Bölüm 6 : Akademi

avatar
4379 15

Yıldızlar Kralı - Bölüm 6 : Akademi


Ersa çıktığında Karmela merakını bastıramadı. 

''Nasıl geçti Ersa? Seviyen neymiş?''

Ersa babasına gülümsedi ve içeride olan olayları anlattı. Ersa'nın anlattıklarını dinleyince babası gülümsedi. Aslında Ersa’nın gösterdiği yetenek seviyesinde cennet seviyesini de aşabileceğini düşünmüştü.

“Baba üst düzey cennet seviyesi iyi mi?”

Karmela karmaşık bir ifade ile Ersa'ya baktı. ''Ülkede imparator seviyesi ve üstündeki kişiler genellikle cennet seviyesinde olan insanlar, sen ise üst düzey cennet seviyesisin. Babanın gördüğü üst düzey cennet seviyesindeki kişiler insanların zirvelerindeydi.”

“Ama bir şeyi unutma Ersa. Yetenek her şey demek değil. Şans ve azim de çok önemli. Azimli olduğun taktirde seviyeni yükseltebilirsin ve şanslı olursan hayatını değiştirebilecek olaylarla karşılaşabilirsin. Çoğu insan ayağına gelen fırsatı değerlendiremez. Benim oğlum akıllı olduğundan bir sorun yaşayacağını sanmıyorum. Yeteneğine güvenme ve sıkı çalış Ersa.”

Karmela, Ersa’nın çalışkan biri olduğunu bilse de tavsiye verdi. Ne olursa olsun bilmesi gerekliydi. Babasının öğütlerini dinleyen Ersa içinin kıpır kıpır ettiğini hissetti. Anlam veremediği bir his vücudunu sarmalamıştı. “Babamı dinleyeceğim ve tembellik etmeyeceğim.”

“Ne olursa olsun seninle gurur duyuyorum Ersa. Kendini çok yorma.”

Aslında Karmela'nın Ersa'dan çok büyük beklentileri vardı. Bu zamana kadar çok fazla insanla tanışmış olan Karmela, Ersa’nın karşılaştığı en zeki çocuk olduğundan emindi. Küçüklüğünden beri zekasını ve marifetini ilk elden görmüştü. Bu nedenle onun azminin ve yeteneklerinin çok yüksek olduğunun farkındaydı. Sadece deneyim edinmesi gerekiyordu. Bu da onu özgür bırakmakla mümkündü.

''Hadi gidelim Ersa. Sana şehri gezdireyim ve kalacak bir yer bulalım. Akademi yarın sabah açılacak. ''

Baba oğul beraber şehre gittiler. Ersa merakla şehri inceledi. Şehirde genelde üç dört katlı binalar vardı ve oldukça kalabalıktı. Bazı yerler ise üst kesimdi ve girmek için belli bir yetki durumu gerekiyordu. Şaşırtıcı olan babasıyla her yere girebilmesiydi. Babasının konumunun çok yüksek olduğunu anladı.

İlk olarak şehre gelen turistlerin kaldığı pansiyonlardan birinde oda tuttular ve tekrar dolaşmaya çıktılar. Karmela, Ersa'yı çarşıya götürünce Ersa ilgiyle çarşıyı izledi. Her zaman sakin bir ortamda büyüdükten sonra karşılaştığı bu kalabalık ve görünüm onun için yeni bir deneyimdi. Kitaplarda okuduklarını ilk defa deneyimliyordu.

Çarşıda çok sayıda mağaza vardı. Kitaplar, kıyafetler, silahlar, zırhlar, iksirler, deri ve benzeri her şey satılıyordu. Karmela'nın yüzü ciddileşti. 

“Ersa, sana para konusunda yardımcı olmayacağım. Senin kendi paranı kazanıp istediğini almanı istiyorum. Ancak bu şekilde gelişebilirsin.”

Ersa karşı çıkmadı.

''Anladım, baba.''

Karmela çevreyi tanıtmaya başladı.

“Burası orta kesim çarşı ve burada genel ihtiyaç ürünleri satılıyor. Eğer özel bir şey alacaksan ya da satacaksan çarşının sonunda bir bina var. Adı Mor Cennet Ticaret Loncası. Neredeyse her yerde bir bayisi bulunuyor ve özel eşyalar orada bulunur.”

Binanın önüne varınca Ersa binanın görkemli yapısını takdir etti. Beş katlı bir binaydı ama normal bir binanın kapladığı yerin on-on bir katı fazla yer kaplıyordu. Normal bir insan bile binanın alanında uzman kişiler tarafından yapıldığını anlardı.

Ersa ve Karmela binaya girmeden pansiyona geri döndüler. Güneş battı, hava kademeli olarak karardı, ay yeryüzüne ışık saçtı. Ersa yatağında uzanıyor ve tavana bakıyordu. Kimse ne düşündüğünü anlamıyordu. Zaman yavaşça aktı ve güneşin doğuşuyla şehir sabahı selamladı.

Karmela, Ersa'yı akademiye bıraktı ve oğluna sıkıca sarıldıktan sonra veda etti.

Ersa babası ayrılınca akademinin girişine geldi. Büyük geniş kapıya ve üzerinde yazan yazıya bir süre baktı. Öğrenciler sürekli olarak akademiye giriş yapıyordu. Akademinin kapı sistemi merkezi bir bariyer ile kurulmuştu ve kart tanıma sistemi ile giriş yapılıyordu. Ersa da ilerledi ve akademiye girdi. Macerasının başlangıcı Mavi Bulut Akademisiydi ve Ersa çok heyecanlıydı. 

Öğrenciler içeri girdikten sonra yönetim binasına yönlendiriliyorlardı. Orada bulunan dikdörtgen şeklindeki nesneye kartlarını okuyorlar ve dikdörtgen nesnenin içinde kendileri için hazırlanan kitapçığı alıyorlardı.

Ersa da diğerlerini takip ederek hareket etti ve kitapçığını aldı. Ardından dışarı çıkarak geniş akademide sakin bir yeşillik alan bularak kitapçığı açtı.

S seviye öğrenci : Ersa

Blok: A1

Numara : 1542

Dersler: Serbest

Kütüphane: İlk 5 kat

Yemek: Serbest

...

Kitapçıkta haklar ve okul bilgileri yazıyordu. Ayrıca akademinin küçük bir haritası bulunuyordu. Ersa haritaya göre ilerledi ve A1 bloğa ulaştı. Yurt birkaç yüz metrelik alanı kaplıyordu. Yurda girdi ve yönlendirmeye göre 2. katta bir kapının önüne vardı. Kapıda 1542 yazıyordu. 

Kapıyı açtı ve odaya girdi. İçeri de 3 yatak, 3 çalışma odası, banyo, tuvalet ve eşya dolapları vardı. Oda geniş ve ferahtı. Güneş ışınları odayı aydınlatıyordu. Yataklar temiz ve genişti. Ersa odaya kısa bir göz attıktan sonra pencerenin yanında bulunan yatağı seçti. Odasını beğenmişti. Eşyalarını yatağının üzerine bıraktı ve dışarıyı izledi. Öğrenciler yerleşmeye başlamıştı.

“Selam, görünüşe göre oda arkadaşım sensin.”

Ersa arkasını döndü. Kahverengi saçlı ve kahverengi gözlü iyi görünüşlü bir çocuk gördü.

“Evet, selam. Adım Ersa. Senin ismin ne?”

Çocuk Ersa’nın siyah gözlerine baktı ve bir anlığına kayboldu. Oda arkadaşının şaşırtıcı görünümünü beklemediği belliydi ''Ersa. Güzel bir isim. Benim adım Bailey. Tanıştığımıza memnun oldum Ersa.'' diyerek elini Ersa'ya uzattı.

Ersa'da elini uzattı ve selamlaştı.

“Ben Alari şehrinden geliyorum. Sen nereden geliyorsun Ersa?”

Ersa bu soru karşısında şaşırdı. Nereden geldiğini bilmiyordu. 

“Mavi Bulut şehri yakını denebilir.”

O sırada bir çocuk daha içeriye girdi. Siyah saçlı, koyu kahverengi gözlü güzel yüzlü bir çocuktu.

“Oda arkadaşlarım ben gelmeden kaynaşmışlar.”

Bailey ve Ersa ona döndü. Yeni gelen çocuk bir anlığına bakışlarını Ersa da tuttu.

“Ben Ray ve siz?”

Ersa elini uzattı. 

“Ersa.”

Bailey de aynı şeyi yaptı. 

''Bende Bailey. Memnun oldum.''

Tanışma faslı tamamlandıktan sonra Bailey öne çıktı. 

“Hepimiz aynı yaşta mıyız çocuklar?''

''Ben 10 yaşındayım.''

''Ben 11 yaşındayım.''

Bailey, Ersa'ya baktı.

“Bende 10 yaşındayım.''

Ray güzel bir kahkaha attı. “Görünüşe bana abi demeniz lazım çocuklar.”

Bailey yaş konusunu açtığına pişman oldu. “Abi ya da küçük kardeş olaylarını karıştırmayalım en iyisi.”

Bailey’in tavrı Ray ve Ersa’yı güldürmüştü.

”Çocuklar önce yemek yiyelim. Daha sonra eşyaları yerleştirebiliriz.”

“Tamam”

Üç oda arkadaşı akademinin yemekhanesine gitti. Yemekhaneye girince Ersa, et ve pilav aldı. Diğerleri de yemeklerini aldı ve boş bir masaya geçtiler. Birçok bakış Ersa’nın üzerine kilitlenmişti. Ersa bu durumdan rahatsız olmuştu.

Masaya oturduklarında yemekhaneye bir grup girdi ve yemekhanenin yeni ilgi odağı oldu. Her masadan fısıltı sesleri geliyordu. Bakışların sahibi yedi adet kızdı. Beyaz ve mavinin birbiri ile uyum içinde olduğu kıyafetler giyiyorlardı. Kıyafetlerinin göğüs kısmında kelebek şeklinde bir rozet vardı.

Ray ve Bailey de ağızları açık izliyorlardı. “Ray onlar Kelebek Savaşçıları Grubundan mı? Vay canına tüm üyeleri güzel mi böyle?” Bu kızların hepsi güzel görünümlere sahipti. Büyüdükleri zaman çok daha güzel olacakları şüphe götürmez bir gerçekti. Özellikle başlarındaki kız onlarla yaşıt görünmekle birlikte diğerlerinden çok farklı bir güzelliğe sahipti. Öyle ki kızlar da ona hayran bakışlarla bakıyordu.

Kız uzun siyah saçları arasındaki küçük yüzü ve mavi renkli göz çifti ile herkese hakim hissini hissettiriyordu.

“Akademide en yüksek otoriteye sahip grup değil mi?”

Bailey’in sorusunu Ray onayladı.

“Evet. Onlardan uzak durmak en iyisi. Boşuna bela aramak istemeyiz.”

Ersa yemekhanenin tepkisinden gelen gruba baktı. Dikkatini çeken tek kız mavi gözlü kızdı, ama bu da uzun sürmedi. Bir anlığına baktıktan sonra bakışlarını çekti ve yemeğini yemeye devam etti.

Kızlar da yemeklerini aldı bir masaya oturana kadar gözler onlarda kaldı. Bu sırada Ersa yemeğini bitirmişti. Bailey ve Ray'in Kelebek Savaşçıları Grubu ve kızlar hakkındaki sohbeti devam ettiğinden ayrılmaya karar verdi.

“Ben akademiyi dolaşacağım. Daha sonra odada görüşürüz.”

“Yemeği hızlıca bitireceğiz. Beraber gezelim.”

“Hayır acele etmeyin. Rahatça yiyin. Odada görüşürüz.”

Ray ve Bailey ısrar etmediler. Ersa yemekhaneden çıktı ve uzun süredir merak ettiği kütüphaneye gitti. Akademi büyük olduğu için bulmak biraz sorun oluşturmuştu. Kütüphaneyi görünce gözlerinin parlamasını engelleyemedi. Yedi katlı büyük ve ihtişamlı olan kütüphane karşısında göz kamaştırıcı bir biçimde duruyordu.

Kütüphaneye girince girişte yaşlı bir adam karşıladı onu. Ersa’dan başka öğrenci yoktu. Kimse ilk günden ders çalışmak istememişti. Yaşlı adam Ersa’yı gülümseyerek karşıladı.

“Evlat, yeni mi kayıt oldun?”

Ersa saygı çerçevesinde cevapladı. “Evet hocam. Bana rehberlik edebilirseniz sevinirim.”

“İlk gününde kütüphaneye geliyorsun. Takdir edilesi bir gençsin. Sana kütüphaneyi tanıtıyım. Evlat, her kat bölüm olarak ayrılmış durumda. İlk katta bitkiler, hayvanlar, şehirler gibi genel bilgiler; ikinci kat savaş stratejisi; üçüncü kat tıp; dördüncü kat simya ve beşinci kat dövüş sanatları bölümü olarak ayrılıyor.”

Yaşlı adamın dövüş sanatlarından bahsettiğini duyunca Ersa'nın gözleri parıldadı. Yaşlı adama teşekkür etti ve kütüphaneye girdi.

Yaşlı adam, Ersa'nın tavrını beğenmişti. Sakalını okşarken mırıldandı. 

''Geleceği parlak bir genç.''

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44335 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr