2. Sezon 2. Bölüm: Karanlık Orman (2)

avatar
1256 8

Yıldızlar Kralı - 2. Sezon 2. Bölüm: Karanlık Orman (2)


Merakını daha da cezbeden bu durum karşısında daha da ilerlemekten kendisini alıkoyamamıştı. Adım adım düzeneğin olduğu yeri geçti. Adımını attığı an da bedenine yayılan enerji ile hafiften titredi. Gözlerini anlık refleks sonucu kapattıktan sonra birkaç kez kırpıştırarak açtı.

Havada varolan yoğun enerji nefes alışveriş hızını arttırmıştı. Hızlı hızlı soluklanırken kanının kaynadığını hissetti. Kan dolaşım hızı, kalp atış hızı, nefes alışveriş hızı, her biri normalden çok daha hızlıydı. Hücrelerinde süratle ilerleyen kırmızı enerjiler çevrelerine yaydıkları enerji ile vücut sistemini eski hale getirdiler.

Genç adam kendine geldiğinde ancak etrafına bakabilmişti. Karanlık ormanın kasvetli ortamının aksine; yemyeşil, ferahlatıcı bir yerdi gözleri önüne serilen yer. Beklendiğinden çok daha farklı bir manzara ile karşılaşan genç hayranlıkla çevresini inceledi. Geneli tek katlı evlerden oluşan bir köydü. Bitkilerle donatılmış düzenli bir yapısı vardı.

Kuşların neşeli sesleri ile birlikte insanların sohbet sesleri de kulaklarına ulaşıyordu. "Hey, sen kimsin?"

"Sana diyorum, kırmızı kıyafetli çocuk!"

Genç adam köyü izlemeye dalmışken huzurunu bozan kişiye döndü. On altı, on yedi yaşlarında birkaç gençti seslenenler.

"Bana mı seslendin?"

Kızgın bir ifadeye sahip genç cevapladı. Köyünde böyle birini daha önce görmemişti ve kılık kıyafetleri kendisini küçümsemesine neden oluyordu. "Evet. Soruma cevap ver. Kimsin ve burada ne işin var?"

"Kim miyim? Bunu bende bilmiyorum." Genç adamın kendisi ile dalga geçtiğini sanan genç sinirli bir halde bağırdı.

"Kavga etmek istiyorsun herhalde! Enerjin bile olmadan büyüklerine saygısızlık ediyorsun."

Genç adam sakin bir yüz ile genci süzdü. "Benden büyük görünmüyorsun."

Kendisini arkadaşlarının yanında utandırması gencin harekete geçmesine neden oldu. "Se-sen! Gerçekten seni öldürmemi istiyor olmalısın!"

Gencin tepkisi ile genç adam kaşlarını çattı. Genç kendisine saldırıya geçtiğinde birkaç adım geri çekildi ve gelen yumruktan kurtuldu. Saldıran genç ve arkadaşları karşı tarafın çevikliği karşısında şaşırdı. Enerjisi olmayan birinden beklenmeyen bir çeviklikti. "Kimsin sen?"

Genç adam usanmış bir tonda yanıtladı. "Bilmiyorum."

Benzer cevaba sinirlenen genç kendisini sakinleştirdikten sonra başka bir soruya geçti. "Niçin buradasın?"

Bu noktada duran genç adam, soruyu soran genci ve yanındakileri süzdü. Onlara söylemeli mi, söylememeli mi diye düşündü. Kendisine sorun çıkarmaya çalışan bir grup serseri gibilerdi. Bu sorun Javier’a da yansır mı endişeliydi. Belki de onu dinlemeli ve düzeneğin dışında kalmalıydı. Şimdilik onlara bir şey söylememesi gerektiği fikri baskın geldi. "İşim olduğundan dolayı. Durumumun sizle bir alakası yok.”

Genç adamın cevabına genç ani bir saldırı ile tepki verdi. Genç adam gelen saldırıdan kaçamadı ve kaçınmaya çalışması ile göğsüne gelen yumruk omzuna isabet etti. Yumruğun etkisi ile dengesini kaybetti ve geriye savruldu. Toprağa çarpan bedeni kanının kaynamasına sebebiyet vermişti. Saldıran genç kibirli bir ifade ile sordu. "Şimdi durumun bizi ilgilendirir mi?"

Sözleri ile karşısında genç adamın gözleri kısıldı. Neden bu kadar sinirlendiğini anlamadı. Kendisine karşı herhangi bir hakarette de bulunmamıştı. Javier’ın köyü olduğu için yanlış bir şey yapmamalıydı. Ayağa kalktı ve üstünü silkeledi. Gence bir daha baktığında gözlerine sakin bir tavır hakimdi. "Bitti mi?"

Karşısındaki gencin saldırıya uğramasına rağmen umursamaz bir tavır takınması saldıran genci şaşırtmıştı. Normal bir kişi bu tarz bir sakinlikle karşılayamazdı. Yüzündeki kötücül gülümseme ile cevapladı. "Hayır daha yeni başlıyoruz."

Cevabıyla birlikte enerjisini eline aktardı ve tekrar saldırıya geçti. Bu sefer enerjisini de kullandığından hızı ve gücü çok daha fazlaydı. Genç adamın yüzüne savurduğu yumruğun onu yaralayacağı belliydi. Yumruğun genç adamın yüzüne ulaşmasına saniyeler kala saldıran genç yana savruldu. Herkes şaşkınlıkla gence bunu yapan kişiye döndü.

Ölümcül, karanlık gözlerin sahibi siyah kıyafetler içindeki bir genç, soğuk bakışlarını sürdürürken yerdeki genç bağırdı. "Javier! Canına susamış olmalısın!"

Yerdeki gencin çenesine hızlı bir tekme atan Javier sinirle bağırdı. "Eğer ölmek istemiyorsan çeneni kapamanı tavsiye ederim.”

Genç ve grubu Javier'dan aldıkları tepki karşısında korkmadan edemediler. Javier kendilerine hiç bu kadar sert davranmamış ve sinirli olmamıştı. Onları öldüreceğine cüret edemeyeceğini düşünseler de Javier’ın ailesi hakkındaki söylentiler şüphe etmelerine neden oldu. Bu da korku ile sessiz kalmalarını sağladı. Javier gruptaki herkesi ölümcül bakışlarına maruz bıraktıktan sonra konuştu. "Bu kişi arkadaşım ve bir daha ona karşı kötü bir davranışını görürsem bu kadarla bırakmam."

Javier'ın sözleri gruptakileri çok kızdırmış olsa da Javier’ın karşısında sessiz kalmayı sürdürdüler. Javier, genç adama döndü. "Hadi gidelim."

Genç adam başıyla onayladı ve Javier'ı takip etti.

Javier ve genç ayrılınca gruptakiler kızgınlıklarını dökmeye başladı. "Lanetli piç."

Başka biri kızgınlıkla konuştu. "Sonunda babası gibi olacak."

Javier evine ulaşınca arkasına döndü. "Buraya nasıl girdiğini bilmiyorum ama önce eve girelim. İçeride konuşuruz."

İkili dışı kapkara, iki katlı, geniş bahçeli eve girdiler ve tahtadan yapılmış oturaklara sahip salona geçtiler. "Burası benim yaşadığım yer. Benim dışımda kimse yok. Bu nedenle rahat olabilirsin."

Genç adam onaylayarak bir yere oturdu. Javier şüpheli bir tonda sordu. "Merak ediyorum, buraya nasıl girebildin?"

Bir süre ne demesi gerektiğini düşünen genç sonunda olduğu gibi söyledi. "Sadece yürüdüm ve buraya ulaştım."

Bu sözler Javier'ın göz bebeklerini büyütmüştü. "Sadece yürüdün ve buraya ulaştın mı? Sen- ciddi misin?"

"Bu şekilde rahatça geçebilmem ne anlama geliyor?" Sorusuna karşılık aldığı soru Javier'ın aklını kurcalayan şeyle eşleşiyordu.

"İnsan olmadığını mı düşünüyorsun?"

"Bilmiyorum. Sadece- emin değilim. Buraya insanlar kesinlikle giremez mi?"

Javier direk olarak yanıtladı. "Hayır, bu mümkün değil. En azından benim bildiğim kadarıyla tarihimiz boyunca böyle bir şey söz konusu olmadı."

Genç adam anlamaya çalışırcasına mırıldandı. "Bu- ben insan değilim mi demek?" Ardından merakla sordu. "Sizin ırkınızdan olabilir miyim? Ya da başka bir ırktan?"

"Bu kıtadan sadece bizim ırkımız ve insan ırkı yaşıyor."

"Yani bu, iki ırktan birine aitim demek oluyor."

Javier bir süre sessiz kaldıktan sonra konuştu. "Ga-liba."

İki tarafta sessizleşince Javier devreye girdi. "Şimdilik dinlen. Yukarıda kalacak odalar var. Senin için bir tane ayarlayacağım. Bu konuyu daha sonra konuşuruz. Kıyafetlerinde bedenine uymuyor. Sana benim kıyafetlerimden vereceğim."

Javier, gence üst katta bir oda ayarlayınca genç odasına geçti. Javier ise alt kata geri döndü. Derin bir nefes alıp verdikten sonra oturakların birine oturdu. Bugün tanıştığı genç kendisini tuhaf hissettiriyordu. Belki de uzun süredir bir kişi ile düzgün bir muhabbeti olmadığından dolayı öyleydi. Günün sonunda genç adamın hayatına büyük bir etki edeceğiyle ilgili hissi aklından atamıyordu.

Kuralları çiğnemiş ve izin almadan yabancı birini köye getirmişti. Bunun bedelini de ödemek zorundaydı.

...

Genç adam odasına geçtiğinde yumuşak dokuya sahip eski bir yatağın üstüne uzandı. Siyah gözleri belirsizliklerin arasında kaybolmuş gibiydi. Kim olduğunu, neden burada olduğunu hatırlamaya çalıştı, ama denemesi ile aynı anda yoğun bir ağrı başına vurdu. Ağrı birkaç saniyelikte olsa etkisi çok büyüktü. Kendisi ile alakalı bir şeyler düşündüğünde bu denli bir ağrının ortaya çıkması onu daha çok meraklandırmıştı.

Bakışları parmağında duran yüzüğe kaydı. Siyah ve beyazın mükemmel uyumu ile bezenmiş yüzük kim olduğunu bulmaya dair kullanabileceği tek kanıttı. Yüzüğün eşyalarını saklamak için kullanılabildiğini hatırlayabiliyordu.

Gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Bu hareketi ile bedenine bağlı bir şeyler hissetti. Sanki başka uzuvlara sahipmiş gibiydi. Biri çok net belirginken diğerleri o kadar belirgin değildi. Tüm konsantrasyonunu bu şeyleri bulmaya adadı. İlkini bulduğunda yüzünde hafif şaşkınlık oluştu. Diğerlerini ise ne kadar denerse denesin bulamadı. Yüzüğe çevrildi bakışları. "Yani benimle bağlantılısın."

Zihnini yüzüğe aktarmasıyla kilometrelerce mesafeye sahip bir alanla karşılandı. Alanın geneli boşken bir şeylerin olduğu alanda vardı. O alana odaklandı. Alanın çoğu bitkiler ve kitaplarla kaplıydı. Bunlar dışında parşömenler, garip nesneler ve birçok eşya bulunuyordu.

İçlerinden birkaç kitap çıkardı. İlk eline aldığı kitabın adı Enerjisiz Tıbbi Tedavi idi. Diğer kitapların adlarına baktı. Yetiştirme Yolları, Enerji Parazitleri, Dayanıklılık Hap Yapımı El Kitabı, Bedensel Dövüş Sanatları...

Kitaplara baktıkça daha çok ilginç geliyordu. Bedensel Dövüş Sanatları kısmına geldiğinde içinde tanıdık bir his belirdi. Parmakları ile kitabın kapağına dokundu.

"Neden kalbim ağrıyor?"

Nazikçe kitabın kapağını açtı. Neden yazmayı, okumayı hatırlıyordu ama kim olduğunu hatırlamıyordu? Sorular kafasını karıştırdı. En temel bilgileri hatırlamasına rağmen kendi geçmişine ait bilgiler tamamen iz bırakmadan yok olmuştu. Kitabın ilk sayfasında kalp atışlarını hızlandıran bir yazıyı fark etti.

“Ersa'ma; Dünyanın en çalışkan, en akıllı, en güzel oğluna. Asla pes etme Ersa. Sıkı çalışırsan her zaman bir çözüm bulursun. Eğer bulamazsan yeterince çalışmamışsın demektir...”

Genç adamın boğazı düğümlendi. Bakışları bulanıklaştı. Gözyaşları istemsizce dışarı çıkmaya başladı. "Er-sa?"






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44254 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr