Bölüm 211 Kral vs Lider

avatar
520 1

Yeşil Karga - Bölüm 211 Kral vs Lider


Bölüm 211



 Yuu ve kılıcı kara büyücüyü takip ederken bir şey konuşmadılar çünkü istenmedik bir bilginin sızmasını istemiyorlardı. Bir portaldan geçip bambaşka bir yere geldiler. Devasa bir ordu etraflarındaydı. Kazeru büyücüyü takip ederken ordu bir koridor oluşturup onlara yol açtılar. Yürürken orduya süzüyorlardı. Elfler, cüceler ve Kazeru'nun tanımadığı birçok farklı ırk bu ordudaydı. Ordunun en arkasında zırhlı devler gözüküyordu. Kazeru şaşkındı ama belli etmiyordu. Asilce ve başı dik bir şekilde yürümeye devam ediyordu. Hemen yanında ki partneri ise aynı asillikte hatta daha da asil bir şekilde ona eşlik ediyordu. Siyah elbisesi ve siyah saçları hem çok güzel bir hava veriyordu hem de oldukça tehlikeli bir havası katıyordu. Devasa ordunun ortasına bir süre sonra vardılar taştan bir tahtta oturan Azul bakışlarıyla misafirlerini karşılıyordu. Kazeru kendileri için oturacak bir yer olmadığını fark edince gülümsedi.


Daha en baştan Azul'un ne kadar da onları küçük gördüğünü anladı.


'Geldiğiniz için teşekkürler.'


Kazeru cevap vermeden önce hem kendi için hem de partneri için görkemli bir taht yaptı. Yan yana oturup arkalarına yaslandılar.


'Önemli değil. Çok sıcak bir karşılama olduğunu kabul etmeliyim.'


Azul bir şeylerden şüphelenmiş gibi kısa bir 'hmmm' dan sonra cevap verdi.


'Anlaşılan çağrıldığına hiç şaşırmadın.'


Kazeru sırıttı.


'Bizi köşeye sıkıştırdığını düşünüyorsun, kalplerimize korkuyu ektiğini düşünüyorsun yani konuşmak için mükemmel zaman eğer varsayımların doğruysa isteklerini kabul edeceğimizi biliyorsun.'


Azul şaşırdı.


'İlginç genç birine göre bilgilisin.'


'Senden yaşlı olduğuma eminim ama konumuz bu değil öyle değil mi? Sen bir yana şu kendini gizlediğine inanan arkanda ki peri daha ilgi çekici.'


Azul'un arkasında ki peri beyaz kanatlarını çırpıp yükseldi. Siyah gözleri beyaz elbisesi yüzünden daha bir karanlıktı.


'Saçlarının arasında ki perinin ismi Rurururarirarirararu Rarurururira Raririra mı?'


Kazeru bu ismi duymayalı uzun zaman olduğunu anımsadıktan sonra başıyla onayladı.


'Peki sen kimsin peri?'


'Kleio ama uzun ismimi vermem daha doğru olur. Klorul Kosmosrosu Klororoten Leiora'


'Bende Kazeru Yuuma'


Kleio gülümsedi.


'Kısa isimli zavallı. Sen bir yana benim konuşmak istediğim saçlarının arasında ki korkak.'


Bir süre cevap için beklediler ama cevap yoktu. Sonra yavaşça saçların arasında ayağa kalkan Riraru gözlerini ovuşturup esnedi.


'Hmmm kulum neredeyiz?'


'Gerçekten bütün zaman uyuyor muydun?'


'HMMM Evet.'


Riraru küçük gözleriyle etrafı süzdü.


'Aaaaaaa sen sen'


Kleio keskin bir şekilde bakıyordu.


'Demek beni hatırlıyorsun.'


Riraru bakışlarını Kleio çevirdi.


'Hmm ilginç başka bir peri olduğunu fark etmedim. Senden bahsetmiyordum. '


Bakışlarını Kazeru'nun yanına oturan kişiye çevirdiği sırada Kleio kaşlarını çattı ama kendini tutuyordu.


'Gittin diye seviniyordum demek geri döndün.'


Göz göze geldiler.


'Efendimin bensiz bende efendim olmadan yaşayamam yani tabii ki de tekrar buluşacaktık.'


'Göreceğiz.'


İkisi konuşurken Kleio tekrar konuşmaya başladı.


'Riraru seni bir gün bulacağımı biliyordum ve seni öldüreceğim.'


Ortamda ki ilginç hava bir an da soğukla kaplandı. Riraru kanatlarını açıp yükseldi ve Kleio yaklaştı. O kadar yaklaştık ki burun burunaydılar.


'Seni motive eden ne bilmiyorum ama denemekte özgürsün.'


Korkunç bakışlarını Kleio'dan çekip yavaşça Kazeru'ya geri dönerken sözlerine devam etti.


'Denemenin sonunda başarısız olursan seni yiyeceğim uzun isimli zavallı.'


Kazeru'nun saçları arasına döndükten sonra tekrar yattı.


'Biraz daha uyuyacağım yoruldum.'


Kazeru Azul'a döndü.


'Sanırım sıra bende. Söylesene Azul gerçekten ne istiyorsun?'


'Bütün Siyah Merasim'i, mümkünse bütün cadıların eşyalarını ve adayı'


'Bende sizin yok olmanızı istiyorum ama olmuyor.'


Azul suratını ekşitti.


'Anlamıyorsun öyle değil mi?'


'Söylesene Azul daha başka yerlere saldırdın mı?'


'Evet iki bölgeye. İstediklerimi aldım.'


'İstediklerin için ne kadar kişinin öldüğü umrunda değil sanırım. Hedefine bir gün ulaşırsan geriye bunu görecek pek kimse kalmayacak sanırım.'


'hahahah yanılıyorsun Teyton'larla işim bittiğinde ölen herkesi geri getireceğim ve her şey mutlu mesut devam edecek.'


'Siyah Merasim'i istediğini söyledin ya eşyalar şu an ki sahiplerine aşırı bağlıysalar ne olacak?'


'Basit sahiplerini öldürürüm olur biter.'


'Hahaha anlaşılan anlaşmamız imkansız.'


'Bir yanlışını düzeltmeme izin ver. Seni buraya anlaşalım diye çağırmadım sadece teslim olman için bir fırsat sunuyorum.'


Kazeru'nun bakışlarını keskinleşti yavaşça ayağa kalktı ve etrafında ki orduyu süzdü.  Kazeru tek bir bakışla ordunun ne kadar güçlü olduğunu anlayabiliyordu ve dört bir yandan yükselen devasa büyü güçlerini hissedebiliyordu.


Azul konuşmaya devam etti.


'Biliyorsun, hissediyorsun, çıkış yolu olmadığını anlıyorsun. Artık çıkmaz sokaktasınız ya teslim olun ya da yıkamayacağınız bir duvara toslayın.'


Kazeru Azul'a yaklaştı. Yeşil gözleri delicesine parlıyordu.


'Korku nedir unutmuşsun, yenilgi nedir unutmuşsun.'


Kazeru kılıcını çekip Azul'a doğrulttu.


'Bizzat sana bu duyguları hatırlatacağım. Büyücüler sana karşı kazanamaz öyle değil mi? Ben ilk olacağım ve senin sonun olacağım.'


Azul gülümsüyordu. Meydan okumayı kabul edercesine gülümsüyordu.


'1 Hafta, tam bir hafta sonra topyekün saldıracağım. Hazırlanmanız için bir hafta veriyorum umarım heyecanlı bir savaş olur. Çünkü uzun zamandır heyecanlanmadım. '


Kazeru gülümsedi. Savaşı istemiyordu ama başka yolu olmadığına artık emindi tahtına geri oturdu ve cevap verdi.


'1 hafta demek açıkçası bunu beklemiyordum.'


'Her şey bir yana bu bir haftayı o parlayan gözlerin için veriyorum. Bana kanımı kaynatan birini hatırlattın. Hatta tıpa tıp aynısı diyebiliriz.'


'Kimden bahsediyorsun?'


'Kendi ülkemde yaşayan bir lider küçücük bir yeri alıp devasa bir krallığı çevirdi ve bana meydan okurken seninle aynı bakışlara sahipti.'


'İyi anlaşacağım birine benziyor.'


'Kesinlikle'


Kısa bir sessizlikten sonra Azul'un arkasında adamı Nkys belirdi ve kulağına bir şeyler fısıldadı.


'Kazeru Yuuma küçük bir maça ne dersin? Sen ve Nkys tabii ki öldürmek yasak seni temin ederim. İkiniz arasında küçük bir dostluk maçı'


Kazeru bakışlarını Azul'a çevirdi.


'Sana karşı olmasını tercih ederim.'


'Eğer Nkys karşı kazanırsan Meravir'de ki ışınlanmanı engelleyen ve büyü hissetmenizi engelleyen bariyer hakkında bilgi vereceğim. Bu şekilde gidip kaldırmayı deneyebilirsin.'


İyi bir teklifti ama yine Kazeru emin değildi ama kabul etmenin getirisi kesinlikle daha çoktu.


'Peki o zaman kabul ediyorum.'


Kısa süre içinde devasa ordunun ortasında bir çember oluşturdular. Nkys ve Kazeru karşı karşıyaydılar. Riraru'yu partnerine verdikten sonra kılıcını çekti. Nkys pelerinin altından simsiyah kısa bir kılıç çekti. Kazeru rahattı bunun en büyük nedeni bulunduğu yerde özgürdü. İstediği an ışınlanabilirdi yani.  Azul ikisinin de hazır olduğunu onayladıktan sonra elini kaldırdı.


'BAŞLAYIN!!!'


Tiz bir ses çok hızlı bir şekilde herkes tarafından duyulduğu sırada yıldırım modunda ki Kazeru'nun kılıcı Nkys boynuna dayandı. Nkys şaşkınlığı yüzüne yayılırken sağ boşluğuna yediği tekmeyle sola doğru savruldu. Yerden kalkacağı sırada Kazeru Nkys'in yanında belirdi suratına bir tekme daha geçirdi. Yerde yuvarlanmasına neden oldu. Kazeru bir tekme daha savurduğunda tekmesi Nkys'in bedeni içinden geçti. Nkys'in bedeni gölgeye karışıyordu adeta. Kazeru'nun hemen arkasında beliren Nkys Kazeru'yu yaralamak için kılıcını savurdu kılıcı sadece boşluğu kesebildi. Çünkü gördüğü şey bir illüzyondan ibaretti. Kazeru hançerini Nkys'in arkasından boynuna dayadı.


'Eğer gücünü göstermezsen rezil olmaya devam edeceksin.'


Nkys tekrar gölgelere karıştı. Hızlıca gölgelerden çıkıp Kazeru'yla kılıç çarpıştırmaya başladı. Çok hızlı yer değiştiriyordu ama Kazeru'nun baş edemeyeceği bir hız değildi. Bir süre bu olay devam ettikten sonra Kazeru Nkys üzerine gelirken kılıç saldırısına karşı çevik bir hareketle sıyrılıp Nkys yüzünden tutup yere çiviledi.


Sonraysa Azul'a döndü.


'Daha fazla devam etmenin pek bir anlamı yok.'


'Hmmm Nkys kendini tutmana gerek yok'


Azul sözlerinden sonra Nkys Kazeru'nun ellerinden gölgeye karışıp kurtuldu. Hemen karşısına çıkıp serice kılıcını savurmaya başladı. Öncesine göre daha hızlı ve daha güçlüydü saldırıları. Serice birkaç adım da aralarında ki mesafeyi açıp kılıcından siyah büyü dalgaları savurdu. Kazeru sol elini kaldırdı.


'Limerior'


Bariyer çarpan dalgalar dağıldığı sırada Nkys direk kalkanın kırıp dümdüz bir saldırı da bulundu. Kazeru gayet rahat bir şekilde gelen saldırıyı savuşturdu ve saldırmak için hamle yaptığı sırada Nkys tekrar gölgelere karıştı. Bu sırada bir şey Kazeru'yu ayak bileklerinden yakaladı. Gölgesinden çıkan karanlık eller hareket etmemesi için onu tutuyorlardı ve aşırı güçlülerdi. Aynı an da Nkys gölgelerden çıkıp büyüyle sarıp sarmaladığı kılıcı direk Kazeru'ya savurdu. Limerior yetmeyeceğine emindi ve Nkys saldırısı oldukça güçlüydü muhtemelen bir patlama büyüsüne denk güçte bir yıkım gücü vardı yaklaşan saldırının. Kazeru gülümsedi ve bütün çevresi bir an da kızıla boyandı. Nkys ve büyü kaplı kılıcı sanki hiç de güçlü değillermiş gibi geri savruldular. Kazeru'nun etrafını saran anka kuşu tüm görkemiyle  ortadaydı. Ayağını tutan eller yanıp kül oldu. Ortamda ki sıcaklık giderek yükseliyordu. Kazeru kızıl gözlerini Azul'a dikti.


'Bu kadarı yeterli sanırım daha fazlasını görmek istiyorsan savaşı bekle'...



Devam Edecek






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44244 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr