2. Sezon 3. Bölüm: Karanlık Orman (3)

avatar
1136 9

Yıldızlar Kralı - 2. Sezon 3. Bölüm: Karanlık Orman (3)


Genç adam uzun süre kitabı elinden bırakmadı. Düşünmek bile yardımcı olmuyordu bu durumda. Aklına gelen düşünce ile kitapların içlerine tek tek bakmaya başladı. Umutla yeni bir yazı, yeni bir ipucu ararken kayboldu kitaplarda. Saatlerini harcadığı bu vakitlerde kendisine dair birkaç ipucu elde edebilmişti, ama hiçbiri Bedensel Dövüş Sanatları kitabındaki kadar net değildi.

Kitaplardan çıkardığı kendisinin tıp ve simya ile ilgilenen biri olduğuydu. Ayrıca enerji kullanmamasına rağmen yolu kullanan, bedensel dövüş sanatlarına çalışan biri olmalıydı. Kitaplara aldığı notlar bunu gösteriyordu. Yine de birçok şeyi anlayamamıştı. Dövüş sanatları ile ilgili bilgiler yabancı gelmese de tam olarak hatırlayamıyordu da. İyi tarafı bu tarz şeyleri düşünürken başının ağrımamasıydı.

Baş ağrısının etkisi sadece geçmiş kimliğini düşününce oluşuyor gibi görünüyordu. Vücudunu gerdi ve yatağa uzandı. Çok yorgun hissediyordu. Bütün bunları sonra düşünmeye karar verdi. Bedenini çevirdi ve uyumak için rahat edeceği bir pozisyon aradı. Bu sırada göğsünde bir şey baskı uyguladı. Yumuşak ve küçük bir şeydi. Üst kıyafetini çıkardı. Göğüs bölgesinin biraz altında avuç içi büyüklüğünde kumaş ile sarılmış görünen bir şey vardı.

Kumaşın düğümlenmiş kısmını kopardı ve merakla kumaşla kaplı şeyi aldı. Yatağın üstüne koyduktan sonra yavaşça kumaşı açtı.

Kumaşın içindeki şeye ulaştığında yüzünde şaşkın bir ifade oluştu. Kumaştan çok daha beyaz renkte yavru bir kedi vardı. Kediyi nazikçe eline aldı. Kedinin tüylerinden aldığı yumuşaklık ile tebessüm etti.

“Sende mi benimle birlikte kayıp oldun?”

Genç adam kediyi eline aldığında çekirdeğinin merkezinden kırmızı bir ışıltı damarlarına aktı ve çocuğun parmaklarından kedinin bedenine girdi. Kırmızı ışıltı çocuğun çekirdeğini terk edince, çocuğun göz bebekleri küçülerek bedeni kasıldı. Kediyi refleks olarak elinden bıraktı.

Birkaç saniye süren kasılmadan sonra kendine gelince doğruldu ve kediye baktı. Kedinin beyaz tüylerinin dört beş saniyeliğine sürdürdüğü soluk kırmızı parlamasını fark etti. Kafası daha çok karıştı. "Az önce ne oldu?"

Kapının çalışı ile hemen kediyi geri kumaşa sardı. "Müsait misin?"

"Bir dakika."

Kediyi hızla göğsüne geri bağladı ve kıyafetini giydi. "Gelebilirsin."

Javier, odaya girdiğinde gence ve çevresine baktı. "Acıkmış olmalısın. Yemek hazırladım. Gel de yiyelim."

Genç adam onayladı ve Javier’ın verdiği kıyafetlerle eski kıyafetlerini değiştirdikten sonra aşağı indi. Alt katta yere döşenmiş tahtadan kalın bir masada yemekler bulunuyordu. Gencin beklentisinin aksine yemekler çok da kötü görünmüyordu. Meyveler, et yemekleri ve yanına bir aperatif konulmuştu.

İkili masaya karşılıklı yerleştiler. Javier gülümseyerek masadaki yemekleri tanıtmaya başladı. "Meyveler karanlık ormana aitler. Tatları özeldir ve enerji gelişimine yardımcı olurlar. Özellikle karanlık yolu çalışan bizler için yararlıdırlar."

Eti gösterdi ve devam etti. "Et de köyümüzün çevresinde avladığımız hayvanlardan geliyor. Herkes kendisi için yemek bulmak zorunda, yani bu et benim avladığım hayvanın eti. Tadı kötü değildir, çekinme."

"Sonuncusu ise aileme has bir aperatif. Özel karışım otlarla ve ailemize ait bir tarife göre yapılıyor. Sağlığına ve gelişimine katkısı iyidir."

Genç adam hala yemeklere bakarken Javier eliyle yemesini işaret etti. "Hadi, tatlarına bak."

Genç etten bir parça ısırık aldı. Yüzünde memnun olmuş bir ifade vardı. "Lezzetli."

Javier gülümsedi. "Yemek yerken kalan konuşmamıza devam edebiliriz."

Genç adamın bakışları Javier'a çevrildi. "Kim olduğuna ya da ne olduğuna dair bir ipucu bulabildin mi?"

Gencin bakışları soru ile birlikte aşağı kaydı. "Adımın ne olduğunu buldum."

Javier merakla sordu. "Bu en azından sana seslenmeme yardımcı olur. Adın ne?"

Genç geri Javier'a çevirdi bakışlarını. "Er-sa. Adımın Ersa olduğunu düşünüyorum."

"Ersa? İlk defa böyle bir isim duyuyorum, ama ismini öğrenebildiğime sevindim Ersa." Konuşmasını bitirdiğinde Javier, Ersa'ya güzel bir gülümseme verdi. Siyah saçlarının arasında yer alan koyu gözleri gülümsemesinin samimi olduğunu belirtiyordu. Ersa'da gülümsemesine aynı şekilde karşılık verdi.

"Yine de ne olduğumu bilmiyorum."

Javier biraz sessiz kaldıktan sonra sordu. "Başka bilgi edinebildin mi?"

"Simya ve tıpla ilgilendiğimi öğrendim. Ayrıca bedensel dövüş sanatlarına çalıştığımı düşünüyorum. Bu nedenle çekirdeğimde enerji bulunmuyor."

Javier merakını cezbeden çocuğa daha da merakla baktı. "Tanıştığım en ilginç gençsin."

Ersa hatırlayabildiği hatıralarında kendisine yardım eden tek kişiye minnet ile baktı. Bu kadar yardım aldıktan sonra ondan bir şey saklamak istemiyordu. "Bir şey daha var."

Göğsünden kumaşa sarılı avuç içi büyüklüğünde bir şey çıkarınca Javier ne diyeceğini bekledi. Ersa kediyi Javier'ın şaşkın bakışları arasında sarmalandığı yerden çıkardı. "Bu kediyi göğsümde bağlı olarak buldum. Neden orada olduğunu bilmiyorum, ama bir şekilde tanıdık hissediyorum."

Javier kendisinin aksine beyazlarla kaplı kediye ilgi ile yaklaştı. Sağ elini dokunma amacı ile uzattı. Kediye dokunmasına birkaç santim kala aniden eli geri itildi. Şok olmuş bakışlarını parmaklarına ve kediye çevirdi. Parmakları uyuşmuştu.

Kedinin etrafında anlık olarak çıkan kırmızı renkteki ışıltılar ikisini de hayretler içerisinde bırakmıştı. "Bu da neydi?"

Javier'ın sorusunu aynı şekilde Ersa'da soruyordu kendisine. "Ersa, sen hiç bu kediye dokundun mu?"

"Evet. O zaman böyle bir durum yaşamamıştım."

Ersa sağ elini götürdü ve hafif tereddütle birlikte kedinin tüylerini okşadı. Javier bu sahneyi şaşkınlıkla izliyordu. "Benim dokunmamda bir sakınca yok sanırım.”

Javier da onayladı. "Öyle gibi ama bu çok garip. Hiç böyle bir şey duymamıştım."

Ersa kediyi geri kumaşa sararak göğsünde bağladı. İkili bu konuyla sonra ilgilenmeye karar verdiler ve yemek yemeye devam ettiler. Ersa ve Javier yemek yemeyi sürdürürken gür bir ses ile huzurlarını bozdu. “Javier! Çık dışarı!”

Javier yemek üzere olduğu eti sofraya bıraktı ve gülümsedi. "Burada bekle. Hemen döneceğim." Javier gözlerine yerleşen soğuklukla ayağa kalktı. Evin dışında yedi sekiz kişiden oluşan bir grup nefret dolu bakışlarla Javier'ı çevreledi. Bugün dövdüğü çocuk ve onun yaşıtında biri dışında ellili yaşlarda bir adam ve orta yaşlı birkaç adam vardı. Ellili yaşlardaki adam sert ve baskın bir tonda konuştu.

"Javier. Bugün köyümüze yabancı bir çocuk getirmişsin ve bununla da kalmamış, yabancı birisi için köyümüzün gençlerine saldırmışsın! Umarım bu durum için iyi bir açıklaman vardır."

Javier küçümseyici bakışlarla süzdü grubu. Eskiden beri köylüler ona sıkıntı çıkarmaya çalışıyordu. Şimdi fırsatını bulduklarından rahat bırakmayacaklardı. "Evet?"

Javier'ın yanıtı ile adam daha çok sinirlendi. "Ukala olma Javier! Konumunu bilmelisin! Ben bu köyün yöneticilerindenim!"

Kendisine illa bir bedel ödetmek ve bu işten ancak öyle kurtulabileceğini bilen Javier, ilk önce istedikleri şeyi bilmek adına sordu. "Ne istiyorsunuz?"

Javier'ın sorusu ile ellili yaşlardaki adamın yüzüne bir gülümseme yerleşti. "Senden sadece tek bir şey istiyorum. Bu isteğimi yerine getirirsen konu burada kapanacak."

Javier sessiz kalarak adamın ne söyleyeceğini bekledi. "Yabancıyı bize teslim et."

Grubun şartını duyan Javier'ın damarlarındaki kan daha hızlı akmaya başladı. "Yönetici Cruz, neden yabancıyı istiyor?" Javier'ın sorusuna Cruz cevap vermeden Cruz'un arkasındaki genç öne atıldı. "Sana bir fırsat sunuluyor ve sen sorguluyor musun?"

Ersa'ya saldıran gencin, Yönetici Cruz yokken ve varken ki tavır değişikliği Javier'ı gülümsetti. Gülümsemesi anlık sürerken ciddi bir ifadeye büründü. Karanlığa bürünen bakışları ile aniden gencin gözleri önünden kayboldu. Genç tepki verebildiğinde boynunda ölümün soğukluğunu hissetmişti. Cruz, Javier'ın harekete geçtiğini fark etse de zamanında yetişememişti. Çocuğun yeteneği beklentisinin çok daha üstündeydi. Kızgınlıkla bağırdı. "Ne yapıyorsun Javier!? Aklını mı kaçırdın!?"

Javier'ın ölümcül bakışları grubu süpürdükten sonra ellili yaşlardaki adamda durdu. Gencin boğazına dayadığı hançeri hafifçe oynattı. Genç korku ile bağırdı. "Du-Dur yapma!"

Bu sahneyi izleyen Cruz'un yüz ifadesi hiçte normal değildi. "Yönetici Cruz, eğer oğlun Yuan'a bir şey olmasını istemiyorsan beni kışkırtmamanı öneririm."

Hançerin boğazındaki deriyi biraz kestiği noktadan damla damla kanlar akarken Cruz işin ciddiyetini anlamıştı. "Bu yaptığının sonu iyi olmayacak. Bunu biliyorsun değil mi?"

Cruz'un sözleri Javier'ın soğuk bakışlarıyla karşılandı. "Bana öğüt mü veriyorsun? Ne hakla?" dedi ve soğuk bir tonda devam etti. "Kendi kafanıza göre bana emir verebileceğinizi düşünmeyin! Ben Javier Modark, atalarımın izindeyim ve düşmanlarıma acımam!"

Javier'ın tutsak aldığı Yuan istemsizce titredi. Cruz'un ise gözleri seğiriyordu. Aslında Javier'ın soyunun gücü onlar için çok fazlaydı ama babasının yaptığı hatadan dolayı bu konuma düşmüştü. "Atalarının soylu olduğunu mu düşünüyorsun?" Cruz alaylı bir tonda sordu.

"Atalarım hakkında konuşma!" Javier, Yuan'ın boynunda başka bir kesik oluşturdu. "Ahh!"

Cruz bu sahne ile hiddetlendi. "Dostlarını öldüren senin babandı! Kendi soyuna itibar göstermeyen biri! Sende onun gibisin! Halkımızla bir arada durmayı hak etmiyorsun!"

Javier donuk gözlerle Cruz'u dinledi. "Sizinle olmak istediğimi mi düşünüyorsunuz? Bugünden itibaren Javier Modark sizden biri değil! Sizinle hiçbir bağım yok!"

Javier'ın gitgide yanan gözleri konuşmasını devam ettirirken daha da ateşlendi. "Bu nedenle bu köyden ayrılıyorum ve yabancı da benimle geliyor."

"İmkansız!" Cruz'un yanındakilerden biri bağırdı.

Javier, Yuan'da başka bir kesik oluşturdu ve sakin bir tonda konuştu. "Beni tekrar ettirmeyin."

Cruz, Javier'ın sert tavrı ve istekleri karşısında dişlerini gıcırdattı. Birkaç saniye bekledikten sonra cevap verdi. "Buradan ayrılmana izin vereceğim, ama seni bir daha görürsem ölümün benim ellerimden olacak."

Javier, Cruz'un sözlerini önemsiz gibi karşıladı. "Beni takip etmeyin! Oğlun benimle geliyor. Evimden bir şeyleri aldıktan ve buradan ayrıldıktan sonra oğlunu bırakacağım."

"Oğlumun hayatını sana emanet edeceğimi mi sanıyorsun?"

"Oğlunun hayatının gözümde hiçbir değeri yok. Öldürmeme değmez. Buradan ayrılınca onu bırakacağım. Bana güvenmekten başka şansın yok."

Javier'ın pazarlıksız tavrı karşısında Cruz bir şey yapamadı. "Sözünü tutmazsan olacakları tahmin edebilirsin."

Javier'ın dudakları aşağıya kıvrıldı. Yüzüne yerleşmiş küçümseyici ifade ile eve girdi. Ersa, Javier'ın hançeri Yuan'ın boynuna dayılı halde geldiğini görünce şaşırmış bir ifade ile baktı. "Javier?"

Javier, Ersa'nın ifadesini gülümseme ile karşıladı. "Biraz sorun yaşadık. Burayı terk etmemiz gerekiyor. Üç dakikaya hazır ol."

Ersa kafasını salladı. Evde bir eşyası yoktu. Javier’ın hazırlanmasını bekledi. Javier kısa sürede almak istediklerini almıştı Evden çıkmadan önce Ersa'yı tembihledi. "Bana güven ve kıyafetimden tutarak beni takip et."

Ersa dediğini yaptı ve Javier'ın siyah kıyafetinin ucundan tuttu. Javier kapıyı Yuan'a açtırdı ve dışarı çıktı. Cruz, gergin bir şekilde Javier'ı bekliyordu. Delici bakışlarını evden çıkan üçlüye çevirdi. Javier'ın yanında duran Ersa bu bakışlara büyük oranda maruz kalıyordu. "Her şey bu değersiz çocuk için mi?"

Javier, Cruz'un söylediklerini görmezden gelerek konuştu. "Sözünüzde durmazsanız ne olacağını biliyor olmalısınız."

Cruz sert bir tavırla cevap verdi. "Bunu senin bilmen lazım Javier."

Javier daha fazla bir şey söylemedi ve Cruz'un bakışları arasında ilerledi. Birkaç dakika sonra köyün çıkışına varmışlardır. Javier, Ersa'ya üzgün bir ifadeyle döndü. "Sana yardımcı olacağımı söyledim ama yardımdan fazla belaya neden oluyorum."

Ersa rahatlatıcı bir gülümseme verdi. "Bunların hepsinin asıl sorumlusu benim. Senin bu konuda bana karşı mahcup olman gerekmez." Javier'ın bir şey demesine fırsat vermeden ekledi. "Elimizde rehine ile köyün çıkışına vardık. Şimdi ne yapacağız?"

Javier parlak bakışlarla Ersa'ya sordu. "Yolculuğa çıkmaya ne dersin Ersa?"

Ersa şaşkın bir ifade ile sordu. "Nereye?"

Javier'ın bakışları daha parlak bir hal aldı. "Nereye gitmek istersek oraya."

Ersa, Javier'ın heyecanlı bakışları arasında gülümsedi. "Neden olmasın? Ben kıtanızı bilmediğime göre nereye gitmek istediğimize sen karar vermelisin. Nereye gitmek istersin Javier?"

Javier beklemediği soru karşısında şaşırdı. "Aslında bende karanlık ormanı hiç terk etmedim. Sadece söylentileri duydum."

"Madem öyle sadece yola çıkalım. Hiçbir şey planlamadan."

Ersa'nın önerisi Javier’ın hoşuna gitti ve birlikte köyden çıktılar. Javier'ın ölümcül hançeri altında olan Yuan köyden çıkınca korkuyla konuştu. "Javier. Köyden çıktınız beni bırak artık!"

Javier hançeri Yuan'ın boynuna sürttü ve alaycı bir tavırla konuştu. "Neden? Bizimle takılmaktan sıkıldın mı?"

Yuan sinirinden kudursa da hayatı Javier'ın elinde iken kızgınlığını gösteremezdi. "Babam sizi takip etmiyor. Şimdi beni bıraksanız bile sizi yakalayamaz."

Javier küçümseyici gözlerle dinledi Yuan'ı. "Bizi yakalayamaz mı?"

Yuan'ın boğazını kavradı ve yüzünü kendisine çevirdi. Hançeri boğazından çekerken bacağına batırdı. Yuan acı verici bir çığlık attı. Javier'ın karanlığa bürünmüş gözleri daha da koyulaştı. Uzaysal eşyasından çıkardığı siyah bir küreyi elinde parçaladıktan sonra içinden çıkan gazı Yuan'ın kalbinin olduğu yere yönlendirdi. Birkaç saniye sonra Yuan'ı yere bıraktı ve soğuk bakışları Yuan'ın üzerine kilitlendi. "Artık bizi yakalamak isteyeceğini sanmıyorum."

"Gidelim Ersa. Burada daha fazla işimiz yok."

Ersa, Yuan'ın acıklı durumuna kısaca baktı ve Javier'ı takip etti. Ersa ve Javier ayrıldıktan dakikalar sonra birkaç adam Yuan'ın yanına vardı. Yuan'ın iyi olup olmadığını kontrol ettiklerinde yüzleri sinirli bir hal aldı.

Arkalarından varan Cruz adamlara sordu. "Yuan nasıl?"

Adam sinirli bir tonda cevapladı. "Üzerine özel bir lanet yerleştirmiş. Yuan’ın yakınında Javier’a bir şey olursa Yuan’a da aynısı olacak.”

Duydukları ile Cruz'un kaşları seğirdi. Javier'ın bu kadar ileri gidebileceğini düşünmemişti. "Laneti ortadan kaldırmak ne kadar sürer?"

Adam bir süre laneti inceledikten sonra cevapladı. "Javier veledi laneti kurmak için özel bir madde kullanmış. Eğer kaldırmak istiyorsak minimum üç saat gerekli olacaktır."

"Javier! Eğer bir daha karşıma çıkarsan seni öldüreceğim!"

Cruz’un, Ersa ve Javier'a ulaşan sesi Javier'ı güldürmüştü. Birkaç saat süren yolculuğun sonunda karanlık ormanın sınırına ulaşmışlardı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr