Bölüm 29 : Yarışma

avatar
3978 12

Yıldızlar Kralı - Bölüm 29 : Yarışma


Mely bu olaydan kolay gibi bahseden Ersa’ya gözlerini devirdi. Evren enerjisini, kılıç enerjisine çevirmek mi? Böyle bir şey mümkün müydü? Ersa enerji ile temas kuramıyordu bile. Bunu nasıl becerdiğini çok merak etti.

“Yolu kullanmak için tüm düşünce temellerini değiştirmelisin. Zihnini yeni olasılıklara açarsan yeni bir bakış açısı edinebilirsin. Elbette anlattıklarımla yolu kullanabilmeni beklemiyorum. Çünkü her insan farklı bir yol oluşturur. Benim için bu nasıl bir yol ben de bilmiyorum. Sadece artık yola giriş yaptığımı biliyorum. Yine de benimle savaşmaya devam edersen belki de kılıç yolu hakkında bir fikir edinebilirsin. Sonuçta sen enerji kullanabiliyorsun. Yolu kullanabilmek senin için daha kolay olmalı.”

Dünyanın en önemli hazinesi hakkında bilgi alıyormuşçasına dikkatle dinliyordu Mely. Zihni sürekli çalışma halinde tek bir cümleyi kaçırmamaya çalışıyordu. Ersa anlattıklarını bitirince Mely derin bir nefes aldı. Anlatılanları zihninde gözden geçirdi.

Ersa yüzündeki gülümseme ile bekledi. Mely’nin de kendisi gibi yolu kavramak için sıkı çalıştığını biliyordu. Bu amaç uğruna Mely’e yapabileceği tüm yardımları yapacaktı. En azından dövüş sanatlarında ilerleyen bir arkadaşı içindeki pişmanlığı biraz olsun hafifletebilirdi.

Mely ve Ersa’nın o akşamki eğitimleri tamamen yola ayrıldı. Ersa kılıç yolunu kullanarak saldırılar düzenliyor, Mely de kavrayış elde etmeye çalışıyordu.

Akşamları beraber eğitim yaparken sabahları kendi başlarına eğitildiler. Güçleri her geçen gün artmaya devam etti. Haftalar geçtiğinde dövüş sanatları yarışmasına katılma günü gelmişti.

***

Ersa ve Mely karşılıklı oturmuş, sohbet ediyordu.  Ersa yarışma hakkında bilgisinin az olduğunu biliyordu. Mely’den bilgi almak en iyisiydi.

''Dövüş sanatları yarışması nasıl oluyor?'' 

''Yarışma birkaç aşamadan oluşuyor. Yaş aralıklarına göre öğrenciler gruplara ayrılmışlar ve kendi yaş grubuna katılmak zorundalar. Bizim grubun yaş aralığı 10 ile 14 yaş arasını kapsıyor. Öğrenciler ikili müsabakalarla kazananı belirleyecek ve sıralama yapılacak. Galibiyetten üç puan kazanabilirken beraberlikten bir puan kazanabileceğiz. Puanlara göre de sıralama belirleniyor. Yaş grubumuzda ilk ona girebilirsek önceki jenerasyona meydan okuyabileceğiz. Toplam üç meydan okuma hakkı veriyorlar.”

“Meydan okuyan oluyor mu?”

“Elbette meydan okuyorlar. Meydan okumazlarsa büyük bir şansı kaçırmış olurlar. Sıralamalarda sadece ilk bin sıra önemli kabul ediliyor ve öğrenciler genellikle ilk bine meydan okuyor. Eğer üst jenerasyondan birini yenebilirsen onun sırasını elde ediyorsun. Bu da onun yararlandığı haklardan yararlanabilmeni sağlıyor. Öğrenciler böyle bir cazibeye karşı koyamıyorlar. Mesela bizim grubun sıralamasında ilk bine girersek üç özel dövüş sanatları tekniği çalışabiliyoruz, ama teknik olarak kalfa evre ile sınırlandırılıyoruz.”

“Yani onlarda ilk bine girersen bir üst jenerasyona katılmış gibi mi olacaksın?”

“Evet öğrencilerde bunun hayalini kuruyor. Eğer üst jenerasyona girebilirlerse diğerlerinden daha hızlı gelişim sağlayabilirler. Hem aylık olarak alacağın harçlığın artacak hem de daha güçlü tekniklere sahip olabileceksin. Bunun dışında özel dersler, kütüphaneye erişim ve dövüş sanatlarında yüksek konumlardaki insanlardan danışmanlık alabiliyorsun. Elde edebilecekleri de öğrencileri daha hırslı hale getiriyor.''

Ersa'nın savaş teknikleri pek umurunda değildi. Sonuçta kazansa bile yetiştiremeyecekti ve özel dersler de anlamsızdı. Ödüller dövüş sanatlarına yardımcı olacak şekilde düzenlemişti. Bu da Ersa için önemini azaltıyordu. Sadece kazanabileceği sikke miktarı önemliydi. Ersa kendi başına sikke kazanabildiğinden bu da önemini yitiriyordu. Yine de yarışmaya katılmak istiyordu. Dövüş fikri tek başına yeterliydi. Yarına dair beklentilerinin karşılanması umudundaydı. Güçlü insanlarla dövüşmek için tutuşuyordu.

“Madem katılıyoruz. O zaman ilk bine girmeliyiz.”

Mely’nin gülümsemesi aksini düşünmediğini gösteriyordu. 

“Başka bir düşüncen mi vardı?”

 

Dövüş Sanatları Yarışma Günü

Yarışma sabah on da başlayacaktı. Öğrenciler heyecanla yarışma alanında toplanmışlardı. Bugün akademinin şan ve ödül günüydü. Değerini kanıtlayan öğrenciler karşılığında birçok şey kazanacaktı.

Ersa da arkadaşlarıyla alana gelmiş bekliyordu. Saat ona yaklaşırken akademinin üst düzey öğretmenlerinden Haria, tüm öğrencilerin görebileceği bir yere geçerek öğrencileri süzdü.

''Bugün hepiniz burada tek bir amaç için toplandınız. Bu amaç gücünüz ve yeteneğinizi kanıtlamak! Mavi Bulut Akademimizin uzun yıllardır süren geleneğini devam ettirmekten onur duyuyorum. Ben, ana hakem olarak bulunacağım ve yarışmalarınızı izleyeceğim. Savaşınızı ve gücünüzü gösterin!''

Kadının konuşması kısaydı ama tüm alanı canlandırmaya yetmişti. Her öğrencinin içinde büyük bir kazanma, yeteneğini sergileme isteği vardı. Bazıları sevdiği kızı etkilemek, bazıları şöhret kazanmak istiyordu. Bazıları ise içinde bulunduğu hayattan kurtulmak istiyordu.

Gerçek anlamda bir dövüş sanatları özlemi olan kişilerin içi ise daha büyük bir yangınla tutuşmuştu. Her biri yüzünde heyecanlı bir gülümseme barındırıyordu. Bugün savaş günüydü!

Akademi her öğrencinin hangi ligde ve hangi öğrencilerle savaşacağını önceden ayarlamıştı. Toplam on lig vardı ve her lig iki yüz öğrenciye sahipti. Ersa D ligine atanmıştı.

Ersa D ligindeki isimlere baktı. İçlerinde Mely'nin olmadığını fark edince rahat bir nefes aldı. En azından onunla finallerde karşılaşabilirdi.

Savaşa hazırlık için on dakika süre verildi. Ersa da D liginin savaş alanına geçti. Alanda tanımadığı yüzler vardı. Akademide sosyal biri olmadığından kendisini tanıyan olduğunu da düşünmüyordu.

D liginin işleyişini orta yaşlı bir adam anlattı. Ligde on adet hakem ve bir ana hakem mevcuttu. Her seferinde on adet savaş olacaktı. Savaşlarda tek bir maçta öğrencinin elenmesinin önüne geçmek için akademi on kişi ile savaşma koşulu koştu. Eğer çok güçlü biri ortaya çıkarsa öğrenciler yeteneğini gösteremeden elenirlerdi. Bu nedenle on savaş olarak planlandı. On savaşta en fazla galibiyete sahip olan öğrenci o ligin birincisi olacaktı. Eğer birden fazla birinci çıkarsa kendi aralarında birinciyi belirlemeleri gerekecekti. Hakemin gür sesi D ligi seyircilerinin kulağına girdi. D liginde önemli biri olmadığından seyirci sayısı azdı.

Her hakem, savaşacak kişileri çağırdı ve savaşları başlattı. Ersa, ilk yirmi ismin arasında yoktu. Çağrılan kişiler savaştıktan sonra Ersa’nın sırası geldi.

“Ersa!”

Ersa savaşması gereken alana gitti. Savaş alanı geniş bir çemberdi. Ersa alana girince hakem rakibini çağırdı.

“Karu!”

Ersa'nın karşısına geçen rakip, on dört yaşlarında bir gençti. Yaşından dolayı Ersa'dan daha önce eğitime başlamıştı. Kibirli ifadesiyle Ersa'yı süzdü.

“Pes etmen senin için daha iyi. Kötü bir şekilde yenilmek istemezsin değil mi?”

Ersa derin bir iç çekti. 

“Neden herkes bu kadar kibirli?”

Ersa öğrencilerin kibirlerini elde ettikleri küçük güçleriyle kendilerini önemli sanmaları olarak görüyordu. Çocuğa cevap vermedi ve hakemin maçı başlatmasını bekledi.

Hakemin baçı başlatmasıyla Karu, Ersa’yı tahrik etmeye başladı. Adı sanı duyulmamış çocuğun kolay biri olduğunu düşünüyordu. Elini kaldırdı ve Ersa’ya önden saldırması için seslendi.

“Gel hadi. Saldırıya başla.” 

Büyük bir kahkaha patlatırken küçümseme gözlerinde belirgindi. Ersa, Karu ile uğraşmak istemedi ve kendi aptallığına yanması gerektiğini düşündü. Savaşırken sadece yumruklarını kullanacaktı. Vücudunu öne eğdi ve bir anda ileri doğru atılarak çocuğun önüne ulaştı. Ersa'nın ani hızı Karu'nun göz bebeklerini genişletti. Hızı karşısında şaşırsa da saldırısının ona pek bir etkisi olmayacağını düşünüyordu.

Karu yumruktan sıyrılmak için kenara çekildi ancak Ersa, Karu’nun hareketlerini okuyabildi. Yumruk Karu’nun karın boşluğuna isabet etti. Karu alandan yuvarlanarak atıldı. Çemberin dışında karnını tutarken bilincini kaybetti.

Ersa’nın beden gücü normal dövüş sanatçılarıyla kıyaslanamazdı. Karu kendini korumak için yeterince önlem almayınca bu tür bir güç onun sonu oldu. Hakem şaşkın bakışlarla yerde yatan Karu’ya baktı. Karu'nun kibirli davranışları onun gibi gençlerde makuldü. Yine de kazanacağından emindi. Sadece Karu değil kendisi de bir eğitmen olarak Ersa’yı küçümsemişti. Ersa’nın arenadan ayrılışıyla hakem kendine geldi ve kazananı duyurdu.

“Kazanan, Ersa!”

Maçın ani bitişi ilgili gözleri Ersa'nın savaş alanına çevirdi. Daha maç başlayalı on saniye bile olmamıştı!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44300 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr