2. Sezon 8. Bölüm: Ilua Köyü (2)

avatar
1090 5

Yıldızlar Kralı - 2. Sezon 8. Bölüm: Ilua Köyü (2)



Sınırda kendileri gibi birçok insan bulunuyordu. Marble İmparatorluğuna girmek için belirli bir ücret ödemek gerekiyordu. Ersa ve Javier bu ücreti karşılayabilecek durumdaydılar.

“Yolculuğumuz bu imparatorlukta başlıyor. Buradan imparatorluğun şehirlerini dolaşarak başkente geçeriz. Orada bir süre kaldıktan sonra diğer imparatorluğa gidebiliriz.”

Javier gülümsedi ve Ersa’nın yanında durdu.

“Hadi gidelim.”

İkisi de maceraları için heyecan doluydu. Sınırın girişinde onlarca asker vardı. Her birinin güçlü olduğu belliydi. Sonuçta imparatorluğun sınırını koruyorlardı. Ersa ve Javier, geçişten sorumlu görevlinin yanına gitti. Görevli imparatorluğun insanları olup olmadıklarını sordu.

“Hayır, başka bir yerden geliyoruz.”

Adam soru daha sordu ve kişi başı beş yüz yuan aldıktan sonra imparatorluğa girmelerine izin verdi. Onlara izin verdiğine dair de bir kağıt teslim etti. Ersa ve Javier, imparatorluğun içerisine birkaç saniye baktılar. Bu noktada haritada belirledikleri güzargahı takip edeceklerdi.

Birkaç günlük yolculuk sonunda bir köye ulaştılar. Küçük ve sakin bir köydü. Tek katlı yapılardan oluşuyordu. İnsanları ise iyi durumda değil gibiydi. Ersa ve Javier ilk karşılaştıkları bu köye girdiler. İnsanların yaşamlarını, ne yaptıklarını merak ediyorlardı.

Köyde istenmeyen bakışlarla karşılandılar. Köylüler onlardan çekiniyordu.

“Bizden korkuyor gibi görünüyorlar.”

Ersa sessiz kaldı ve köyün bir yaşlısının yanına gitti.

“Merhaba kıdemli. Bizler yolculuk eden gezginleriz. Köyünüz yolumuzun üstündeydi. Bu nedenle dinlenmemiz için kalacak yer var mı diye sormaya geldik.”

Yaşlı adam Ersa’yı süzdü. Görünümü hayranlık uyandırıcıydı. Öyle ki gözleri bir süreliğine Ersa da oyalandı.

“Burada kalmamanız sizler için daha iyi olacaktır. Burası tehlikeli bir yer.”

Ersa sessiz kaldı. Marble imparatorluğu sınırları içerisinde nasıl bir tehlike olabilirdi ki?

“Bu gece için kalmamıza müsaade edemez misiniz?”

Javier’ın sorusu ile yaşlı adam gözlerini ona çevirdi.

“Sizi ağırlamak sorun değil, ancak dediğimi dinlemenizi tavsiye ederim. Burası tehlikeli bir yer. Başınıza bu köyde kötü şeyler gelebilir.”

Ersa yaşlı adamın iyi niyetinden şüphe etmiyordu. Neden başlarına kötü bir şey gelir diye düşündüğünü anlamadı. Aniden yaşlı adamın yüz ifadesi değişti. Ersa buna neyin sebep olduğunu görmek için yaşlı adamın baktığı yere baktı. Köye beş adamın girdiğini gördüler. Hareketlerinden iyi niyetle gelmedikleri belliydi.

Adamlardan biri yaşlı adamın önüne gülümseme ile geldi.

“Ne yapacaksınız? Ayrılmaya karar verdiniz mi? Yoksa başka bir köylüyü kurban mı vereceksiniz?”

Ersa ve Javier, sessizce olanları izledi. Yaşlı adam sinirlense de karşısındaki adama bağırmadı.

“Bizim bu köyden başka gidecek yerimiz yok. Bize acıyın lütfen. Eğer köyü terk edersek yollarda hayatımızı kaybederiz.”

“Bunları bana anlatma! Köyü terk edecek misiniz, etmeyecek misiniz?”

Yaşlı adam gergin bir tonda cevapladı. Köyü terk ederlerse güçleri az olduğundan ölürlerdi.

“Köyü terk edemeyiz. Lütfen başka bir istekte bulunun.”

Adam kötü bir şekilde sırıttı. “Demek terk edemezsiniz.” Adam, Ersa ve Javier’ın varlığını fark etti. Ersa’ya bakışları kitlendi. Gözleri açgözlülük ile parıldadı.

“Köyde böyle bir genciniz vardı. Gerçekten muazzam.”

Yaşlı adam aceleyle cevapladı.

“Hayır onlar bizim köyden değiller. Dışarıdan geldiler.”

Adamın bakışları Ersa’dan ayrılmadı.

“Böyle bir görünüm bize muazzam bir servet kazandırır. Nereden geldiğinin önemi yok.”

Ersa kaşlarını çattı. Adam kendisinin değerini ölçüyordu? Bu kıtada kölelik olduğunu okumuştu, ama bir köleye denk gelmemişti. Bu adam ise onu köle olarak satmak istiyordu.

“Yakalayın onu.”

Ersa hareket etmeden durdu. Adamlardan biri Ersa’yı yakalamak için saldırdı. Ersa’ya elini uzattığında Ersa’nın hala hareket etmediğini gördü. Ersa’nın direnmediğini düşündüler. Bu sırada acı bir çığlık havayı doldurdu. Adam kanlar içindeki koluna baktı. Kolu yerinde yoktu.

“Cüretkarsınız.”

Javier’ın soğuk sesi kulaklarına girdi. Hiçbiri Javier’ın hareket hızını takip edememişti. Javier tekrar saldırdığında adam hayatını kaybetti. Emri veren adam korkuyla birkaç adım geri attı. Javier’ın başka bir saldırısı geride kalan dört adamın canını aldı. Ersa hala kıpırdamadan olanları izliyordu.

Yaşlı adam korku dolu gözlerle Javier’a baktı.

“Kim bunlar?” Javier’ın sorusunu yaşlı adam saygıyla cevapladı.

“Bizde kim olduklarını bilmiyoruz. Bir hafta önce ortaya çıktılar ve köyü terk etmemizi istediler. Bu yüzden her gün bizden birini köle olarak satmak için zorla götürdüler.”

Javier ve Ersa birbirlerine baktılar. Yolculuklarındaki ilk yaşam alanı böyle bir sorun yaşıyordu. Halbuki onlar kitaplarda bahsedildiği gibi huzurlu bir ortam olduğunu düşünmüşlerdi.

“İmparatorluğa haber yollamadınız mı?”

Yaşlı adam başını aşağı eğdi. Yüzü umutsuzluk duygusuyla kaplıydı.

“Haber yollasakta imparatorluğun önem vermediği küçük bir köyüz. Bizim için o kadar çaba harcamazlar. Birilerini gönderene kadar hayatlarımız sonlanır.”

“Bir süreliğine burada kalmak istiyoruz. Bize sağlayacak yeriniz var mı? Merak etmeyin ücretini ödeyeceğiz.”

Yaşlı adam kalma isteklerini reddetmezdi. En azından Javier varken onlara yardımcı olurdu.

“Sizlere hemen bir yer ayarlayacağım. Ücret ödemenize gerek yok.”

Biraz tereddüt etse de sordu.

“Ben Ilua köyünün şefiyim. Adım Yua. Sizlerin isimlerini öğrenebilir miyim?”

“Adım Javier. Arkadaşımın adı ise Ersa. Bizlere isimlerimizle hitap edebilirsiniz.”

Yaşlı adam, Javier’ın kibirli olmayışını sevdi. Ersa ve Javier için kalacak bir ev ayarladı. Diğer köylüler hala onlardan uzak duruyordu. Köy şefi onları tek katlı, güzel görünümlü bir eve götürdü.

“Bu evin yakınlarında yaşayan kimse yok. Bu alanda sizi rahatsız eden kimse olmaz. Bu nedenle rahat olabilirsiniz.”

Ersa yüzükten üç yüz yuan çıkardı ve köy şefine verdi.

“Zahmetiniz için teşekkürler.”

Köy şefi Ersa’nın verdiği parayla şaşırdı. Bu para gereğinden daha fazlaydı. Kabul etmeyecekti ancak köylülere yardım edebileceğini düşünerek reddetmedi.

“O halde sizler dinlenin.”

Yalnız kaldıktan sonra Javier yere oturdu. Ersa da karşısına geçti. Durum analizi yapacaklardı.

“Köye saldıran adamlar güçlü değillerdi, ancak olayın bu kadar basit olmadığını hissediyorum.”

“Bende öyle hissettim. Başka birilerini gönderirlerse durumu çözebiliriz. Uzun bir süredir yolculuk yapıyoruz. En azından bir süreliğine burada kalmamız bizim için iyi olur.”

Ersa haritayı çıkardı ve ortalarına koydu. Planlama uzun sürmedi. En yakın şehir olan Fans’a gideceklerdi, ancak bundan önce bir süreliğine dinleneceklerdi. Rahat bir ortama girince Ersa, yetişimine tam anlamıyla odaklanabildi. Bir günlük yetişimden sonra dokuzuncu seviyenin sınırına yaklaşmıştı.

Köylülerle iletişim kurmadılar ve odalarında eğitim yapmayı sürdürdüler. Dördüncü günün gecesinde altı kişi Ersa ve Javier’ın konakladığı evin etrafını sardı.

“İçerideki kişi muhtemelen büyükusta evresinde. Diğerinin gücü ise temel evrede. Dört kişi büyükusta evresindeki çocuğa saldıracağız. İkiniz ise temel evredeki çocuğu öldürün.”

Adamlar planlamayı yaptılar ve konumlarını aldılar.

“Geldiler.”

Javier varlıklarını bir süre öncesinde hissetmişti.

“Altı kişiler. İkisi yeryüzü evresinde, dördü büyükusta evresinde.”

Ersa’nın gücü büyükusta evresinde olanlarla başa çıkmak için yeterliydi. Javier için ise çok güçsüz kalıyorlardı. Ersa zor duruma düşerse yardım edebilecek güce de sahipti.

Dört kişi tekniklerini kullandı ve Javier’a saldırdı. Ersa kendisine doğru gelen iki kişiyi dikkate aldı. Javier, Ersa’ya saldıranlara küçük bir enerji saldırısı yaptı. Dikkatleri dağılan adamlardan biri Ersa tarafından kesilerek öldürüldü. Ersa diğer adamın kafasına tekme atarak yere geçirdi. Ersa’nın saldırı gücü karşısında adam yere yapıştı. Büyükusta evresinin başlarında olan bu adamlar Javier’ın da desteğiyle Ersa’nın karşısında güçsüz kaldılar.

Javier da kendisine saldıran kişileri halletmişti. Aralarında en güçlü olan kişiyi sağ bırakmıştı.

“Se- sen yeryüzü evresindesin!” Adamda yeryüzü evresindeydi ama Javier ile arasındaki güç farkı muazzamdı. Javier soğuk bakışlarını adamın üzerinde tuttu.

“Ve sen yeryüzü evresindeki birine saldırma cüretini gösteren birisin.”

Adam kaçmak istedi ama kaçabileceği hiçbir yer yoktu. Javier bir hançer çıkardı ve adamın boğazında tuttu.

“Konuşmaya başlamak ister misin?”

Adam gözlerini kapattı.

“Öldür beni. Sağ kalabileceğinizi düşünmeyin!”

“Bu kadar saf mısın?”

Javier son zamanlarda öğrendiği bir tekniği denemek istiyordu. İşkence için kullanılan bir teknikti. Ersa’nın verdiği sonsuz teknikten öğrenmişti. Karanlık enerjiyi kullanarak bir parazit oluşturmaya ve birinin bedenini yok etmeye yarıyordu. Aslında tekniğin en iyi tarafı bu parazitin tükettiği insan kadar güçlenebileceğiydi.

Ellerinin arasında karanlık enerjiyle küçük bir yılan oluşturdu. Adamın göz bebekleri bu sahne ile büyüdü. Kenardan izleyen Ersa’da şaşırmıştı. Yılan adamın kulağından girdi. Adam çığlıklar atmaya başladı.

On dakika sonra adamın yüzü bembeyaz olmuştu. Javier yılanın hareketlerini durdurdu. Javier adamın korku dolu gözlerine soğuk gözlerle baktı.

“Ersa. Bu kişi konuşmayacak gibi. Sen ne diyorsun? Devam edelim mi?”

Bu sözler adamın korkuyla titremesine neden oldu. On dakika boyunca hissettiği acının miktarı hayatı boyunca çektikleri ile kıyaslanamazdı. Ersa’nın konuşmasına fırsat vermeden adam bağırdı.

“Ko-konuşacağım! Konuşacağım!”

Javier’ın yüzünde kötü bir gülümseme oluştu. Ersa ilk soruyu sordu.

“Kimsiniz?”

“Danza Haydutlar birliğindeniz. Bu bölgedeki en güçlü haydut birliğidir. Bu yüzden bu birlikten uzak durmanız daha iyi.”

“Neden böyle bir birlik Ilua köyüne saldırdı? Amacınız neydi?”

Ersa gizli bir amaçları olduğundan emindi. Sadece bir köy için neden bu kadar uğraşsınlar ki?

“Bilmiyorum. Sadece bize söyleneni yaptık. Emir verilir ve biz yerine getiririz.”

“Verilen emir neydi?”

“Bu köyün insanlarını uzaklaştırmamız söylendi.”

Ersa ve Javier göz teması kurdular. İkisi de bir şeylerden şüphelenmeye başladılar. Ersa adama birçok soru sordu. Birlik içerisindeki düzeni ve güç seviyesini öğrendi. Adam cevap vermek istemese de Javier’ın tehdidine karşı koyamıyordu. Javier tüm cevapları aldıktan sonra adama son darbeyi indirdi.

İkisi de aynı şeyi yapmayı planladıklarından Javier direk konuya girdi.

“Ne zaman gidiyoruz?”

“Şimdi.”

Karanlıkta Javier’ın gücü sayesinde rahatlıkla ilerleyebiliyorlardı. Javier’ın karanlık yolda ilerleyen biri olmasının avantajlarını kullanıyorlardı. Sorguladıkları adamdan bir harita almışlardı. Bu haritayı takip ederek yolculuk ettiler. Hedefledikleri yere ulaştıklarında güneş yükselişe geçmişti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44310 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr