Bölüm 213 Kesişen Yollar

avatar
482 3

Yeşil Karga - Bölüm 213 Kesişen Yollar


Bölüm 213


Parça 1


Geldikleri geçitten geçip Meravir'e geri döndüler. Kazeru öfkeliydi. Partneri arkasından takip ediyordu ve bu takip sırasında bir şeyler düşündükten sonra yüzünde bir sırıtmayla konuşmaya başladı.


"Ne bekliyordun ki? Savaşlar her zaman bir tarafın iyi diğer tarafın kötü olduğuna falan mı inanıyordun ki bu kadar öfkelisin? Tam aksine savaşlar da bir tarafın kötü olması nadirdir."


Kazeru cevap vermedi. Bunun nedeni duyduğu her şeyin doğru olmasıydı. Öfkeliydi çünkü bu savaş artık ona çok daha farklı gözüküyordu. Bu durum ne Azul'un suçuydu ne de Kazeru'ların. Tek suçlu olayları yukarıdan izleyen Teyton'lardı. Kazeru sinir bozucu düşünceleri kafasından uzaklaştırmaya çalışırken partnerine döndü.


'Hoş geldin'


'Biraz geç oldu ama problem değil.'


Yavaş bir tempoda yürümeye devam ederken konuşmaya devam ettiler.


'Kılıçtan çıktıktan sonra nereye gittin? Ne yapıyordun?'


'Ne zamandan beri beni sorgulayabilme hakkına sahipsin?'


Kazeru içten bir şekilde gülümsedi.


'Konuşmak istemiyorsan önemli değil. Önemli olan şu an burada olman.'


'Ahh gerçekten garipsin benim aptal efendim. Açıkçası gitme gibi bir planım yoktu ama kılıçtan çıktığım an çağrıldım. Teyton'lar tarafından.'


Kazeru şaşırdı beklemediği bu cevap aklında bir sürü soru oluşmasına neden oldu. Kazeru bir şey diyemeden partneri devam etti.


'Çok fazla gereksiz konuştular. Açıkçası pek de önemli bir şey olmadı sadece yarı-teyton olduğumu söylediler ve oradan ayrılırken bu yanımı mühürlediler. Gerçi bir fark hissetmiyorum ama göreceğiz. Ayrıca kuleleri temizlememizi istediler. Tabii ki onların dediği bir şeyi yapmayacağız.'


Kazeru duyduklarını sindirip düşünmeye başladı. Gözlerini yukarı çevirdi.


'Riraru bir fikrin var mı?'


Riraru Kazeru'nun saçlarının arasından yavaşça yükselip kulu olmayan kişinin omzuna kondu.


'Hmmm evet üzerinde bir mühür var aptal kılıç'


'Ah ne kadar zekisin müthiş peri bana başka bildiğim şeyleri de söyler misin?'


'Daha fazlasını beynin kaldırmayabilir.'


Kazeru ikisinin birbirine öldürecekmiş gibi bakışlarını görünce gülmeye başladı.


'HAHAH Sakin olun. Riraru mühür bir yana kuleler hakkında ne düşünüyorsun? Onlardan birinin içindeydin sonuçta bize göre daha fazla bilgin olduğuna eminim.'


Riraru omzunda durduğu kişinin saçlarından birkaç teli çekerken cevap verdi.


'Anlamsız derece de fazla büyü gücü barındıran yerler. En azından benim bulunduğum öyleydi. En üst katında yaşlı bir teyton yaşıyor. Oldukça güçlü ve öldürülecekler listemde yer alan biri. Kuleler Teyton'lar için ne ifade ediyor bilmiyorum ama sizleri kuleye girmeye teşvik ettikleri kesin. Yani demem o ki kuleler uzak durulması gereken yerler ama ileri de ne olur bilmiyorum. Onlardan bir şekilde kurtulmanın en iyisi olduğuna inanıyorum.  Hatta direk Teyton'lar tarafından yapılan her şeyin yok edilmesi en iyi seçenek.'


"Her ne kadar bu ukala periyi sevmesem de haksız değil. Bu bir yana ikinizde benim yarı-teyton olmama şaşırmamanız oldukça ilginç."


Kazeru ve Riraru birbirine bakıp daha sonra aynı an da cevap verdiler.


'Neden olsun ki?'


İkisinin senkronize cevabından sonra Riraru devam etti.


'O kadar fazla garip şey oluyor ki artık hiçbir şey şaşırtıcı gelmiyor'


Ardından Kazeru devam etti.


'Evet her şey o kadar ilginç bir hal aldı ki hiçbir şey şaşırtıcı gelmiyor.'


Kadın bir iç çekti.


'Siz de haklısınız.'


Üçlü sakince yürümeye devam ederken konuşmalarına devam ettiler.



Parça 2


Olivya ve Felina'yla biraz konuştuktan sonra yanlarından ayrılan Reiko elinde ki asayı çeviriyordu. Bir süredir gir cadıya ait olan büyülü eşyaları taşıyordu ama hala onları kullanmayı beceremiyordu. Belki Riraru'nun bahsettiği ikinci kişiliği bunu yapabilirdi ama ikinci kişilik konusu sadece kafasını karıştırıyordu. Gittikçe daha da uzayan sarı saçları rüzgarda dalgalanırken cadı şapkasını sol eliyle ucundan tutup gülümsedi. Melia'nın zorla ona bunları giydirdiği günü anımsadı.


'O zaman denemeye başlasaydım belki de şu an kullanıyor olabilirdim.'


Kendi düşüncesizliğine ve zayıflığına lanet edip yürümeye devam etti.


Reiko biliyordu ki Melia gibi olağanüstü bir büyü gücü yok ya da yeteneği.


Reiko biliyordu ki Kazeru, Olivya ya da Felina gibi savaşma kabiliyeti yok.


Elinde ki tek değerli güç Limerior'du ama onu bile tam olarak çözememişti.


Korkuyordu. Herkesten çok her şeyden çok.


Kendi için değildi bu korku Kazeru'nun taşıdığıyla aynı korkuydu bu. Ailesini kaybetmekten korkuyordu. Güce ihtiyacı vardı. Gücü istiyor ve arzuluyordu ama sadece bunlar yeterli değildi. Dipsiz bir bataklığa düşmüş gibi hissediyordu her geçen saniye daha çok batıyor ve daha çok hisleri köreliyordu. Kurtulmak için çabalıyordu ama boşunaydı. Çırpındı elini uzattı kurtarılmak istedi ama bu fikirden o kadar tiksindi ki pes etti. Hep kurtarılan olmaktan bıktı. Zayıf olmaktan kimseye yardım edememekten bıktı. Zihnin de bunlar olurken bedeni yürümeye devam ediyordu. Gözlerinde ki keskin bakış onun için bir ilkti ve bakmakta olduğu sonsuz bataklığın içinde bir ses onu çıkardı.


'Boğulmakta olan birine benziyorsun.'


Bakışlarını sesin sahibine çevirdi. Mor bir pelerince ve bir cadı elbisesi ile şapkası eksik bir şekilde karşısında duran Aiko kendini beğenmiş bir şekilde gülümsüyordu.


'İstersen beraber boğulabiliriz ama ölü gözlerin çoktan boğulduğunu söylüyor.'


Aiko gülümsedi.


'Ah ne kadar can yakıcı sözler ve bakışlar. Normal nazik olan sen nedense bana karşı çok farklı biri oluyorsun bir dakika yoksa bu senin ikinci kişiliğinin bir yansıması mı?'


'İstesem de sana karşı normal olamıyorum. Beni anlamsız bir şekilde tetikte olmaya itiyorsun.'


Aiko sırıtışı yerini çok nadir takındığı ciddi bir ifadeye bıraktı.


'Ah demek öyle demek ki gerçek beni görebiliyorsun. Bütün cadılar arasında ki en korkunç cadı olduğumu düşünürsek herkesin senin gibi hissetmesi lazım ama kendimi gizleme konusunda o kadar iyiyim ki fark edemiyorlar. Fark etselerdi birkaç kişi dışında benimle konuşan herkes çığlıklar atarak kaçardı.'


Reiko derin bir nefes alıp düşüncelerini topladı. Hissettiği olumsuz duyguları bir kenara itip cevap verdi.


'Sanırım söylememe gerek yok ne isteyeceğimi biliyorsun öyle değil mi?'


'Emin misin?'


'Evet'


Tereddütten uzak net bir cevap verdi.


'Madem öyle sevimli Reiko o zaman kısa süre içinde olsa beraber takılacağız. Sana onları kullanmayı öğreteceğim.'


Aiko'nun mor gözleri parlıyordu. Reiko Aiko'ya doğru bir adım attı. Kendinden emindi. Kazeru'yu bekleyebilirdi ama Aiko'nun bu eşyalar konusunda daha çok yardım edebilecek olması bunu anlamsız kılıyordu.


'Eğlenceli olacak Reiko bakalım akıl salığını ne kadar koruyabileceksin. Sonuçta cadıların eşyalarına bulaşman demek onların arenasına girmek demek. Hadi başlayalım...'


Devam Edecek










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr