Bölüm 38: Gizemli Adam

avatar
4064 11

Yıldızlar Kralı - Bölüm 38: Gizemli Adam


Hakemin kararına memnun olmayan bir çift gözün sahibi hemen itirazda bulundu.

“Nasıl birinci olabilir? İkisi de baygın durumda.”

İtiraz eden Abril'in ustasıydı. Bu nedenle hakem karşısındaki kişiyi zor yolla susturamıyor, bir açıklama yapmak zorunda kalıyordu.

''Saldırısı güçlü gelen kişi Ersa'ydı. Yani düşmanını yenen o oluyor.''

''Gerçekleştirilen saldırı ile bayılıyorsa nasıl birinci olmaya layık olur?''

Abril'in ustası hala Ersa'nın birinci olmaması konusunda diretiyordu. Buna izin vermeyeceği yüzündeki ifadeden belli oluyordu.

''Usta Be-''

Hakem daha konuşurken onun sesini bastıran başka bir ses arenada yankılandı.

''Beha, saldırısı düşmanından güçlü olan kişi, karşısındaki kişiden güçlü olan kişi demektir. Yani konuyu uzatmanın bir anlamı yok.''

Haria'nın sözleri, Beha'ya büyük baskı oluşturarak daha fazla itiraz edememesini sağladı. Hala Ersa'ya karşı kızgınlık dolu olsa da birinciliği konusunda bir şey yapamadı. Somurttu ve yerine oturdu.

Ersa birinci seçilince doktorlar aceleyle ikiliyi aldılar ve tedavi etmeye götürdüler. Herkes hayretler içerisinde gelişen olayların şokunu yaşıyordu.

“İnanılmaz. Sürpriz at kazandı.”

Gözleri hayranlıkla parıldayan başka bir çocuk “Kullandığı yöntemler şuana kadar görülmemiş cinstendi.” dedi.

...

''Mely de birçok yara bulunmasına rağmen durumu iyi. Birkaç gün içinde, bizim de yardımımız ile tamamen toparlayacaktır.''

Ersa ve Mely’nin tedavi süreciyle ilgilenen kadın bir doktor Haria’ya, Ersa ve Mely'nin durumu hakkında rapor veriyordu.

''Peki ya Ersa?''

''Ersa- onu tedavi etsek de vücudunda büyük bir yara bulunmuyordu. Vücudu inanılmaz. En azından yaşıtlarından katlarca kez sağlam bir vücudu var. Ama anlamadığım bir şekilde büyük bir yara almış gibi. Durumunu kavrayamıyorum. Tuhaf bir çocuk.”

Doktorun anlattıklarını dinleyen Haria, keskin gözlerle doktora baktı. “O çocuğu kesinlikle iyileştirmelisin.”

Bir gün sonra

Mely, küçük bir odada, rahat bir yatağın üzerinde gözleri kapalı uzanır vaziyette yatıyordu. Yavaşça açılan gözleri ile bulanık görüşü netleşirken etrafına baktı. Yatağında doğrulduktan sonra hafiften mırıldanma sesi dudaklarının hareketleri ile duyuluyordu. “Tam olarak ne oldu?”

O sırada içeri giren orta yaşlı kadın bir doktor, Mely'nin uyandığını görünce tatlı bir şaşkınlık yaşadı. ''Kendine gelmişsin.''

''Ersa ile savaşımızın sonunda ne oldu?''

Mely'nin yanına geldiğinde hemen bu soruyu sorması doktoru güldürmüştü. “Sanırım merak etmekte haklısın. Şöyle ki, savaşın sonunda ikinizde tekniğinizi kullandığında, son anda Ersa büyük bir güç kazandı ve senin saldırını bertaraf edip seni de yendi.”

Neler olduğunu duyan Mely sonunda rahatlamıştı. Doktor ise Mely'nin yenildiğinden dolayı üzgün olabileceğini düşünerek konuşmasına devam etti. “Bu arada büyük bir yenilgi almadın. Seni bertaraf ettikten sonra Ersa'da bayıldı. Hatta şuan da durumu senden daha kötü, ama saldırısı gü-”

Ersa'nın kendisinden kötü durumda olduğunu duyan Mely, kalp atışı hızlanırken doktorun sözünü kesti. “Nasıl? Neyi var?”

Doktor, şaşkın bakışları ile Mely'e baktı. “Bizde tam olarak bilmiyoruz. Ama zihinsel bir darbe aldığını düşünüyoruz. Vücudu tedaviye tepki vermiyor.”

Kalbinde büyüyen kötü his Mely'nin yerinde duramamasına neden oluyordu. Hışımla ayağa kalktı ve “Ersa nerede?” dedi.

Doktor hala şaşkınlıkla Mely'e bakıyordu. Neden bu kadar büyük bir tepki verdiğini anlamıyordu. “Sağdan ikinci odada.”

Mely en yüksek hızını kullanarak dışarı çıktığında doktoru arkasından bağırıyordu. “Daha enerji damarlarındaki durum stabil değil. Enerjini kullanma!”

Mely ise sanki hiçbir şey duymamış gibi koşmaya devam etti. Kısa süre de doktorun tarif ettiği odaya vardığında hızı ile uyumlu bir hızla kapıyı açtı. İçeri girdiğinde beyaz bir yatağın üstünde uzanan Ersa'yı kısa bir süre odayı taradıktan sonra gördü. Siyah uzun saçları omzuna gelen çocuk, her zamanki rahatlatıcı sakin yüzü ile orada duruyordu.

“O kendinde değil.”

Mely'i takip eden doktorun sesleri Mely'nin kalbine anlamadığı bir his vermişti.

“Neyi var? Nasıl bilmiyorsunuz? Siz doktor değil misiniz?”

Mely'nin ardı ardına sorduğu sorulara doktor nasıl cevap vermesi gerektiğini bilememişti. 

“Tıpta anlamadığımız şeyler olabilir, ama önemli bir şeyi olmadığını düşünüyorum. Sadece bir süre uyuması ve dinlenmesi gerekiyor. Hem senin önce kendini düşünmen gerekli. Senin durumunda iyi değil ve birkaç gün boyunca enerjini kullanmaktan kaçınmalısın.”

Doktorun sözleri ile Mely kafasını aşağı yukarı salladı ve isteksiz adımlarla odayı terk etti. Ersa baygınken vücuduna yayılan kırmızı enerji çıldırmış gibi yanıp dönüyordu. En çıldırmış olan kısım ise Ersa'nın çekirdeğiydi. Büyük bir yumak halinde duran kırmızı enerji birikimi çekirdeğe durmadan saldırıyor, siyah bariyeri aşmak istiyordu. Ama her şeye rağmen siyah bariyer yıkılmaz bir duvar gibi yerinde kalıyor, hiçbirinin geçişine izin vermiyordu.

Güneş acelesi yokmuşçasına battığında siyah renk gecenin habercisi olmuştu. Ersa yatakta uzanır durumda iken yanında seyircilerin arasında Ersa'nın o günkü saldırısını izleyen adam vardı. Yeşil kıyafetleri ile birleşen gizemli yüzü ona ayrı bir cazibe katıyordu.

Elleri Ersa'nın alnına uzandığı ve “İnanılmazsın çocuk.” diyerek mırıldandı. Ersa'nın vücudunu kontrol ettiğinde kaşları çatıldı. “İçinde dolanan bu küçük şeylerde ne?” meraklı gözlerle, düşüncelere daldı. Meraklı gözleri anlamadığını belirten bir görüntü halini aldı.

Enerji damarlarında dolaşan iç enerjisini parmaklarında topladıktan sonra Ersa'nın bedenine aktardı.

Ersa'nın vücudunun içinde dolanan kırmızı enerjiler gelen enerji ile rengini kaybetti ve Ersa'nın vücudu normal düzenine geri döndü. Bedeni normale dönen Ersa, gözlerini açmaya başladı. Bu sırada yanında duran yeşil kıyafetli adamın bedeni birden buharlaştı ve ortadan kayboldu.

Ersa odayı görünce doktor gözetimi altında olduğunu anlaması uzun sürmedi. Vücudunu kontrol etti ve iyi olduğuna karar verdi. Yatağından doğruldu ve odasından dışarı çıktı. Dışarı çıkması ile karşısında onu gördüğünde gözleri nemlileşen Mely ile karşılaşması bir olmuştu.

Birbirlerinden birkaç adım uzakta iken bu mesafenin aşılması saniyeler sürmedi. Mely, kollarını Ersa'nın beline doladığında Ersa ise olduğu yerde hareketsiz kaldı. Göğsüne yaslanan kıza baktığında dudaklarında küçük bir tebessüm oluştu.

Mely'nin kalbinde yaşadığı duygu karmaşıklığı düzeldiğinde mantığı devreye girmişti. Yanakları al al olurken kollarını hemen Ersa'dan uzaklaştırdı ve birkaç adım geri gitti.

Ersa’nın baygın olduğu sürede endişelenmeden edemiyordu. Durumunu doktorlarında bilmemesi endişesini arttırmıştı. Bu süreçte Ersa’yı birçok kez ziyaret etmişti. Ersa’ya bir şey olma ihtimalini aklından bile geçirmek istemiyordu. Bu düşüncelerle Ersa’yı ayakta görünce mantığını kısa süreliğine yitirmişti. Normalde hiç kimse ile temas kurmayı sevmeyen biriydi. Bugüne kadar herkesle mesafesini de korumuştu. İlk kes yabancı birine sarıldı. Kendine geldiğinde ise şimdiden pişman olmuştu.

“Be- ben senin birden ayağa kalktığını görünce- sadece”

Mely'nin anlamsız sözlerini duyan Ersa'nın yüzüne yerleşen gülümsemesi genişledi.

“Nasılsın?”

Ersa'nın konuyu uzatmadığını gören Mely sevinmişti, ama Ersa’nın devam eden cümlesi ile utancından yine kırmızılaştı.

“Hayranın olarak takipçimin ne durumda olduğunu merak ediyorum.”

“Hayır, hayır, hayranın değilim demiştim.”

Mely hızla atan kalbini sakinleştirmek adına hemen geriye döndü ve Ersa'dan uzaklaşmaya başladı. Ersa ise uzaklaşmasına izin vermeden onu takip etti. Ersa'nın formada olduğunu gören Mely, gözlerini devirdi. 

“Görünüşe göre boşuna endişelenmişim. Çok, çok hatta aşırı iyiymişsin.”

“Hadi ama, sadece şaka yapıyordum.” 

Ersa'nın kıkırdamaları ile sinirli görünen Mely, kalbinde rahatlamıştı. Yanında bulunan çocuğun iyi olması onun kalbine yerleşmiş yoğun rahatsız edici ağırlık hissini kaldırmış, yerini mutluluğa bırakmıştı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44257 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr