuşmak istese de Ersa araya girdi. 

“Bu kadar konuşma yeter.”

Parmaklarını sağ bileğine getirdi ve ağırlığı sıfır yaptı. Sonrasında diğerleri daha hiçbir şey anlamadan yanlarına koştu. Üçü de genişlemiş gözlerle Ersa’ya karşı koymak istedi, ama Ersa çok hızlı hareket etmişti.

Gücünü esirgemeden Efka'nın kafasına sağ yumruğu geçirdi ve kolunu geriye savurarak sağ dirseğini de Abel'in kafasına vurdu. Fırsat vermeden zaten korkudan donmuş son çocuğun karnına tekme attı. Üçü de metrelerce yuvarlanarak yerde sürüklenirken acı haykırışlarla bağırıyorlardı. Ersa'nın kıyafet ağırlığı 770 kilogramdı ve bu tür bir ağırlık büyükusta evresinde başında olan Efka için bile çok fazlaydı. Diğer ikili içinse dayanılmazdı.

Hiçbiri Ersa'nın bu derece hızlı ve güçlü olmasını beklemediğinden hazırlıksız yakalanmışlardı. Darbe yedikleri yer çok fazla ağrıyordu. Yerlerinden kalkmak istediler. Ersa kalkmak isteyen ilk kişi olan Efka'nın suratına bir tekme attı. Hemen sonra Abel'e vurdu. Son çocuk gördüğü bu sahne ile yerinden kıpırdamadı bile. Daha fazla dayak yemek istemiyordu. 

“Mely grubunuza bugün dönecekti. Bunu bile bilmeden aptalca saldırıya geçtiniz. Eğer bir daha böyle bir şey yaparsanız o kadar merhametli olmayacağım. Ayrıca Mely'i bir daha rahatsız ederseniz, sizi doğduğunuza pişman ederim!”

Üçü bunu dinlerken yüzlerindeki ifade sürekli değişim geçirdi. Sevinseler mi kızsalar mı bilemediler, ama bu olaydan sonra kesinlikle intikam almaya Efka ve Abel yemin etmişlerdi. Ersa’nın onları hazırlıksız yakaladığını düşünüyorlardı. Ersa ise üçünün duygularını umursamadan ormanın derinliklerinde kayboldu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr