2. Sezon 9. Bölüm: Danza Haydutlar Birliği

avatar
878 5

Yıldızlar Kralı - 2. Sezon 9. Bölüm: Danza Haydutlar Birliği



Ersa ve Javier haydutların bölgesine vardıklarında bir grup insan Ilua köyüne girdi. Köy şefinin evinin önünde durdular. Köy şefi Yua, kapıyı açtı. Karşısında gördüğü grupla göz bebekleri büyüdü. Grup üç erkek, iki kızdan oluşuyordu. Yaşları en yüksek on yedi-on sekiz olabilirdi. Yua’yı şaşırtan şey önlerinde duran gencin gösterdiği nişandı. Bu nişanı köyde yaşıyor olsa bile tanıyordu. Saygıyla grubu karşıladı.

“Samyet Akademisi köyümüze gelerek bizleri onurlandırdı. Ben Ilua köyünün şefi Yua. Siz onurlu gencin adını öğrenebilir miyim?”

Yua’nın bu kadar saygılı davranmasının nedeni akademi gençlerinin yetiştikleri ortam dolayısıyla kibirli olmalarından korkmasıydı. Nişanı tutan genç bir gülümseme ile cevapladı.

“Ben Nigel Grigor. Akademinin köyünüze ait bir görev vermesi nedeniyle geldik. Köyünüze haydutların saldırdığını ve sizi köyü terk etmeye zorladıklarını bildirmişsiniz. Doğru mu?”

Yua, imparatorluğun sonunda kendilerine yardım göndermiş olmasını sevinçle karşıladı. Tavrı daha da saygılı oldu.

“Doğru. İki haftadan fazladır köyümüze zorbalık ediyorlar. Genç kızlarımızı ve erkeklerimizi kaçırıp köle olarak satıyorlar. Bizleri taşınma mecburiyetinde bırakmaya çalışıyorlar.”

“Şef Yua, bahsettiğiniz haydutlar her gün geliyorlar mı?”

Yua, Nigel’in sorusu ile sessizliğe büründü. Javier gelen haydutları öldürmüştü. Bu nedenle birkaç gündür rahatsız edilmiyorlardı.

“Aslında sizlere bildirmem gereken başka bir olay daha var. Normalde haydutlar her gün köyümüze uğrar ve zorbalık ederlerdi ancak dört gün önce köyümüze iki genç geldi. Gençlerden biri haydutları öldürdü ve bir daha haydutlar buraya gelmedi.”

Yua’nın sözleri Nigel ve diğerlerinin ilgisini çekti.

“Bu gençler kimdi?”

“Bizim köyümüzde konaklıyorlar. İsterseniz sizleri yanlarına götürebilirim.”

Nigel ve diğerleri, Yua’yı takip etti ve Ersa’nın konakladığı eve gitti. Eve yaklaştıklarında havayı dolduran kan kokusunu fark ettiler. Öğrenciler anında evin etrafını sardı.

Bir kız ve Nigel önden içeriye girdi. Önlerindeki manzara şaşırtıcıydı. Evde kanlarla kaplı altı ceset vardı. Kız cesetlerden birinin önünde durdu.

“Alina, bu görev düşündüğümüzden daha karmaşık olacak.”

“Bunların arasında gücü yeryüzü evresinde olanlarda var. Bu gençler basit değil. Haydutlarda tahmin ettiğimiz gibi Danza’ya ait. Dövmelerine bak.”

“Hedefimiz değişmedi ancak işin içine giren iki kişi göreve zarar verebilir. Danza haydut birliğinin bölgesine gidelim. Orada işler daha da netleşecek.”

Nigel ve Alina evden çıktığında Yua endişeyle onları bekliyordu.

“İki gencin başına bir şey mi gelmiş?”

Alina, Yua’nın sorusuna başka bir soru ile karşılık verdi. Yua, Alina’nın maskeyle kapatılmış görüntüsünden dolayı nasıl göründüğünü bilmiyordu.

“Bu gençler nasıl görünüyordu?”

Yua içeride Ersa ve Javier’ın olmadığını anladı.

“Birisi siyah kıyafet giyiyordu. Uzun boylu bir gençti. Siyah saçları ve siyah gözleri vardı. Haydutları öldüren kişi oydu. Çok güçlüydü. Haydutları öldürürken hareket ettiğini göremedim bile.”

Alina normal biri için dövüş sanatları çalışan birinin hareketini görememesinin normal olduğunu düşündü.

“Diğeri?”

“Diğeri çok güçlü görünmüyordu. Haydutlar onu kaçırmaya yeltendikleri için arkadaşı onları öldürdü.”

Alina meraklı bir tonda sordu. “Haydutlar neden onu kaçırmak istedi?”

“Güçlü biri gibi görünmese bile görünüşü sıradışıydı. Ben, hayatım boyunca böyle birini görmedim.”

Alina bu iki genci merak etmişti. İkisi de normal gençlerden farklı gibiydi.

“İşbirliğiniz için teşekkürler. Haydutlar konusunda endişelenmenize gerek yok. Bir daha köyünüzü rahatsız etmeyecekler.”

Yua rahat bir nefes aldı. Akademi öğrencileri ise Danza Haydut Birliğine doğru yola koyuldu.

...

Haydutların ikamet ettikleri yer halkın kullanmadığı bir yerdi. İnsanların bu yerle işleri olmazdı. Kendilerini destekleyen farklı güçlerinde etkisiyle istediklerini yapabiliyorlardı. Ersa’nın gözlemlediği alan çadırlarla kaplıydı.

“Çadırların merkezindeki büyük siyah çadırda liderleri olmalı. Ne seviyede olduğunu öğrenebilir misin?”

Javier karanlık enerjisini kullanarak küçük bir yılan oluşturdu. Yılan sürünerek çadırların arasına daldı. Dikkatli bir şekilde liderin olduğu çadıra ulaştı. Çadırda üç kişi vardı.

“Gagnon geri dönmedi mi?”

“Hayır. Yakında döneceğini düşünüyorum.”

“Unutmayın. Başarısız olamayız. Yoksa hepimiz ölürüz.”

Javier konuşulanları Ersa’ya aktardı. Haydutların amacının basit olmadığı kesinleşmişti.

“Yanındaki adamlar ayrıldı. Liderlerinin seviyesi yeryüzü evresinin sonlarına yakın. Gizli bir saldırı yaparsak halledilmesi zor olmaz.”

Javier’ın yardımıyla dikkatli bir şekilde liderin çadırına ulaştılar. Çadırın girişinde iki koruma duruyordu. Javier oluşturduğu yılan ile ikisini etkisiz hale getirdi ve çadıra girdi. Ersa da arkasından takip etti. Çadırda adam bir takım kağıtlarla uğraşıyordu. Javier’ın varlığını hissedince kendini korumaya almak istese de Javier’ın hızı karşısında çaresiz kaldı. Javier bir anda boğazına ellerini yerleştirmişti. Çıkardığı hançeri adamın bacağına hızla saplamıştı. Adam nefes bile alamıyordu. Sıkılan boğazından acı çığlığı dışarı çıkmadı.

Javier’ın enerjisinin baskısı çok büyüktü. Gözleri korku ile genişledi. Kendisi de yeryüzü evresinde olsa da bir hayduttu. Yol konusunda bilgisi bile yoktu. Javier ile karşılaştırılması mümkün değildi. Javier siyah gözlerini adamın korkmuş gözlerine dikti.

“Sana neden saldırdığımızı merak ediyorsundur. Birkaç sorumuza yanıt vermeni istiyorum. Tabi istemezsen yanıt vermeyebilirsin.”

Javier’ın yüzündeki gülümseme adamın korkuyla titremesine neden oldu. Boğazına uygulanan kuvvet çekilince sonunda nefes alabildi. Adamlarını çağırmaya kalktığı anda öleceği belliydi. Kampta kendisinden güçlü biri de yoktu. Başarıya ulaşsa da boş yere adamlarını öldürtmüş olacaktı.

Tereddütle “Ne soracaksınız?” dedi.

Javier alaycı bir tonda “İş birliği yapanlarla konuşmak ayrı bir zevk. Öyle değil mi Ersa?” dedi.

Ersa, Javier’ın yanında geldi. Adamın solgun yüzüne baktı.

“İlk sorun geliyor. Ilua köyüne neden saldırdınız?”

Adam soru ile şaşırdı. Bu soruyu beklemiyordu.

“Siz kimsiniz?”

“Cevap bu değildi. Soruyu tekrarlatma.”

Javier karanlık enerjisiyle oluşan yılanı ortaya çıkardı. Yılan adamın bacağından gövdesine doğru sürünerek ilerledi. Adamın kalp atış hızı artmıştı. Enerji ile oluşturulan yılanın neler yapabileceğini tahmin edemiyordu.

“Biz sadece sınırdaki bir köyü yağmalamak istedi. Başka bir nedeni yok.”

Javier’ın gülümseyen yüzü adamın kalp atış hızını arttırdı. Aklında iki gencin kim olabileceğini tahmin etmeye çalıştı. Javier büyük bir bez parçasını adamın ağzına yerleştirdi. Yılan adamın kulağından içeri girdi. Ani gelişen olay karşısında adam tepki veremedi.

Yılanın vücuduna girmesiyle adamın alnındaki ve boğazındaki damarlar belirginleşti. Göz bebekleri küçüldü. Çığlık atıyordu ancak Javier’ın ağzına yerleştirdiği bez parçasından dolayı kısık miktarda ses geliyordu. Ersa kenardan olanları izledi ve sesini çıkarmadı.

Javier otuz saniye sonra yılanın hareketini durdurdu. Adam ter içinde kalmıştı. Esmer yüzü solgunlaşmış, bitkin düşmüştü. Javier adamın ağzındaki bezi çıkardı.

“Ilua köyüne neden saldırdınız?”

“De-dediğim gibi köy sınırda olduğu için-”

Aynı yalana devam etmek isteyen adam karşısında gülümseyen bir yüz görünce cümlesini tamamlayamadı. Korku ile kalp atışları hızlandı.

“Neden durdun?”

Javier’ın gülümseyen bir yüzle sorduğu soru karşısındaki adamın yalan söylediğini bildiğini hissettirdi.

“Size söylersem bizleri öldürürler. Neden bu işe karışıyorsunuz? Bana karşı güçlü olsanız da onlara karşı gücünüz yetersiz kalır.”

Adamın cevap vermeye başlamasıyla Javier ilerleme kat edebildiklerine sevinmişti.

“Onların seni öldürüp öldürmeyeceğini bilmiyorum ama şuan da seni öldüremeyeceğimi mi düşünüyorsun? Arkandaki kişilere karşı gücümüzün yeterli olup olmayacağı konusunu dert etmene gerek yok.”

Adam ne yapması gerektiğini düşündü. Eğer Javier’a yalan söyleseydi, ölümü o kadar basit olmazdı. Vücuduna yerleştirdiği parazit ölümden beterdi. Kısa bir süreliğine böyle bir acıyı tatmış olsa da tekrar tatmak istemiyordu. Emri vereni söylese de kimse söylediğini bilmeyecekti. Eğer öğrenirlerse de canı için kaçma imkanı vardı. En sonunda güçsüz bir tonda söyledi.

“Sizlere anlatacağım ancak bir şartım var.”

Javier adamın ne isteyeceğini tahmin edebiliyordu.

“Şartın ne?”

“Canımı bağışlamanızı istiyorum.”

Javier ilgisizce konuştu. “Merak etme canını almakla ilgilenmiyorum. İlgilendiğimiz şey vereceğin bilgi. Şartını kabul ediyorum. Anlatmaya başla.”

Adam derin bir nefes aldı. Tehlikeli bir yola giriyordu.

“Ilua köyüne saldırmamızın nedeni bize böyle bir emir verilmesiydi.”

Böyle bir itirafı bekleyen Javier sordu. “Emir neydi?”

Adam hala tereddüt etse de Javier’ın bakışları karşısında cevapladı. “Köylüleri Ilua köyünden uzaklaştırmamız istendi.”

“Emri kim verdi?”

Bu noktada adam birkaç saniye sustu.

“Emri veren kişinin adını bilmiyorum. Bir gün saklandığımız yerde bir adam bizi buldu ve dediklerini yapmazsak bizi yok etmekle tehdit etti. Bizim de başka bir seçeneğimiz yoktu.”

Ersa aniden ürperdi. Javier, Ersa’nın kolunu tuttu ve çekti. Ersa’nın gördüğü manzara haydutların liderinin ölü bedeninin yerde yatmasıydı. Cesedin yanında uzun boylu bir adam duruyordu. Ersa ve Javier’ı ilgili bir ifadeyle süzdü.

“Bu devirde gençler bulaşmaması gereken şeyleri bilmiyorlar.”






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr